Emanete el uzatanın yatacak yeri yoktur
Kızılay Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, " Kızılay ve diğer yardım kuruluşlarına yapılan yardımlar emanettir şereftir namustur, buna el uzatanların yatacak yeri yoktur" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Kızılay Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma şöyle:
Kızılay'a katkıda bulunmak insani ve vicdani bir görev olarak algılanıyor. Devlet ya da Kızılay yönetimi kendisine yardım edenlere bir teşekkür mektubu gönderdiğinde bazen tepki ile karşılanıyordu. Görevimiz olan bir işi yaptık bunun için teşekkür mü olur diyorlardı.
Yüzbaşı Mehmet Hamdi'nin Kızılay'a yardım yaparken yazdığı mektuptan bir kısım okumak istiyorum. Mehmet Hamdi mektubunda 'Milletimiz zengin, vatanımız maddeten servet sahibi olsaydı Kızılay'a daha fazla yardımda bulunabilirdik. Tütün akçesinden biriktirebildiğimiz 300 kuruşun hediye olarak kabul edilerek bizi memnun etmenizi rica ederiz' demişti.
KIZILAY PAKİSTAN'DA TAM 2 BİN EV İNŞAA ETTİ
Bu beyaz bayrak üzerindeki kırmızı hilal merhameti temsil etmektedir. Ruh kökümüz adeta Kızılay’da kurumsallaşmıştır. Hemen bir anekdotu paylaşmak isterim. Pakistan Hindistan, Afganistan'daki kardeşlerimiz gerek Osmanlı'nın son döneminde gerekse Kurtuluş savaşında bileziklerini ziynet eşyalarını çıkarıp bize destek oldular. Pakistan'daki depremin ardından devlet olarak tüm imkanlarımızla orada olduk. Türkiye Cumhuriyeti'nin tek tek vatandaşları da seferber oldular. Açılan kampanyalara ciddi destekler verildi. Kızılay Pakistan'da tam 2 bin ev inşaa etti. Türkiye'de Kızılay'a bir ev yapacak kadar para veriyorsunuz Kızılay'da gidiyor o evi orada inşaa ediyor. Başbakanından köylüsüne, memuruna esnafına kadar orada evler yaptılar. Pakistanlı kardeşlerinin dertlerine derman olmaya çalıştılar.
Kızılay'ın harcında çok geniş bir coğrafyanın maddi yardımları kadar hayır duaları vardır. Bir buçuk asır önce Filistin’in İran'ın, Balkanların, tüm Ortadoğu'nun faaliyetleri ile hayata geçirilen bu kurum tüm dünyaya yardım ulaştırıyor. Kızılay sadece Gazze'de, Musul'da, Kerkük'te yardım dağıtmıyor. Endonezya'da Srilanka'da, Şili'de Haiti'de yaraları sardı ve sarıyor.
Buradan Haiti'ye 20 saatlik uçuş ile varabiliyorsunuz. Dünyanın ilk yardım dağıtan kuruluşu Kızılay oldu. Kızılay sadece bir yardım kuruluşu olarak değil, oralara Türkiye'yi tanıtan, paylaşmasını ve yardımlaşmasını oralara taşıyan bir kurumdur. Ben bir kez daha buradan Kızılay yönetimine milletçe göğsümüzü kabarttıkları için şükranlarımı sunuyorum.
KALBİNDE MERHAMET BULUNAN BİR KÜLTÜRÜN ÇOCUKLARIYIZ
Benim Sudan seyahatimde o dönem Darfur'a hiçbir siyasetçiyi almıyorlar. Sudan'ı ziyaret ettim ve Darfur'u görmek istiyorum dedim. Cumhurbaşkanı bizi sıkıntıya sokarsınız dedi. Sonunda peki dediler ve bizde gittik. Orada çok farklı bir coşku ile bizi karşıladılar. Ben burada bizi bir kampa götürün dedim ve bizi bir kampa götürdüler. Tamamen çadırlardan oluşan, yolu suyu olmayan bir kamp. O günde enteresandır orada bir kaç çadırın içerisinde sünnte yapılıyor. Fakat bizi duygulandıran rahatsız eden bir jiletle steril falan değil 3 tane çocuğu sünnet ediyorlardı. Her taraf kan revan içinde. Bu hali görünce gözyaşlarımızı tutamadık ve ağlamaya başladık. Hemen arkadaşlarımızla konuştuk buraya süratle sahra hastanesi kuralım dedik ve hemen Kızılay ve Sağlık Bakanlığı orada. Az önce görüştüm ve ne âlemdeyiz diye sordum. Hamdolsun bu yıl orada 10 bin çocuğu sünnet ediyorlar. Biz kalbinde merhamet adlı çınar bulunan bir kültürün bir medeniyetin çocuklarıyız.
