Facebook yüzünden başınız belaya girebilir
Facebook çılgınlığı tüm dünyada giderek yaygınlaşıyor.
Henüz 23 yaşında olan Mark Zuckerberg`in başımıza musallat ettiği Facebook debdebe içinde büyüyor. Günde yaklaşık 250 bin yeni üye edinen site, Zuckerberg`in bu yaşta CEO olmasını sağladı ve 45 milyona ulaşan kullanıcı sayısıyla internetin yeni gözbebeği haline geldi. Microsoft, Google ve Yahoo gibi devasa şirketler Facebook`a ortak olmak için birbiriyle yarışıyorlar.
Olan biten aslında tüm diğer sosyal networking siteleriyle aynı. Arkadaş ekle, mesajlaş, çiçek gönder, beraber oyun oyna vesaire... 2002`de Friendster isimli arkadaşlık sitesi vardı, sonra 2003`te Yonja, 2004`te 80630 ve MySpace, geçen yıl da Sosyomat patladı. Şimdi Facebook gündemde. Aşağı yukarı her bir buçuk yılda bir yeni bir sosyal networking modası çıkıyor. Facebook da bunlardan biri.
Sitenin özelliği herkesin gerçek ismiyle kayıt olması. Yani takma adlar burada yok. Ad ve soyadı formatında istediğiniz kişiyi aratabiliyorsunuz. Siz de kimliğinizdeki isminizle varsınız. Dolayısıyla arkadaşlarınızı arayıp buluyor, sonra da listenize ekliyorsunuz. Soyadlarını hatırlayabilirseniz kreşteki arkadaşlarınızı bile bulmanız olası. Zamanla arkadaşların listeleri taranıp sanki orada açık ve net olarak belirtilmemiş gibi "Sen de Gülşen`in arkadaşı mısın, aaa! Ben Nevzat." diyerek şansınızı deniyorsunuz. Buradan gerisi ise bilindik.
"Merhaba, bu güzel fotoğrafı görünce selam vermeden geçmek istemedim" veya "Biliyor musun ben de DJ Tiesto`ya bayılıyorum" gibisinden saltolar uzayıp gidebiliyor. Facebook`un farkı detaylara çok önem verilmiş olması ve bağlayıcılığı. İlgilenmeniz gereken o kadar çok detay, oyun ve uygulama var ki üstüne para alsanız yeridir. Peki Facebook çılgınlığının size geri dönüşü ne oluyor? Dikkat etmeniz gereken birçok ayrıntı var.
Kimlik hırsızlığıFacebook`a gerçek isim ve soyadınızla kayıt oluyorsunuz. Kimse sizi buna zorlamıyor ama işleyiş bu şekilde. Gerçek isminizle girmezseniz, insanlara kim olduğunuzu anlatmanız ayrı bir mesele. Gerçek isminiz, soyadınız, doğum tarihiniz, doğum yeriniz, telefon numaranız, mail adresiniz gibi bilgileri Facebook`a girdikten sonra tüm internet alemine "Buyurun bunları çalın, beni bir güzel dolandırın" demiş gibi oluyorsunuz. Zira bu bilgiler gizlenebilse de çoğu kullanıcı bunu nasıl yapacağını bilmiyor ve çözemiyor. Çünkü sitenin ayarlar kısmı çok kompleks. Tek bir ayar penceresi yok. Her ayar için ayrı bir sayfaya tıklamak gerekiyor.
Ayrıca kullanıcılar bir diğer kullanıcının hobilerini, hoşlandığı şeyleri, hoşlanmadıklarını, çalıştığı iş yerlerini ve fotoğraflarını tek tıklamayla görebiliyor. Arkadaş listenizden birinden anne kızlık soyadınızı da öğrenen birisi ocağınıza incir ağacı dikebilir. Hangi banka hesabını kullandığınızı bilen biri bütün gerekli bilgileri oradan edinerek kredi kartınızı kendi adresine bile göndertebilir.
Dahası birilerine sizin kimliğinizi kullanarak tehdit mailleri atıp internet hesaplarınızın şifrelerini de çalabilirler. Tüm bilgilerinizle yeni bir hesap açıp, tüm arkadaşlarınızı ekleyerek kendisini siz gibi tanıtabilecek insanlar var.
Facebook`ta sadece 2007`nin ilk altı ayında 40 bin kimlik hırsızlığı olayı yaşandı. Sadece bu kimlik hırsızlıklarıyla üç milyon dolar civarında para cebe indirilmiş. Üstelik ilk altı ayda Facebook`un kullanıcı sayısının şu andakinden çok çok daha az olduğunu tahmin edersiniz.
