Birlikte hareket edeceğiz mesajı
Zaman gazetesine açıklama yapan Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Erdoğan'ın vizyon sahibi bir kişilik olduğunu söyledi. Papandreu, AB'ye üyelik konusunda da birlikte hareket edecekleri mesajını verdi.
Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyon sahibi bir lider olduğunu belirterek, "Türkiye'yi Avrupa ailesine dahil etmek için beraber çalışacağız" açıklamasında bulundu.
Yunanistan Başbakanı Papandreu, Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, şunları belirtti:
"Başbakan Erdoğan, Türk devleti ve toplumu üzerinde kalıcı bir iz bırakan lider oldu. Net amaçları ve iddialı bir vizyonu olan ve bu amaçları gerçekleştirecek pragmatikliğe sahip biri. Sonuç alan biri. Türkiye'nin AB'ye üye olması için mücadele kararı verdi ve sorunlar olsa da bu amaçtan şaşmadı. Bu yolda kendisinin müttefiki olacağımı bilmeli. Çünkü Türk demokrasisini güçlendiren her karar iyi komşuluk ilişkileri, azınlıklar ve 'Ekümenik' patrikhane ve Kıbrıs'ın birleşmesi yolunda da bir adımdır. Türkiye'yi Avrupa ailesine dahil etmek için beraber çalışacağız."
"Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi"nden beklentilerini de aktaran Papandreu, "Konsey, işbirliğimizde önemli bir gelişmeyi işaret ediyor. Güven inşa edebileceğimiz ve ilişkileri istediğimiz seviyeye taşıyabileceğimiz bir temel" ifadesini kullandı.
Bu konseyin, ikili ilişkilerdeki değişimin bir dönüm noktası olabileceğini kaydeden Papandreu, "İki tarafın da yararına olacak işbirliği alanları bitip tükenmez. Özellikle kriz ve yoğun uluslararası rekabet ortamında bundan çıkar sağlamalıyız. Beraber, zorluklara karşı daha etkili mücadele edebiliriz. Ancak farklı bir noktayı vurgulamak istiyorum: Bu çaba önemli ve gelecek vaat ediyor. Fakat ilerlemek için yakıta ihtiyacımız var. Ege'deki Yunan adalarına yönelik tehditler olduğu ve Kıbrıs'ta işgal devam ettiği sürece iki ülke, ilişkilerini normalleştiremeyecek. Bunları geride bırakmak istiyoruz" açıklamasında bulundu.
Papandreu, Yunanistan'daki ekonomik durum ve Türkiye'deki Yunan yatırımlarına da değinerek, şunları belirtti:
"Türkiye'deki Yunan yatırımının daha büyük olduğu bir gerçek. Bunun değişmesini istiyoruz. Ancak yatırım hacminin, siyasi bir yanı olduğunu düşünmüyorum ya da en azından olmamalı. Bu tür kararlar, ekonomik kriterler çerçevesinde verilmeli."
Hükümetin, radikal reformlar yapmak için açık yetki aldığını ifade eden Papandreu, ekonomik krizin bu programa aciliyet kazandırdığını kaydetti. Papandreu, "Bu krizden çıktığımızda –ki yakında çıkacağız– ekonomimiz daha sağlam temellere sahip olacak. Bu yüzden, Yunanistan'da yatırım yapmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum. Hükümet olarak da iyi bir yatırım ortamı oluşturuyoruz, gerisi de girişimcilerin bu şansları değerlendirmesine kalmış. Yunan-Türk İş Forumu bir şans" ifadesini kullandı.