Dini dili rengi hiç farketmez. İşte onun için Haiti'de de Kızılay var. Haiti Hıristiyan bir ülke. Ama biz yaradılanı yaradandan ötürü seven bir medeniyetin çocuklarıyız. Bunun için ordayız. Kim yolda kaldıysa, kimin yarası ve sızısı varsa, kim bir afete maruz kaldıysa biz orada olmak zorundayız. Biz nasıl Srilanka'da evlerinden edinen 250 bin kişiye yardım dağıtıyorsak aynı şekilde Tacikistan'a da gidiyor toprak kaymasından dolayı evlerinden olan 150 ailenin elinden tutuyoruz. Bizim sadece Gazze için sesimizi yükselttiğimizi düşünenler büyük yanılgı içindedirler. Biz insan olmanın gereği ne ise onu yapıyoruz. Bu bakımdan Kızılay'ı huzurlarınızda tekrar tebrik ediyorum. Küresel ölçekte bir güce dönüşmesinin yansımasını aynen Kızılay'da da görüyoruz.
SAĞ ELİN VERDİĞİNİ SOL EL GÖRMEZ
Bizim yardımlaşma kültürümüzde sağ elin verdiğini sol el görmez. Kızılay her faaliyetini büyük bir gururla anlatmalı ama Kızılay’a gelen yardımlar belki onlar gizli olmalı. Teşvik anlamında ayrı, bunlar iftiharla kamuoyuna duyurulmalı. Kızılay bugün bu duruma nasıl geldi herkes tarafından bilinmelidir. Bu sayede yardımlarında artış kaydedeceğine gönülden inanıyorum. Bu vesile ile bir hususu da paylaşmak istiyorum. Gerek kamu kaynaklarının kullanımında, gerek yardım kaynaklarının kullanımında suistimale gitmek çok büyük bir cinayettir. İnsanların iyi niyetlerini suistimal etmektir ki bunun telafisi uzun zamanlar alabilir.
Kendi bir parça ekmeğini bir lokmasını insanlar muhtaçlarla paylaşmak için veriyorlar. O bir emanettir namus kadar önemlidir. O emanete el uzatanın yatacak yeri yoktur.En az yolsuzluk kadar en az yolsuzluk yapanlar kadar haksız yere ithamlarda bulunanlar kişi ve kurumları haksız yere karalayanlarda büyük bir sorumsuzluk, büyük bir yanlışlık içinde olurlar.
Kızılay'ın da bu tür olay ve propagandalardan etkilendiğini biliyoruz. Samimiyetle çalışan birçok sivil toplum örgütünün de bundan etkilendiğini görüyoruz. Kızılay her zaman en yüksek hassasiyeti göstererek hareket etmiştir. Bu hassasiyeti kurumsallaştırarak aynen devam edin. Özellikle yardımların izlenmesi için başlatılan yazılım projesini lütfen biran önce bitirin. Yardım yapan kişinin bilgisayar başında kime yardım yaptığını nasıl gittiğini online olarak görsün.
BAŞBAKAN MI BULACAĞIZ?
İstanbul'da Vakıf Gureba Hastanesi’nde bir olay yaşadım. Bir Urfalı kardeşim hışımla bana doğru geldi. Bağırıyor çağırıyor. Hayırdır neden bağırıyorsun dedi ki bunlar babamı öldürecek. Kim doktorlar neden dedi ki ellerinde kan var bana yok diyorlar. Başbakanım var ellerinde kan bana yok diyorlar. Benden alın diyorum senin kanın olmaz dedi. Başhekim ile görüştük problem çözüldü. Bağırıp çağırmakta haklı. Her kan için oraya Başbakan mı bulacağız?
Burada bir açık var. İşte bu açığı Allah razı olsun Kızılay bitirdi. Eskiden TV yoktu radyolardan durmadan kan aranmasıyla ilgili anonslar duyardık, sonra televizyonlarda duyardık. Artık bunları duymuyoruz. O dönemler geride kaldı. Sadece git Çapa'ya kan ver o dönem geride kaldı. Bunlar modern Türkiye'nin attığı adımlardır. Tabii Kızılay sadece yurt dışına dönük bir kuruluş değil. Elazığ'da hemen tırları ile her şeyi ile her yere yetişti. Çadırlar, erzaklar her şey yetişti. Mesele bu. Ama lojistik merkez oraya yakın olan bir yerde olmasaydı bunlar olabilir miydi? Şimdi Türkiye'nin değişik noktalarında lojistik merkezler var.
