Yeni derinciler, Baykal'dan medet umuyor

O kaset sahte idiyse... O kasetteki kişiler Deniz Baykal ve Nesrin Baytok değiller idiyse... Neden Deniz Baykal çıkıp da 'Bu kaset düzmecedir; buradaki şahıslar biz değiliz. Bu kaset teknik oyunlarla imal edilmiştir; kabul etmiyorum!' demedi?

Daha yolun başında Kılıçdaroğlu'nun adı yetti. Siyasetin gidişi değişti. Onun; CHP'nin başına geçeceğinin anlaşılması büyük bir rüzgar yarattı. Türkiye'nin Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal arasına sıkışıp kalmasından bıkan halk, kurtuluşu Kılıçdaroğlu'nda buldu.

Ve AKP'nin iktidardan düşeceğini anlayanlar, kendi akıllarınca yolu kesmek için Deniz Baykal'ı aklama operasyonunu başlattılar. Dün gördünüz; Baykal'ın avukatı, Ulusal Kriminal Büro isimli özel bir teknik kuruluşa gitmiş; ondan bu kaseti incelemesini istemiş. Bu özel kuruluş da fetvayı hemen verdi: Kaset sahte imiş... Kasette gözüken kişiler de Baykal ile Nesrin Baytok değillermiş.

O kaset sahte idiyse... O kasetteki kişiler Deniz Baykal ve Nesrin Baytok değiller idiyse... Neden Deniz Baykal çıkıp da 'Bu kaset düzmecedir; buradaki şahıslar biz değiliz. Bu kaset teknik oyunlarla imal edilmiştir; kabul etmiyorum!' demedi? Baykal; kaset sahte demedi; sadece; 'Bu, AKP hükümetinin komplosudur!' dedi. O yüzden de istifa etti... Doğru da yaptı...

Başbakan Erdoğan, Deniz Baykal'ın bu görüntüleri ile ilgili olarak ona demediğini bırakmadı. Baykal çıkıp da neden, 'Yalan söyleme, iftiracısın!' diye karşılık vermedi? O kasetin sadece bir kısmı piyasaya sunulmuştur. Sunanlar, 'İkinci Bölüm Yakında' diye not da düşmüşlerdir. Fakat; Baykal istifa edip de Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi iktidara taşıyacağı ortaya çıkınca, Yeni Derin Devlet hemen harekete geçmiş; 'Bu kaset sahtedir!' biçiminde bir rapor imal edilmiştir. CHP'liler bu oyuna aldanmayacaklardır.

FETHULLAHÇILAR İŞARETİ VERDİLER

Baykal'a prestij kazandırarak Kılıçdaroğlu'nu durdurmaya çalışan kesimden yeni oyunlar da bekleyin.

Salı gecesi, Fethullahçıların beyin takımından Hüseyin Gülerce; Fethullah Gülen'in de konuştuğu bir kanalda özet olarak şöyle diyordu: 'Deniz Baykal'a kurulan bu kaset tuzağının parti içindeki muhalefetle bağlantılı olduğu ispat edilirse, o zaman Kılıçdaroğlu çok zor durumda kalır.'

Benzer sözler, çarşamba gecesi, akademisyen görüntülü bir AKP yandaşı tarafından Melih Gökçek'in televizyonu'da da tekrarlandı. Bu komplocular, yeni derin devlete, AKP Ergenekonu'na işaret verdiler. Bu yüzden ileride Sayın Kılıçdaroğlu'nun görüntülü olmasa bile sesli bir kaseti piyasaya sürülürse şaşırmayın. Çünkü; bunlar, bir kişinin TBMM'deki normal konuşmasından; teknolojiyi kullanarak skandal bir konuşma üretebilecek duruma geldiler.

Bu sahte kasetlere karşı herkes kendisini şimdiden ayarlamalıdır.

UTANILACAK SÖZLER

Sık sık 'insan hakları'ndan söz eden AKP yandaşı basın yayın organlarında Kemal Kılıçdaroğlu'nu linç etmek için başka bir kirli kampanya daha yürütüyorlar. Bunlar; Sayın Kılıçdaroğlu'nun Alevi bir aileden gelmesini sanki bir suçmuş gibi göstermeye çabalayan takım.

En ilkel duyguları kışkırtmaya çabalayan bu mangaya bir sözüm var: 'Sanat edinmişsen sahtekarlığı/Sünniyisen Aleviysen ne çıkar?'

Sen eğer hazineyi soyuyor; milletin malını yandaşlarına aktarıyorsan; sen millet aç gezerken 7 yıldızlı otellerde kalıyorsan; maden ocaklarında insanlar para hırsına kurban edilirken bunu normal gövrüyorsan, Sünni olsan; Alevi olsan ne çıkar?

Oldukça yakından tanıdığım Kemal Kılıçdaroğlu; mezhepleri aşmış; çağdaş yaşam tarzını içselleştirmiş bir aydındır. Kemal Bey'in temel kimliğini, dürüstlük; iyi insan, iyi demokrat ve cumhuriyet aydını olmak oluşturur. Eğer dürüst olmak, halkın içinden gelmek suç ise, Kemal Kılıçdaroğlu suçludur...

Siyasetçileri mezheplerine göre değerlendirmek kadar ilkellik olabilir mi? Bunu yapan profesör unvanı taşısa bile dağdaki çobandan bile cahil sayılmaz mı?

EMANETÇİ OLAMAZDI

Kılıçdaroğlu, Baykal'ın emanetçisi olmayacak kadar dik duran bir isimdir. Çünkü o siyasete, bir çıkar aracı olarak bakmamakta; kimseye de minnet etmemektedir. Eğer o Baykal'ın emirberi gibi hareket etse idi; kamuoyu, ona bu kadar kuvvetle destek verilmezdi. Simdi Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu'nun önünü kesmek için el altından direniyor. Önce, partide etnik ve mezhep ağırlıklı yapılanma olmamalı diyerek; sanki öyle bir şey olacakmış gibi hava yaratıp büyük ayıp işledi. Sonra Fethullah Gülen'e selam yollayarak o taraftan destek istedi. Hüseyin Gülerce'nin yukarıdaki sözleri de bu selamla bağlantılıdır.

Sayın Baykal, aday olmayacağını söyleyerek ortamı biraz rahatlatmıştır ama partinin ensesinde bir satır gibi durmaktan da vazgeçmelidir. Onun istifasıyla birlikte siyaset ne kadar rahatlamış ve CHP nasıl bir çekim merkezi olmuştur; görmüyor musunuz?

ESKİLERLE İKTİDARA GİDİLEMEZ

Kılıçdaroğlu CHP'yi iktadara taşıyacak ise, bu rüzgar estirilecek ise, çalışma arkadaşlarını da yeni yüzlerden seçmelidir. Daha önce yazdığım gibi dürüst, bilge, çalışkan Prof. Haluk Koç, mutlaka öne çıkartılmalıdır. Kadınlara ve gençlere yer verilmelidir. Sivil toplum kuruluşları kendilerini CHP'de bulabilmelidirler. Eğer Kılıçdaoğlu eskileri yönetimden göndermezse, halkın bu ilgisi de tersine döner; sonuçta kendisi gönderilir.

Kılıçdaroğlu; küskünleri geri getireceğim diye partiyi çokbaşlı hale getirmekten de kaçınmalıdır. Çünkü bu rüzgarı estiren, eski küskünler değil bizzat Kemal Kılıçdaroğlu olmuştur.

CHP Liderini bulmuştur; partililere düşen de onu daha güçlü kılacak biçimde destek vermektir.

Rıza Zelyurt