Davutoğlu: Papandreu hükümeti ile ilişkiler düzeldi
Yunanistan'da yayımlanan To Vima gazetesine demeç vere Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu , PASOK hükümetinin iktidara gelmesinden sonra Türk-Yunan ilişkilerinde gelişmeler olduğunu dile getirdi.
Yunanistan'da yayımlanan To Vima gazetesine demeç veren Davutoğlu, Türk-Yunan ilişkileri, Ege, Kıbrıs ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dimitri Druças'ın Türkiye ziyareti konularına değindi.
Davutoğlu, PASOK hükümetinin iktidara gelmesinden sonra Türk-Yunan ilişkilerindeki gelişmeleri de ele aldığı demecinde, "Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun şahsi çabalarıyla Türk-Yunan yakınlaşmasında birçok şeyin başarıldığını" söyledi.
"Diyalog ve işbirliği süreci çerçevesinde birtakım mekanizmalar yaratıldığını, bugün ise yeni PASOK hükümetiyle iki ülke ilişkilerinde yeni bir başlık açılması yönünde büyük beklenti bulunduğunu" ifade eden Davutoğlu, "Her iki tarafta da bu hedefin başarılması için ortak arzuya sahip olunduğunu" sözlerine ekledi.
Öte yandan, bugünkü durumun "yeni bir yaklaşım" olarak ifade edilebileceği kanaatini taşımadığını vurgulayan Dışişleri Bakanı, bu ifadenin 10 yıl önceki duruma ait olduğunu kaydetti. İkili ilişkilerde yeni bir vizyonla yeni bir döneme başlanmasının gerekliliğine inandığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin mevcut sıkı işbirliği ilişkilerini daha da geliştirmek düşüncesiyle, ikili ilişkiler, bölgesel ve uluslararası alanlardaki tüm konuları ele almaya hazır olduğunu söyledi.
Erdoğan'ın Papandreu'ya mektubu
Dışişleri Bakanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Papandreu'ya gönderdiği, "İki ülke ilişkilerinde kapsamlı diyalog teklifini içeren mektubuna" da değindiği açıklamasında, "Başbakan Erdoğan'ın iki ülke arasında üst düzey işbirliği komitesi kurulması önerisini gündeme getirdiğini hatırlattı.
"Türkiye'nin dış politikasında yeni bir model teşkil eden bu yöntemin bazı komşu ülkeler ile ilişkiler kurulmasında faydalı olduğunu" kaydeden Davutoğlu, ayrıca bunun, komşu ülkeler ile sıfır sorun politikasıyla aynı çizgide yer aldığını sözlerine ekledi. Davutoğlu, sözkonusu komitenin oluşturulmasının, alt düzeyde çözümlenmesi zor olan ve uzun zamandır süregelen sorunların aşılmasını kolaylaştıracağını kaydetti.
Türkiye-Yunanistan
Türkiye ile Yunanistan'ın Ege ve Doğu Akdeniz'deki sorunlarına da değinen Davutoğlu, Türkiye'nin komşularıyla bir barış, refah ve istikrar bölgesi yaratmakta kararlı olduğunu, Yunanistan'ın da bunun içinde yer aldığını vurguladı.
Türkiye'nin ikili ilişkilerin iyileşmesi için siyasi iradeye sahip olduğunu belirten Dışişleri Bakanı, bu yaklaşım çerçevesinde, Ege konusu da dahil olmak üzere, tüm anlaşmazlıklara barışçı çözüm bulunulmasına hazır olunduğunu da ifade etti. Ege'nin yüzde 50 oranındaki bölümünü açık denizin oluşturduğunu kaydeden Davutoğlu, Ege'nin iki ülke arasında dostluk ve işbirliği denizi olması gerektiğini vurguladı.
"Türk savaş gemilerinin Ege'deki zararsız geçişlerine" de değinen Davutoğlu, gemilerin Ege'deki geçişlerinin uluslararası hukuk ve teamüllere uygun olduklarının altını çizdi.
