Özel Sektör Ve Etik Konferansı

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, toplumun her konuyu yasayla çözmek gibi işin kolaycılığına gittiğini söyledi.

STEAM (Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi) 10.'uncu kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde 'Özel sektör ve etik' konferansı gerçekleştirildi. Konferansa, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Prof.Dr. Bilal Eryılmaz, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vedat Akgiray, Sanofi Aventis Türkiye Başkanı Olivier Guillaume, üst düzey devlet adamları ve özel sektör temsilcileri
katıldı.
Başbakan Yardımcısı Çiçek, yüreğimizi yakan bir konu ve her konunun bir yönüyle etikle alakalı olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bugün sizin ülkenizde kan dökmüş, 2 yaşındaki çocuktan hamile kadınlara, 70'lik, 80'lik ihtiyarlara varıncaya kadar birçok insanın kanına girmiş olanlar gidiyor başka ülkeye. Orada hemencecik soruşturulmadan, edilmeden ilgili ülkeye sormadan iltica hakkı tanınıyorsa orada yaşamasına bu manada imkan veriliyorsa, anlaşma yapıyorsunuz suçluların iadesi, hiçbirisi iade
edilmiyorsa, o insanlar, o ülkeler bana istediği kadar etik değerlerden, insani değerlerden bahsetsin en büyük saygısızlığı bu değerlere o ülkeler yapıyor."
Çiçek, sürdürülebilir kalkınma ve refaha erişebilme noktasında üç temel şart olduğunu, bunlardan birincisinin istikrar; çok partili dönemde Türkiye 30 yıl istikrarlı, 30 yıl istikrarsız bir dönem geçirdiğini söyledi.
İkincisini ise, hukuk güvenliği olarak niteleyen Çiçek, hukuk güvenliği için çağdaş yasaların, kurumlar ve uygulamalar bir araya geldiğinde maksadın büyük ölçüde gerçekleşeceğini belirtti.
Çiçek, üçüncü şartın ise, kamu, siyaset, iş dünyasında etik değerlere önem verilmesi olduğunu belirterek şunları söyledi: "Kamu, kamu görevlileri, siyaset kurumu, siyasetçiler ve iş dünyası arasındaki çarpık ilişkinin, bu şeytan üçgeninin ortasında dönüp dolaşan şeye biz yolsuzluk diyoruz. Bu her ülkede var. Dolayısıyla her üç köşedeki kesim bakımından etik değerlerin masaya yatırılması, tartışılması lazım."
Etik değerlere vurgu yapan konuşmaya neredeyse rastlamadığını belirten Çiçek, sözlerine şöyle devam etti: "Ya ülkemizde bu anlamda işler çok yolunda gidiyor ya da sahibi olduğumuz birçok değerleri bu olumsuzluklardan elde ediyoruz. Onun için de bu tarafa hiç dokunmuyoruz. Herkes adaleti konuşur ama hiç kimse istemez. Etik değerler de galiba çokça konuştuğumuz ama çok fazla da istemediğimiz bir konu. Çünkü istediğimiz şey işimize ne geliyorsa odur."
Çiçek, olumsuzlukların ortaya çıkarılmasında, takibinde, meslek dayanışması yasaların önüne geçtiğini belirterek, belki ailevi ortamda kabul edilebilecek ''kol kırılır yen içinde kalır'' sözünün bütün yaşanan olumsuzlukların temelinde, üstünün örtülmesinde, meslek dayanışmasının temelinde yattığını söyledi.
Çiçek, etik değerlerin kolun kırılmaması sonucunu doğuracak değerler olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Kol kırıldıktan sonra ister yenin içinde kalsın ister dışında kalsın. Ama maalesef bu bir hayat tarzı haline geliyorsa, olumsuz anlamda bir meslek değeri haline geliyorsa o zaman bunu sadece yasaları çıkararak önleme imkanınız yoktur."
Üçüncü dünya ülkelerinde veya gelişmemiş ülkelerden elde edilen haksız kazançlara da değinen Çiçek, Türkiye'nin de banka soygunlarını yaşadığını, banka yolsuzlukları sebebiyle para kaybettiğini anlattı.
Çiçek, yolsuzluk yapanları aradıklarını ve falanca ülkede ortaya çıktığını belirterek şöyle konuştu: "Ne iade ediliyor ne de para kaynakları açıklanıyor. Yani 'siz çalın, çırpın. Haksız kazancınızı getirin bizim bankalarımıza. Biz de bunlardan nemalanalım' deniliyor, ondan sonra da etik değerler konuşuluyorsa bu iş ne kadar etik oluyor.''
Toplumun her konuyu yasayla çözmek gibi işin kolaycılığına gittiğini de dile getiren Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onun için de dünyada en çok yasa çıkaran parlamento bizim parlamentomuz. Fabrika gibi gece sabahlara kadar kanun çıkarıyoruz. Ama unuttuğumuz bir şey var. En modern yasayı bile insan uygulayacak. Bu etik değerlerin eğitim, kültür boyutu var. Aileden bir şey vermezseniz, okulda bir şey vermezseniz, toplum hayatında etik değerleri özendiren bir anlayış yoksa bu konuyu daha konuşmaya devam
ederiz."
YAPISAL REFORMLAR
Maliye Bakanı Şimşek de, en büyük zenginliğimizin beşeri zenginliğimiz olduğunu, girişimcilik ruhunun ön planda olduğu, ekonomik krizi çok daha rahat şekilde atlattığımızı söyleyerek "Hükümetimiz çok önemli yapısal reformları uygulamaya koydu. Sorun alanları olarak ortaya çıkan sorunları da, çok etkili düzenleme getirdi. Türkiye krizden rekor istihdam, büyüme, not artışıyla, enflasyonunu düştüğü, bütçe açıklarının azalttığı bir ortamda krizden çıkmaktadır. Özel sektörün payı vardır" ifadelerini
kullandı.
