Dinçer: Krizin etkileri 2012 yılı sonuna kadar varlığını hissettirecek

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizin 2012 yılı sonuna kadar varlığını hissettireceğini söyled

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizin 2012 yılı sonuna kadar varlığını hissettireceğini söyledi.

Fatih Üniversitesi tarafından düzenlenen "Sıradan Kürsülere Bir İnsan Portresi" konferansına konuşmacı olarak katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, demokratik açılımdan işsizliğe kadar birçok konu hakkındaki birikimlerini öğrenciler ve katılımcılarla paylaştı.

Konuşmasının başında ekonomik krize değinen Dinçer, tüm dünyada etkili olan krizin, bireysel hayatı da etkiler boyuta eriştiğini söyledi. 2009 yılı son aylarından itibaren tüm dünyada ekonomik bir iyileşmenin söz konusunu olduğunu aktaran Dinçer, "Krizin sosyal etkileri hala devam ediyor ve ağır bir şekilde varlığını devam ettirecek. Bizim tahminimiz, krizin özellikle çalışma hayatındaki etkileri tüm dünyada en az 2012 yılı sonuna kadar varlığını hissettirecek." dedi.

Türkiye'de artan işsizliğin birinci nedeninin, vasıfsızlık ve meslek sahibi olmamak olduğunu kaydeden Dinçer, hemen hemen bütün üniversite öğrencilerinin kendilerini işletmelerde yönetici veya masa başı pozisyonda çalışacak eleman gibi hazırladıklarını ifade etti. Dinçer şunları söyledi; "Hiç kimse belirli bir mesleği iyi bilen bir insan olma çabasında olmuyor. Mesleki eğitim görenler bile öyle. Mesela bütün ziraat mühendisleri masa başında zirai işlerle ilgili araştırma yapmayı yahut da onunla ilgili fikir yürütmeyi düşünüyorlar. Tarım Bakanlığı'nda büroda oturuyorlar."

Konferansın devamında Demokratik Açılım Paketi konusunda muhalefetin tavrını eleştiren Dinçer; "Muhalefet ve muhalefetin taşıdığı o zihni yapı veya o kafa diyelim, şimdiye kadar hep Türkiye'nin operasyonel, daha tali meselelerini gündeme getirerek temel ihtiyaçlarına ve esasa taalluk eden meseleleri tehir etmeyi bir marifet olarak önümüze koydu ve bizi ikna etme aracı olarak kullandı." şeklinde konuştu.

Konuşmasının son bölümünde ise hükümetin icraatlarına değinen Dinçer, 2003 yılından itibaren hükümetin demokratikleşme üzerinde durarak çok ciddi adımlar attığını ifade etti. Meseleleri öncelendirerek sorunların hepsini birden çözmeye çalışmayıp toplumun gündemini meşgul etmediklerini aktaran Dinçer şunları kaydetti; "İlk yaptığımız işlerden bir tanesi OHAL'i kaldırmaktı. Türkiye'de bir vatandaş kendi köyünden kendi ilçesine veya iline giderken durdurulup, 'Nereye gidiyorsun?' diye soruluyordu bu ülkede. Yaşadığınız büyük illerde her an polis veya jandarma önünüzü kesip kimlik sorabilirdi. Artık Türkiye'de böyle şeyler yok. Sormuyorlar. Soramıyorlar başka bir ifade ile. Aynı tarihlerde Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Başkanlığı'na sivil birisi atanabilir diye değişiklik yaptık. Doğrudan doğruya halka yönelik mücadelelerin planlandığı projelendirildiği Psikoloji Harp Dairesi Başkanlığı'nı kaldırdık."

KAMU YÖNETİMİ İLE İLGİLİ TEMEL KANUNLAR TEKRAR GÜNDEME GELECEK

Konuşma sonrasında dinleyicilerin sorularını cevaplayan Dinçer, 'Ertelenen Kamu Yönetimi Temel Kanunu tekrar gündeme gelecek mi?' sorusuna şu şekilde cevap verdi; "Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun çıkmayışı bizde sanki bu sürecin durduğu intibasını doğurdu. Aslında o intibayı doğurdu diye düşünüyorum. Çünkü öyle bir intiba olmasaydı, Kamu Yönetim Reformu'nu gördüğü tepki Türkiye'de başka şeyler yapmamıza da mani olacaktı. Bunun arkasından 5 kanun çıkardık konuyla ilgili. Şunu söyleyeyim şu Anayasa değişikliğini başarırsak şayet Kamu Yönetimi ile ilgili temel kanunlar yeniden gündeme gelecek endişe etmeyin. Türkiye bir değişim sürecine girdi bundan geri dönme şansı yok."