'Döviz Geliri Dış Ticaret Açığının Yüzde 50'sini Kapattı' Ankara
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dünyaya turizm zenginliklerini tanıtmaya ve çok ciddi gelir elde etmeye çalıştıklarını belirterek, "Türkiye'nin geçen yılki döviz geliri sanıyorum dış ticaret açığımızın yüzde 50'sini kapattı" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dünyaya turizm zenginliklerini tanıtmaya ve çok ciddi gelir elde etmeye çalıştıklarını belirterek, "Türkiye'nin geçen yılki döviz geliri sanıyorum dış ticaret açığımızın yüzde 50'sini kapattı" dedi.
Bakan Günay, Devlet Halk Dansları topluluğu ve bale topluluklarının fiziki performansa dayanan grupların yıllar içinde yaşlanma sorunu olduğunu belirterek, 'Tabii yaşlanıyorlar ama 65 yaşına kadar da devlette haklı olarak emekliliğin statülerini düşürmesi nedeniyle kalmak istiyorlar' değerlendirmesinde bulundu.
'Biz de onlar kaldıkça yenilerini alamıyoruz ve özel sektördeki veya başka birimlerdeki genç topluluklar performans olarak öne çıkıyorlar' diyen Günay, bu yıl gerek bale ve halk danslarında fiziki yetenekleri azalan, ama bilgileri fazla olanlardan başka biçimlerde yararlanmaya çalıştıklarını ifade etti.
Belli bir yaşın üstündeki bale sanatçılarının 'Çakırcalı Mehmet Efe'yi' daha ağır ama sanat değeri yüksek bir temsille sunduklarını anımsatan Günay, 'Şimdi bizim halk dansları topluluklarımız, halk müziği topluluklarımızla iş birliği içinde dramatik kurgular yapıyorlar. Geçen gece 'Drama Türkü Konseri' yapıldı ve çok güzeldi' dedi.
Halk Dansları topluluğunun da klasik repertuvarın dışında yeni ve özgün denemeler yapmaya başladığını belirten Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yeni aldığım bir bilgi, biz önceki yıllarda 800 civarında konser ve etkinlik yaparken bu yıl altıncı ay itibariyle binin üzerine çıkmışız. Yani bunun içinde senfoni, Türk halk ve sanat müziği, halk dansları hepsi var. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüze bağlı toplulukların önceki yıllarda binin altında olan etkinlikleri, bu yılın yarısı itibariyle binin üzerine çıkmış. Çünkü bizi davet edenlerle bir sponsorluk ilişkisi de kurmaya, maddi yükü de paylaşmaya çalışıyoruz.
Bütün Anadolu'ya, 81 ile adım adım hepsine ulaşmaya çalışıyoruz. Bu yılın yarısı itibariyle 67 ile ulaşmış durumdayız. Demek ki yıl sonuna kadar bazı illeri ikinci kez dolaşmış olacağız. Operadan, halk danslarına kadar bütün topluluklarımızın performansı önceki yıllarla kıyaslandığında artıyor. Ama ideal ölçülere vardı mı? Hayır ideal ölçülere için biraz daha gayret etmemiz gerekecek.'
-'KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ÇOK ÖNEMLİ BİR ALANDA ÇALIŞIYOR'-
Bakan Günay, Bakanlığın gündeminde 3 kanun olduğunu ifade ederek, 'Bunların Ekim ayında inşallah Cumhuriyet Bayramı'na kadar Türkiye'nin kültür yaşamına bir armağan olarak yasalaşacağını umut ediyorum. İnşallah büyük bir gayretle bunu gerçekleştirmeye çalışacağız' diye konuştu.
Örgütlenme kanunu ile Bakanlık personelinin çalışma şartlarının iyileştirilmesinin de gündeme geleceğini bildiren Bakan Günay, şunları kaydetti:
'Bizim Bakanlık çalışanı arkadaşlarımızın şartlarının iyi olmadığını ben ne yazık ki biliyorum. Sadece belli meslek gruplarının değil, bütünüyle çalışanların şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin bizim müsteşarımız da başka bazı bakanlıklarla kıyaslandığında daha az ücret alıyor, bizim herhangi bir sıra memurumuz da daha az ücret alıyor. Bu adaletsizliği giderme konusunda Hükümet'in de çalışmaları var ama biz de Bakanlık olarak her fırsatta bir iyileştirme yapmaya çalışıyoruz.
Halbuki biz Türkiye'nin evrensel marka değerlerini yükselten bir alanda çalışıyoruz. Yani Türkiye'nin tarih, kültür zenginliği üzerinde çalışıyoruz. Dünyaya turizm zenginliklerini tanıtmaya ve çok ciddi gelir elde etmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin geçen yılki döviz geliri sanıyorum dış ticaret açığımızın yüzde 50'sini kapattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı çok önemli bir alanda çalışıyor.'
