Başbakan Erdoğan, Türk-Arap işbirliği forumunda konuştu
Türk-Arap İşbirliği Forumu'nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şov yapmanın peşinde olmadıklarını söyledi. Erdoğan, "Türklerde bir söz vardır ev alma komşu al, aynı anlama gelecek sizin de bir sözünüz var El car kablet dar! Bizler komşu olmanın ötesinde kardeşiz" dedi.
Konuşmasında Filistin'deki drama da değinen Başbakan Erdoğan, bu olanlara sessiz kalmayacaklarını söyledi.
Gazze'nin abluka altında olduğu sürece bölgede barışın ve istikrarın sağlanamayacağını dile getiren Erdoğan, "Bize ne derlerse desinler, hükümetime ve politikamıza ne çamur atarlarsa atsınlar biz doğru bildiğimiz ilkelerden asla taviz vermeyeceğiz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü;
Özellikle bugünlerde Türkiye içinde ve uluslararası basında Türkiye'nin ekseni mi değişiyor, Türkiye farklı bir mecraya mı gidiyor, Türkiye batıdan mı uzaklaşıyor gibi yorumlar yapılıyor. 10 Yıllardır Türkiye'nin Arap dünyası ile ilişkilerini perdeleme gayreti içinde olanlar bugün bir kez daha gayretlerine yoğunluk gösteriyorlar.
Türkiye 2008 yılında rekor düzeyde bir oy oranıyla BM'nin geçici üyeliğine seçildi. İspanya ile Medeniyetler İttifakı girişimini yine bizler başlattık. En son Rio'da 3. Zirve'yi yaptık. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı'na bir Türk seçildi. Irk ayırmadan, bölge, coğrafya inanç ayrımı yapmadan insani meselelerde tavrımızı net ve cesur şekilde ortaya koyuyoruz. Balkanlarda, kafkaslarda, ortadoğuda istikrar refah ve barış için yoğun gayret sarfediyoruz. En son İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili olarak Brezilya ile birlikte insiyatif aldık.
BU ADIMLARI ATMADAN ÖNCE BM'DE BU KONU MÜZAKERE EDİLDİ
BM Güvenlik Konseyi dün bir karar aldı. Biz en başından beri meselenin diplomatik çözümünü istedik. Dün de olumsuz oy verdik. Yalnız birşeyi açıklayacağım biz Tahran anlaşmasına giderken bu anlaşmanın adımlarını atarken BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin hepsiylede müzakeresini yaparak bu adımı attık.
Irak'ta hala bedel ödüyoruz, Afganistan'da bedel ödüyoruz. Şu anda Irak'ta yüz binlerce dul kadın var. Bunların sorumlusu kim? Bu soruya cevap bulmamız lazım. Yetimler, öksüzler var bunların sorumlusu kim? Bu coğrafyayı bu hale getirenler tarihe bunun hesabını vermek zorundadır. Filistin'de yıllardır beklenti içerisindeyiz.
Biz bu anlaşmayı yaparken herkesi aradık ve haber verdik. Buna daimi üyeler 'Yaptığınız diplomasi zaferidir. Ama dün ne dediler hayır dediler' Neden hayır, neden yaptırım neden acele ediyorsunuz?
TARİH BİZİ AFFETMEZ
Eğer İran sözünde durmaz ise bu adımı atın. İran mektubunu gönderdi. UAEK'nin gönderdiği mektup ne yazık ki oradaki mektubun bir devamı istikametinde olmadı. Takas için Türkiye'yi kabul etmez diyordunuz kabul etti. Siz on ay dediniz 12 ayı kabul etti. Şimdi bunun önünü kesme yoluna gittiniz. Biz müzakerelere açığız dediler. Biz de bu müzakerelerin sürmesi için bütün elimizden geleni Brezilya ile sürdüreceğiz. Anlaşmanın masada kalması için de elimizden geleni yapacağız. Diplomasi diplomasi diplomasi diyoruz. Bize düşen görev birinci sırada budur. Dün atılan imzaların tek nedeni Tahran'da biz bu anlaşmayı madem yaptık, madem altına bu imzayı koyduk öyleyse bunun arkasında durmak zorundayız.