Bağımlılık yapıyor
Facebook hayatınıza yeni bir iş olarak giriyor. Sizden kendisine vakit ayırmanızı, hatta onun için çalışmanızı istiyor. Kronik bir şekilde çeşitli periyotlarla, işte ve evde Facebook`a girerek ne olmuş ne bitmiş kontrol etmek zorundasınız. Bundan kaçamıyorsunuz. Sitesi size sürekli mesajlar gönderiyor. "Biri arkadaş olmak istiyor, film izlemeye davet etti, mesaj kutuna bir şeyler yazdı, yeni fotoğraf ekledi" gibisinden mesajlarla her gün siteye çağrılıyorsunuz. Sadece beş dakikalığına kontrol için girdiğinizde saatler çoktan akıp gitmiş oluyor. Bundan dolayı uzmanlar Facebook`u "sanal kokain" olarak tanımlıyorlar.
Peninsula isimli bir şirketin yaptığı araştırmanın sonuçları ise hayli şaşırtıcı. Araştırmada İngiltereli çalışanların Facebook`ta geçirdikleri zaman dolayısıyla ayda 233 milyon saatlik bir işgücü kaybı yaşandığı ortaya çıkarılmış. Avustralya`da ise Facebook nedeniyle yıllık dört milyar dolar civarında zarar ediliyor. Bu nedenle Avustralya`da 3500 şirkette Facebook engellendi ve bu şirketlerin sayısı giderek artıyor.
Kariyerinizi karartabilir
Facebook`u sadece siz ve arkadaş çevreniz kullanmıyor. Muhtemelen işverenlerinizin ve müdürlerinizin de bu siteden haberi var. Dahası birçok firmada işverenler, bir kişiye iş teklifi yapmadan önce onu internette iyice araştırıyorlar. Önceden bu iş için Google tercih ediliyordu. Fakat son bir yıl içinde Facebook çok daha iyi bir kaynak haline geldi. Bu durumda profilinize komik olsun diye eklediğiniz bir fotoğrafın bile işi kaybetmenize sebep olması muhtemel. İnsan kaynakları şirketleri Facebook`u etkin bir şekilde insan denetimi için kullanıyor. Profilinizde görülen mesajlarda bir arkadaşınızın şaka bile olsa travestilere laf atarak eğlendiğiniz bir geceyi anlatması işveren için pek de etkileyici görünmeyebiliyor.
Sitede yaptığınız her şey kaydedildiği ve diğer kullanıcılar tarafından görülebildiği için işvereniniz beyhude işlere ayırdığınız vakti görüp size kapıyı gösterebilir. Geçtiğimiz yıl Miami`de yaşanan bir olay tam ders olacak cinsten. Bir Miami Üniversitesi öğrencisi, Facebook profilindeki fotoğrafı eğlence niyetine Miami`de tecavüz suçundan aranan bir adamın fotoğrafıyla değiştirmişti. Neticede öğrenci "Paniğe neden olmak" suçundan tutuklandı ve temiz sabıka kaydına yok yere bir ekleme yapmış oldu.
Arkadaş listeniz sizi ele veriyor
Facebook, "Kimin daha fazla arkadaşı var" yarışmasına dönmüş durumda. Çıkış noktası insanların eski okul arkadaşlarını bulmasıyken artık insanlar birbirlerini listelerine eklemek için mücadele ediyorlar. "Nüfuzlu kişilik" deyiminin bir insanı tanımlamak için kullanıldığı bir ülkede bunun ne seviyede ve ne amaçla suistimal edildiğini tahmin edersiniz.
Facebook`ta diğer kullanıcılar arkadaş listenizin tamamını görebiliyorlar. Bu durumda listenizde karanlık veya imajı kötü olan isimlerin bulunması pek de yararınıza olmaz. Ayrıca bu durum, hastalıklı kişilerin arkadaş listenizdeki kimi insanları rahatsız etme ihtimallerini de beraberinde getiriyor.
Arkadaş listesini büyütme saplantısının içinde bir de listede ünlü isimlerin bulunmasının prim yaptığı inancı var. Bu, o kişiye ulaşmak isteyen birçok kişinin eğer o ünlü listenizdeyse sizi de rahatsız edeceği manasını taşıyor. Listenizde bulunan ünlünün bazı sevilmeyen yönleri varsa, mesela mafyöz bir tipse ya da medya oyuncağıysa arkadaşlarınız sizden yavaş yavaş uzaklaşabiliyor.
