Alman Yeşilleri'nden Bakan Kavaf'a tepki
Geçtiğimiz hafta Türkiye'ye gelen Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth Bakan Aliye Kavaf'ın 'eşcinsellikle' ilgili sözlerine tepki gösterdi.
Geçtiğimiz hafta Kuzey Irak ve Türkiye’de sivil toplum temsilcileri ve siyasetçilerle görüşen Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth izlenimlerini ve güncel konulara ilişkin değerlendirmelerini anlattı.
Kuzey Irak’ta ve Güneydoğu’da görüşmeler yaptınız. Türkiye’deki Kürtler arasında demokratik açılıma ilişkin hava nasıl?
Bahar ve kara bulutlar... İnsanlar “Sadece doğada değil, siyasette de bahar istiyoruz” diyor. Halktaki yaygın duygu; şiddet bitsin, demokratik açılım açıklamalarını somut adımların takip etsin.
Orada şimdi hayati konu; yargılanan 3000 çocuk. Çocuk çocuktur, onları terör yasasına göre yargılayamazsınız. Kürtler arasında konuşulan konulardan biri de aralarında seçilmiş belediye başkanlarının da olduğu 1500 kişinin hapiste olması.
Kuzey Irak’ta gündemde ne vardı?
Tüm politikacılarla görüştük. Orada şimdi bir hükümet kurma süreci var. Kürt temsilciler hem istikrar hem de Sünnilerle Şiiler arasındaki ilişkinin sağlanması açısından önemli rol oynayacak. Mahmur Kampı hiç gündeme gelmedi toplantılarımızda. Bazı kötü tecrübeler oldu. Geçen yılın sonunda Habur’dan insanlar geldikten sonra bazı hatalar yapıldı.
Ne tür hatalar?
Askerler neden öldürüldü ki! Bu şiddeti terk etmeye yönelik bir sinyal değildi.
Kürt siyasetçiler ve Kürt toplumu şiddet eylemlerini eleştiriyor mu?
Daha fazla şiddet istemediklerini söylüyorlar, demek ki eleştiriyorlar. Çünkü bu geriye doğru bir adım. Bir konu herkesin kafasında açık olmalı; Şiddetle bir yere varılamaz. Devleti eleştirmeniz için açık bir şekilde öbür tarafta da şiddete ‘hayır’ demeniz gerekir.
Almanya’daki Roj TV operasyonu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle Türkiye’de tutuklanan 1500 kişi terörist değil. Ahmet Türk’ün siyaset yapmasına neden izin verilmiyor? Onu yıllardır tanıyorum, “Şiddete hayır” diyor. Kürt toplumunda çok olumlu etkisi olabilirdi. Bir örnek daha; Almanya ve Türkiye arasındaki kardeş şehir projesi kapsamında Diyarbakır- Hannover arasında bir ortaklık oluşturmayı düşündük. Ama düşünebiliyor musunuz, Osman Baydemir bu toplantılar için Almanya’ya gelemiyor, çünkü yurtdışına çıkış yasağı var!
Almanya’daki operasyonlarla ilgili olarak ise Roj TV’ye yapılan eylemleri eleştirdik. Ama eğer ki bir televizyon programı insanları şiddete davet ediyorsa onu da eleştiririm.
Almanya’da Türkçe, Türkiye’de Kürtçe eğitimi destekliyorsunuz. Almanya’daki Kürtler için Kürtçe eğitimi destekliyor musunuz?
Netice itibariyle evet. Çocuklar kendi anadillerini öğrenebilmeli. Bu tabii ki Kürtçe için de geçerli. Ama Almanya’da Kürtlerin böyle bir talebi var mı, bilmiyorum. Bu arada eğitim dilinin her zaman içinde yaşanılan toplumun diliyle birlikte olması gerekir. Çocuklar Almanca da öğrensin ki topluma katılabilsin.
Yeşiller Partisi eşbaşkanısınız. PKK lideri Abdullah Öcalan da ekolojik toplumdan bahsediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öcalan bir Yeşil değil ve onun Yeşiller Partisi üyesi olmasına izin vermem...
‘Bakanın sözleri çok aptalcaydı’
1995’te Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir size ‘fahişe’ demişti. Sizce Türkiye’de bu zihniyet o günden bugüne ne kadar değişti?
Kadınlar açısından çok değişti. Ama tabii hâlâ erkek egemen bir toplum ve maçoluk var. Türkiye’de kadınlar çok güçlü. Sadece İstanbul’da değil Diyarbakır’da da çok güçlü bir kadın hareketi var. Tabii hâlâ eşit haklar için alınması gereken çok yol da var.
Geçtiğimiz günlerde de Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf “Eşcinsellik hastalıktır” dedi. Sizce Gökdemir’in ‘fahişe’ açıklamasıyla Kavaf’ın açıklaması aynı zihniyetin ürünü olarak değerlendirilebilir mi?