Eğer biz hayır dememiş olsaydık kendimizi inkar etmiş olurduk. Bu onursuz bir davranış olurdu, biz bunu kabul edemeyiz onun için imzayı böyle attık. Lübnan o da çekimser imza koymak zorundaydı. Dolayısıyla iki hayır bir çekimser ile bu görüşmeler bitti. Zaten böyle çıkacaktı sizde ona katılabilirdiniz, Hayır! Diplomasi ile götüreceksek başarıya böyle varacağız. Böyle bir yanlışa ortak olmak istemeyiz çünkü tarih bizi affetmez.
Çıkan sonuca kimsenin başka anlamlar yüklememesinin altını çiziyorum. Türkiye özellikle bizim çok boyutlu dış politikamız sayesinde ihracatını 132 milyar dolara çıkarttı. Uluslararası doğrudan yatırımlar 2002'de 1 milyar dolardı. 2007'de 22 milyar dolara çıktı. Türk Dış Politikasında bir eksen kaymasından bahsedenler bu gelişmeleri görmeyenlerdir, görmek istemeyenlerdir.
Türkiye'nin Batı'dan koptuğunu iddia edenler art niyetin taşeronlarıdır. Biz dünyanın heryerine açığız. Şimdi bazı örnekler vereceğim. Yüzyıl boyunca Türkiye ile Arap dünyası bu niyetler yüzünden birbirine sırtını dönmüş uzak kalmıştır. Fransa geliyor Arap ülkelerinde yatırım yapıyor, Arap ülkeleri gidiyor bu ülkelerde yatırım yapıyor. Ama iş Arap ülkelerinin Türkiye'ye yatırım yapmasına gelince devreye bazı kirli eller giriyor. Biz bundan 10 yıl öncesine kadar Suriye ile savaşın eşiğine gelmiş ülkeydik.
2002'de Hükümeti devraldık ve Esad kardeşime gel görüşelim bu meseleleri bir görelim dedim. Türkçe'de 'İncir çekirdeğini doldurmaz' evet sorunların adeta incir çekirdeğini doldurmadığını gördük. Şuanda Türkiye ile Suriye arasında tren seferleri yapıyor. İki ülke kardeş aile birbirine gidiyor geliyor. Şuanda iki ülkenin vatandaşları ceplerine pasaportlarını koyuyor kendi ülkesinin başka şehrine gider gibi geziyor.
Aynı şekilde Lübnan, Ürdün. Geçtiğimiz günlerde bir ABD gazetesinde yazıyor. Bir suriyeli kardeşimiz dönüşte şunu söylüyor. Türkiye ile Suriye halkları arasında hiçbir fark yoktur. Türkiye Suriyedir, Suriye'de Türkiye'dir diyor.
Aramıza çekilen yapay setleri, engelleri tek tek ortadan kaldırıyor ilişkilerimizi tabir mecrasına koyuyoruz. Husumetten hiçbir ülke kazançlı çıkmaz. Kin'den öfkeden intikam duygusundan hiçbir halk fayda sağlamaz. bölgemizdeki yapay sorunlardan çalışmalardan dolayı halklarımız değil, silah tüccarları, savaş baronları, terör odakları kazançlı çıktılar. İstihdam üretmeye, yoksullara harcanması gereken milyar dolarlar silaha harcandı.
Bugün biz bunu dile getirdiğimiz için, barış dediğimiz için, refah dediğimiz için kıyasıya eleştirilere maruz kalıyoruz. Haksızlığa karşı hukuk, adalet istediğimiz, her türlü teröre devlet terörüne karşı çıktığımız için kasıtlı bir propagandanın hedefi oluyoruz.
Medya dediğiniz zaman akla kim gelir İsrail gelir. İstedikleri gibi yönlendirme kabiliyetine sahiptirler. Özel bir yanları vardır. Benim ülkemden hareket eden 32 ülkenin sivil yardım gönüllülerini taşıyan sadece yardım malzemesi yüklü gemilere yapılan saldırı karşısında susacak mıyız? Uluslararıs sularda katledilmesi, bütün yardım gönüllülerine insanlık dışı muamele karşısında gözümü yumacak mıyım? Yaralıları tek tek ziyaret ettiğim zaman onların halini bizzat gördüm. Sen hem uluslararası sularda bunu yapacaksın, yukardan helikopterlerle indirmi bindirme hareketini yapacaksın, yaraladıktan sonra da beynine kurşunu sıkacaksın.