Yunanistan'da yatırım yapmak isteyen Türk iş adamlarının önündeki fırsat ve zorlukların sorulması üzerine Papandreu, şunları kaydetti:
"Ne yazık ki Yunan bürokrasisinin ünü, sınırlarımızı aşmış durumda. Ancak bu değişiyor. Yunanistan'da insanların firma kurup iş yapması zordu. Bunların hepsi değişiyor. Ekonomik kriz de bu değişimlerde katalizör görevi görüyor. Vize rejimini de yumuşatmak için dışişleri bakanı olarak büyük çaba harcadım. Fakat Schengen, belirli limitler koyuyor. Bu yüzden Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'deki konsolosluklardan vize için kuralların izin verdiği limitleri zorlamalarını istedi. Bunun ardından süreç, çok kolaylaştı. Ayrıca Schengen sistemine pozitif reformlar getirmek için Avrupalı yetkililerle yakın temas halindeyiz. Belli gruptan insanların daha kolay vize almaları için pratik yollar arıyoruz."
-"EGE, BARIŞ DENİZİ OLABİLİR"-
Askeri harcamalara yönelik soru üzerine Papandreu, iki ülke arasında güvenin imarı ve tehditlerin kaldırılması sonucu oluşacak "barış payı"na atıfta bulunarak, şunları belirtti:
"Bu, Yunanistan'ın çabalarının ardındaki itici güçtür. Adımlarımıza önderlik etmesi gereken vizyon budur. Ege, barış denizi olabilir. Yapmamız gereken –iki ülke liderinin yapması gereken– aramızda ve halkımıza karşı açıkça konuşmak. İlişkilerimizdeki gri alanları giderip, Avrupa ailesinde bizi bekleyen ortak geleceğe kendimizi vakfetmeliyiz."
Papandreu, Ege'deki problemlere ilişkin olarak da kıta sahanlığı noktasında istikşafi görüşmeleri başlattıklarını, bu yasal sorunun iki ülke ilişkilerinde belirleyici bir rol oynadığını ve oynamaya devam ettiğini kaydetti.
Yunanistan Başbakanı Papandreu, "Çözülebilecek de bir sorun. Çözüme yaklaşmıştık. 1999-2004 yılları arasındaki dışişleri bakanlığım sırasında bu sorunun da aralarında bulunduğu pek çok konuda çözüme yaklaşmak için meslektaşım İsmail Cem ve halefi ile yakın çalıştık. İyi ilerlemeler de sağladık. 10 yıl sonra bugün sorunları çözebileceğimize inanıyorum. Sıfırdan da başlayacak değiliz. Makul bir zaman içinde de bu soruna bir çözüm bulamazsak sorunu Lahey'deki Adalet Divanı'na taşıyabiliriz. Böyle bir adım atacak ne ilk ülkeyiz ne de son olacağız. Diğer 160 ülke gibi Adalet Divanı'na güvenmemiz lazım" görüşünü dile getirdi.
Büyük "diplomatik" çıkarların olduğu bir bölgede, Türkiye ile Yunanistan'ın iki komşu ülke olduğunu belirten Papandreu, şunları ifade etti:
"İlişkilerimizde iyi zamanlar da oldu, gergin anlar da. Bu kolayca sona ermeyecek. Ancak bu demek değil ki olayları akışına bırakmalıyız. Ben insanların, kendi kaderlerini oluşturduklarına inanırım. Halklar kendi tarihlerini yazar. Yunanistan ile Türkiye sonsuza kadar çarpışmak zorunda olan düşmanlar değil. Tarihi bagajımız çok yüklü. İlişkilerde yeni bir sayfa açıp farklı bir gelecek yazmak elimizde. Bazı insanların Fransa ile Almanya örneğini gösterdiğini duyuyorum. Size soruyorum: Yunanistan ve Türkiye bu örneği takip edemez mi? Geleceğimizi kendi elimize alamaz mıyız? Cevabım, evet. Başbakanınıza, bu düşüncelerle hoşgeldin diyeceğiz."
-"ATİNA'YA CAMİ DEVLETİMİZİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ"-
Papandreu, Atina'da yapılacak cami ile ilgili olarak da Atina'da bir caminin inşa edilmesinin, Yunan devletinin başkentte yaşayan Müslümanlara yönelik bir yükümlülüğü olduğunu bildirdi.
Dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar olduğuna işaret eden Papandreu, "Bu aynı zamanda inancın ifade edilmesi gibi gerçek bir ihtiyacı gidermeye yönelik benim kişisel bir sorumluluğum. Caminin yapımı konusunda tepki var ama çok az. Yunan toplumunun büyük çoğunluğu bunu doğru bir karar olarak görüyor ve destekliyor. Herkes sadece din ile siyasetin karıştırılmadığından emin olmak istiyor" ifadesini kullandı.
Avrupa Konseyi'nin yayımladığı bir raporda Müslüman Türk azınlığa yönelik tatmin edici olmayan muameleden dolayı Yunanistan'ın eleştirilmesine yönelik olarak Papandreu, şunları kaydetti:
"Yunan Müslümanları Trakya'da açık ve demokratik bir toplumda yaşıyor. Kendileri farklılıkların getirdiği bütün haklara sahip Avrupa vatandaşlarıdır. Hiç kimse mükemmel değil ve her zaman geliştirilecek alanlar vardır. Bu çerçevede insan haklarını koruyan uluslararası ve Avrupa kurumlarıyla diyaloğu sıcak karşılıyoruz. Yıllardır, Yunan devleti Müslüman azınlığı korumak ve desteklemek amacıyla pozitif ayrımcılık siyaseti takip ediyor. Ben, eğitim bakanı olarak üniversite seviyesinde eğitim imkanlarına kavuşmalarında yardımcı olacak bazı tedbirler almıştım. Bu, Yunan devletinin özel bir vecibesidir. Ve aynı zamanda itibarlarına saygı ve hakları için savaşmak benim her Yunan vatandaşıma karşı kişisel sorumluluğumdur."
-KIBRIS-
Papandreu Kıbrıs sürecine yönelik olarak da şunları dile getirdi:
"Geçmişe takılıp kalmak istemiyorum. Geleceğe bakalım, kayıp şansları tarih yargılasın. Annan Planı, Kıbrıslıların kendilerini güvende hissetmesini sağlayamadı. Bu en önemli parametreydi. Referandumun sonucundan bağımsız olarak bu yüzden başarısız olmaya mahkumdu. Kıbrıslıların çözüm üretmesine vurgu yaptık. Çerçeve belli ve üzerinde anlaşma sağlandı. BM parametreleri ve liderlerin anlaşmalarıyla belirlendi. Çözüm, Kıbrıslıların çözümü olmalı, Kıbrıslılar tarafından Kıbrıs için. Ayrıca Avrupalı bir çözüm de olmalı. Yani, Kıbrıs AB üyesi olduğu ve olacağı için çözüm AB kurallarına da uymalı. Eroğlu'nun buna ve müzakerelerde şimdiye kadar yapılan ilerlemeye saygı duyması gerekli. Güçlükler oluşturmaya ve engeller çıkarmaya başlarsa sorumluluk onun olur. Her halükarda bu bir gerçek ve Türkiye'nin rolü hayati."
Kaçak göçmenler konusunun ise bir Avrupa sorunu ve insani bir sorun olduğunu belirten Papandreu, şunları kaydetti:
"Bu sadece bir engelleme meselesi değildir. Göçün geldiği ülkelerde kalkınma beklentilerinin yanında önleme ve caydırma da zaruridir. Ancak her yıl sınırlarımızı geçen 150 bin kaçak göçmenin Yunanistan üzerinde oluşturduğu baskıyı görmezden gelemeyiz. Bu insanlar modern köle ticaretinin kurbanlarıdır. Kadın ve çocuklar daha iyi bir yaşam hayali için her şeyi yapacaktır. İnsan tacirleri, ortak düşman olarak kabul edilmelidir. İnsan tacirlerinin yolları kesilmelidir. Yetkililer, başka bir yol aramak yerine onları durdurmalıdır. İnsan tacirlerini ararken Türk radarları tarafından rahatsız edilen bir sınır gücümüz olamaz. Sonunda bir sonuç elde edersek, yasa dışı göçmenler iade edilmelidir. Aksi halde insan kaçakçılarının planı işler ve buna da devam ederler. AB-Türkiye geri kabul anlaşmasına ihtiyacımız var. Fakat şunu da unutmayalım ki Yunanistan ve Türkiye arasında zaten böyle bir anlaşma var. Maalesef bu uygulanmıyor ve bu durum değişmeli."