Yunanlı üst düzey yetkililerin de Türk gemilerinin "zararsız geçiş" kurallarına uygun davrandıklarını açıkladıklarını belirten Davutoğlu, "Yunan medyasında yer alan konuya ilişkin haberlerin ise yapıcı olmadıkları gibi yanıltıcı oldukları" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasına çalışılırken, iki ülkenin belirli ve yapıcı düşüncelere odaklanmaları, siyasi gündemi gerginleştirecek konuların üzerinde ise durulmaması gerektiğine inandığını belirtti.
"Yunan tarafının, Türkiye ile Yunanistan arasındaki tek sorunun kıta sahanlığının belirlenmesi olduğu yolundaki tezini" konu alan bir soruyu da yanıtlayan Dışişleri Bakanı, "Keşke tek anlaşmazlık bu olsaydı. Türkiye ile Yunanistan arasında kıta sahanlığının belirlenmesi konusu askıda bulunan konulardan sadece biri" diye konuştu.
Davutoğlu, kıta sahanlığı konusunun çözümlenmesinin, hukuki açıdan deniz hukuku ile ilişkili diğer anlaşmazlıklarla bağlantılı olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin Yunanistan dahil olmak üzere komşularıyla ilişkilerinde, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı ilkesine tam anlamıyla saygı gösterdiğini belirten Dışişleri Bakanı, "İki ülke arasında, başta Ege olmak üzere tüm anlaşmazlık ve sorunlara, kapsamlı ve kalıcı çözümler bulunması arayışında olmakta kararlıyız" diye konuştu.
Olası bir çözümün kalıcı ve işler olmasının iki ülkenin de temel hak ve hukuki çıkarlarına saygı ile bağlantılı olacağını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin bu çerçevede Yunanistan ile, Ege'deki sorunların uluslararası hukuk temelinde, barışçı bir şekilde çözülmesi için çalışmaya devam etmeye hazır olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, istikşafi görüşmelerin tekrar başlamasının hedeflendiğini belirttiği açıklamasında, yeni turun yakın gelecekte olmasını ümit ettiğini de söyledi.
Kıbrıs
Kıbrıs konusuna da değinen Davutoğlu, Türkiye'nin garantör güç olarak BM gözetiminde devam eden müzakerelere ve KKTC'nin yapıcı çabalarına tam destek verdiği söyledi.
Müzakerelerin başarıyla sonlanması halinde Kıbrıs'ta, iki liderin (KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Dimitri Hristofyas), 23 Mayıs 2008'deki ortak beyanları çerçevesinde de ifade edildiği gibi, yeni bir ortaklık oluşturulacağını belirten Davutoğlu, bunun siyasi eşitliğe sahip, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon olacağını ve eşit statüsü bulunan iki kurucu devletten meydana gelen bir federal hükümet kurulacağını belirtti.
Kıbrıs Türk tarafının müzakerelere samimi, yapıcı ve dinamik şekilde yaklaştığını belirten Davutoğlu, müzakereleri hızlandırmak ve anlaşmaya varmak için birçok inisiyatif alındığını ifade etti.
Bu yapıcı yaklaşım sayesinde ilerleme kaydedildiğini söyleyen Dışişleri Bakanı, Kıbrıs Türk tarafınca, en kısa sürede adil ve kalıcı bir çözüm ile müzakerelerin sonlanması için büyük çaba sarf edildiğini vurguladı.
"BM çerçevesinde adil ve kalıcı bir çözümün, doğu Akdeniz'de istikrar ve refahı güvence altına alacağını" belirten Davutoğlu, "bu doğrultuda Türkiye'nin Yunanistan ile işbirliğine hazır olduğunu" da sözlerine ekledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın, Papandreu'ya, Türkiye-Yunanistan ve Ada'daki 2 tarafın katılacağı 4'lü bir görüşme önerisinde bulunmasının yanı sıra BM çerçevesinde, Ada'daki tarafların eşit şekilde temsil edileceği başka görüşmeler yapılması teklifinde de bulunduğunu söyledi.
