Tüsiad Heyeti Brüksel'de Temaslarda Bulunuyor
Avrupa Konseyi Başkanı Herman Von Rompoy tarafından kabul edilen ilk Türk heyeti olan TÜSİAD temsilcileri bugün Brüksel'de başta Genişleme Komiseri Stefan Füle olmak üzere çeşitli temaslarda bulunacaklar
Avrupa Konseyi Başkanı Herman Von Rompoy tarafından kabul edilen ilk Türk heyeti olan TÜSİAD temsilcileri bugün Brüksel'de başta Genişleme Komiseri Stefan Füle olmak üzere çeşitli temaslarda bulunacaklar.
Rompoy ile olan görüşmelerinden sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, gündemdeki konulara ilişkin TÜSİAD'ın görüşlerini paylaştı. Konuşmasında Türkiye'nin otoriter kapitalist rejimlerin büyüsüne kapılmaması gerektiğini ve kendileri için en öncelikli konunun Türkiye'nin vizyonu olduğunu vurgulayan Boyner, "Bugün Brüksel'de verilecek en güzel mesaj Türkiye'nin tekrar partiler üstü bir AB vizyonunu ele alması gereğidir. AB ile ilişkilerimiz belki istediğimiz hızla
gelişmiyor, çeşitli siyasi engellerle karşılaşıyoruz ama bir değerler bütünü olarak Türkiye'nin varmak istediği yaşam standardı ve demokratik yapı olarak AB ile siyasi entegrasyon önümüzdeki en büyük vizyon olarak durmaktadır" diye konuştu. Van Rompoy'a da Kıbrıs meselesinin devamlı olarak önümüze getirilmesinin Türkiye için yarattığı sıkıntıyı ilettiğini belirten Boyner, AB'nin de aynı derecede kendi vizyonunu ve rekabet gücünü tanımlarken Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Boyner, "Biz de
Türkiye'nin bölgesel güç olması noktasına kendimizi sıkıştırmaktan çıkmak zorundayız. Bundan 3-4 sene öncesine kadar daha farklı bir vizyon konuşuyorduk. Türkiye'yi daha farklı bir düzlemde yerleştirmeye çalışıyorduk. Türkiye'nin gündemi de buydu, yapısal reformlar da bunun üzerineydi ama açıkçası belki ekonomik krizlerin de etkisiyle bu tartışma 'Bölgesel güç olarak Türkiye' ve 'Eksen kaymasında Türkiye nerede?' gibi bir noktaya indirgendi. Buradan çıkmamız lazım" dedi. Boyner, bugün otoriter kapitalist
rejimlerin büyüsüne dünyada kapılanlar olacağını ancak demokratik düzlemden uzaklaşmamak gerektiğini ve bu arada transatlantik bölgesindeki stratejik ortaklarla değer bütünlüğünde hareket etmeleri gerektiğini ama bölgesel işbirliklerine de devam etmek gerektiğini vurguladı. Boyner, vizyon bütünlüğünün Türkiye'yi tamamıyla bölgesinde bir güç olmanın veya Ortadoğu'da bir örnek ülke olmanın çok ötesine geçirmesi gerektiğini ifade etti. Transatlantik bölgesindeki stratejik ortaklara (ABD) ve G20 platformuna
önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Boyner, otoriter kapitalist rejimlere örnek olarak da Rusya ve Çin'i gösterdi ve bu ülkelerdeki hızlı büyümenin bu ülkelerin değerler bütününden kaynaklandığının düşünülmemesi gerektiğini ifade etti. Referandum sürecine de değinen Boyner, bu konuda TÜSİAD olarak daha fazla söyleyecek bir şeyleri olmadığını belirtti. Boyner, kendilerinin temsil gücü daha yüksek bir parlamento ile yapılacak tamamen yeni bir anayasadan yana olduklarını defalarca dile getirdiklerini
ve bu reform paketini desteklemekle beraber daha çok yürütmenin yargı üzerindeki etkisi noktasında itirazları bulunduğunu hatırlattı. Açılımın devam edeceğini belirten hükümete destek vereceklerini ancak bunun şartı olarak önlerine açılıma ilişkin bütünlüklü bir program koyulmasını istediklerini anlatan Boyner, Türkiye'deki tüm Sivil Toplum Kuruluşları'nın (STK) bu konuda benzer fikirde olduğuna inandığını söyledi. Güneydoğu'daki STK'ların açıklamaları ve çağrıyı önemsediklerini aktaran Boyner, terörle
