Tp Genel Başkanı Şener Düzce'de
Türkiye Partisi (TP) Genel Başkanı Abdullatif Şener, partinin Düzce İl Başkanı Erdoğan Bıyık'a başsağlığı dilemek için Düzce'ye geldi
Türkiye Partisi (TP) Genel Başkanı Abdullatif Şener, partinin Düzce İl Başkanı Erdoğan Bıyık'a başsağlığı dilemek için Düzce'ye geldi. Şener, Bıyık'ın evine giderek başsağlığı dileklerinde bulundu. Geçirdiği kanser rahatsızlığı nedeniyle babası Mustafa Bıyık'ı kaybeden TP Düzce İl Başkanı Erdoğan Bıyık'ı ziyaret eden Şener, Bıyık'la sohbet etme imkanı da buldu.
Şener, gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu. İlk olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'na seçilen Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili düşüncelerini dile getiren Şener, "Siyasette statik dengeler yoktur. Bütün dengeler dinamiktir. Ana muhalefet partisi bünyesinde geçen hafta yapılan kongre ile bir değişiklik oldu ve parti meclisi değişti. Bunun Türk demokrasisi açısından ülkemiz açısından hayırlı olmasını dilerim. Farklı partilerin kendi iç bünyelerinde meydana gelen bir takım hadiseleri
ayrıca yorumlamaya gerek görmüyorum. Ancak şunu belirtmek gerekirse olaylara anlık bakmamak lazım. Sürekli değişen koşullar içerisinde değerlendirmek gerekir. 1- 2 ay sonraki Türkiye'de gündem ne olacaktır, rüzgar nereden esecektir bunu kimse göremez, kimse kestiremez. Özellikle seçim ortamına girildiğinde ne olacak bu da son derece önemli bir hadisedir. Biz Türkiye Partisi olarak inanıyoruz ki önümüzdeki ilk seçimlere gireceğiz ve güçlü bir oy alacağız" dedi.
Erken seçimle ilgili düşüncelerini de belirten Şener, şu an bütün illerde teşkilatları kurduklarını belirterek şunları söyledi: "81 ilde teşkilatı olan bir partiyiz. Hukuken önümüzdeki ilk seçimlere girme hakkını aldık. Seçimlerin erken olması veya olmaması bizim için fark etmiyor. Ancak seçimlerin 2011 içerisinde yapılacağını düşünüyorum. Az bir ihtimalde olsa 2010'un güzünde seçim çıkma ihtimali de var ama zayıf bir ihtimaldir bence."
Hükümeti eleştiren Şener, özellikle işsizlik konusunda kötü bir yönetimle karşı karşıya olunduğunu şöyle anlattı: "Şu an Türkiye'deki işsizlik dünyanın en büyük işsizliğidir. Yani dünyada 200 civarında ülke var. Bu ülkeler içerisinde Türkiye 50. sırada işsizdir, 100. sırada işsizdir diyemiyoruz. Türkiye dünyada işsizlik oranı en yüksek olan ülkedir. Raporlara baktığımızda da bunu görürsünüz. Sadece 1-2 ülkenin işsizliğinin Türkiye'den fazla olabileceği söylenir ki buda doğru değil. Özellikle 2009 ve 2010
yılı içinde bu oran artmıştır. Bu durumdan da anlaşıldığı gibi iş basında bulunan hükümet başarısız demektir. Hatta dünyanın en başarısız hükümeti anlamına gelmektedir. Bir Başbakan eğer ülkesini dünyada en fazla işsizin olduğu ülke haline dönüştürmüş ise bu Başbakan ve Hükümet dünyanın en başarısız başbakanı ve hükümetidir. Bir paket hazırlayacağız ve işsiz sayısı birkaç ay içerisinde azalacak diyerek açıklama yapılıyor. Bu bir çözüm getireceği anlamına gelmiyor. Sadece rakamlarla oynamayı huy ve
alışkanlık haline getirmiş bir iktidar var"
Yunanistan'daki kriz ortamını da değerlendiren Şener, sözlerine şöyle devam etti: "Asıl işin garip tarafı budur. Krizin merkezi Amerika, krizden iflas eden Yunanistan. Onlarda ekonomi yüzde 2.5 küçülürken Türkiye'de 4.7 küçüldü. Üstelik 2008 son çeyreğinde de küçülme vardı. 4 çeyreklik bir küçülmeyi dikkate aldığı zaman Türkiye'de ekonomi yüzde 8 küçüldü. İflas eden Yunanistan'da, krizin merkezi olan Amerika'dan daha fazla çöküyor ekonomi. Bu ne biçim bir yönetimdir. Bu ülkenin sorunları ve ekonomik
sıkıntıları çok daha fazladır. Öncelikle çiftçinin derdine, esnafın derdine, işsizin derdine, emeklinin derdi çözmek zorundadır."