Suistimale davetiye çıkaran site
Facebook`a kayıt olurken okumadan hemen onayladığınız sözleşmede yer alan bazı cümleler başınıza gelecekleri önceden haber veriyor. "Elimizde bulunan bilgileri üçüncü kişilerle, şirketlerle, ortaklık ya da benzeri bir ilişki içinde olduğumuz firmalar ve şahıslarla paylaşabiliriz" cümlesini kabul ettiğiniz andan itibaren tüm bilgilerinizin isteyene verilebileceğini kabul ediyorsunuz. Bu da doğum tarihinizden mezuniyet tarihlerinize, arkadaş listenizden hobilerinize kadar hakkınızdaki her bilginin satılabilir olduğunu kabullenmeniz demek. Mail adresiniz ve şifresi de buna dahil. Bundan dolayı kısa bir süre sonra sayısız spam mail ile posta kutunuzun şişmesine şaşırmayın.
Birdenbire bir salgın haline dönüşen ve girdap gibi cümle internet kullanıcısını içine çeken sitenin başınıza açabileceği şeylerin listesi oldukça kalabalık. Kandırıp dolandırdığınız, parasını ödemediğiniz ya da köşe bucak kaçtığınız herkesle karşılaşmanız an meselesi.
Bunun yanında listenizde 5000 kişi olsa da bunlar sadece o listede duruyorlar. Arkadaşlık kavramının içini boşaltan site şişirme bir sosyallik yaratıyor. İlkokul arkadaşlarınızı bulsanız bile bir "Merhaba" demeden listeye ekliyorsunuz. Dolayısıyla sosyalleşme sadece kimin daha çok sayıda arkadaşı var yarışına dönüşüyor. İşin kötüsü sitede herkesin bu durumu kanıksamış olması.
Son olarak Facebook`tan çıkmanın mümkün olmadığını da söyleyelim. Hesabınızın silinmesini isteseniz bile silinmiyor. Sadece inaktif hale getiriliyor. Diğer insanların listesinde yine görünüyorsunuz. Yaptığınız her şey, attığınız bütün mesajlar, fotoğraflarınız ve bilgileriniz duruyor. İstediğiniz an aynı isimle ve şifreyle kullanıcınızı tekrar aktif edebilirsiniz. Bunun Facebook`a verdiğiniz tüm bilgilerin sonsuza dek kullanılabileceği anlamına geldiğini söylemeye gerek bile yok. Sildiğiniz bilgilerin hiçbiri veritabanından silinmiyor.
Sayfanızda görünmese bile kaydettiğiniz ve sildiğiniz en ufak bilgi arşivlerdeki yerini alıyor. Bu bilgilerle alışveriş alışkanlıklarınızdan banka hesabınıza, ilişki içinde olduğunuz insanlardan yemek, sinema, müzik zevkinize kadar her şey takip edilebilir hale geliyor. Bu bilgilerin sizi ne duruma sokacağını ve bunların ne amaçla kullanılabileceğini detaylı bir şekilde düşünürseniz sonucun nerelere varabileceğine dair olasılıklar son derece korkutucu. Az da olsa kimliğinizi saklama ihtiyacı hissediyorsanız ve özel bilgileriniz konusunda hassassanız, Facebook size göre değil. Zira sonradan paranoyak olabilirsiniz.
Boxer
Olan biten aslında tüm diğer sosyal networking siteleriyle aynı. Arkadaş ekle, mesajlaş, çiçek gönder, beraber oyun oyna vesaire... 2002`de Friendster isimli arkadaşlık sitesi vardı, sonra 2003`te Yonja, 2004`te 80630 ve MySpace, geçen yıl da Sosyomat patladı. Şimdi Facebook gündemde. Aşağı yukarı her bir buçuk yılda bir yeni bir sosyal networking modası çıkıyor. Facebook da bunlardan biri.
Sitenin özelliği herkesin gerçek ismiyle kayıt olması. Yani takma adlar burada yok. Ad ve soyadı formatında istediğiniz kişiyi aratabiliyorsunuz. Siz de kimliğinizdeki isminizle varsınız. Dolayısıyla arkadaşlarınızı arayıp buluyor, sonra da listenize ekliyorsunuz. Soyadlarını hatırlayabilirseniz kreşteki arkadaşlarınızı bile bulmanız olası. Zamanla arkadaşların listeleri taranıp sanki orada açık ve net olarak belirtilmemiş gibi "Sen de Gülşen`in arkadaşı mısın, aaa! Ben Nevzat." diyerek şansınızı deniyorsunuz. Buradan gerisi ise bilindik.