Vücudunun her yerinde ateşli silah yaralarını bizzat gördüm. Filistin'deki drama katliama karşı sessiz mi tepkisiz mi kalacağız? Bu devlet terörünü onaylamak olmaz mı? Hukuksuzluğu onaylamak olmaz mı? Alttan alta teşvik ettiler. Bu süreç artık bu şekilde devam edemez. Gazze abluka altında iken bölgeye barış ve istikrar gelmez. Bize ne derlerse desinler, hükümetime ve politikamıza ne çamur atarlarsa atsınlar biz doğru bildiğimiz ilkelerden asla taviz vermeyeceğiz.
Bu noktada arap ülkelerinin de meselenin barışçıl yöntemlerle çözülmesi için daha fazla insiyatif göstermelerini istiyorum.
Filistin'in durumu bu şeklini korurken refah ve barıştan söz edilemez. Gün ittifakları güçlendirme günüdür. Gün barış adına daha fazla emek sarfetme günüdür. Şunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Ne ben ne hükümetim bölgede rol kapmanın, şov yapmanın peşinde değiliz. Biz yaşanan hukuksuzluğun, korsanlığın tüm bölge ülkelerine tüm bölgeye ağır zarar verdiğine inanıyoruz. Daha fazla acı yaşanmaması için samimiyetle gayret sarfediyoruz.
Hukukun üstünlüğünü savunduğumuz sürece er yada geç barış dünyaya egemen olacaktır. Kan ve gözyaşı dindiğinde her ülkenin bundan fayda sağlayacağına Türkiye'de diğer tüm ülkelerde bundan fayda göreceğine inanıyoruz.
Potansiyelimizin çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. Türkiye'de yatırım yapacak, Türkiye ile ticaret yapacak her bir kardeşimiz kendisi için her türlü kapıların ardına kadar açık olduğunu bilmelidir. Türkiye Arap yatırımcılar için son derece verimli imkanlar sunuyor. Türkiye şuanda G-20 ülkeleri içerisinde. Avrupa'nın 6. en büyük ekonomisi. Küresel finans krizinden en hızlı çıkan ülkelerden birisiyiz.
Türklerde bir söz vardır ev alma komşu al derler, aynı anlama gelecek sizin de bir sözünüz var El car kablet dar! Bizler komşu olmanın ötesinde kardeşiz. Bu kardeşliği her alanda büyütmenin, pekiştirmenin mücadelesi ve gayreti içerisinde olalım.
Gazze'nin abluka altında olduğu sürece bölgede barışın ve istikrarın sağlanamayacağını dile getiren Erdoğan, "Bize ne derlerse desinler, hükümetime ve politikamıza ne çamur atarlarsa atsınlar biz doğru bildiğimiz ilkelerden asla taviz vermeyeceğiz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü;
Özellikle bugünlerde Türkiye içinde ve uluslararası basında Türkiye'nin ekseni mi değişiyor, Türkiye farklı bir mecraya mı gidiyor, Türkiye batıdan mı uzaklaşıyor gibi yorumlar yapılıyor. 10 Yıllardır Türkiye'nin Arap dünyası ile ilişkilerini perdeleme gayreti içinde olanlar bugün bir kez daha gayretlerine yoğunluk gösteriyorlar.
Türkiye 2008 yılında rekor düzeyde bir oy oranıyla BM'nin geçici üyeliğine seçildi. İspanya ile Medeniyetler İttifakı girişimini yine bizler başlattık. En son Rio'da 3. Zirve'yi yaptık. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı'na bir Türk seçildi. Irk ayırmadan, bölge, coğrafya inanç ayrımı yapmadan insani meselelerde tavrımızı net ve cesur şekilde ortaya koyuyoruz. Balkanlarda, kafkaslarda, ortadoğuda istikrar refah ve barış için yoğun gayret sarfediyoruz. En son İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili olarak Brezilya ile birlikte insiyatif aldık.
BU ADIMLARI ATMADAN ÖNCE BM'DE BU KONU MÜZAKERE EDİLDİ
BM Güvenlik Konseyi dün bir karar aldı. Biz en başından beri meselenin diplomatik çözümünü istedik. Dün de olumsuz oy verdik. Yalnız birşeyi açıklayacağım biz Tahran anlaşmasına giderken bu anlaşmanın adımlarını atarken BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin hepsiylede müzakeresini yaparak bu adımı attık.