Son olarak anayasa paketi ve referandumla ilgili düşüncelerini değerlendiren Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu anayasa değişikliğinde doğru maddeler var, yanlış maddeler var. Bence en önemli yanlış veya zararlı madde Türkiye'deki yargı mensuplarının siyasallaştırılmasını sağlayacak bir hakimler, savcılar yüksek kurulunun oluşturulmuş olmasıdır. Tüm ilçelerdeki, illerdeki hakimlerin ve savcıların bir siyasi yarış ve ayırım içine girilecek bir seçim sistemi getiriliyor üyeler belirlenirken."
Bunu ülke açısından zararlı gören Şener, sözlerini şöyle tamamladı: "Ama yapılması gereken değişikliklerde vardı, örneğin sivil, asker, yargı arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi doğrudur. Bence referandum sonuçları seçim ortamında belli partilere avantaj veya dezavantaj sağlamaz. Çünkü referandum paketi öncelikle meclis te delinmiştir. İktidar partisinin milletvekilleri tarafından paketin iki maddesi red edilmiştir. Parti kapatmanın zorlaştırılması ile ilgili maddeler red edilmiştir ve bu anayasaya
yüklenen anlam meclis'ten geçerken biraz zayıflamıştır. Anayasa Mahkemesi süresince ne olacağı da belli değil. Dolayısıyla bu ayrı bir olaydır. Bana kalırsa seçimler de ayrı bir olaydır."
Şener, açıklamalarının ardından partililerle vedalaşarak İstanbul'a gitti.
(AY-İÇ-HO-Y)
Şener, gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu. İlk olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'na seçilen Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili düşüncelerini dile getiren Şener, "Siyasette statik dengeler yoktur. Bütün dengeler dinamiktir. Ana muhalefet partisi bünyesinde geçen hafta yapılan kongre ile bir değişiklik oldu ve parti meclisi değişti. Bunun Türk demokrasisi açısından ülkemiz açısından hayırlı olmasını dilerim. Farklı partilerin kendi iç bünyelerinde meydana gelen bir takım hadiseleri
ayrıca yorumlamaya gerek görmüyorum. Ancak şunu belirtmek gerekirse olaylara anlık bakmamak lazım. Sürekli değişen koşullar içerisinde değerlendirmek gerekir. 1- 2 ay sonraki Türkiye'de gündem ne olacaktır, rüzgar nereden esecektir bunu kimse göremez, kimse kestiremez. Özellikle seçim ortamına girildiğinde ne olacak bu da son derece önemli bir hadisedir. Biz Türkiye Partisi olarak inanıyoruz ki önümüzdeki ilk seçimlere gireceğiz ve güçlü bir oy alacağız" dedi.
Erken seçimle ilgili düşüncelerini de belirten Şener, şu an bütün illerde teşkilatları kurduklarını belirterek şunları söyledi: "81 ilde teşkilatı olan bir partiyiz. Hukuken önümüzdeki ilk seçimlere girme hakkını aldık. Seçimlerin erken olması veya olmaması bizim için fark etmiyor. Ancak seçimlerin 2011 içerisinde yapılacağını düşünüyorum. Az bir ihtimalde olsa 2010'un güzünde seçim çıkma ihtimali de var ama zayıf bir ihtimaldir bence."