Ayyıldızlı bayrağımızla nasıl gurur duyuyorsak, kırmızı hilalle de gurur duyuyoruz. Allah yolunuzu yolumuzu, bahtımızı açık etsin.
Kızılay'a katkıda bulunmak insani ve vicdani bir görev olarak algılanıyor. Devlet ya da Kızılay yönetimi kendisine yardım edenlere bir teşekkür mektubu gönderdiğinde bazen tepki ile karşılanıyordu. Görevimiz olan bir işi yaptık bunun için teşekkür mü olur diyorlardı.
Yüzbaşı Mehmet Hamdi'nin Kızılay'a yardım yaparken yazdığı mektuptan bir kısım okumak istiyorum. Mehmet Hamdi mektubunda 'Milletimiz zengin, vatanımız maddeten servet sahibi olsaydı Kızılay'a daha fazla yardımda bulunabilirdik. Tütün akçesinden biriktirebildiğimiz 300 kuruşun hediye olarak kabul edilerek bizi memnun etmenizi rica ederiz' demişti.
KIZILAY PAKİSTAN'DA TAM 2 BİN EV İNŞAA ETTİ
Bu beyaz bayrak üzerindeki kırmızı hilal merhameti temsil etmektedir. Ruh kökümüz adeta Kızılay’da kurumsallaşmıştır. Hemen bir anekdotu paylaşmak isterim. Pakistan Hindistan, Afganistan'daki kardeşlerimiz gerek Osmanlı'nın son döneminde gerekse Kurtuluş savaşında bileziklerini ziynet eşyalarını çıkarıp bize destek oldular. Pakistan'daki depremin ardından devlet olarak tüm imkanlarımızla orada olduk. Türkiye Cumhuriyeti'nin tek tek vatandaşları da seferber oldular. Açılan kampanyalara ciddi destekler verildi. Kızılay Pakistan'da tam 2 bin ev inşaa etti. Türkiye'de Kızılay'a bir ev yapacak kadar para veriyorsunuz Kızılay'da gidiyor o evi orada inşaa ediyor. Başbakanından köylüsüne, memuruna esnafına kadar orada evler yaptılar. Pakistanlı kardeşlerinin dertlerine derman olmaya çalıştılar.
Kızılay'ın harcında çok geniş bir coğrafyanın maddi yardımları kadar hayır duaları vardır. Bir buçuk asır önce Filistin’in İran'ın, Balkanların, tüm Ortadoğu'nun faaliyetleri ile hayata geçirilen bu kurum tüm dünyaya yardım ulaştırıyor. Kızılay sadece Gazze'de, Musul'da, Kerkük'te yardım dağıtmıyor. Endonezya'da Srilanka'da, Şili'de Haiti'de yaraları sardı ve sarıyor.
Buradan Haiti'ye 20 saatlik uçuş ile varabiliyorsunuz. Dünyanın ilk yardım dağıtan kuruluşu Kızılay oldu. Kızılay sadece bir yardım kuruluşu olarak değil, oralara Türkiye'yi tanıtan, paylaşmasını ve yardımlaşmasını oralara taşıyan bir kurumdur. Ben bir kez daha buradan Kızılay yönetimine milletçe göğsümüzü kabarttıkları için şükranlarımı sunuyorum.
KALBİNDE MERHAMET BULUNAN BİR KÜLTÜRÜN ÇOCUKLARIYIZ
Benim Sudan seyahatimde o dönem Darfur'a hiçbir siyasetçiyi almıyorlar. Sudan'ı ziyaret ettim ve Darfur'u görmek istiyorum dedim. Cumhurbaşkanı bizi sıkıntıya sokarsınız dedi. Sonunda peki dediler ve bizde gittik. Orada çok farklı bir coşku ile bizi karşıladılar. Ben burada bizi bir kampa götürün dedim ve bizi bir kampa götürdüler. Tamamen çadırlardan oluşan, yolu suyu olmayan bir kamp. O günde enteresandır orada bir kaç çadırın içerisinde sünnte yapılıyor. Fakat bizi duygulandıran rahatsız eden bir jiletle steril falan değil 3 tane çocuğu sünnet ediyorlardı. Her taraf kan revan içinde. Bu hali görünce gözyaşlarımızı tutamadık ve ağlamaya başladık. Hemen arkadaşlarımızla konuştuk buraya süratle sahra hastanesi kuralım dedik ve hemen Kızılay ve Sağlık Bakanlığı orada. Az önce görüştüm ve ne âlemdeyiz diye sordum. Hamdolsun bu yıl orada 10 bin çocuğu sünnet ediyorlar. Biz kalbinde merhamet adlı çınar bulunan bir kültürün bir medeniyetin çocuklarıyız.
