Anayasa Mahkemesi üyeleri Türkçe bilmiyor mu?

Anayasa'nın 148. maddesi kelimesi kelimesine şöyle diyor: '[Anayasa Mahkemesi] anayasa değişikliklerinde teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şa...




Anayasa'nın 148. maddesi kelimesi kelimesine şöyle diyor: "[Anayasa Mahkemesi] anayasa değişikliklerinde teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır." Anayasa değişikliği teklifinin şekil olarak inceleneceğine dair hüküm belirlenirken söyleniyor bu sözler.

Daha açıkçası Anayasa'yı yapanlar, muhtemel bir anayasa değişikliği teklifinde Anayasa Mahkemesi (AYM) üyelerinin yetki sınırlarını tek tek çiziyor ki bir muğlaklık olmasın. AYM üyeleri önlerine gelen bir anayasa değişikliğini şekil bakımından incelemek zorunda. Şekil bakımından yapılması gerekli incelemenin sınırları ise madde madde belirlenmiş. AYM üyeleri önlerine gelen teklifi incelerken, şeklen oylamadaki çoğunluk esasına, maddeler arası zaman tahdidine riayet edilip edilmediğine bakacak. Anayasa nelere bakacağını saydıktan sonra, "Bu hususlar ile sınırlıdır." diyor.
Bazıları ne diyor? Şekil bakımından incelerken içeriğine girebilirmiş, muhteva Anayasa'nın değiştirilemez maddesi üzerinden incelenebilirmiş... Bu kadar büyük bir çarpıtmayı dile getrmek için çok art niyetli olmak lazım...
Şayet AYM üyeleri Türkçe biliyorsa 148. maddenin ne anlama geldiğini mutlaka idrak ediyor demektir. "Kanunlar yorumlanabilir." diyerek açık ifadelerden kaçmak, yetki sınırlarını aşmak anlamına gelir ki bu, resmen bir Anayasa'yı ihlal suçudur. Yorum, daha çok muğlak bırakılan cümleler için geçerlidir. Ayan beyan ortada olan bir hükmün yorumlanmasına gerek yoktur.
Mesele bu kadar net iken Türkiye neden anayasa değişikliği ile ilgili yoğun bir tartışmaya şahit oluyor? Sebebi AYM'nin son yıllarda aldığı politik kararlar. Ne yazık ki AYM ile CHP arasında inanılması güç bir yandaşlık sürüp gidiyor. CHP her meseleyi AYM'ye götürüyor; AYM de her CHP teklifine adeta noterlik yapıyor. Bu vahim manzara AYM'nin itibarını yerle bir ediyor.
367 krizinde AYM'nin nasıl partizan bir karara imza attığını herkes gördü. Daha önce 3 cumhurbaşkanı seçilirken aranmayan 367 şartı, Abdullah Gül'ün adaylığı sırasında resmen uyduruldu. Halk bu hukuksuz yorumu sandıkta göğüsledi ve AK Parti yüzde 47 oy aldı. O günlerde Taha Akyol'a konuşan bir AYM yetkilisi, kendilerine baskı yapıldığını ve bu nedenle üyelerin, "Bu kararı torunlarımıza anlatamayız." dediğini nakletti. Korku ve telaşla o beyan tekzip edilmiş gibi görünse de o sözün söylendiğini herkes gayet iyi biliyordu. AYM, 411 milletvekilinin oyuyla yapılan anayasa değişikliğinde daha korkunç bir hataya imza attı. Maalesef zorlama bir yorumla Meclis'in hakkını ve görevini gasp etti. Sadece, "şekil bakımından inceliyorum" demekle şekil bakımından inceleme yapılmış olunmaz; olmadığını da gördük.
Peki son anayasa değişikliğinde AYM, anayasa paketini "şekil bakımından inceleyeceğim" diyerek "esastan inceleme" yapabilir mi? Normal bir demokraside, makul bir hukuk sisteminde bunun cevabı gayet açık: Hayır. Ancak AYM üyeleri yakın zamanda korkunç kararlara imza attı, siyasetin dibine kadar indi, kendi itibarını yerle bir etti. Bir daha böyle bir maceraya heveslenir mi? Sanmam. Yine de hiç kimse kesin bir dille, "Hayır, böyle bir şey yapamazlar." diyemez. Daha yürürlüğe bile girmemiş bir anayasa değişikliği konusunda karar vermek isterlerse Anayasa'nın 175. maddesini de tekrar okumaları gerekiyor. O madde açık bir şekilde anayasa değişikliği hakkındaki kanunların yürürlüğe girme şartını, halk oylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul olmasına bağlıyor. Dolayısıyla daha yürürlüğe girmemiş bir anayasa değişikliği hakkında AYM'nin vereceği her karar politiktir; hiçbiri hukukî değildir.
Hukuku temelden sarsacak zorlamalara devam ederseniz halk bunun hesabını demokratik iradeyle sorar. Ayrıca tarih sizi adil bir teraziye çıkarır ve 'torunlarımıza söyleyemeyiz' dedirten bir hükme varır. AYM üyelerine ilk sorulacak soru belli: Siz Türkçe bilmiyor musunuz ki apaçık hükümleri ihlal edip akla hayale gelmeyen yorumlarla hukukun canına okuyorsunuz? Ağır bir sual. Umarım bu çetin soruyla karşı karşıya kalınmaz; ortak akıl harekete geçer.

Zaman