3. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Bilimsel Araştırma Kulübü tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi, OMÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı.

OMÜ Bilimsel Araştırma Kulübü tarafından düzenlenen ve Türkiye genelinde 26 tıp fakültesinden 210 öğrencinin katılımıyla yapılan 3. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi'nin açılışına OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, Emniyet Müdürü Muzaffer Erkan, Atakum Belediye Başkanı Metin Burma, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Haydar Şahinoğlu, Tıp Fakültesi Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Bekir Selçuk, OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Mikroboyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Günaydın, OMÜ Bilimsel
Araştırma Kulübü Başkanı Mehmet Turgut, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
OMÜ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Aynur Özgür'ün yönettiği koronun verdiği mini konser ile başlayan kongrenin açılışını yapan ve OMÜ Tıp Fakültesi'nin bir eğitim kurumu olarak amacının toplumun sağlık düzeyini yükseltebilecek nitelikli, bilgili hekimler yetiştirmek olduğunu söyleyen TIP Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Haydar Şahinoğlu, "21. yüzyıla bakıldığında eğitimde başarıyı yakalamış toplumlar, çağdaş uygarlığa ve teknolojiye sahip
olmuşlar ve sonuçta sosyoekonomik düzeyi yüksek bir yapı kazanmışlar. İyi eğitilmiş, sağlıklı ve ekonomik sorunlarını çözmüş insanlar topluluğunda özgür düşünce ve bilimin değeri daha iyi anlaşılmaktadır. Aksine çağdaş uygarlığı yakalayamayan ülkeler gelişmiş ülkelerin kendilerine verdikleri ile yetinmek zorunda kalan ülkelerdir. Çağımızda bilgi üretimi ve iletişim baş döndürücü bir hızla ilerlemekte. Buna paralel bir şekilde tıp bilimi de olağanüstü bir hızla ilerlemekte. Bu arada aşırı derecede
teknikleşerek ve pahalılaşarak insancıl özelliğini yitirmektedir. Bu bilinçle kendinizi yeniden gözden geçirmek zorunda olduğunuzu bilmelisiniz" dedi.
Bilimin olduğu yerde günün aydınlık olduğunu ve geleceğin aydınlık olduğunu belirten OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, "İnsanlığın var olduğundan beri en önemli değer, bilgi, özellikle bilimsel bilgidir. Günümüzde bu çok daha bariz bir hal aldı. Zaman geçtikçe bilgideki değişikliklerin hızı da çok artmaktadır. Kendi alanım olan radyolojide nerdeyse her ay yeni bir bilgi ile muhatap olduğumuzu biliyorum, o bilgiyi de donanmamız gerektiği zorunluluğunu hep hissettim. Tıp alanında, radyolojide hiçbir
zaman bir sene bir önceki senenin işlemlerini yaparak geçmemiştir, daima yeni bilgiler eklenmiştir. Bilimsel bilgi çok hızlı değişiyor, öyle ki 3-5 sene önce doğru bildiğimiz şeyin bugün yanlış olduğunu öğreniyoruz ya da 50-60 yıl kullandığımız bir bilginin ya da uygulamanın tarihe karıştığını çok rahatlıkla görebiliyoruz. Bu da bir kişinin bütün bilgilere bakarken bir yandan da kuşkuyu da bir kenarda tutması gerektiğini göstermektedir. Bilimsel bilgiyi donanacağız, onunla işlemlerimizi yapacağız, gerekli
analizleri, çözümlemeleri yapacağız ama o bilimsel bilginin mutlak gerçek olmayabileceğini de bir kenarda tutacağız. Gerçek ya da bilimsel bilgi dediğimizde en önemli unsur analiz edebilmek, çözümleyebilmektir. Tıp alanı öyle bir alan ki, bu araştırma ve analizin en yoğun olduğu ve olması gerektiği bir alan olduğu gibi tam tersine hiçbir bilimsellikle ilgisi olmayan uygulamaların da çok rahatlıkla yer bulduğu bir alandır. Tarihte Şamanlar önemli tıp adamlarıdır. Yaptıkları işin bir yerinde bilimsel bilgi
varken, bir yanında göz boyama ya da illüzyon vardır. Bir tıpçının bu konuda da çok dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
İlk göz ağrısının beyin cerrahisi olduğunu ve hala aktif olarak damar hastalıkları yoğunluklu ameliyat hayatının devam ettiğini söyleyen Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Hastalıkları Bölüm Başkanı ünlü cerrah Prof. Dr. Murat Günel, "Beyin kanaması denilince, özellikle genç insanlarda düşünüldü zaman bu beyin kanamaları genelde beyin damarlarındaki bozukluklardan dolayı ortaya çıkıyor. Damarlardaki bu baloncuk gibi gelişmeler, damarlar kadar sağlam değiller, en büyük sorun bu damarların
patlaması ve beyin kanamasına yol açması. Genetik araştırmalar sayesinde bulduğumuz genlerin hastalıklara sebep olması, yani sebep sonuç ilişkisi. Genetik araştırmalar sayesinde hastalıklara yol açan molekülleri, genleri ve yolaçları buluyoruz. İlk amaç hastalıklara yol açan genleri bulmak, genleri bulduktan sonra çoğu zaman sürprizler ortaya çıkıyor. Bir sonraki aşama bu genlerin fonksiyonunu anlamak üzerine yoğunlaşan çalışmalardır. Bu genler anlaşıldıktan sonra diğer moleküllerle intivaksiyonu, hayvan
modelleri ve bu modellerin geliştirilmesinden sonra yeni tedaviler ve klinik denemeler ortaya çıkıyor. Bunlar sayesinde yeni tedavilere yol açılıyor" şeklinde konuştu.
Açılışların ardından farklı üniversitelerden gelen öğretim üyeleri sunumlarını yaptı. Kongrenin 2 gün süreceği bildirildi.