Krizin Kahini Amerikalı İktisatçı Prof. Dr Nourıel Roubını:
Amerika'da küresel krizi 2006 yılında tahmin ettiği için 'ekonomi kahini' unvanı verilen Amerikalı Prof
Amerika'da küresel krizi 2006 yılında tahmin ettiği için 'ekonomi kahini' unvanı verilen Amerikalı Prof. Dr. Nouriel Roubini, yeni gelişen pazarlar olan Rusya, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Çin, Türkiye, Latin Amerika ülkelerinin Amerika ve Avrupa ülkelerinden çok daha hızlı büyüyerek daha kısa sürede istikrarlı hale geleceklerini söyledi. Roubini; Amerika, Avrupa ve Japonya'nın 2010 yılının ilk 6 aylık döneminin yüzde 3, ikinci altı aylık döneminin ise yüzde 2 büyüyebileceğini açıkladı.
Uludağ İhracatçı Birlikleri, Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği'nin organize ettiği "vizyon toplantıları"nın ilkinin konuğu Prof. Dr. Nouirel Roubini oldu. Bursa'da ekonomiye yön veren firma sahipleri ile yöneticilerinin kişi başına 350 euro ödeyerek katıldığı konferansta konuşan Roubini, Amerika ve Avrupa'nın gelişmesinin yavaş bir şekilde U modeli olarak gerçekleşeceğini, buna karşılık yeni gelişen ülkelerde büyümenin daha hızlı gerçekleşeceğini bildirdi.
Türkiye'nin klasik müşterisi olan Avrupa'dan, avantajlı coğrafi konumunu değerlendirip, Orta Doğu, Orta Asya, Latin Amerika, Yakın Doğu gibi bölgelere öncelikle mal satmaya önem vermesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr Roubini, Amerika'da büyümenin iyimserlerin söylediği gibi çok hızlı V şeklinde veya kötümserlerin dediği gibi ikinci dip ile W şeklinde değil, yavaş bir seyirle U şeklinde olacağını bildirdi.
Avrupa ve Japonya'da da teşviklerle ekonomik canlanmanın başladığını anlatan Roubini, "Bu yılın ilk 6 ayında işler geçen yıldaki durgunluğa göre çok güzel oldu. Ben Avrupa, ABD ve Japonya'da bu yılın ilk 6 ayı için yüzde 3 büyüme beklerken, ikinci altı ayda bunun biraz daha teşviklerin azalması ve ihtiyaçların karşılanması ile azalıp yüzde 2'lerde olacağını tahmin ediyorum. Türkiye'de ise büyüme yüzde 4.5-5 oranında daha iyi gerçekleşecek" dedi.
Devletlerin bir taraftan üretimi canlandırmak için teşvik verirken, diğer taraftan cari açıklarını ve mali politikalarında ipinin ucunu kaçırmamaya çok dikkat etmeleri gerektiğine işaret eden Nouriel Roubini, "Aksi halde Türkiye'de daha önce yaşandığı gibi enflasyonlu günler ortaya çıkar. Bu da cari açıkların önünün alınamaz hale gelmesi, dış borçlarda temerrüde düşülmesi olur. Bugün Yunanistan'ın yaşadığı durum budur. Yunanistan önümüzdeki günlerde borçlarını ödemede temerrüde düşerek, bütün Avrupa'yı
zor durumda bırakabilir. Türkiye'nin 2001 yılındaki krizden sonra aldığı tedbirleri Avrupa'da Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz, İzlanda o zamanlar görerek alabilseydi bugün sıkıntı içerisinde olmazlardı. Türkiye son küresel krizi, 2001 deki kendi finansal krizinden sonra aldığı tedbirlerle, ekonomik temelleri sağlamlaştırdığı, bankacılık sistemini düzenlediği için derinden hissetmedi. Türkiye aldığı tedbirlerle dış borcu azaltıp, döviz kurunu esnek hale getirip faiz dışı fazla veren, merkez bankasını
bağımsızlaştıran, kamu harcamalarını kısan, enflasyon hedeflemesi yaparak, krizin şokunu çok iyi absorbe etmesini bildi. Türkiye şu anda ekonomik yapısı ile güven veriyor. Beşeri kaynaklarınızı iyi yönetirseniz, mesleki eğitime önem verirseniz, AG-GE ile farklı ürünler geliştirirseniz Türkiye 3 yıl içerisinde Avrupa Birliği'ne alınır. Çünkü Avrupa gençleşen nufusu, dinamik üretim anlayışı ile Avrupa Birliği'ne önemli bir kazanım sağlayacaktır. Avrupa'da bugünkü siyasi iklimde reddedilen üyeliğiniz 3 yıl
içerisinde siyasi ikliminde değişmesi ile onların menfaati için kaçınılmaz olacaktır. Şu anda Türkiye'nin ve yeni gelişen ülkelerin ekonomik temelleri, Avrupa ve Amerika'ya göre daha sağlam durumdadır" yorumunda bulundu.