Kıbrıs Rum kamuoyunun Türkiye'nin vizyonunu kavramamaya devam ettiğini belirten Davutoğlu, bu nedenle Başbakan Erdoğan'ın 27 Şubatta kamuoyunu bilgilendiren Kıbrıslı Türk ve Rum gazetecilerle bir araya gelerek, olumlu mesajlar verdiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı, söz konusu mesajlara Rum kamuoyunun olumlu tepki vermesine rağmen siyasi partilerin olumsuz yaklaştıkları, bunun ise aralarındaki görüş ayrılığını gözler önüne serdiği değerlendirmesinde bulundu. Ankara'daki Türk-Yunan Forumu'nda, Kıbrıslı Türk ve Rumlar ile biraraya gelerek Türkiye'nin vizyonunu anlattığını belirten Davutoğlu, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafının yaptığı gibi, kamuoyunu adil ve kalıcı bir çözüme hazırlamasının beklendiğini belirtti.
Davutoğlu, Türkiye ile KKTC'nin, BM gözetimindeki sürecin başarılı şekilde tamamlanması için mümkün olan her çabayı sarf ettiklerini de ifade etti. Bakan Davutoğlu, Yunan askeri kuvvetleri gibi Türk askeri kuvvetlerinin de Ada'daki mevcudiyetinin uluslararası anlaşmalara dayandığını belirttiği konuşmasında, Türkiye'nin iki tarafın özgür bir biçimde varacakları çözüme saygı göstereceğini ve yükümlülüklerini yerine getireceğini vurguladı.
Dışişleri Bakanı, Annan planı Kıbrıs Rum kesimi tarafından 2004'te reddedilmemiş olsaydı, 1960 anlaşmalarınca öngörülen şekilde, Türk ve Yunan askeri güçlerinde kademeli olarak azalma kaydedilmiş olacağını da söyledi.
Druças'ın Türkiye ziyareti
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dimitri Druças'ın, 7-8 Nisan Türkiye ziyaretine de değinen Davutoğlu, bu ziyareti "çok önemli" olarak nitelendirdi. Bu ziyaretten yararlanılarak, ikili ilişkilerin daha da iyileştirilmesi konusuna hız kazandırılması gerektiğini belirten Dışişleri Bakanı, iki ülke arasında iyi diyalog mekanizmaları oluşturulduğunu ve bunların momentumun muhafaza edilmesi yönünde daha iyi nasıl kullanılacaklarının araştırılması gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, Druças'ın ziyareti sırasında istikşafi görüşmelerin önümüzdeki turu ve Başbakan Erdoğan'ın Atina ziyaretini de içeren yakın gelecek programı için zemin hazırlanmasını ümit ettiğini dile getirdi. Dışişleri Bakanı, ayrıca üçlü zirve toplantıları, ortak ekonomik programlar ile güven artırılması için elden gelenin en iyisinin yapıldığını belirttiği açıklamasında, Afganistan'ın yeniden yapılanması ve istikrarın sağlanması için güçlü destek verildiğini, Kafkaslarda işbirliği ve istikrar platformu çerçevesinde girişimlerde bulunulduğunu söyledi.
Türkiye'nin dış politika gündeminin yalnızca sıkı güvenlik konularından oluşmadığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin G-20'ye katılımıyla daha iyi bir uluslararası ekonomik yapının oluşturulmaya çalışıldığını, küresel ısınma, terörle mücadele, yaşamsal enerji kaynaklarının güvence altına alınması, kültürlerarası uyumun sağlanması ve kalkınmakta olan ülkelere yardımın arttırılmasıyla ilgilenildiğini belirtti.