Hükümeti eleştiren Şener, özellikle işsizlik konusunda kötü bir yönetimle karşı karşıya olunduğunu şöyle anlattı: "Şu an Türkiye'deki işsizlik dünyanın en büyük işsizliğidir. Yani dünyada 200 civarında ülke var. Bu ülkeler içerisinde Türkiye 50. sırada işsizdir, 100. sırada işsizdir diyemiyoruz. Türkiye dünyada işsizlik oranı en yüksek olan ülkedir. Raporlara baktığımızda da bunu görürsünüz. Sadece 1-2 ülkenin işsizliğinin Türkiye'den fazla olabileceği söylenir ki buda doğru değil. Özellikle 2009 ve 2010
yılı içinde bu oran artmıştır. Bu durumdan da anlaşıldığı gibi iş basında bulunan hükümet başarısız demektir. Hatta dünyanın en başarısız hükümeti anlamına gelmektedir. Bir Başbakan eğer ülkesini dünyada en fazla işsizin olduğu ülke haline dönüştürmüş ise bu Başbakan ve Hükümet dünyanın en başarısız başbakanı ve hükümetidir. Bir paket hazırlayacağız ve işsiz sayısı birkaç ay içerisinde azalacak diyerek açıklama yapılıyor. Bu bir çözüm getireceği anlamına gelmiyor. Sadece rakamlarla oynamayı huy ve
alışkanlık haline getirmiş bir iktidar var"
Yunanistan'daki kriz ortamını da değerlendiren Şener, sözlerine şöyle devam etti: "Asıl işin garip tarafı budur. Krizin merkezi Amerika, krizden iflas eden Yunanistan. Onlarda ekonomi yüzde 2.5 küçülürken Türkiye'de 4.7 küçüldü. Üstelik 2008 son çeyreğinde de küçülme vardı. 4 çeyreklik bir küçülmeyi dikkate aldığı zaman Türkiye'de ekonomi yüzde 8 küçüldü. İflas eden Yunanistan'da, krizin merkezi olan Amerika'dan daha fazla çöküyor ekonomi. Bu ne biçim bir yönetimdir. Bu ülkenin sorunları ve ekonomik
sıkıntıları çok daha fazladır. Öncelikle çiftçinin derdine, esnafın derdine, işsizin derdine, emeklinin derdi çözmek zorundadır."
Son olarak anayasa paketi ve referandumla ilgili düşüncelerini değerlendiren Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu anayasa değişikliğinde doğru maddeler var, yanlış maddeler var. Bence en önemli yanlış veya zararlı madde Türkiye'deki yargı mensuplarının siyasallaştırılmasını sağlayacak bir hakimler, savcılar yüksek kurulunun oluşturulmuş olmasıdır. Tüm ilçelerdeki, illerdeki hakimlerin ve savcıların bir siyasi yarış ve ayırım içine girilecek bir seçim sistemi getiriliyor üyeler belirlenirken."
Bunu ülke açısından zararlı gören Şener, sözlerini şöyle tamamladı: "Ama yapılması gereken değişikliklerde vardı, örneğin sivil, asker, yargı arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi doğrudur. Bence referandum sonuçları seçim ortamında belli partilere avantaj veya dezavantaj sağlamaz. Çünkü referandum paketi öncelikle meclis te delinmiştir. İktidar partisinin milletvekilleri tarafından paketin iki maddesi red edilmiştir. Parti kapatmanın zorlaştırılması ile ilgili maddeler red edilmiştir ve bu anayasaya
yüklenen anlam meclis'ten geçerken biraz zayıflamıştır. Anayasa Mahkemesi süresince ne olacağı da belli değil. Dolayısıyla bu ayrı bir olaydır. Bana kalırsa seçimler de ayrı bir olaydır."
Şener, açıklamalarının ardından partililerle vedalaşarak İstanbul'a gitti.
(AY-İÇ-HO-Y)