Son günlerde petrol fiyatlarının yeniden 80 dolara çıkması ve emtia fiyatlarındaki yükselişi, küresel büyeme ve üretim gayretlerine bağlayan Roubini, "Ancak otomotiv sektörünün önümüzdeki 10 yıl içerisinde büyük bir patlama ile şarz edilebilir araçlara geçmesi gerekiyor. Temiz ve yenilenebilir enerji üretimi ön plana çıkacak. Türkiye gibi,
enerji ithal eden ülkelerin bu dönemi iyi yönetmeleri gerekiyor. Nükleer santraller, rüzgardan enerji gibi alternatif enerji üretimi yapılması için yoğun gayret sarfetmek gerekiyor. Dünyada petrol arzı azalacağından bu çalışmaların önemi artacak. Petrol fiyatlarının dünyadaki aşırı likitideden dolayı spekülatif olarak yükselme riski de dikkate alınmalıdır. Bundan dolayı da sizin gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler, böyle bir artışta ciddi sıkıntılar yaşayabilirler" diye konuştu.
Dünyadaki ekonomik krizden çıkışın anahtarını, yeni yerlerle ticaret yapmaya ve çeşitlendirmeye açık olmak, yabancı sermayeye kolaylık sağlayıp çekebilmek ve iç tüketimi canlı tutabilmek olarak değerlendiren Roubini, kıymetli paranın da bu büyüme döneminde hiçbir ülkenin işine gelmeyeceğini söyledi. Dolar, euro paritesinin önümüzdeki 3-4 yıl yüzde 10'luk bir bant diliminde aşağı yukarı hareket edeceğine işaret eden Nouriel Roubini, "Yunanistan ve kıyı avrupa ülkelerindeki büyük cari açıkların benzerinin
Amerika'nın başında da olduğunu bilmek gerekiyor. Trilyonlarca dolar dış borç ve cari açık bulunuyor. Bir taraftan büyümeyi sağlamak için teşvikler ve mali destekler yapılırken, diğer taraftan mali plotikiların uçunu kaçırmamak gerekiyor. Uzun süre faizleri sıfırda da tutamazsınız. Böyle bir manzara devam edemez. Bu durum devam ederse büyük enflasyon baskıları gelecektir. Diğer bir alternatif deflasyondur. Ücret ve fiyatları geri çekmeye çalışırsınız. Bu da halkın kabul etmesi zordur Yunanistan'da olduğu
gibi. Yunanistan kamu borcunu yeniden yapılandırır. İyi yapılandıramaz temerrüde düşerse, Avrupa Birliği'nden çıkışlar sadece Yunanistan ile kalmaz, İspanya, İtalya, Portekiz, İzlanda gibi ülkeleri de beraberinde getirir. Mutlaka bu ülkeler için Avrupa'daki çekirdek ülkelerin çok çaba harcayıp yapısal reformlarda yardımcı olup bu ülkeleri stabil hale getirmesi gerekir. Avrupa'da yardımlaşma sürecinin nasıl yönetileceğini önümüzdeki yıllarda göreceğiz" yorumunu yaptı.
Türkiye'nin IMF'yi reddetmesini değerlendiren Roubini, "Anlaşma olsaydı, iç ve dış yatırımcıların güvenini artıracaktı. Mevcut hükümet anlaşmayı yenilemedi. Türkiye'nin ekonomisi canlı, para birimi güçlü, IMF programsız da yapabilir. IMF ile anlaşsaydı sadece güveni artırırdı. Dış yatırımcının gelmesi için daha sağlam bir pozisyon oluştururdu" diye konuştu.
"Yunanistan'daki kriz Türkiye'yi etkiler mi?" sorusunu, "Yunanistan'ın sorunları Türkiye'yi etkilemez. Bu Yunanistan'a yakın AB ülkelerini etkiler" diye cevaplayan Roubini, 2 yıl önce kriz başladığında daha kötümser yorumlarla W teorisini savunduğunun sorulması üzerine, "Bu durum da ortaya çıktı. İkinci düşüş de oldu. Şimdi artık U şeklinde yavaş yükselme başlayacak. Politika yapıcılar bu ekonomik krizlere tepki verirlerse canlanma da hızlı oluyor. Politikacıların kararları artık önem taşıyor" dedi.