Dini dili rengi hiç farketmez. İşte onun için Haiti'de de Kızılay var. Haiti Hıristiyan bir ülke. Ama biz yaradılanı yaradandan ötürü seven bir medeniyetin çocuklarıyız. Bunun için ordayız. Kim yolda kaldıysa, kimin yarası ve sızısı varsa, kim bir afete maruz kaldıysa biz orada olmak zorundayız. Biz nasıl Srilanka'da evlerinden edinen 250 bin kişiye yardım dağıtıyorsak aynı şekilde Tacikistan'a da gidiyor toprak kaymasından dolayı evlerinden olan 150 ailenin elinden tutuyoruz. Bizim sadece Gazze için sesimizi yükselttiğimizi düşünenler büyük yanılgı içindedirler. Biz insan olmanın gereği ne ise onu yapıyoruz. Bu bakımdan Kızılay'ı huzurlarınızda tekrar tebrik ediyorum. Küresel ölçekte bir güce dönüşmesinin yansımasını aynen Kızılay'da da görüyoruz.
SAĞ ELİN VERDİĞİNİ SOL EL GÖRMEZ
Bizim yardımlaşma kültürümüzde sağ elin verdiğini sol el görmez. Kızılay her faaliyetini büyük bir gururla anlatmalı ama Kızılay’a gelen yardımlar belki onlar gizli olmalı. Teşvik anlamında ayrı, bunlar iftiharla kamuoyuna duyurulmalı. Kızılay bugün bu duruma nasıl geldi herkes tarafından bilinmelidir. Bu sayede yardımlarında artış kaydedeceğine gönülden inanıyorum. Bu vesile ile bir hususu da paylaşmak istiyorum. Gerek kamu kaynaklarının kullanımında, gerek yardım kaynaklarının kullanımında suistimale gitmek çok büyük bir cinayettir. İnsanların iyi niyetlerini suistimal etmektir ki bunun telafisi uzun zamanlar alabilir.
Kendi bir parça ekmeğini bir lokmasını insanlar muhtaçlarla paylaşmak için veriyorlar. O bir emanettir namus kadar önemlidir. O emanete el uzatanın yatacak yeri yoktur.En az yolsuzluk kadar en az yolsuzluk yapanlar kadar haksız yere ithamlarda bulunanlar kişi ve kurumları haksız yere karalayanlarda büyük bir sorumsuzluk, büyük bir yanlışlık içinde olurlar.
Kızılay'ın da bu tür olay ve propagandalardan etkilendiğini biliyoruz. Samimiyetle çalışan birçok sivil toplum örgütünün de bundan etkilendiğini görüyoruz. Kızılay her zaman en yüksek hassasiyeti göstererek hareket etmiştir. Bu hassasiyeti kurumsallaştırarak aynen devam edin. Özellikle yardımların izlenmesi için başlatılan yazılım projesini lütfen biran önce bitirin. Yardım yapan kişinin bilgisayar başında kime yardım yaptığını nasıl gittiğini online olarak görsün.
BAŞBAKAN MI BULACAĞIZ?
İstanbul'da Vakıf Gureba Hastanesi’nde bir olay yaşadım. Bir Urfalı kardeşim hışımla bana doğru geldi. Bağırıyor çağırıyor. Hayırdır neden bağırıyorsun dedi ki bunlar babamı öldürecek. Kim doktorlar neden dedi ki ellerinde kan var bana yok diyorlar. Başbakanım var ellerinde kan bana yok diyorlar. Benden alın diyorum senin kanın olmaz dedi. Başhekim ile görüştük problem çözüldü. Bağırıp çağırmakta haklı. Her kan için oraya Başbakan mı bulacağız?
Burada bir açık var. İşte bu açığı Allah razı olsun Kızılay bitirdi. Eskiden TV yoktu radyolardan durmadan kan aranmasıyla ilgili anonslar duyardık, sonra televizyonlarda duyardık. Artık bunları duymuyoruz. O dönemler geride kaldı. Sadece git Çapa'ya kan ver o dönem geride kaldı. Bunlar modern Türkiye'nin attığı adımlardır. Tabii Kızılay sadece yurt dışına dönük bir kuruluş değil. Elazığ'da hemen tırları ile her şeyi ile her yere yetişti. Çadırlar, erzaklar her şey yetişti. Mesele bu. Ama lojistik merkez oraya yakın olan bir yerde olmasaydı bunlar olabilir miydi? Şimdi Türkiye'nin değişik noktalarında lojistik merkezler var.
Ayyıldızlı bayrağımızla nasıl gurur duyuyorsak, kırmızı hilalle de gurur duyuyoruz. Allah yolunuzu yolumuzu, bahtımızı açık etsin.