Bölgesel ve uluslararası meselelere çözüm arayışlarına artış gösteren katılımın Türkiye'nin "stratejik derinliğini" daha da artırdığını belirten Davutoğlu, bu terimi sadece jeopolitik anlamda değil, jeoekonomik ve jeokültürel gerçekleri de kapsayan biçimde kullandığını kaydetti. Davutoğlu, stratejik derinliğin kazanılmasının, önemli ülke ve bölgeler ile daha kolay bir şekilde bağlantı kurulmasını sağladığını belirtti.
Davutoğlu, PASOK hükümetinin iktidara gelmesinden sonra Türk-Yunan ilişkilerindeki gelişmeleri de ele aldığı demecinde, "Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun şahsi çabalarıyla Türk-Yunan yakınlaşmasında birçok şeyin başarıldığını" söyledi.
"Diyalog ve işbirliği süreci çerçevesinde birtakım mekanizmalar yaratıldığını, bugün ise yeni PASOK hükümetiyle iki ülke ilişkilerinde yeni bir başlık açılması yönünde büyük beklenti bulunduğunu" ifade eden Davutoğlu, "Her iki tarafta da bu hedefin başarılması için ortak arzuya sahip olunduğunu" sözlerine ekledi.
Öte yandan, bugünkü durumun "yeni bir yaklaşım" olarak ifade edilebileceği kanaatini taşımadığını vurgulayan Dışişleri Bakanı, bu ifadenin 10 yıl önceki duruma ait olduğunu kaydetti. İkili ilişkilerde yeni bir vizyonla yeni bir döneme başlanmasının gerekliliğine inandığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin mevcut sıkı işbirliği ilişkilerini daha da geliştirmek düşüncesiyle, ikili ilişkiler, bölgesel ve uluslararası alanlardaki tüm konuları ele almaya hazır olduğunu söyledi.
Erdoğan'ın Papandreu'ya mektubu
Dışişleri Bakanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Papandreu'ya gönderdiği, "İki ülke ilişkilerinde kapsamlı diyalog teklifini içeren mektubuna" da değindiği açıklamasında, "Başbakan Erdoğan'ın iki ülke arasında üst düzey işbirliği komitesi kurulması önerisini gündeme getirdiğini hatırlattı.
"Türkiye'nin dış politikasında yeni bir model teşkil eden bu yöntemin bazı komşu ülkeler ile ilişkiler kurulmasında faydalı olduğunu" kaydeden Davutoğlu, ayrıca bunun, komşu ülkeler ile sıfır sorun politikasıyla aynı çizgide yer aldığını sözlerine ekledi. Davutoğlu, sözkonusu komitenin oluşturulmasının, alt düzeyde çözümlenmesi zor olan ve uzun zamandır süregelen sorunların aşılmasını kolaylaştıracağını kaydetti.
Türkiye-Yunanistan
Türkiye ile Yunanistan'ın Ege ve Doğu Akdeniz'deki sorunlarına da değinen Davutoğlu, Türkiye'nin komşularıyla bir barış, refah ve istikrar bölgesi yaratmakta kararlı olduğunu, Yunanistan'ın da bunun içinde yer aldığını vurguladı.
Türkiye'nin ikili ilişkilerin iyileşmesi için siyasi iradeye sahip olduğunu belirten Dışişleri Bakanı, bu yaklaşım çerçevesinde, Ege konusu da dahil olmak üzere, tüm anlaşmazlıklara barışçı çözüm bulunulmasına hazır olunduğunu da ifade etti. Ege'nin yüzde 50 oranındaki bölümünü açık denizin oluşturduğunu kaydeden Davutoğlu, Ege'nin iki ülke arasında dostluk ve işbirliği denizi olması gerektiğini vurguladı.
"Türk savaş gemilerinin Ege'deki zararsız geçişlerine" de değinen Davutoğlu, gemilerin Ege'deki geçişlerinin uluslararası hukuk ve teamüllere uygun olduklarının altını çizdi.
