Türkiye iş kazalarında ilk üçte, listede KOBİ'ler önde

Türkiye'nin ölümlü iş kazalarında Hindistan ve Rusya'dan sonra üçüncü sırada yer aldığını belirten Bakan Ömer Dinçer, 2013 yılına kadar iş kazalarında yüzde 20'lik düşüş hedeflediklerini söyledi


ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, tüm dünyadaki verilerle kıyaslandığı zaman Türkiye’deki iş kazaları ve özellikle ölümle sonuçlanan kazalar açısından oldukça vahim bir tablo ortaya çıktığını söyledi. Ömer Dinçer başkanlığında Bakanlık’ta gerçekleştirilen Üçlü Danışma Toplantısı’na, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik ile Bakanlık bürokratları katıldı.
Toplantının ardından basına açıklamalarda bulunan Bakan Dinçer, özellikle maden ocaklarında ve tersanelerde yaşanan kazaların ardından gündeme gelen iş güvenliği konusunun ülkenin en önemli sorunlarından biri olduğunu ifade etti. Dinçer, “ILO verilerine göre, 2003-2008 arasında iş kazası oranları itibarıyla oldukça sorunlu bir ülke olduğumuz ortaya çıkıyor. Gerçekten Hindistan ve Rusya’dan sonra ölümlü iş kazalarında üçüncü sırada yer alıyoruz” dedi.

‘KOBİ’lere yoğunlaşılmalı’
Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 220 bin iş yeri, yaklaşık 9 milyon işçi bulunduğunu bildiren Dinçer, işyerlerinin yüzde 99.7’sinin KOBİ niteliği taşıdığını söyledi. Dinçer, bu işçilerin yüzde 83.8’inin KOBİ’lerde çalıştığına dikkati çekerek, kazaların yaklaşık yüzde 81’inin de KOBİ’lerde meydana geldiğini vurguladı. İş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınırken KOBİ’lere yoğunlaşılması gerektiğini ifade eden Dinçer, Türkiye’de 2008’de 72 bin 963 iş kazası meydana geldiğini, 539 meslek hastalığı ile karşılaşıldığını ve 866 kişinin bu nedenlerle yaşamını kaybettiğini bildirdi. Dinçer, iş kazalarının daha çok maden, metal, makine, mobilya, tekstil, nakliyat ve inşaat sektörlerinde yaşandığını, iş kazaları nedeniyle ölüm oranlarına bakıldığında ise sıralamanın maden, inşaat, nakliyat, metal, mobilya olarak gerçekleştiğini söyledi.
Bakan Dinçer, 2013 yılına kadar, iş kazalarında yüzde 20’lik bir düşüş ve meslek hastalıklağına yakalananların kayıt altına alınmasının hedeflendiğini belirterek, “İşgüvenliği Kanunu Yasa Tasarısı taslağı ana hatlarıyla hazır. İşveren Sendikaları kanunun farklı alanlarda farklı algılanabileceği endişesiyle beklenmesini tavsiye etti. Birlikte bir toplantı daha yapılacak” dedi. 

İşçi ‘Bunu yapmam’ diyecek
Taslakta yer alan ‘çalışmama hakkı’ başlığıyla ilgili soruya ise Dinçer, “Böyle bir kanun düşünüyoruz. İş sağlığı ve güvenliği; işçi, iş güvenliği uzmanı ve iş verenin ortak sorumluluğudur. Burada hayatı tehlikeye atan bir durum varsa, işçi ‘Ben bu işi yapmam’ diyebilecek” şeklinde cevapladı. Dinçer, iş güvenliğini sağlamayan işyerlerine yapılacak yaptırımlar içinde yasanın çıkmasını beklemeye gerek olmadığını belirterek, “Eksik tespit edilen uyarı ve para cezalarını kaldırdık. Özellikle Bursa’daki maden kazasının ardından 30 maden kapatıldı, 150’den fazla firmanında ruhsatı iptal edildi” dedi. (Radikal)

Kazaların 2008’de Türkiye’ye maliyeti 4.8 milyar TL
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, iş kazalarının yarattığı maliyete de dikkat çekti. Kazaların Türkiye ekonomisine getirdiği görünen ve görünmeyen maliyetinin 2008’de yaklaşık 4 milyar 875 milyon TL olduğunu belirten Dinçer, “İş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınsaydı bu maliyetlerin yüzde 98’ine katlanmak zorunda kalmazdık” dedi.
İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili hukuki düzenlemelerin nasıl olması gerektiği konusunu tartıştıklarını belirten Bakan Dinçer, şöyle devam etti:
“Daha önce hazırlanan iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tasarının eksikliklerini gözden geçirdik. 2013 yılına kadar iş sağlığı ve güvenliği kanununun hazırlanmasını ve yeni mevzuatın uygulanmasını sağlamak amacıyla ilgili tarafların ve kamuyonun bilgilendirilmesi ve tanıtım faaliyetleri için konsey üyesi kurum ve kuruluşların görev almasını, 100 bin kişide iş kazası oranının en az yüzde 20 oranında azaltılmasını, beklenen ancak tespit edilemeyen meslek hastalığı vaka sayılarının tam olarak tespit edilmesini, sunulan iş sağlığı ve güvenliği laboratuvar hizmetlerinin ulaştığı çalışan sayılarının artırılmasını, ulusal konsey üyesi kurum ve kuruluşların iş sağlığı ve güvenliği proje eğitim ve tanıtım çalışmalarına daha çok yoğunluk verilmesini prensip olarak belirledik.”

Radikal