İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı Yapıldı
Tatil sezonunun açılmasıyla, sahil bölgelerinde yeniden gürültü kirliliği tartışması yaşanmaya başladı
Tatil sezonunun açılmasıyla, sahil bölgelerinde yeniden gürültü kirliliği tartışması yaşanmaya başladı. İzmir Çevre İl Müdürü Osman Tatar, geçen yıl gürültü nedeniyle kesilen cezaları bu yılın ilk 6 ayında iki katına çıktığını söyledi.
İzmir Valiliği'nde düzenlenen İzmir İl Koordinasyon Kurulu 201 yılı 2'inci olağan toplantısında Çeşme ve Bayraklı bölgelerinde yaşanan gürültü kirliliği tartışma konusu oldu. Çeşme Kaymakamı Cafer Sarılı, ilçede gürültüyle ilgili sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Çevre İl Müdürlüğü ekiplerinin hafta sonu ilçeye gelerek denetim yaptıklarını ancak hafta içi de denetim yapmalarını isteyen Sarılı, polisin elinde ses ölçüm aleti olmadığı için kestikleri cezaların işletmeler tarafından idare mahkemesine götürülerek iptal ettirilebileceğini ifade etti. İzmir Çevre İl Müdürü Osman Tatar da, denetim yapacak yeterli ekibi olmamasından yakındı. Bu yılın ilk 6 ayında kesilen ceza miktarının geçen sene yıl boyunca kesilen para cezasını şimdiden ikiye katladığını vurgulayan Tatar, "Ekiplerimiz gece 24.00'e kadar işletmeleri denetliyor. O saate kadar ne müşteri, ne de gürültü oluyor. Ancak ekiplerimiz gittikten sonra işletme sahipleri müşterilere nasıl haber veriyorsa saat 02.00'da insanlar gelmeye başlıyor. 02.30'da gürültü başlıyor. İşletmeler kurnazlaşmışlar. Denetim yapmakta zorlanıyoruz" dedi. İlçe belediyelerin bazılarına gürültü kirliliği kontrolü konusunda yetki devri yaptıklarını, fakat şikayetlerin kendilerine geldiğini belirten Tatar, Çeşme'de yerel yönetime şartlar oluşmadığı için yetki devri yapılamadığını kaydetti. Çevre il müdürlüğü olarak turizmi baltalamak yada eğlence sektörünü yok etmek gibi bir düşünceleri bulunmadığını belirten Tatar: "Tüm vatandaşlarımızın evinde hastanede, okulda, işyerinde huzur içinde yaşamasını tehdit edici unsurları ortadan kaldırmaya ve kanunun bize verdiği yetki çerçevesindeki ağır para cezalarını uygulamakta kararlıyız. İzmir'i gürültü patırtıdan rahatsız olan bir kent görünümünden kurtaracağız" dedi. Gürültü kirliliğinin denetlenmesi konusunda Büyükşehir Belediyesi'ne yetki devri yaptıklarını da hatırlatan Tatar: "Mücavir alan içinde ihbarları kabul etmek ve gereğini yapmak Büyükşehir Belediyesi'nin sorumluluğundadır. Gece saat 24.00'a kadar görev yaparım ondan sonrası için yetkim yok diye bir durum söz konusu değildir. Yerel yönetimler gürültü kirliliği yönetmeliğini iyi okuyup doğru yorumlamak ve görevini yapmak zorundadır. Bu konuda muhatap yerel yönetimlerdir. Türkiye İstatistik kurumu bile yanındaki askeri bir tesisin soğutma sitemlerinin yaydığı gürültü nedeniyle yürüttüğü kamu görevini aksatacak duruma gelmiştir. Çeşme'de 22 işletmeye gürültü kirliliği nedeniyle cezai işlem uygulanmıştır" dedi. Ekipleri motive etmekte zorlandıklarını da vurgulayan Tatar, "Bu konuda denetim yapan özel bir ekibimiz olmadığı için gece denetim yapan elemanlarımız sabah yeniden 08.30'da iş başı yapıyorlar. 15 bin TL'den başlayan ve işyeri kapatmaya kadar giden cezalar verebiliyoruz" dedi. Tatar, geçen yıl yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı: "Geçen yıl bir fahri konsolos gece Urla'dan beni aradı. Telefonundan yüksek sesle müzik geliyordu. Beni tavernadan arıyor sandım. Nerde olduğunu sorduğumda 'evde' olduğunu ve sabah Belçika'ya gideceğini söyledi. 'Böyle bir gürültüde nasıl uyuyacağım' dedi" diye konuştu.