Yunanlı üst düzey yetkililerin de Türk gemilerinin "zararsız geçiş" kurallarına uygun davrandıklarını açıkladıklarını belirten Davutoğlu, "Yunan medyasında yer alan konuya ilişkin haberlerin ise yapıcı olmadıkları gibi yanıltıcı oldukları" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasına çalışılırken, iki ülkenin belirli ve yapıcı düşüncelere odaklanmaları, siyasi gündemi gerginleştirecek konuların üzerinde ise durulmaması gerektiğine inandığını belirtti.
"Yunan tarafının, Türkiye ile Yunanistan arasındaki tek sorunun kıta sahanlığının belirlenmesi olduğu yolundaki tezini" konu alan bir soruyu da yanıtlayan Dışişleri Bakanı, "Keşke tek anlaşmazlık bu olsaydı. Türkiye ile Yunanistan arasında kıta sahanlığının belirlenmesi konusu askıda bulunan konulardan sadece biri" diye konuştu.
Davutoğlu, kıta sahanlığı konusunun çözümlenmesinin, hukuki açıdan deniz hukuku ile ilişkili diğer anlaşmazlıklarla bağlantılı olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin Yunanistan dahil olmak üzere komşularıyla ilişkilerinde, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı ilkesine tam anlamıyla saygı gösterdiğini belirten Dışişleri Bakanı, "İki ülke arasında, başta Ege olmak üzere tüm anlaşmazlık ve sorunlara, kapsamlı ve kalıcı çözümler bulunması arayışında olmakta kararlıyız" diye konuştu.
Olası bir çözümün kalıcı ve işler olmasının iki ülkenin de temel hak ve hukuki çıkarlarına saygı ile bağlantılı olacağını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin bu çerçevede Yunanistan ile, Ege'deki sorunların uluslararası hukuk temelinde, barışçı bir şekilde çözülmesi için çalışmaya devam etmeye hazır olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, istikşafi görüşmelerin tekrar başlamasının hedeflendiğini belirttiği açıklamasında, yeni turun yakın gelecekte olmasını ümit ettiğini de söyledi.
Kıbrıs
Kıbrıs konusuna da değinen Davutoğlu, Türkiye'nin garantör güç olarak BM gözetiminde devam eden müzakerelere ve KKTC'nin yapıcı çabalarına tam destek verdiği söyledi.
Müzakerelerin başarıyla sonlanması halinde Kıbrıs'ta, iki liderin (KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Dimitri Hristofyas), 23 Mayıs 2008'deki ortak beyanları çerçevesinde de ifade edildiği gibi, yeni bir ortaklık oluşturulacağını belirten Davutoğlu, bunun siyasi eşitliğe sahip, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon olacağını ve eşit statüsü bulunan iki kurucu devletten meydana gelen bir federal hükümet kurulacağını belirtti.
Kıbrıs Türk tarafının müzakerelere samimi, yapıcı ve dinamik şekilde yaklaştığını belirten Davutoğlu, müzakereleri hızlandırmak ve anlaşmaya varmak için birçok inisiyatif alındığını ifade etti.
Bu yapıcı yaklaşım sayesinde ilerleme kaydedildiğini söyleyen Dışişleri Bakanı, Kıbrıs Türk tarafınca, en kısa sürede adil ve kalıcı bir çözüm ile müzakerelerin sonlanması için büyük çaba sarf edildiğini vurguladı.
"BM çerçevesinde adil ve kalıcı bir çözümün, doğu Akdeniz'de istikrar ve refahı güvence altına alacağını" belirten Davutoğlu, "bu doğrultuda Türkiye'nin Yunanistan ile işbirliğine hazır olduğunu" da sözlerine ekledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın, Papandreu'ya, Türkiye-Yunanistan ve Ada'daki 2 tarafın katılacağı 4'lü bir görüşme önerisinde bulunmasının yanı sıra BM çerçevesinde, Ada'daki tarafların eşit şekilde temsil edileceği başka görüşmeler yapılması teklifinde de bulunduğunu söyledi.