AA
Yunanistan Başbakanı Papandreu, Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, şunları belirtti:
"Başbakan Erdoğan, Türk devleti ve toplumu üzerinde kalıcı bir iz bırakan lider oldu. Net amaçları ve iddialı bir vizyonu olan ve bu amaçları gerçekleştirecek pragmatikliğe sahip biri. Sonuç alan biri. Türkiye'nin AB'ye üye olması için mücadele kararı verdi ve sorunlar olsa da bu amaçtan şaşmadı. Bu yolda kendisinin müttefiki olacağımı bilmeli. Çünkü Türk demokrasisini güçlendiren her karar iyi komşuluk ilişkileri, azınlıklar ve 'Ekümenik' patrikhane ve Kıbrıs'ın birleşmesi yolunda da bir adımdır. Türkiye'yi Avrupa ailesine dahil etmek için beraber çalışacağız."
"Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi"nden beklentilerini de aktaran Papandreu, "Konsey, işbirliğimizde önemli bir gelişmeyi işaret ediyor. Güven inşa edebileceğimiz ve ilişkileri istediğimiz seviyeye taşıyabileceğimiz bir temel" ifadesini kullandı.
Bu konseyin, ikili ilişkilerdeki değişimin bir dönüm noktası olabileceğini kaydeden Papandreu, "İki tarafın da yararına olacak işbirliği alanları bitip tükenmez. Özellikle kriz ve yoğun uluslararası rekabet ortamında bundan çıkar sağlamalıyız. Beraber, zorluklara karşı daha etkili mücadele edebiliriz. Ancak farklı bir noktayı vurgulamak istiyorum: Bu çaba önemli ve gelecek vaat ediyor. Fakat ilerlemek için yakıta ihtiyacımız var. Ege'deki Yunan adalarına yönelik tehditler olduğu ve Kıbrıs'ta işgal devam ettiği sürece iki ülke, ilişkilerini normalleştiremeyecek. Bunları geride bırakmak istiyoruz" açıklamasında bulundu.
Papandreu, Yunanistan'daki ekonomik durum ve Türkiye'deki Yunan yatırımlarına da değinerek, şunları belirtti:
"Türkiye'deki Yunan yatırımının daha büyük olduğu bir gerçek. Bunun değişmesini istiyoruz. Ancak yatırım hacminin, siyasi bir yanı olduğunu düşünmüyorum ya da en azından olmamalı. Bu tür kararlar, ekonomik kriterler çerçevesinde verilmeli."
Hükümetin, radikal reformlar yapmak için açık yetki aldığını ifade eden Papandreu, ekonomik krizin bu programa aciliyet kazandırdığını kaydetti. Papandreu, "Bu krizden çıktığımızda –ki yakında çıkacağız– ekonomimiz daha sağlam temellere sahip olacak. Bu yüzden, Yunanistan'da yatırım yapmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum. Hükümet olarak da iyi bir yatırım ortamı oluşturuyoruz, gerisi de girişimcilerin bu şansları değerlendirmesine kalmış. Yunan-Türk İş Forumu bir şans" ifadesini kullandı.
Yunanistan'da yatırım yapmak isteyen Türk iş adamlarının önündeki fırsat ve zorlukların sorulması üzerine Papandreu, şunları kaydetti:
"Ne yazık ki Yunan bürokrasisinin ünü, sınırlarımızı aşmış durumda. Ancak bu değişiyor. Yunanistan'da insanların firma kurup iş yapması zordu. Bunların hepsi değişiyor. Ekonomik kriz de bu değişimlerde katalizör görevi görüyor. Vize rejimini de yumuşatmak için dışişleri bakanı olarak büyük çaba harcadım. Fakat Schengen, belirli limitler koyuyor. Bu yüzden Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'deki konsolosluklardan vize için kuralların izin verdiği limitleri zorlamalarını istedi. Bunun ardından süreç, çok kolaylaştı. Ayrıca Schengen sistemine pozitif reformlar getirmek için Avrupalı yetkililerle yakın temas halindeyiz. Belli gruptan insanların daha kolay vize almaları için pratik yollar arıyoruz."
