Davutoğlu: İran'a yaptırıma tabii uyacağız

Davutoğlu üç gün içinde ABD, BM, AB ve İranlı muhataplarıyla görüştü: Türkiye devrede


LİZBON- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün Portekiz’in başkenti Lizbon’a indiği saatlerde İran Dışişleri Bakanı Menuçehr Muttaki de oradaydı.
Davutoğlu, Muttaki ile Lizbon’da görüştü ve son üç gündür yaptığı görüşmeler üzerinde konuştular.
Davutoğlu, üç gün önce Başbakan Tayyip Erdoğan ile birlikte Sırbistan’da, Sancak bölgesinde iken ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile 1,5 saatlik bir telefon görüşmesi yapmış, ardından da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile konuşmuştu. Önceki gün de İstranbul’da Avrupa  Birliği (AB) Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile buluşmuş ve 7 saati aşkın konuşmuştu.
AB Bakan Egemen Bağış ve AB Genişleme Sorumlusu Stefan Füle’nin de katıldığı bu görüşmelerin amacı Türkiye-AB ilişkileriydi, ama İran ağırlıklı olarak ele alınmıştı.
Tıpkı ‘Türkiye’nin İran çabalarını takdir eden’ Clinton gibi, Ashton da Türkiye’den İran’la diyalogun sürmesi için çabalarına devam etmesini istemişti.
Davutoğlu’na Clinton ve Ashton görüşmelerinin ayrıntılarını sormadan önce kritik bir soru yöneltiyoruz:
Türkiye, Brezilya ile birlikte BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a nükleer programı nedeniyle yaptırımlar uygulanmasına karşı oy vermişti. Oysa yaptırım kararı çıktı.
Şimdi hem ABD, hem ABD Türkiye’den İran ile diyaloga devam desteği istiyordu. Türiye, İran’a yaptırımlara uyacak mıydı?
“Tabii” dedi Davutoğlu, şimdiye dek bir Türk yetkilinin ağzından bu konuda çıkan en net ifadeyi kullanarak; “Güvenlik Konseyi kararının ne olduğunu herkes biliyor. BM Şartı’nın 7. maddesine göre bu çok açık bir konu ve zorunluluk. Bunun tartışılan bir yanı yok. Şu anda tartıştığımız konu, diplomatik sürecin nasıl işletileceği” diyor.
Davutoğlu’nun dün Muttaki ile de konuştuğu süreç iki parçalı:
1- Uranyum takası konusunda Tahran protokolünü de içeren güven artırıcı önlemler.
2- Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin) ve Almanya’dan oluşan ‘P5+1’ grubunun İran’la görüşmeleri.
AB Temsilcisi Ashton’un bir şapkası da P5+1 grubu adına İran’la görüşmek.
Ancak bu görüşme henüz yapılabilmiş değil. Clinton’un Davutoğlu’ndan istediği, zaten ertesi gün Ashton ile yapacağı görüşmede ‘kalıcı çözüm için’ bu konuya odaklanmak gereği.
Türkiye’nin bu konuda da, uranyum takasında olduğu gibi aktif çaba göstermesi...
Davutoğlu, “Ben de her iki sürecin paralel yürümesi gerektiğini anlattım” diyor; “Önemli olan İran ile P5 artı 1 toplantısının yapılması, sürecin bir an önce başlaması. Tansiyonun düşmesini, ilerleme sağlandığında yaptırımların kalkmasını biz de istiyoruz Kimse bize, ‘Süreç dışında kalın’ diyemez. Bizi etkileyen her sürecin içinde oluruz. Bunu kimseye karşı söylemiyorum. Tutup onlar adına karar verecek değiliz. Biz mili çıkarlarımız doğrultusunda müdahil oluruz. Onlar da biliyor ki Türkiye olumlu katkı veriyor.”
Bakanın söz ettiği katkı, Ashton’un daha önce İran’ın müzakerecisi Said Celili’ye yazdığı mektuba, yanıt yazılması için teşvik etmek olmuş. Celili yanıtında eylül ayında görüşme sinyali vermiş. Şimdi Davutoğlu, Aston’a ‘Bir an önce yanıt verseniz iyi olur’ diyor.
Özetle, Türkiye; 1- İran konusunda hâlâ devrede ama, 2- İran’a BM yaptırımlarını da uygulayacak.

AB ile Kıbrıs engeli
Davutoğlu, Ashton, Bağış ve Füle oturup konuştukları yedi saatin beşinde Türkiye-AB ilişkilerinin doğrudan içinde olmayan konulardan bahsetmişler: Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, İran,Irak, İsrail...
Davutoğlu, “Beraber gördük ki” diyor, “Türkiye, AB ilişkileri doğru zemine oturtulursa küresel merkez olur. Niye bu stratejik perspektifi katılım belgesine yansıtamıyoruz? Bunun sebebini açıkça koyalım. Kıbrıs Rum kesiminin tutumu ve bazı ülkelerin iç politik kaygıları. Artık AB’nin stratejik bir tercih yapma zorunluluğu geliyor.”
Davutoğlu, bir de AB’ye yeni bir işbirliği zemini için yeni diyalog mekanizmaları önerdiklerini söylüyor, ama bunların ne olduğunu açıklamıyor, ‘Şimdilik’ kaydıyla...

İsrail’den özür komisyon sonrası beklenecek, eğer kurulursa
Hükümet, İsrail ile Mavi Marmara baskınından sonra bozulan ilişkilerin düzelmesi için üç şart ileri sürüyor:
1- İsrail’in özür dilmesi, 
2- Öldürülenler için tazminat ödenmesi, 
3- İsrail’in uluslararası komisyonu kabul etmesi.
Davutoğlu, Türkiye’nin İsrail’e verdiği notada komisyondan söz etmediği iddialarını yalanlıyor. Ancak Clinton ve Ban Ki Mun ile yaptığı son görüşme ardından komisyon konusunda ‘haftalar değil, günler içinde’ olumlu gelişme bekliyor. Hem BM merkezinin bulunduğu New York’tan siyasi-hukuki içerikli, hem de BM’nin Cenevre temsilciliğinden insan hakları ihlal boyutlarıyla.
Bu komisyon kurulursa, gerilim düşebilir. Çünkü Davutoğlu, bu durumda özür için komisyon sonucunun bekleneceğini söylüyor.
Aksi halde? Davutoğlu, “Müeyyideler gelebilir” diyor.

Radikal