Irak'ta hala bedel ödüyoruz, Afganistan'da bedel ödüyoruz. Şu anda Irak'ta yüz binlerce dul kadın var. Bunların sorumlusu kim? Bu soruya cevap bulmamız lazım. Yetimler, öksüzler var bunların sorumlusu kim? Bu coğrafyayı bu hale getirenler tarihe bunun hesabını vermek zorundadır. Filistin'de yıllardır beklenti içerisindeyiz.
Biz bu anlaşmayı yaparken herkesi aradık ve haber verdik. Buna daimi üyeler 'Yaptığınız diplomasi zaferidir. Ama dün ne dediler hayır dediler' Neden hayır, neden yaptırım neden acele ediyorsunuz?
TARİH BİZİ AFFETMEZ
Eğer İran sözünde durmaz ise bu adımı atın. İran mektubunu gönderdi. UAEK'nin gönderdiği mektup ne yazık ki oradaki mektubun bir devamı istikametinde olmadı. Takas için Türkiye'yi kabul etmez diyordunuz kabul etti. Siz on ay dediniz 12 ayı kabul etti. Şimdi bunun önünü kesme yoluna gittiniz. Biz müzakerelere açığız dediler. Biz de bu müzakerelerin sürmesi için bütün elimizden geleni Brezilya ile sürdüreceğiz. Anlaşmanın masada kalması için de elimizden geleni yapacağız. Diplomasi diplomasi diplomasi diyoruz. Bize düşen görev birinci sırada budur. Dün atılan imzaların tek nedeni Tahran'da biz bu anlaşmayı madem yaptık, madem altına bu imzayı koyduk öyleyse bunun arkasında durmak zorundayız.
Eğer biz hayır dememiş olsaydık kendimizi inkar etmiş olurduk. Bu onursuz bir davranış olurdu, biz bunu kabul edemeyiz onun için imzayı böyle attık. Lübnan o da çekimser imza koymak zorundaydı. Dolayısıyla iki hayır bir çekimser ile bu görüşmeler bitti. Zaten böyle çıkacaktı sizde ona katılabilirdiniz, Hayır! Diplomasi ile götüreceksek başarıya böyle varacağız. Böyle bir yanlışa ortak olmak istemeyiz çünkü tarih bizi affetmez.
Çıkan sonuca kimsenin başka anlamlar yüklememesinin altını çiziyorum. Türkiye özellikle bizim çok boyutlu dış politikamız sayesinde ihracatını 132 milyar dolara çıkarttı. Uluslararası doğrudan yatırımlar 2002'de 1 milyar dolardı. 2007'de 22 milyar dolara çıktı. Türk Dış Politikasında bir eksen kaymasından bahsedenler bu gelişmeleri görmeyenlerdir, görmek istemeyenlerdir.
Türkiye'nin Batı'dan koptuğunu iddia edenler art niyetin taşeronlarıdır. Biz dünyanın heryerine açığız. Şimdi bazı örnekler vereceğim. Yüzyıl boyunca Türkiye ile Arap dünyası bu niyetler yüzünden birbirine sırtını dönmüş uzak kalmıştır. Fransa geliyor Arap ülkelerinde yatırım yapıyor, Arap ülkeleri gidiyor bu ülkelerde yatırım yapıyor. Ama iş Arap ülkelerinin Türkiye'ye yatırım yapmasına gelince devreye bazı kirli eller giriyor. Biz bundan 10 yıl öncesine kadar Suriye ile savaşın eşiğine gelmiş ülkeydik.
2002'de Hükümeti devraldık ve Esad kardeşime gel görüşelim bu meseleleri bir görelim dedim. Türkçe'de 'İncir çekirdeğini doldurmaz' evet sorunların adeta incir çekirdeğini doldurmadığını gördük. Şuanda Türkiye ile Suriye arasında tren seferleri yapıyor. İki ülke kardeş aile birbirine gidiyor geliyor. Şuanda iki ülkenin vatandaşları ceplerine pasaportlarını koyuyor kendi ülkesinin başka şehrine gider gibi geziyor.
Aynı şekilde Lübnan, Ürdün. Geçtiğimiz günlerde bir ABD gazetesinde yazıyor. Bir suriyeli kardeşimiz dönüşte şunu söylüyor. Türkiye ile Suriye halkları arasında hiçbir fark yoktur. Türkiye Suriyedir, Suriye'de Türkiye'dir diyor.