Rouibini, son yaşanan ekonomik krizin adını "büyük resesyon, ağır şiddetli finans krizi" olarak koydu.
Konferanstan elde edilen gelir, Otomotiv Teknik Lisesi inşaatına aktarılacak.
Uludağ İhracatçı Birlikleri, Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği'nin organize ettiği "vizyon toplantıları"nın ilkinin konuğu Prof. Dr. Nouirel Roubini oldu. Bursa'da ekonomiye yön veren firma sahipleri ile yöneticilerinin kişi başına 350 euro ödeyerek katıldığı konferansta konuşan Roubini, Amerika ve Avrupa'nın gelişmesinin yavaş bir şekilde U modeli olarak gerçekleşeceğini, buna karşılık yeni gelişen ülkelerde büyümenin daha hızlı gerçekleşeceğini bildirdi.
Türkiye'nin klasik müşterisi olan Avrupa'dan, avantajlı coğrafi konumunu değerlendirip, Orta Doğu, Orta Asya, Latin Amerika, Yakın Doğu gibi bölgelere öncelikle mal satmaya önem vermesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr Roubini, Amerika'da büyümenin iyimserlerin söylediği gibi çok hızlı V şeklinde veya kötümserlerin dediği gibi ikinci dip ile W şeklinde değil, yavaş bir seyirle U şeklinde olacağını bildirdi.
Avrupa ve Japonya'da da teşviklerle ekonomik canlanmanın başladığını anlatan Roubini, "Bu yılın ilk 6 ayında işler geçen yıldaki durgunluğa göre çok güzel oldu. Ben Avrupa, ABD ve Japonya'da bu yılın ilk 6 ayı için yüzde 3 büyüme beklerken, ikinci altı ayda bunun biraz daha teşviklerin azalması ve ihtiyaçların karşılanması ile azalıp yüzde 2'lerde olacağını tahmin ediyorum. Türkiye'de ise büyüme yüzde 4.5-5 oranında daha iyi gerçekleşecek" dedi.
Devletlerin bir taraftan üretimi canlandırmak için teşvik verirken, diğer taraftan cari açıklarını ve mali politikalarında ipinin ucunu kaçırmamaya çok dikkat etmeleri gerektiğine işaret eden Nouriel Roubini, "Aksi halde Türkiye'de daha önce yaşandığı gibi enflasyonlu günler ortaya çıkar. Bu da cari açıkların önünün alınamaz hale gelmesi, dış borçlarda temerrüde düşülmesi olur. Bugün Yunanistan'ın yaşadığı durum budur. Yunanistan önümüzdeki günlerde borçlarını ödemede temerrüde düşerek, bütün Avrupa'yı
zor durumda bırakabilir. Türkiye'nin 2001 yılındaki krizden sonra aldığı tedbirleri Avrupa'da Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz, İzlanda o zamanlar görerek alabilseydi bugün sıkıntı içerisinde olmazlardı. Türkiye son küresel krizi, 2001 deki kendi finansal krizinden sonra aldığı tedbirlerle, ekonomik temelleri sağlamlaştırdığı, bankacılık sistemini düzenlediği için derinden hissetmedi. Türkiye aldığı tedbirlerle dış borcu azaltıp, döviz kurunu esnek hale getirip faiz dışı fazla veren, merkez bankasını
bağımsızlaştıran, kamu harcamalarını kısan, enflasyon hedeflemesi yaparak, krizin şokunu çok iyi absorbe etmesini bildi. Türkiye şu anda ekonomik yapısı ile güven veriyor. Beşeri kaynaklarınızı iyi yönetirseniz, mesleki eğitime önem verirseniz, AG-GE ile farklı ürünler geliştirirseniz Türkiye 3 yıl içerisinde Avrupa Birliği'ne alınır. Çünkü Avrupa gençleşen nufusu, dinamik üretim anlayışı ile Avrupa Birliği'ne önemli bir kazanım sağlayacaktır. Avrupa'da bugünkü siyasi iklimde reddedilen üyeliğiniz 3 yıl
içerisinde siyasi ikliminde değişmesi ile onların menfaati için kaçınılmaz olacaktır. Şu anda Türkiye'nin ve yeni gelişen ülkelerin ekonomik temelleri, Avrupa ve Amerika'ya göre daha sağlam durumdadır" yorumunda bulundu.