mücadelenin devam etmek zorunda olduğunu, açılımların gecikmiş olması ya da içeriğinin doldurulmamış olmasının terörün devam etmesi için bir gerekçe olamayacağını belirtti. Boyner, şiddetin ve terörün devam ettiği yerde siyasetin de başarılı olamadığını ve mutlaka ilk adımın terör örgütünden gelmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Rompoy ile olan görüşmelerinden sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, gündemdeki konulara ilişkin TÜSİAD'ın görüşlerini paylaştı. Konuşmasında Türkiye'nin otoriter kapitalist rejimlerin büyüsüne kapılmaması gerektiğini ve kendileri için en öncelikli konunun Türkiye'nin vizyonu olduğunu vurgulayan Boyner, "Bugün Brüksel'de verilecek en güzel mesaj Türkiye'nin tekrar partiler üstü bir AB vizyonunu ele alması gereğidir. AB ile ilişkilerimiz belki istediğimiz hızla
gelişmiyor, çeşitli siyasi engellerle karşılaşıyoruz ama bir değerler bütünü olarak Türkiye'nin varmak istediği yaşam standardı ve demokratik yapı olarak AB ile siyasi entegrasyon önümüzdeki en büyük vizyon olarak durmaktadır" diye konuştu. Van Rompoy'a da Kıbrıs meselesinin devamlı olarak önümüze getirilmesinin Türkiye için yarattığı sıkıntıyı ilettiğini belirten Boyner, AB'nin de aynı derecede kendi vizyonunu ve rekabet gücünü tanımlarken Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Boyner, "Biz de
Türkiye'nin bölgesel güç olması noktasına kendimizi sıkıştırmaktan çıkmak zorundayız. Bundan 3-4 sene öncesine kadar daha farklı bir vizyon konuşuyorduk. Türkiye'yi daha farklı bir düzlemde yerleştirmeye çalışıyorduk. Türkiye'nin gündemi de buydu, yapısal reformlar da bunun üzerineydi ama açıkçası belki ekonomik krizlerin de etkisiyle bu tartışma 'Bölgesel güç olarak Türkiye' ve 'Eksen kaymasında Türkiye nerede?' gibi bir noktaya indirgendi. Buradan çıkmamız lazım" dedi. Boyner, bugün otoriter kapitalist
rejimlerin büyüsüne dünyada kapılanlar olacağını ancak demokratik düzlemden uzaklaşmamak gerektiğini ve bu arada transatlantik bölgesindeki stratejik ortaklarla değer bütünlüğünde hareket etmeleri gerektiğini ama bölgesel işbirliklerine de devam etmek gerektiğini vurguladı. Boyner, vizyon bütünlüğünün Türkiye'yi tamamıyla bölgesinde bir güç olmanın veya Ortadoğu'da bir örnek ülke olmanın çok ötesine geçirmesi gerektiğini ifade etti. Transatlantik bölgesindeki stratejik ortaklara (ABD) ve G20 platformuna
önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Boyner, otoriter kapitalist rejimlere örnek olarak da Rusya ve Çin'i gösterdi ve bu ülkelerdeki hızlı büyümenin bu ülkelerin değerler bütününden kaynaklandığının düşünülmemesi gerektiğini ifade etti. Referandum sürecine de değinen Boyner, bu konuda TÜSİAD olarak daha fazla söyleyecek bir şeyleri olmadığını belirtti. Boyner, kendilerinin temsil gücü daha yüksek bir parlamento ile yapılacak tamamen yeni bir anayasadan yana olduklarını defalarca dile getirdiklerini
ve bu reform paketini desteklemekle beraber daha çok yürütmenin yargı üzerindeki etkisi noktasında itirazları bulunduğunu hatırlattı. Açılımın devam edeceğini belirten hükümete destek vereceklerini ancak bunun şartı olarak önlerine açılıma ilişkin bütünlüklü bir program koyulmasını istediklerini anlatan Boyner, Türkiye'deki tüm Sivil Toplum Kuruluşları'nın (STK) bu konuda benzer fikirde olduğuna inandığını söyledi. Güneydoğu'daki STK'ların açıklamaları ve çağrıyı önemsediklerini aktaran Boyner, terörle
mücadelenin devam etmek zorunda olduğunu, açılımların gecikmiş olması ya da içeriğinin doldurulmamış olmasının terörün devam etmesi için bir gerekçe olamayacağını belirtti. Boyner, şiddetin ve terörün devam ettiği yerde siyasetin de başarılı olamadığını ve mutlaka ilk adımın terör örgütünden gelmesi gerektiğini sözlerine ekledi.