Kanunun önümüzdeki yasama döneminde Meclis'ten geçmesi halinde müze araştırmacılarının, arkeologların ve kütüphanecilerin koşullarının biraz daha iyileştirileceğini vurgulayan Günay, 'Ama bence yetmez. İl Müdürlüklerimizden başlayarak bütün personelimizin koşullarının öteki bakanlıklarla eşit hale, yani benzer görevlerini yapan ve benzer sıfatları taşıyanlarla eşit hale getirilmesi gerekir. Biz imtiyaz istemiyoruz, eşitsizliğin ortadan kaldırılmasında, bizim de uygun şartlara taşınmamız konusunda bir gelişme bekliyoruz' diye konuştu.
-'HOŞ GELDİN NAZIM HİKMET'-
Bakan Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu yıl Nazım Hikmet'i anma etkinlikleri kapsamında 'Hoş geldin Nazım Hikmet' adıyla bir kitap hazırladıklarının hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
'Benzer çalışmaları her yıl yapıyoruz. Bu yıl Nazım Hikmet'le ilgili özel bir gelişme oldu. 2009'un başında Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın direktifiyle ve bizim de kararlılığımızla Nazım Hikmet, uzun bir haksızlık döneminden sonra yeniden kağıt üzerinde de olsa Hükümet'in aldığı bir kararla vatandaşlığa döndü. Biz de 'Hoş geldin Nazım Hikmet' diye bir kitap yaptık. Bir karşılama yapmak istedik ve bunun da 2010 yılına, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olduğu yıla çok uygun ve denk düşeceğini düşündük.
Necip Fazıl'la ilgili kitabın ikinci baskısını yaptık. Cemil Meriç'le ilgili bir çalışma var. İlk fırsatta onun ikinci baskısı gerçekleşecek. Önceki yıl Türkiye'nin en büyük şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın vefatını birinci yıl dönümü anısına bir kitap yetiştirdik. Bu yıl Ahmet Hamdi Tanpınar ve Katip Çelebi ile ilgili bir çalışma var. Önceki yıl Kaşgarlı Mahmut'la, Mevlana ve Hacı Bektaş'la ilgili bir çalışma yaptık. Anadolu kültürünün yelpazesinin her tarafına bir ölçüde dokunmaya çalışarak bu kültürel çok renkliliğimizi ve ana ahengimizi sergilemeye çalışıyoruz. Bu bakışımız devam edecek.'
13.07.2010 10:53:56
Bakan Günay, Devlet Halk Dansları topluluğu ve bale topluluklarının fiziki performansa dayanan grupların yıllar içinde yaşlanma sorunu olduğunu belirterek, 'Tabii yaşlanıyorlar ama 65 yaşına kadar da devlette haklı olarak emekliliğin statülerini düşürmesi nedeniyle kalmak istiyorlar' değerlendirmesinde bulundu.
'Biz de onlar kaldıkça yenilerini alamıyoruz ve özel sektördeki veya başka birimlerdeki genç topluluklar performans olarak öne çıkıyorlar' diyen Günay, bu yıl gerek bale ve halk danslarında fiziki yetenekleri azalan, ama bilgileri fazla olanlardan başka biçimlerde yararlanmaya çalıştıklarını ifade etti.
Belli bir yaşın üstündeki bale sanatçılarının 'Çakırcalı Mehmet Efe'yi' daha ağır ama sanat değeri yüksek bir temsille sunduklarını anımsatan Günay, 'Şimdi bizim halk dansları topluluklarımız, halk müziği topluluklarımızla iş birliği içinde dramatik kurgular yapıyorlar. Geçen gece 'Drama Türkü Konseri' yapıldı ve çok güzeldi' dedi.
Halk Dansları topluluğunun da klasik repertuvarın dışında yeni ve özgün denemeler yapmaya başladığını belirten Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yeni aldığım bir bilgi, biz önceki yıllarda 800 civarında konser ve etkinlik yaparken bu yıl altıncı ay itibariyle binin üzerine çıkmışız. Yani bunun içinde senfoni, Türk halk ve sanat müziği, halk dansları hepsi var. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüze bağlı toplulukların önceki yıllarda binin altında olan etkinlikleri, bu yılın yarısı itibariyle binin üzerine çıkmış. Çünkü bizi davet edenlerle bir sponsorluk ilişkisi de kurmaya, maddi yükü de paylaşmaya çalışıyoruz.