İl Koordinasyon Kurulu toplantısında ayrıca DSİ 2. Bölge Müdürü Mustafa Altundal ile Ödemiş Kaymakamı Abdurrahim Koçoğlu arasında yetki konusu gündeme geldi. DSİ Bölge Müdürü Altundal kurumu tarafından yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdikten sonra Kaymakan Koçoğlu başta Birgi Çayı olmak üzere diğer çaylardan gelen suların hepsinin Tek Çınar Mevkii'nde birleştiğini ve taşkınlara neden olduğunu söyledi. Sel sularının Karakova köyünü de tehdit ettiğini söyleyen Koçoğlu: "Geçen yıl burada tahliye kanalı açılması söylendi. Fakat kanalın açılacağı yerde şahıs arazileri var. Kamulaştırma yapılması gerekiyor. Geçen seneki toplantıda DSİ Bölge Müdür yardımcıları 2010 yılında ödenek ayrılacağını söylemişti. Biz bu konunun da biran önce çözülmesini istiyoruz. Dört arazi sahibinden üçünü ikna ettik biri sorun çıkardı. Burasının kamulaştırılması lazım" dedi. Bunun üzerine DSİ Bölge Müdürü Altundal, genel müdürlük olarak kamulaştırma yapmadıklarını, dere yatağının sorunsuz olarak kendilerine teslim edilmesi halinde gerekli çalışmanın yapılabileceğini söyledi.
Kaymakam Koçoğlu ise söz konusu yerlerin dere yatağında kalmadığını, geçtiğimiz yılki toplantıda konunun tekrar gündeme geldiğini, DSİ yetkililerinin '2010 yılı programına alırız' sözlerini hatırlatması üzerine Altundal: "Arkadaşlarımız iyi niyetli olarak bilgi eksikliğinden ötürü böyle bir şey söylemiş olabilirler ama DSİ olarak genel müdürlük talimatı ile bu tür7 alanlarda kamulaştırma yapmıyoruz. Yerel yönetimlerin bu kamulaştırmayı yapıp dere yatağını bize sorunsuz olarak teslim etmesi lazım. O dereler eskiden de vardı. Birileri gidip oraları işgal etti. Dere yataklarına sahip çıkılması gerekir. Aksi takdirde o taşkınlar yaşanmaya devam edecektir" dedi.
İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği Yapı İşleri ve İmar Daire Başkanlığı Yatırım ve İnşaat Müdürü Ramazan Taşçı ise İzmir İl Özel İdaresi'nin projeleri hakkında bilgiler verdi. Kent genelinde MOBESE sistemi kurulmasına ilişkin çalışmaların sürdüğünü kaydeden Taşçı, ilk aşamada 8 milyon 400 bin liralık ödenek ayrılan projenin tamamlanması için 17 milyon liralık ödenek temini gerektiğini söyledi. Projenin ilk aşamasında sağlanan ödenek ile 60 kameranın tesis edilerek sistemin omurgasının oluşturulacağını anlatan Taşçı, sistem için toplam 650 kamera alınacağını belirterek ilk etapta temin edilecek 60 kamerayla plaka takibi ve izleme çalışmalarına yönelik denemelerin ilerideki aylarda başlayacağını sözlerine ekledi.
İzmir Valiliği'nde düzenlenen İzmir İl Koordinasyon Kurulu 201 yılı 2'inci olağan toplantısında Çeşme ve Bayraklı bölgelerinde yaşanan gürültü kirliliği tartışma konusu oldu. Çeşme Kaymakamı Cafer Sarılı, ilçede gürültüyle ilgili sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Çevre İl Müdürlüğü ekiplerinin hafta sonu ilçeye gelerek denetim yaptıklarını ancak hafta içi de denetim yapmalarını isteyen Sarılı, polisin elinde ses ölçüm aleti olmadığı için kestikleri cezaların işletmeler tarafından idare mahkemesine götürülerek iptal ettirilebileceğini ifade etti. İzmir Çevre İl Müdürü Osman Tatar da, denetim yapacak yeterli ekibi olmamasından yakındı. Bu yılın ilk 6 ayında kesilen ceza miktarının geçen sene yıl boyunca kesilen para cezasını şimdiden ikiye katladığını vurgulayan Tatar, "Ekiplerimiz gece 24.00'e kadar işletmeleri denetliyor. O saate kadar ne müşteri, ne de gürültü oluyor. Ancak ekiplerimiz gittikten sonra işletme sahipleri müşterilere nasıl haber veriyorsa saat 02.00'da insanlar gelmeye başlıyor. 