-"EGE, BARIŞ DENİZİ OLABİLİR"-
Askeri harcamalara yönelik soru üzerine Papandreu, iki ülke arasında güvenin imarı ve tehditlerin kaldırılması sonucu oluşacak "barış payı"na atıfta bulunarak, şunları belirtti:
"Bu, Yunanistan'ın çabalarının ardındaki itici güçtür. Adımlarımıza önderlik etmesi gereken vizyon budur. Ege, barış denizi olabilir. Yapmamız gereken –iki ülke liderinin yapması gereken– aramızda ve halkımıza karşı açıkça konuşmak. İlişkilerimizdeki gri alanları giderip, Avrupa ailesinde bizi bekleyen ortak geleceğe kendimizi vakfetmeliyiz."
Papandreu, Ege'deki problemlere ilişkin olarak da kıta sahanlığı noktasında istikşafi görüşmeleri başlattıklarını, bu yasal sorunun iki ülke ilişkilerinde belirleyici bir rol oynadığını ve oynamaya devam ettiğini kaydetti.
Yunanistan Başbakanı Papandreu, "Çözülebilecek de bir sorun. Çözüme yaklaşmıştık. 1999-2004 yılları arasındaki dışişleri bakanlığım sırasında bu sorunun da aralarında bulunduğu pek çok konuda çözüme yaklaşmak için meslektaşım İsmail Cem ve halefi ile yakın çalıştık. İyi ilerlemeler de sağladık. 10 yıl sonra bugün sorunları çözebileceğimize inanıyorum. Sıfırdan da başlayacak değiliz. Makul bir zaman içinde de bu soruna bir çözüm bulamazsak sorunu Lahey'deki Adalet Divanı'na taşıyabiliriz. Böyle bir adım atacak ne ilk ülkeyiz ne de son olacağız. Diğer 160 ülke gibi Adalet Divanı'na güvenmemiz lazım" görüşünü dile getirdi.
Büyük "diplomatik" çıkarların olduğu bir bölgede, Türkiye ile Yunanistan'ın iki komşu ülke olduğunu belirten Papandreu, şunları ifade etti:
"İlişkilerimizde iyi zamanlar da oldu, gergin anlar da. Bu kolayca sona ermeyecek. Ancak bu demek değil ki olayları akışına bırakmalıyız. Ben insanların, kendi kaderlerini oluşturduklarına inanırım. Halklar kendi tarihlerini yazar. Yunanistan ile Türkiye sonsuza kadar çarpışmak zorunda olan düşmanlar değil. Tarihi bagajımız çok yüklü. İlişkilerde yeni bir sayfa açıp farklı bir gelecek yazmak elimizde. Bazı insanların Fransa ile Almanya örneğini gösterdiğini duyuyorum. Size soruyorum: Yunanistan ve Türkiye bu örneği takip edemez mi? Geleceğimizi kendi elimize alamaz mıyız? Cevabım, evet. Başbakanınıza, bu düşüncelerle hoşgeldin diyeceğiz."
-"ATİNA'YA CAMİ DEVLETİMİZİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ"-
Papandreu, Atina'da yapılacak cami ile ilgili olarak da Atina'da bir caminin inşa edilmesinin, Yunan devletinin başkentte yaşayan Müslümanlara yönelik bir yükümlülüğü olduğunu bildirdi.
Dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar olduğuna işaret eden Papandreu, "Bu aynı zamanda inancın ifade edilmesi gibi gerçek bir ihtiyacı gidermeye yönelik benim kişisel bir sorumluluğum. Caminin yapımı konusunda tepki var ama çok az. Yunan toplumunun büyük çoğunluğu bunu doğru bir karar olarak görüyor ve destekliyor. Herkes sadece din ile siyasetin karıştırılmadığından emin olmak istiyor" ifadesini kullandı.
