2009 Yılı En Başarılı İhracatçılar Ödül Töreni Yapıldı
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin kime ne satacağını bilmez bir vaziyette gözü kapalı ihracat pazarı bulmaya çalışırsa, hedeflerini yakalayamayacağını söyledi.
İstanbul İhracatçı Birlikleri'nin düzenlediği 2009 Yılı En Başarılı ihracatçılar ödül töreninde konuşan Bakan Çağlayan, küresel krizin en yoğun yaşandığı bir ortamda, 2009 yılında ihracat yapmanın daha zor olduğunu kaydetti.
Geçen yıl Türkiye'nin ihracatının 100 milyar doların üzerinde gerçekleştiğini hatırlatan Çağlayan, böylelikle Türkiye'nin 100 milyar doların üzerinde ihracat yapan 32 ülkeden biri olduğunu ve devler liginde kalmayı başardığını söyledi.
Çağlayan, ihracat yapmanın daha zorlaştığını ve rekabetin daha acımasız geliştiği bir ortamda Türkiye'nin stratejisini, plan ve programlarını buna göre yapması gerektiğini bildirdi.
Türkiye'nin ihracatını, ihracat odaklı bir üretim stratejisi çerçevesi üzerine monte ederek gerçekleştirebileceğini ifade eden Çağlayan, şu anda kurmuş oldukları ülke masalarıyla 60'dan fazla ülkenin tek tek dış ticaret rakamlarını analiz ettiklerini, hangi ülkenin nereden hangi ithalatı yaptığı ve Türkiye'nin bu ülkelere neden ihracat yapamadığını inceleyerek buna göre politikalar ürettiklerini söyledi.
Çağlayan, Çin'in dünyada ihracat şampiyonu olduğunu ancak öte yandan Çin'in dünyanın üçüncü büyük ithalatçısı konumunda bulunduğunu belirterek, Çin'in 2009 yılında 1 trilyon dolar ithalat yaptığını, Türkiye'den yaptığı ithalatın 1,7 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, bunun da Türkiye'nin Çin'in ithalatından yeterli payı alamadığını gösterdiğini ifade etti.
Bakan Çağlayan, ''Biz kime ne satacağımızı bilmez bir vaziyette gözü kapalı ihracat pazarı bulmaya çalışırsak, hedeflerimizi yakalayamayız. Bugün artık 60 ülkenin tamamıyla analizini yapmış ve hangi sektörlerde hangi ülkeye gireceğimizi belirleyen bir yapıya sahibiz. Dün Sayın Başbakanımızın desteği ile kurulmuş olan İhracat Odaklı Üretim Stratejisi değerlendirme toplantımızın ilkini yaptık. Bundan sonra Türkiye'nin dünya ihracatından pay almak için üretim yapısını, bilim ve teknolojiyi sonuna kadar
kullanması lazım. Özellikle ihracatımızı şu anda içinde bulunduğumuz orta ve düşük teknolojilerden orta ve yüksek teknolojilere yöneltmek durumundayız" dedi.
Orta Vadeli Programda Türkiye'nin ihracat hedefinin 107.5 milyar dolar olduğunu kaydeden Çağlayan, şu andaki rakamların 2010 yılı hedeflerinin aşılacağını gösterdiğini söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) her ay başında ihracat rakamlarını açıkladığını ve bu rakamların kaydi rakamlar olduğunu ifade eden Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerçekleşen fiili rakamlar da TÜİK tarafından bir ay sonra açıklanıyor. Hatta geçenlerde İhracatçılar Meclisi Başkanı'nı uyardım. 1 Temmuz tarihi itibarıyla yapmış olduğu açıklamada, bizim 1 Temmuza kadar, yani 6 aylık dönemde İhracatçı Birlik kayıtlarına göre yapmış olduğumuz ihracatın 53,3 milyar dolar olduğunu söylemiş. Alakası
yok. Kendisine de söyledim bunu. 5 aylık TÜİK rakamı 45,5 milyar dolar. Haziran ayında kesinleşmiş rakam, altını, mücevheratı hepsi dahil olduğunda, yapılmış fiili ihracat rakamlarıdır. Devletin resmi rakamlarıdır. Haziran ayında 9 milyar 175 milyon dolar da kaydi olarak koyduğumuz zaman, zaten bizim ortaya çıkan rakamımız yaklaşık 55 milyar dolardır. 5 aylık resmi rakamlar olmak üzere söylüyorum ve her zaman TÜİK rakamları da TİM verilerinden daha fazla çıkar. Niye? Altın ve işlenmiş mücevherat da sonradan
ilave edildiği için."