Aramıza çekilen yapay setleri, engelleri tek tek ortadan kaldırıyor ilişkilerimizi tabir mecrasına koyuyoruz. Husumetten hiçbir ülke kazançlı çıkmaz. Kin'den öfkeden intikam duygusundan hiçbir halk fayda sağlamaz. bölgemizdeki yapay sorunlardan çalışmalardan dolayı halklarımız değil, silah tüccarları, savaş baronları, terör odakları kazançlı çıktılar. İstihdam üretmeye, yoksullara harcanması gereken milyar dolarlar silaha harcandı.
Bugün biz bunu dile getirdiğimiz için, barış dediğimiz için, refah dediğimiz için kıyasıya eleştirilere maruz kalıyoruz. Haksızlığa karşı hukuk, adalet istediğimiz, her türlü teröre devlet terörüne karşı çıktığımız için kasıtlı bir propagandanın hedefi oluyoruz.
Medya dediğiniz zaman akla kim gelir İsrail gelir. İstedikleri gibi yönlendirme kabiliyetine sahiptirler. Özel bir yanları vardır. Benim ülkemden hareket eden 32 ülkenin sivil yardım gönüllülerini taşıyan sadece yardım malzemesi yüklü gemilere yapılan saldırı karşısında susacak mıyız? Uluslararıs sularda katledilmesi, bütün yardım gönüllülerine insanlık dışı muamele karşısında gözümü yumacak mıyım? Yaralıları tek tek ziyaret ettiğim zaman onların halini bizzat gördüm. Sen hem uluslararası sularda bunu yapacaksın, yukardan helikopterlerle indirmi bindirme hareketini yapacaksın, yaraladıktan sonra da beynine kurşunu sıkacaksın.
Vücudunun her yerinde ateşli silah yaralarını bizzat gördüm. Filistin'deki drama katliama karşı sessiz mi tepkisiz mi kalacağız? Bu devlet terörünü onaylamak olmaz mı? Hukuksuzluğu onaylamak olmaz mı? Alttan alta teşvik ettiler. Bu süreç artık bu şekilde devam edemez. Gazze abluka altında iken bölgeye barış ve istikrar gelmez. Bize ne derlerse desinler, hükümetime ve politikamıza ne çamur atarlarsa atsınlar biz doğru bildiğimiz ilkelerden asla taviz vermeyeceğiz.
Bu noktada arap ülkelerinin de meselenin barışçıl yöntemlerle çözülmesi için daha fazla insiyatif göstermelerini istiyorum.
Filistin'in durumu bu şeklini korurken refah ve barıştan söz edilemez. Gün ittifakları güçlendirme günüdür. Gün barış adına daha fazla emek sarfetme günüdür. Şunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Ne ben ne hükümetim bölgede rol kapmanın, şov yapmanın peşinde değiliz. Biz yaşanan hukuksuzluğun, korsanlığın tüm bölge ülkelerine tüm bölgeye ağır zarar verdiğine inanıyoruz. Daha fazla acı yaşanmaması için samimiyetle gayret sarfediyoruz.
Hukukun üstünlüğünü savunduğumuz sürece er yada geç barış dünyaya egemen olacaktır. Kan ve gözyaşı dindiğinde her ülkenin bundan fayda sağlayacağına Türkiye'de diğer tüm ülkelerde bundan fayda göreceğine inanıyoruz.
Potansiyelimizin çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. Türkiye'de yatırım yapacak, Türkiye ile ticaret yapacak her bir kardeşimiz kendisi için her türlü kapıların ardına kadar açık olduğunu bilmelidir. Türkiye Arap yatırımcılar için son derece verimli imkanlar sunuyor. Türkiye şuanda G-20 ülkeleri içerisinde. Avrupa'nın 6. en büyük ekonomisi. Küresel finans krizinden en hızlı çıkan ülkelerden birisiyiz.
Türklerde bir söz vardır ev alma komşu al derler, aynı anlama gelecek sizin de bir sözünüz var El car kablet dar! Bizler komşu olmanın ötesinde kardeşiz. Bu kardeşliği her alanda büyütmenin, pekiştirmenin mücadelesi ve gayreti içerisinde olalım.