Şimşek, girişimcilerin, yöneticilerin etik davranması gerektiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Değerlerin uygulanmadığı ülkelerde yozlaşma ağır olur. Türkiye'de etik değerlerin oturtulması açısından, son yıllarda önemli mesafeler kat etti. Etik davranma Türkiye gibi ülkelerde değil, tüm dünyada gerek demokrasinin güçlendirilmesi gerek hukuk devletinin, hukuk sisteminin oturtulması son derece önemlidir. Kamu hizmetlerinin maliyetini önemli ölçüde düşürebilecek bir olgudur. Verilen hizmetin
kalitesi de artacaktır."
Kayıt dışı çalışmaları sürdüren işletmelerde çalışanların eğitim seviyesi yükseldikçe çalışanların şirketin yanlış işlerini ilgili mercilere iletmeleri çok yüksek olasılığı oldu Etik değerler de galiba çokğunu belirten Şimşek, şunları söyledi: "Bir işletme etik davranıyorsa itibarı yükselir ve çok daha kaliteli, nitelikli müşteriler de çeker. Etik davranış özel sektöre mutlaka ve mutlaka rekabet üstünlüğü getirecek, uzun dönemde hissedarlara da sürdürülebilir bir getiri imkanı sağlayacaktır."
AK Parti Mardin Milletvekili ve AK Parti Siyasi ve Hukuki İşleri Başkan Yardımcısı ve STEAM (Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi) Konferans Başkanı Dr. Cüneyt Yüksel, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ulusal yönetim sistemlerine yönelmekte olduğu, sosyal projelerde sivil toplum örgütlerinin yeterince destek vermediğini söyledi. Yüksel, AK Parti hükümeti döneminde etikle ilgili çalışmalarla yolsuzlukla mücadelede gelişme yaşandığını belirtti.
Sanofi-Aventis Türkiye Başkanı Olivier Guillaume, etik kurallara göre hareket etmenin hem çalışanlar hem de tedarikçiler açısından son derece önemli olduğunu söyleyerek, "Firmalar bağlayıcı niteliğinde olan kuralları uygun şekilde hareket etmeli. İnsan haklarına saygı, yönetim kurallarına uygunluk, yolsuzluk ile mücadele, üretici ve tedarikçilerin kurulsal sosyal sorumluluk projelerinin desteklenmesi konusunda teşvik edilmesi firmaların öncelik verdiği konular arasında yer almalıdır" dedi.
Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bilal Eryılmaz da, 1970'lerde etik gelişmekte olan ülkelerin sorunu, insanlığın başlangıcı ile etiğin var olduğunu belirterek, iş etiği ile toplumsal etiğin birbirinden ayrılmayacağını, toplam kalite yönetimini kullandığımızı, tek bir bireyin veya kurumun değil bütün olarak etik davranmanın doğru olduğunu söyledi.
Türkiye'de etik davranmanın pozitif hale geldiğini, fakat gelişme sürecinin yavaş olduğu, devletin ciddi çalışma yapılması gerektiği ve yargı, polis, üst kurullar, kamu etiğe yönelik çalışma yapması ve bir araya gelerek bir sinerji oluşturulmasının önemini ortaya koydu.
Prof. Dr. Vedat Akgiray da, yaşanan krizin etik boyutunun da tartışılması gerektiğinin ortaya çıktığını belirterek, "Finans sektörü Smith'le başlayarak, Keynes'le devam eden etik dışı davranışı maksimize eden sektör oldu" dedi. Akgiray, bir firmanın asıl amacının hissedarlarının karlarını en üst seviyesine çıkarmak olduğunu, finans toplantılarında etiğin başlıklar arasında yer almadığını belirterek "İçinde yaşadığımız kriz esasında likidite krizi değil, ekonomik resesyondur" dedi.
Akgiray, Türkiye'nin bu krizden nasibini aldığını, makro ekonomistlerin resesyonun neden olduğu sorusuna yanıtlarının 'Bilmiyoruz' olduğunu, ama çıkış hakkında çok fikirlerinin var olduğunu söyledi. Uluslararası regulasyon gündeminde etiğin olduğunu anlatan Akgiray, sözlerine şöyle devam etti: "Etik kuralları yazalım, kanunlaştıralım, mevzuatlaştıralım, zorla yaptıralım. O da olmuyor, biri yol gösteriyor. Belirli bir şey yapalım, çok zor geliyor herkese. Öyle bir regulasyon sınırı çizmek gerekir ki,
toplumun kabul ettiği sınırlar içinde etik davranışın bir mükafatı olsun. Etik davranışlar budur diye sıralayıp, yaptırmak zor ise, öyle davranmanın dolaylı yoldan karlı olduğunu garanti altına alan regulasyon çerçevesi çizmek gerekiyor."
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau, Machiavelli'nin sözünü hatırlatarak şunları söyledi: "Her istediğini yapan insan akıllı insan değildir. Etkin çalışma için şeffaflık ve hesap verilebilirlik pazarlar için önemlidir. Bu da uygun kurallar ve denetimle birlikte gelir. Ekonomik kararlar ve yatırımlar için yatırımcılar, ben, sen kime inanacaklarını bilmelidir. Hukuk kuralları ekonomik işlemlere de uygulanmalıdır. Bu kararları verenler için bu kurallar şeffaflık ve hesap verilebilirlik için
uygulanmalıdır."