Çağlayan, "5 aylık TÜİK rakamları 45.5 milyar dolar kesinleşmiş rakamdır. Haziran ayı 9 milyar 175 milyon dolar, o da kaydi rakamlar 1 Temmuzda TİM Başkanı tarafından açıklanmıştır. 12 günlük Temmuz ayı ihracatı da 3 milyar 416 milyon dolardır. Bunu üst üste koyduğumuz zaman 2010 itibariyle 1 Ocaktan 12 Temmuz itibariyle ihracatımız şükürler olsun 58 milyar doları geçmiştir şu anda. Geçen yıl 1 Temmuzla, 2010 Mayıs ayında fiili gerçekleşen TÜİK rakamlarını, üzerine Haziran ayı kaydi rakamlarını
koyduğumuz zaman son bir yıldaki ihracatımız da 110 milyar doları geçmiştir" dedi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ise Türkiye'deki üretimin kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğini, tarım sektörünün sadece Türkiye'nin sahip olduğu kaynakların doğru kullanılması için değil, istihdam açısından da önemli bir alan olduğunu söyledi.
Eker, Türkiye'deki üretimin daha nitelikli, verimli, daha yüksek standartta ve kalitede oluşması için bakanlık olarak çaba içerisinde olduklarını kaydederek, bunun için destekleme politikalarını bütünüyle değiştirdiklerini ifade etti.
Önceden verimlilikle kaliteyle, standartla hiçbir ilişkisi olmayan doğrudan arazi sahipliğine verilen tarımsal destekleri tamamen değiştirdiklerini belirten Eker, artık doğrudan verimlilikle üretimle kaliteyle yüksek standartla ilişkili hale getirdiklerini söyledi.
Eker, ayrıca tarımsal ürünlerin yüksek verimlilikle elde edilmesi durumunda sanayicinin üretim maliyetini de düşüreceğini belirtti.
Bir başka önemli unsurun da ihracat ve ihracatçının karşı karşıya kaldığı bürokratik maliyet olduğuna değinen Bakan Eker, "Bu bürokratik iş ve işlemlerin sebep olduğu, yol açtığı maliyet. Bunların aşılması lazım. Biz bu konularda bakanlık olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunun göstergesi de başarılı ihracatçılar ve ihracat rakamlarıdır" dedi.
Eker, iki hafta önce AB ile yeni bir fasıl açtıklarını ifade ederek, "Gıda güvenliği faslı, 12'nci fasıl. Bu tamamıyla bizim bakanlığımızın sorumluluğunda. Bununla Türkiye'deki gıda maddeleri gerek tüketici sağlığı açısından, gerekse üretim açısından çok önemli bir noktaya geldi. Artık Paris'teki, Londra'daki, AB üyesi herhangi bir ülkenin vatandaşı gıda hijyeni ve standartları açısından hangi mevzuatlara tabiyse İstanbul'daki de Ankara'daki de aynı standartlara tabi. Açılış kriterleri tamamen yerine
geldi. Şimdi bu mekanizmanın sürdürülebilirliğini sağlamak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Eker sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye tarımsal ekonomi ve tarımsal gayri safi hasıla açısından dünyanın 8. büyük ekonomisi. Hükümeti devraldığımız sırada 11'inci sıradaydık dünyada. Türkiye'nin tarımsal üretim değeri 23 milyar dolardan 51 milyar dolara çıktı. Tarım ürünleri ihracatı 4 milyar dolardan geçtiğimiz yıl 11.2 milyar dolara çıktı. 2001 yılında bin 480 farklı tarım ve gıda ürününü 181 ülkeye ihraç ederken 2009 yılında bin 530 farklı tarım ve gıda ürününü artık 177 ülkeye ihraç eder duruma
geldik. Bölgemizde, en fazla 4 saatlik uçuş mesafesini dikkate aldığımızda önümüzde önemli büyük ve kullanılmamış bir potansiyel var. Bu bölgedeki tarımsal ihracat 538 milyar dolar ve tarımsal ithalat 632 milyar dolar. Sadece Orta Doğu ülkelerinden 50 milyar doların üzerinde tarım ürünü ithalatı var."
