Bağlar Belediyesi'nden Zabıtaya Eğitim Semineri
Bağlar Belediyesi, zabıta personeline yönelik eğitim semineri düzenledi.
Basın Eğitim ve Kültür Komisyonu'nun organize ettiği seminerde toplumsal cinsiyet rolleri, zabıtaların yaşadığı sıkıntılar, iletişim becerileri ve sahada karşılaşılan sorunlar üzerine bilgiler verildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Çocuk Şube Müdürlüğü'nde görevli eğitmen Handan Coşkun tarafından verilen eğitime, Bağlar Belediyesi Başkan Yardımcısı Osman Kaya ve zabıta personeli katıldı. Handan Coşkun zabıtaların yaşadığı sıkıntılara ve çözüm önerilerinin
geliştirilmesine yönelik akademisyenlerin hazırladıkları raporlara dikkat çekerken, Tüm Bel-Sen'in kayıtlarına geçen bilgileri de paylaştı. Coşkun, zabıtaların belediyenin görünen yüzü olduğunu vurgularken, zabıtayı korumakla yükümlü yasal düzenlemelerle ilgili sıkıntıların tamamen çözülmediğine dikkat çekti. Zabıtanın 'ekmek kapısına kilit vuran memur ya da dilencileri toplayan personel' olarak algılanmasının zabıtanın diğer yaptığı görevleri gölgelediğini belirten Coşkun, "Sadece Diyarbakır'da değil,
diğer kentlerde de zabıtanın sorumlulukları yeterince algılanmış değil. Bu nedenle gerekli ve hak ettiği değeri göremiyor" dedi.
Alanda kitle ile çalışma yürüten zabıtanın yasaların ve toplumun çözmediği konularda çözüm gücü olarak algılandığını belirten Coşkun, "Zabıtanın misyonu yeterince bilinmiyor. Kentin terminalinden haline, trafiğinden sükunetine, gürültüsünden sağlık kontrolüne, seyyar satıcısından dilencisine, işletme ruhsatı olan ya da kaçak merkezlerine varıncaya kadar zabıtanın değişik alanlarda 60 konuda yaptırım gücü var. Elbette sorumluluklarla beraber yetki konusu da önemli. Ancak mesleğini icra eden zabıta
memurunu koruyan yasal mekanizmalardaki sıkıntılar maalesef çözülmüş değil" diye konuştu.
Aile içi şiddet konusunda sıkıntı yaşayan ve evini can güvenliği nedeniyle terk etmek durumunda kalıp sokakta, parkta, terminalde karşılaşılan kadınların durumunu zabıta personelinin kadın merkezlerine haber verdiğini aktaran Coşkun, zabıtanın aktardığı sağlıklı bilgilerle kadın kuruluşlarının da çalışmalarına önemli katkılar yaptığını aktardı. Erkeğin sürekli güçlü kuvvetli, evine ekmek götürmek zorunda olan koca, baba, ağabey imajını ele alan Coşkun, "Eril sistem sadece kadına değil, erkeğe de ciddi
sorumluluklar yüklemekte. İşsizliğin bu kadar çok olduğu bir coğrafyada erkeğe biçilen misyonun altında erkek de eziliyor" ifadesini kullandı.
Medyanın aile ilişkilerine yansıyan boyutları, reklam sektörünün insanlar üzerinde bıraktığı izlenimlere değinen Coşkun, eğitim, sağlık ve istihdam alanında yaşanan eşitsizlikleri örneklerle aktardı. Özellikle zabıtanın erken yaşta yapılan evliliklerin ailelere yansıması, resmi nikahın önemi, çocuk istismarı konusunda duyarlılıklarının gelişerek gözlemlerini ilgili kuruluşlara zamanında aktarmasının önemini vurgulayan Coşkun, "Bilmeden sağlıklı müdahalelerde bulunmak çok zor. Bu nedenle toplumsal
cinsiyete duyarlı olunması gerekiyor. Özellikle ekonomik bağımsızlığı maalesef olmayan ev kadınlarının sorunları sizlere ulaşıyor. Ev kadınlığı en ağır işçilik. Üstelik sigortasız. 80 değişik alanda uzman gibi çalışıyor kadınlar ev içinde. Aslında bekledikleri de çok fazla bir şey değil. Taktir görme ki, kendilerini değerli hissetmek istiyorlar. Bu nedenle önce kendi eşlerinize ve çocuklarınıza saygı ile yaklaşın. Paylaştıkça daha yaşanabilir aile ortamları daha sağlıklı nesilleri beraberinde getirecek"
dedi.