Son günlerde petrol fiyatlarının yeniden 80 dolara çıkması ve emtia fiyatlarındaki yükselişi, küresel büyeme ve üretim gayretlerine bağlayan Roubini, "Ancak otomotiv sektörünün önümüzdeki 10 yıl içerisinde büyük bir patlama ile şarz edilebilir araçlara geçmesi gerekiyor. Temiz ve yenilenebilir enerji üretimi ön plana çıkacak. Türkiye gibi,
enerji ithal eden ülkelerin bu dönemi iyi yönetmeleri gerekiyor. Nükleer santraller, rüzgardan enerji gibi alternatif enerji üretimi yapılması için yoğun gayret sarfetmek gerekiyor. Dünyada petrol arzı azalacağından bu çalışmaların önemi artacak. Petrol fiyatlarının dünyadaki aşırı likitideden dolayı spekülatif olarak yükselme riski de dikkate alınmalıdır. Bundan dolayı da sizin gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler, böyle bir artışta ciddi sıkıntılar yaşayabilirler" diye konuştu.
Dünyadaki ekonomik krizden çıkışın anahtarını, yeni yerlerle ticaret yapmaya ve çeşitlendirmeye açık olmak, yabancı sermayeye kolaylık sağlayıp çekebilmek ve iç tüketimi canlı tutabilmek olarak değerlendiren Roubini, kıymetli paranın da bu büyüme döneminde hiçbir ülkenin işine gelmeyeceğini söyledi. Dolar, euro paritesinin önümüzdeki 3-4 yıl yüzde 10'luk bir bant diliminde aşağı yukarı hareket edeceğine işaret eden Nouriel Roubini, "Yunanistan ve kıyı avrupa ülkelerindeki büyük cari açıkların benzerinin
Amerika'nın başında da olduğunu bilmek gerekiyor. Trilyonlarca dolar dış borç ve cari açık bulunuyor. Bir taraftan büyümeyi sağlamak için teşvikler ve mali destekler yapılırken, diğer taraftan mali plotikiların uçunu kaçırmamak gerekiyor. Uzun süre faizleri sıfırda da tutamazsınız. Böyle bir manzara devam edemez. Bu durum devam ederse büyük enflasyon baskıları gelecektir. Diğer bir alternatif deflasyondur. Ücret ve fiyatları geri çekmeye çalışırsınız. Bu da halkın kabul etmesi zordur Yunanistan'da olduğu
gibi. Yunanistan kamu borcunu yeniden yapılandırır. İyi yapılandıramaz temerrüde düşerse, Avrupa Birliği'nden çıkışlar sadece Yunanistan ile kalmaz, İspanya, İtalya, Portekiz, İzlanda gibi ülkeleri de beraberinde getirir. Mutlaka bu ülkeler için Avrupa'daki çekirdek ülkelerin çok çaba harcayıp yapısal reformlarda yardımcı olup bu ülkeleri stabil hale getirmesi gerekir. Avrupa'da yardımlaşma sürecinin nasıl yönetileceğini önümüzdeki yıllarda göreceğiz" yorumunu yaptı.
Türkiye'nin IMF'yi reddetmesini değerlendiren Roubini, "Anlaşma olsaydı, iç ve dış yatırımcıların güvenini artıracaktı. Mevcut hükümet anlaşmayı yenilemedi. Türkiye'nin ekonomisi canlı, para birimi güçlü, IMF programsız da yapabilir. IMF ile anlaşsaydı sadece güveni artırırdı. Dış yatırımcının gelmesi için daha sağlam bir pozisyon oluştururdu" diye konuştu.
"Yunanistan'daki kriz Türkiye'yi etkiler mi?" sorusunu, "Yunanistan'ın sorunları Türkiye'yi etkilemez. Bu Yunanistan'a yakın AB ülkelerini etkiler" diye cevaplayan Roubini, 2 yıl önce kriz başladığında daha kötümser yorumlarla W teorisini savunduğunun sorulması üzerine, "Bu durum da ortaya çıktı. İkinci düşüş de oldu. Şimdi artık U şeklinde yavaş yükselme başlayacak. Politika yapıcılar bu ekonomik krizlere tepki verirlerse canlanma da hızlı oluyor. Politikacıların kararları artık önem taşıyor" dedi.
Rouibini, son yaşanan ekonomik krizin adını "büyük resesyon, ağır şiddetli finans krizi" olarak koydu.
Konferanstan elde edilen gelir, Otomotiv Teknik Lisesi inşaatına aktarılacak.