(YC-YC-E)
Geçen yıl Türkiye'nin ihracatının 100 milyar doların üzerinde gerçekleştiğini hatırlatan Çağlayan, böylelikle Türkiye'nin 100 milyar doların üzerinde ihracat yapan 32 ülkeden biri olduğunu ve devler liginde kalmayı başardığını söyledi.
Çağlayan, ihracat yapmanın daha zorlaştığını ve rekabetin daha acımasız geliştiği bir ortamda Türkiye'nin stratejisini, plan ve programlarını buna göre yapması gerektiğini bildirdi.
Türkiye'nin ihracatını, ihracat odaklı bir üretim stratejisi çerçevesi üzerine monte ederek gerçekleştirebileceğini ifade eden Çağlayan, şu anda kurmuş oldukları ülke masalarıyla 60'dan fazla ülkenin tek tek dış ticaret rakamlarını analiz ettiklerini, hangi ülkenin nereden hangi ithalatı yaptığı ve Türkiye'nin bu ülkelere neden ihracat yapamadığını inceleyerek buna göre politikalar ürettiklerini söyledi.
Çağlayan, Çin'in dünyada ihracat şampiyonu olduğunu ancak öte yandan Çin'in dünyanın üçüncü büyük ithalatçısı konumunda bulunduğunu belirterek, Çin'in 2009 yılında 1 trilyon dolar ithalat yaptığını, Türkiye'den yaptığı ithalatın 1,7 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, bunun da Türkiye'nin Çin'in ithalatından yeterli payı alamadığını gösterdiğini ifade etti.
Bakan Çağlayan, ''Biz kime ne satacağımızı bilmez bir vaziyette gözü kapalı ihracat pazarı bulmaya çalışırsak, hedeflerimizi yakalayamayız. Bugün artık 60 ülkenin tamamıyla analizini yapmış ve hangi sektörlerde hangi ülkeye gireceğimizi belirleyen bir yapıya sahibiz. Dün Sayın Başbakanımızın desteği ile kurulmuş olan İhracat Odaklı Üretim Stratejisi değerlendirme toplantımızın ilkini yaptık. Bundan sonra Türkiye'nin dünya ihracatından pay almak için üretim yapısını, bilim ve teknolojiyi sonuna kadar
kullanması lazım. Özellikle ihracatımızı şu anda içinde bulunduğumuz orta ve düşük teknolojilerden orta ve yüksek teknolojilere yöneltmek durumundayız" dedi.
Orta Vadeli Programda Türkiye'nin ihracat hedefinin 107.5 milyar dolar olduğunu kaydeden Çağlayan, şu andaki rakamların 2010 yılı hedeflerinin aşılacağını gösterdiğini söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) her ay başında ihracat rakamlarını açıkladığını ve bu rakamların kaydi rakamlar olduğunu ifade eden Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerçekleşen fiili rakamlar da TÜİK tarafından bir ay sonra açıklanıyor. Hatta geçenlerde İhracatçılar Meclisi Başkanı'nı uyardım. 1 Temmuz tarihi itibarıyla yapmış olduğu açıklamada, bizim 1 Temmuza kadar, yani 6 aylık dönemde İhracatçı Birlik kayıtlarına göre yapmış olduğumuz ihracatın 53,3 milyar dolar olduğunu söylemiş. Alakası
yok. Kendisine de söyledim bunu. 5 aylık TÜİK rakamı 45,5 milyar dolar. Haziran ayında kesinleşmiş rakam, altını, mücevheratı hepsi dahil olduğunda, yapılmış fiili ihracat rakamlarıdır. Devletin resmi rakamlarıdır. Haziran ayında 9 milyar 175 milyon dolar da kaydi olarak koyduğumuz zaman, zaten bizim ortaya çıkan rakamımız yaklaşık 55 milyar dolardır. 5 aylık resmi rakamlar olmak üzere söylüyorum ve her zaman TÜİK rakamları da TİM verilerinden daha fazla çıkar. Niye? Altın ve işlenmiş mücevherat da sonradan
ilave edildiği için."