02.30'da gürültü başlıyor. İşletmeler kurnazlaşmışlar. Denetim yapmakta zorlanıyoruz" dedi. İlçe belediyelerin bazılarına gürültü kirliliği kontrolü konusunda yetki devri yaptıklarını, fakat şikayetlerin kendilerine geldiğini belirten Tatar, Çeşme'de yerel yönetime şartlar oluşmadığı için yetki devri yapılamadığını kaydetti. Çevre il müdürlüğü olarak turizmi baltalamak yada eğlence sektörünü yok etmek gibi bir düşünceleri bulunmadığını belirten Tatar: "Tüm vatandaşlarımızın evinde hastanede, okulda, işyerinde huzur içinde yaşamasını tehdit edici unsurları ortadan kaldırmaya ve kanunun bize verdiği yetki çerçevesindeki ağır para cezalarını uygulamakta kararlıyız. İzmir'i gürültü patırtıdan rahatsız olan bir kent görünümünden kurtaracağız" dedi. Gürültü kirliliğinin denetlenmesi konusunda Büyükşehir Belediyesi'ne yetki devri yaptıklarını da hatırlatan Tatar: "Mücavir alan içinde ihbarları kabul etmek ve gereğini yapmak Büyükşehir Belediyesi'nin sorumluluğundadır. Gece saat 24.00'a kadar görev yaparım ondan sonrası için yetkim yok diye bir durum söz konusu değildir. Yerel yönetimler gürültü kirliliği yönetmeliğini iyi okuyup doğru yorumlamak ve görevini yapmak zorundadır. Bu konuda muhatap yerel yönetimlerdir. Türkiye İstatistik kurumu bile yanındaki askeri bir tesisin soğutma sitemlerinin yaydığı gürültü nedeniyle yürüttüğü kamu görevini aksatacak duruma gelmiştir. Çeşme'de 22 işletmeye gürültü kirliliği nedeniyle cezai işlem uygulanmıştır" dedi. Ekipleri motive etmekte zorlandıklarını da vurgulayan Tatar, "Bu konuda denetim yapan özel bir ekibimiz olmadığı için gece denetim yapan elemanlarımız sabah yeniden 08.30'da iş başı yapıyorlar. 15 bin TL'den başlayan ve işyeri kapatmaya kadar giden cezalar verebiliyoruz" dedi. Tatar, geçen yıl yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı: "Geçen yıl bir fahri konsolos gece Urla'dan beni aradı. Telefonundan yüksek sesle müzik geliyordu. Beni tavernadan arıyor sandım. Nerde olduğunu sorduğumda 'evde' olduğunu ve sabah Belçika'ya gideceğini söyledi. 'Böyle bir gürültüde nasıl uyuyacağım' dedi" diye konuştu.
İl Koordinasyon Kurulu toplantısında ayrıca DSİ 2. Bölge Müdürü Mustafa Altundal ile Ödemiş Kaymakamı Abdurrahim Koçoğlu arasında yetki konusu gündeme geldi. DSİ Bölge Müdürü Altundal kurumu tarafından yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdikten sonra Kaymakan Koçoğlu başta Birgi Çayı olmak üzere diğer çaylardan gelen suların hepsinin Tek Çınar Mevkii'nde birleştiğini ve taşkınlara neden olduğunu söyledi. Sel sularının Karakova köyünü de tehdit ettiğini söyleyen Koçoğlu: "Geçen yıl burada tahliye kanalı açılması söylendi. Fakat kanalın açılacağı yerde şahıs arazileri var. Kamulaştırma yapılması gerekiyor. Geçen seneki toplantıda DSİ Bölge Müdür yardımcıları 2010 yılında ödenek ayrılacağını söylemişti. Biz bu konunun da biran önce çözülmesini istiyoruz. Dört arazi sahibinden üçünü ikna ettik biri sorun çıkardı. Burasının kamulaştırılması lazım" dedi. Bunun üzerine DSİ Bölge Müdürü Altundal, genel müdürlük olarak kamulaştırma yapmadıklarını, dere yatağının sorunsuz olarak kendilerine teslim edilmesi halinde gerekli çalışmanın yapılabileceğini söyledi.
Kaymakam Koçoğlu ise söz konusu yerlerin dere yatağında kalmadığını, geçtiğimiz yılki toplantıda konunun tekrar gündeme geldiğini, DSİ yetkililerinin '2010 yılı programına alırız' sözlerini hatırlatması üzerine Altundal: "Arkadaşlarımız iyi niyetli olarak bilgi eksikliğinden ötürü böyle bir şey söylemiş olabilirler ama DSİ olarak genel müdürlük talimatı ile bu tür7 alanlarda kamulaştırma yapmıyoruz. Yerel yönetimlerin bu kamulaştırmayı yapıp dere yatağını bize sorunsuz olarak teslim etmesi lazım. O dereler eskiden de vardı. Birileri gidip oraları işgal etti. Dere yataklarına sahip çıkılması gerekir. Aksi takdirde o taşkınlar yaşanmaya devam edecektir" dedi.
İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği Yapı İşleri ve İmar Daire Başkanlığı Yatırım ve İnşaat Müdürü Ramazan Taşçı ise İzmir İl Özel İdaresi'nin projeleri hakkında bilgiler verdi. Kent genelinde MOBESE sistemi kurulmasına ilişkin çalışmaların sürdüğünü kaydeden Taşçı, ilk aşamada 8 milyon 400 bin liralık ödenek ayrılan projenin tamamlanması için 17 milyon liralık ödenek temini gerektiğini söyledi. Projenin ilk aşamasında sağlanan ödenek ile 60 kameranın tesis edilerek sistemin omurgasının oluşturulacağını anlatan Taşçı, sistem için toplam 650 kamera alınacağını belirterek ilk etapta temin edilecek 60 kamerayla plaka takibi ve izleme çalışmalarına yönelik denemelerin ilerideki aylarda başlayacağını sözlerine ekledi.