Avrupa Konseyi'nin yayımladığı bir raporda Müslüman Türk azınlığa yönelik tatmin edici olmayan muameleden dolayı Yunanistan'ın eleştirilmesine yönelik olarak Papandreu, şunları kaydetti:
"Yunan Müslümanları Trakya'da açık ve demokratik bir toplumda yaşıyor. Kendileri farklılıkların getirdiği bütün haklara sahip Avrupa vatandaşlarıdır. Hiç kimse mükemmel değil ve her zaman geliştirilecek alanlar vardır. Bu çerçevede insan haklarını koruyan uluslararası ve Avrupa kurumlarıyla diyaloğu sıcak karşılıyoruz. Yıllardır, Yunan devleti Müslüman azınlığı korumak ve desteklemek amacıyla pozitif ayrımcılık siyaseti takip ediyor. Ben, eğitim bakanı olarak üniversite seviyesinde eğitim imkanlarına kavuşmalarında yardımcı olacak bazı tedbirler almıştım. Bu, Yunan devletinin özel bir vecibesidir. Ve aynı zamanda itibarlarına saygı ve hakları için savaşmak benim her Yunan vatandaşıma karşı kişisel sorumluluğumdur."
-KIBRIS-
Papandreu Kıbrıs sürecine yönelik olarak da şunları dile getirdi:
"Geçmişe takılıp kalmak istemiyorum. Geleceğe bakalım, kayıp şansları tarih yargılasın. Annan Planı, Kıbrıslıların kendilerini güvende hissetmesini sağlayamadı. Bu en önemli parametreydi. Referandumun sonucundan bağımsız olarak bu yüzden başarısız olmaya mahkumdu. Kıbrıslıların çözüm üretmesine vurgu yaptık. Çerçeve belli ve üzerinde anlaşma sağlandı. BM parametreleri ve liderlerin anlaşmalarıyla belirlendi. Çözüm, Kıbrıslıların çözümü olmalı, Kıbrıslılar tarafından Kıbrıs için. Ayrıca Avrupalı bir çözüm de olmalı. Yani, Kıbrıs AB üyesi olduğu ve olacağı için çözüm AB kurallarına da uymalı. Eroğlu'nun buna ve müzakerelerde şimdiye kadar yapılan ilerlemeye saygı duyması gerekli. Güçlükler oluşturmaya ve engeller çıkarmaya başlarsa sorumluluk onun olur. Her halükarda bu bir gerçek ve Türkiye'nin rolü hayati."
Kaçak göçmenler konusunun ise bir Avrupa sorunu ve insani bir sorun olduğunu belirten Papandreu, şunları kaydetti:
"Bu sadece bir engelleme meselesi değildir. Göçün geldiği ülkelerde kalkınma beklentilerinin yanında önleme ve caydırma da zaruridir. Ancak her yıl sınırlarımızı geçen 150 bin kaçak göçmenin Yunanistan üzerinde oluşturduğu baskıyı görmezden gelemeyiz. Bu insanlar modern köle ticaretinin kurbanlarıdır. Kadın ve çocuklar daha iyi bir yaşam hayali için her şeyi yapacaktır. İnsan tacirleri, ortak düşman olarak kabul edilmelidir. İnsan tacirlerinin yolları kesilmelidir. Yetkililer, başka bir yol aramak yerine onları durdurmalıdır. İnsan tacirlerini ararken Türk radarları tarafından rahatsız edilen bir sınır gücümüz olamaz. Sonunda bir sonuç elde edersek, yasa dışı göçmenler iade edilmelidir. Aksi halde insan kaçakçılarının planı işler ve buna da devam ederler. AB-Türkiye geri kabul anlaşmasına ihtiyacımız var. Fakat şunu da unutmayalım ki Yunanistan ve Türkiye arasında zaten böyle bir anlaşma var. Maalesef bu uygulanmıyor ve bu durum değişmeli."
AA