geliştirilmesine yönelik akademisyenlerin hazırladıkları raporlara dikkat çekerken, Tüm Bel-Sen'in kayıtlarına geçen bilgileri de paylaştı. Coşkun, zabıtaların belediyenin görünen yüzü olduğunu vurgularken, zabıtayı korumakla yükümlü yasal düzenlemelerle ilgili sıkıntıların tamamen çözülmediğine dikkat çekti. Zabıtanın 'ekmek kapısına kilit vuran memur ya da dilencileri toplayan personel' olarak algılanmasının zabıtanın diğer yaptığı görevleri gölgelediğini belirten Coşkun, "Sadece Diyarbakır'da değil,
diğer kentlerde de zabıtanın sorumlulukları yeterince algılanmış değil. Bu nedenle gerekli ve hak ettiği değeri göremiyor" dedi.
Alanda kitle ile çalışma yürüten zabıtanın yasaların ve toplumun çözmediği konularda çözüm gücü olarak algılandığını belirten Coşkun, "Zabıtanın misyonu yeterince bilinmiyor. Kentin terminalinden haline, trafiğinden sükunetine, gürültüsünden sağlık kontrolüne, seyyar satıcısından dilencisine, işletme ruhsatı olan ya da kaçak merkezlerine varıncaya kadar zabıtanın değişik alanlarda 60 konuda yaptırım gücü var. Elbette sorumluluklarla beraber yetki konusu da önemli. Ancak mesleğini icra eden zabıta
memurunu koruyan yasal mekanizmalardaki sıkıntılar maalesef çözülmüş değil" diye konuştu.
Aile içi şiddet konusunda sıkıntı yaşayan ve evini can güvenliği nedeniyle terk etmek durumunda kalıp sokakta, parkta, terminalde karşılaşılan kadınların durumunu zabıta personelinin kadın merkezlerine haber verdiğini aktaran Coşkun, zabıtanın aktardığı sağlıklı bilgilerle kadın kuruluşlarının da çalışmalarına önemli katkılar yaptığını aktardı. Erkeğin sürekli güçlü kuvvetli, evine ekmek götürmek zorunda olan koca, baba, ağabey imajını ele alan Coşkun, "Eril sistem sadece kadına değil, erkeğe de ciddi
sorumluluklar yüklemekte. İşsizliğin bu kadar çok olduğu bir coğrafyada erkeğe biçilen misyonun altında erkek de eziliyor" ifadesini kullandı.
Medyanın aile ilişkilerine yansıyan boyutları, reklam sektörünün insanlar üzerinde bıraktığı izlenimlere değinen Coşkun, eğitim, sağlık ve istihdam alanında yaşanan eşitsizlikleri örneklerle aktardı. Özellikle zabıtanın erken yaşta yapılan evliliklerin ailelere yansıması, resmi nikahın önemi, çocuk istismarı konusunda duyarlılıklarının gelişerek gözlemlerini ilgili kuruluşlara zamanında aktarmasının önemini vurgulayan Coşkun, "Bilmeden sağlıklı müdahalelerde bulunmak çok zor. Bu nedenle toplumsal
cinsiyete duyarlı olunması gerekiyor. Özellikle ekonomik bağımsızlığı maalesef olmayan ev kadınlarının sorunları sizlere ulaşıyor. Ev kadınlığı en ağır işçilik. Üstelik sigortasız. 80 değişik alanda uzman gibi çalışıyor kadınlar ev içinde. Aslında bekledikleri de çok fazla bir şey değil. Taktir görme ki, kendilerini değerli hissetmek istiyorlar. Bu nedenle önce kendi eşlerinize ve çocuklarınıza saygı ile yaklaşın. Paylaştıkça daha yaşanabilir aile ortamları daha sağlıklı nesilleri beraberinde getirecek"
dedi.