Bütün Anadolu'ya, 81 ile adım adım hepsine ulaşmaya çalışıyoruz. Bu yılın yarısı itibariyle 67 ile ulaşmış durumdayız. Demek ki yıl sonuna kadar bazı illeri ikinci kez dolaşmış olacağız. Operadan, halk danslarına kadar bütün topluluklarımızın performansı önceki yıllarla kıyaslandığında artıyor. Ama ideal ölçülere vardı mı? Hayır ideal ölçülere için biraz daha gayret etmemiz gerekecek.'
-'KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ÇOK ÖNEMLİ BİR ALANDA ÇALIŞIYOR'-
Bakan Günay, Bakanlığın gündeminde 3 kanun olduğunu ifade ederek, 'Bunların Ekim ayında inşallah Cumhuriyet Bayramı'na kadar Türkiye'nin kültür yaşamına bir armağan olarak yasalaşacağını umut ediyorum. İnşallah büyük bir gayretle bunu gerçekleştirmeye çalışacağız' diye konuştu.
Örgütlenme kanunu ile Bakanlık personelinin çalışma şartlarının iyileştirilmesinin de gündeme geleceğini bildiren Bakan Günay, şunları kaydetti:
'Bizim Bakanlık çalışanı arkadaşlarımızın şartlarının iyi olmadığını ben ne yazık ki biliyorum. Sadece belli meslek gruplarının değil, bütünüyle çalışanların şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin bizim müsteşarımız da başka bazı bakanlıklarla kıyaslandığında daha az ücret alıyor, bizim herhangi bir sıra memurumuz da daha az ücret alıyor. Bu adaletsizliği giderme konusunda Hükümet'in de çalışmaları var ama biz de Bakanlık olarak her fırsatta bir iyileştirme yapmaya çalışıyoruz.
Halbuki biz Türkiye'nin evrensel marka değerlerini yükselten bir alanda çalışıyoruz. Yani Türkiye'nin tarih, kültür zenginliği üzerinde çalışıyoruz. Dünyaya turizm zenginliklerini tanıtmaya ve çok ciddi gelir elde etmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin geçen yılki döviz geliri sanıyorum dış ticaret açığımızın yüzde 50'sini kapattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı çok önemli bir alanda çalışıyor.'
Kanunun önümüzdeki yasama döneminde Meclis'ten geçmesi halinde müze araştırmacılarının, arkeologların ve kütüphanecilerin koşullarının biraz daha iyileştirileceğini vurgulayan Günay, 'Ama bence yetmez. İl Müdürlüklerimizden başlayarak bütün personelimizin koşullarının öteki bakanlıklarla eşit hale, yani benzer görevlerini yapan ve benzer sıfatları taşıyanlarla eşit hale getirilmesi gerekir. Biz imtiyaz istemiyoruz, eşitsizliğin ortadan kaldırılmasında, bizim de uygun şartlara taşınmamız konusunda bir gelişme bekliyoruz' diye konuştu.
-'HOŞ GELDİN NAZIM HİKMET'-
Bakan Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu yıl Nazım Hikmet'i anma etkinlikleri kapsamında 'Hoş geldin Nazım Hikmet' adıyla bir kitap hazırladıklarının hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
'Benzer çalışmaları her yıl yapıyoruz. Bu yıl Nazım Hikmet'le ilgili özel bir gelişme oldu. 2009'un başında Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın direktifiyle ve bizim de kararlılığımızla Nazım Hikmet, uzun bir haksızlık döneminden sonra yeniden kağıt üzerinde de olsa Hükümet'in aldığı bir kararla vatandaşlığa döndü. Biz de 'Hoş geldin Nazım Hikmet' diye bir kitap yaptık. Bir karşılama yapmak istedik ve bunun da 2010 yılına, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olduğu yıla çok uygun ve denk düşeceğini düşündük.
Necip Fazıl'la ilgili kitabın ikinci baskısını yaptık. Cemil Meriç'le ilgili bir çalışma var. İlk fırsatta onun ikinci baskısı gerçekleşecek. Önceki yıl Türkiye'nin en büyük şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın vefatını birinci yıl dönümü anısına bir kitap yetiştirdik. Bu yıl Ahmet Hamdi Tanpınar ve Katip Çelebi ile ilgili bir çalışma var. Önceki yıl Kaşgarlı Mahmut'la, Mevlana ve Hacı Bektaş'la ilgili bir çalışma yaptık. Anadolu kültürünün yelpazesinin her tarafına bir ölçüde dokunmaya çalışarak bu kültürel çok renkliliğimizi ve ana ahengimizi sergilemeye çalışıyoruz. Bu bakışımız devam edecek.'
13.07.2010 10:53:56