Kıbrıs Rum kamuoyunun Türkiye'nin vizyonunu kavramamaya devam ettiğini belirten Davutoğlu, bu nedenle Başbakan Erdoğan'ın 27 Şubatta kamuoyunu bilgilendiren Kıbrıslı Türk ve Rum gazetecilerle bir araya gelerek, olumlu mesajlar verdiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı, söz konusu mesajlara Rum kamuoyunun olumlu tepki vermesine rağmen siyasi partilerin olumsuz yaklaştıkları, bunun ise aralarındaki görüş ayrılığını gözler önüne serdiği değerlendirmesinde bulundu. Ankara'daki Türk-Yunan Forumu'nda, Kıbrıslı Türk ve Rumlar ile biraraya gelerek Türkiye'nin vizyonunu anlattığını belirten Davutoğlu, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafının yaptığı gibi, kamuoyunu adil ve kalıcı bir çözüme hazırlamasının beklendiğini belirtti.
Davutoğlu, Türkiye ile KKTC'nin, BM gözetimindeki sürecin başarılı şekilde tamamlanması için mümkün olan her çabayı sarf ettiklerini de ifade etti. Bakan Davutoğlu, Yunan askeri kuvvetleri gibi Türk askeri kuvvetlerinin de Ada'daki mevcudiyetinin uluslararası anlaşmalara dayandığını belirttiği konuşmasında, Türkiye'nin iki tarafın özgür bir biçimde varacakları çözüme saygı göstereceğini ve yükümlülüklerini yerine getireceğini vurguladı.
Dışişleri Bakanı, Annan planı Kıbrıs Rum kesimi tarafından 2004'te reddedilmemiş olsaydı, 1960 anlaşmalarınca öngörülen şekilde, Türk ve Yunan askeri güçlerinde kademeli olarak azalma kaydedilmiş olacağını da söyledi.
Druças'ın Türkiye ziyareti
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dimitri Druças'ın, 7-8 Nisan Türkiye ziyaretine de değinen Davutoğlu, bu ziyareti "çok önemli" olarak nitelendirdi. Bu ziyaretten yararlanılarak, ikili ilişkilerin daha da iyileştirilmesi konusuna hız kazandırılması gerektiğini belirten Dışişleri Bakanı, iki ülke arasında iyi diyalog mekanizmaları oluşturulduğunu ve bunların momentumun muhafaza edilmesi yönünde daha iyi nasıl kullanılacaklarının araştırılması gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, Druças'ın ziyareti sırasında istikşafi görüşmelerin önümüzdeki turu ve Başbakan Erdoğan'ın Atina ziyaretini de içeren yakın gelecek programı için zemin hazırlanmasını ümit ettiğini dile getirdi. Dışişleri Bakanı, ayrıca üçlü zirve toplantıları, ortak ekonomik programlar ile güven artırılması için elden gelenin en iyisinin yapıldığını belirttiği açıklamasında, Afganistan'ın yeniden yapılanması ve istikrarın sağlanması için güçlü destek verildiğini, Kafkaslarda işbirliği ve istikrar platformu çerçevesinde girişimlerde bulunulduğunu söyledi.
Türkiye'nin dış politika gündeminin yalnızca sıkı güvenlik konularından oluşmadığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin G-20'ye katılımıyla daha iyi bir uluslararası ekonomik yapının oluşturulmaya çalışıldığını, küresel ısınma, terörle mücadele, yaşamsal enerji kaynaklarının güvence altına alınması, kültürlerarası uyumun sağlanması ve kalkınmakta olan ülkelere yardımın arttırılmasıyla ilgilenildiğini belirtti.
Bölgesel ve uluslararası meselelere çözüm arayışlarına artış gösteren katılımın Türkiye'nin "stratejik derinliğini" daha da artırdığını belirten Davutoğlu, bu terimi sadece jeopolitik anlamda değil, jeoekonomik ve jeokültürel gerçekleri de kapsayan biçimde kullandığını kaydetti. Davutoğlu, stratejik derinliğin kazanılmasının, önemli ülke ve bölgeler ile daha kolay bir şekilde bağlantı kurulmasını sağladığını belirtti.