Çağlayan, "5 aylık TÜİK rakamları 45.5 milyar dolar kesinleşmiş rakamdır. Haziran ayı 9 milyar 175 milyon dolar, o da kaydi rakamlar 1 Temmuzda TİM Başkanı tarafından açıklanmıştır. 12 günlük Temmuz ayı ihracatı da 3 milyar 416 milyon dolardır. Bunu üst üste koyduğumuz zaman 2010 itibariyle 1 Ocaktan 12 Temmuz itibariyle ihracatımız şükürler olsun 58 milyar doları geçmiştir şu anda. Geçen yıl 1 Temmuzla, 2010 Mayıs ayında fiili gerçekleşen TÜİK rakamlarını, üzerine Haziran ayı kaydi rakamlarını
koyduğumuz zaman son bir yıldaki ihracatımız da 110 milyar doları geçmiştir" dedi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ise Türkiye'deki üretimin kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğini, tarım sektörünün sadece Türkiye'nin sahip olduğu kaynakların doğru kullanılması için değil, istihdam açısından da önemli bir alan olduğunu söyledi.
Eker, Türkiye'deki üretimin daha nitelikli, verimli, daha yüksek standartta ve kalitede oluşması için bakanlık olarak çaba içerisinde olduklarını kaydederek, bunun için destekleme politikalarını bütünüyle değiştirdiklerini ifade etti.
Önceden verimlilikle kaliteyle, standartla hiçbir ilişkisi olmayan doğrudan arazi sahipliğine verilen tarımsal destekleri tamamen değiştirdiklerini belirten Eker, artık doğrudan verimlilikle üretimle kaliteyle yüksek standartla ilişkili hale getirdiklerini söyledi.
Eker, ayrıca tarımsal ürünlerin yüksek verimlilikle elde edilmesi durumunda sanayicinin üretim maliyetini de düşüreceğini belirtti.
Bir başka önemli unsurun da ihracat ve ihracatçının karşı karşıya kaldığı bürokratik maliyet olduğuna değinen Bakan Eker, "Bu bürokratik iş ve işlemlerin sebep olduğu, yol açtığı maliyet. Bunların aşılması lazım. Biz bu konularda bakanlık olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunun göstergesi de başarılı ihracatçılar ve ihracat rakamlarıdır" dedi.
Eker, iki hafta önce AB ile yeni bir fasıl açtıklarını ifade ederek, "Gıda güvenliği faslı, 12'nci fasıl. Bu tamamıyla bizim bakanlığımızın sorumluluğunda. Bununla Türkiye'deki gıda maddeleri gerek tüketici sağlığı açısından, gerekse üretim açısından çok önemli bir noktaya geldi. Artık Paris'teki, Londra'daki, AB üyesi herhangi bir ülkenin vatandaşı gıda hijyeni ve standartları açısından hangi mevzuatlara tabiyse İstanbul'daki de Ankara'daki de aynı standartlara tabi. Açılış kriterleri tamamen yerine
geldi. Şimdi bu mekanizmanın sürdürülebilirliğini sağlamak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Eker sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye tarımsal ekonomi ve tarımsal gayri safi hasıla açısından dünyanın 8. büyük ekonomisi. Hükümeti devraldığımız sırada 11'inci sıradaydık dünyada. Türkiye'nin tarımsal üretim değeri 23 milyar dolardan 51 milyar dolara çıktı. Tarım ürünleri ihracatı 4 milyar dolardan geçtiğimiz yıl 11.2 milyar dolara çıktı. 2001 yılında bin 480 farklı tarım ve gıda ürününü 181 ülkeye ihraç ederken 2009 yılında bin 530 farklı tarım ve gıda ürününü artık 177 ülkeye ihraç eder duruma
geldik. Bölgemizde, en fazla 4 saatlik uçuş mesafesini dikkate aldığımızda önümüzde önemli büyük ve kullanılmamış bir potansiyel var. Bu bölgedeki tarımsal ihracat 538 milyar dolar ve tarımsal ithalat 632 milyar dolar. Sadece Orta Doğu ülkelerinden 50 milyar doların üzerinde tarım ürünü ithalatı var."
(YC-YC-E)