İnsan hakları anlayışı eksikliği açısından evet. Bakan Kavaf’ın açıklaması gerçekten çok aptalcaydı. İnsan onurunun herkes için olduğunu anlama konusunda eksiklik var. İnsan onuru, eşit hak herkes içindir; kadınları da eşcinselleri de kapsar. Bakan’ın sözleri çok çılgıncaydı. Ama Almanya’da da eşcinseller hakkında böyle açıklamalar yapan siyasetçiler var.
Kuzey Irak’ta ve Güneydoğu’da görüşmeler yaptınız. Türkiye’deki Kürtler arasında demokratik açılıma ilişkin hava nasıl?
Bahar ve kara bulutlar... İnsanlar “Sadece doğada değil, siyasette de bahar istiyoruz” diyor. Halktaki yaygın duygu; şiddet bitsin, demokratik açılım açıklamalarını somut adımların takip etsin.
Orada şimdi hayati konu; yargılanan 3000 çocuk. Çocuk çocuktur, onları terör yasasına göre yargılayamazsınız. Kürtler arasında konuşulan konulardan biri de aralarında seçilmiş belediye başkanlarının da olduğu 1500 kişinin hapiste olması.
Kuzey Irak’ta gündemde ne vardı?
Tüm politikacılarla görüştük. Orada şimdi bir hükümet kurma süreci var. Kürt temsilciler hem istikrar hem de Sünnilerle Şiiler arasındaki ilişkinin sağlanması açısından önemli rol oynayacak. Mahmur Kampı hiç gündeme gelmedi toplantılarımızda. Bazı kötü tecrübeler oldu. Geçen yılın sonunda Habur’dan insanlar geldikten sonra bazı hatalar yapıldı.
Ne tür hatalar?
Askerler neden öldürüldü ki! Bu şiddeti terk etmeye yönelik bir sinyal değildi.
Kürt siyasetçiler ve Kürt toplumu şiddet eylemlerini eleştiriyor mu?
Daha fazla şiddet istemediklerini söylüyorlar, demek ki eleştiriyorlar. Çünkü bu geriye doğru bir adım. Bir konu herkesin kafasında açık olmalı; Şiddetle bir yere varılamaz. Devleti eleştirmeniz için açık bir şekilde öbür tarafta da şiddete ‘hayır’ demeniz gerekir.
Almanya’daki Roj TV operasyonu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle Türkiye’de tutuklanan 1500 kişi terörist değil. Ahmet Türk’ün siyaset yapmasına neden izin verilmiyor? Onu yıllardır tanıyorum, “Şiddete hayır” diyor. Kürt toplumunda çok olumlu etkisi olabilirdi. Bir örnek daha; Almanya ve Türkiye arasındaki kardeş şehir projesi kapsamında Diyarbakır- Hannover arasında bir ortaklık oluşturmayı düşündük. Ama düşünebiliyor musunuz, Osman Baydemir bu toplantılar için Almanya’ya gelemiyor, çünkü yurtdışına çıkış yasağı var!
Almanya’daki operasyonlarla ilgili olarak ise Roj TV’ye yapılan eylemleri eleştirdik. Ama eğer ki bir televizyon programı insanları şiddete davet ediyorsa onu da eleştiririm.
Almanya’da Türkçe, Türkiye’de Kürtçe eğitimi destekliyorsunuz. Almanya’daki Kürtler için Kürtçe eğitimi destekliyor musunuz?
Netice itibariyle evet. Çocuklar kendi anadillerini öğrenebilmeli. Bu tabii ki Kürtçe için de geçerli. Ama Almanya’da Kürtlerin böyle bir talebi var mı, bilmiyorum. Bu arada eğitim dilinin her zaman içinde yaşanılan toplumun diliyle birlikte olması gerekir. Çocuklar Almanca da öğrensin ki topluma katılabilsin.
Yeşiller Partisi eşbaşkanısınız. PKK lideri Abdullah Öcalan da ekolojik toplumdan bahsediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öcalan bir Yeşil değil ve onun Yeşiller Partisi üyesi olmasına izin vermem...
‘Bakanın sözleri çok aptalcaydı’
1995’te Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir size ‘fahişe’ demişti. Sizce Türkiye’de bu zihniyet o günden bugüne ne kadar değişti?
Kadınlar açısından çok değişti. Ama tabii hâlâ erkek egemen bir toplum ve maçoluk var. Türkiye’de kadınlar çok güçlü. Sadece İstanbul’da değil Diyarbakır’da da çok güçlü bir kadın hareketi var. Tabii hâlâ eşit haklar için alınması gereken çok yol da var.
Geçtiğimiz günlerde de Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf “Eşcinsellik hastalıktır” dedi. Sizce Gökdemir’in ‘fahişe’ açıklamasıyla Kavaf’ın açıklaması aynı zihniyetin ürünü olarak değerlendirilebilir mi?
İnsan hakları anlayışı eksikliği açısından evet. Bakan Kavaf’ın açıklaması gerçekten çok aptalcaydı. İnsan onurunun herkes için olduğunu anlama konusunda eksiklik var. İnsan onuru, eşit hak herkes içindir; kadınları da eşcinselleri de kapsar. Bakan’ın sözleri çok çılgıncaydı. Ama Almanya’da da eşcinseller hakkında böyle açıklamalar yapan siyasetçiler var.