"Merhaba, bu güzel fotoğrafı görünce selam vermeden geçmek istemedim" veya "Biliyor musun ben de DJ Tiesto`ya bayılıyorum" gibisinden saltolar uzayıp gidebiliyor. Facebook`un farkı detaylara çok önem verilmiş olması ve bağlayıcılığı. İlgilenmeniz gereken o kadar çok detay, oyun ve uygulama var ki üstüne para alsanız yeridir. Peki Facebook çılgınlığının size geri dönüşü ne oluyor? Dikkat etmeniz gereken birçok ayrıntı var.
Kimlik hırsızlığıFacebook`a gerçek isim ve soyadınızla kayıt oluyorsunuz. Kimse sizi buna zorlamıyor ama işleyiş bu şekilde. Gerçek isminizle girmezseniz, insanlara kim olduğunuzu anlatmanız ayrı bir mesele. Gerçek isminiz, soyadınız, doğum tarihiniz, doğum yeriniz, telefon numaranız, mail adresiniz gibi bilgileri Facebook`a girdikten sonra tüm internet alemine "Buyurun bunları çalın, beni bir güzel dolandırın" demiş gibi oluyorsunuz. Zira bu bilgiler gizlenebilse de çoğu kullanıcı bunu nasıl yapacağını bilmiyor ve çözemiyor. Çünkü sitenin ayarlar kısmı çok kompleks. Tek bir ayar penceresi yok. Her ayar için ayrı bir sayfaya tıklamak gerekiyor.
Ayrıca kullanıcılar bir diğer kullanıcının hobilerini, hoşlandığı şeyleri, hoşlanmadıklarını, çalıştığı iş yerlerini ve fotoğraflarını tek tıklamayla görebiliyor. Arkadaş listenizden birinden anne kızlık soyadınızı da öğrenen birisi ocağınıza incir ağacı dikebilir. Hangi banka hesabını kullandığınızı bilen biri bütün gerekli bilgileri oradan edinerek kredi kartınızı kendi adresine bile göndertebilir.
Dahası birilerine sizin kimliğinizi kullanarak tehdit mailleri atıp internet hesaplarınızın şifrelerini de çalabilirler. Tüm bilgilerinizle yeni bir hesap açıp, tüm arkadaşlarınızı ekleyerek kendisini siz gibi tanıtabilecek insanlar var.
Facebook`ta sadece 2007`nin ilk altı ayında 40 bin kimlik hırsızlığı olayı yaşandı. Sadece bu kimlik hırsızlıklarıyla üç milyon dolar civarında para cebe indirilmiş. Üstelik ilk altı ayda Facebook`un kullanıcı sayısının şu andakinden çok çok daha az olduğunu tahmin edersiniz.
Bağımlılık yapıyor
Facebook hayatınıza yeni bir iş olarak giriyor. Sizden kendisine vakit ayırmanızı, hatta onun için çalışmanızı istiyor. Kronik bir şekilde çeşitli periyotlarla, işte ve evde Facebook`a girerek ne olmuş ne bitmiş kontrol etmek zorundasınız. Bundan kaçamıyorsunuz. Sitesi size sürekli mesajlar gönderiyor. "Biri arkadaş olmak istiyor, film izlemeye davet etti, mesaj kutuna bir şeyler yazdı, yeni fotoğraf ekledi" gibisinden mesajlarla her gün siteye çağrılıyorsunuz. Sadece beş dakikalığına kontrol için girdiğinizde saatler çoktan akıp gitmiş oluyor. Bundan dolayı uzmanlar Facebook`u "sanal kokain" olarak tanımlıyorlar.
Peninsula isimli bir şirketin yaptığı araştırmanın sonuçları ise hayli şaşırtıcı. Araştırmada İngiltereli çalışanların Facebook`ta geçirdikleri zaman dolayısıyla ayda 233 milyon saatlik bir işgücü kaybı yaşandığı ortaya çıkarılmış. Avustralya`da ise Facebook nedeniyle yıllık dört milyar dolar civarında zarar ediliyor. Bu nedenle Avustralya`da 3500 şirkette Facebook engellendi ve bu şirketlerin sayısı giderek artıyor.
Kariyerinizi karartabilir
Facebook`u sadece siz ve arkadaş çevreniz kullanmıyor. Muhtemelen işverenlerinizin ve müdürlerinizin de bu siteden haberi var. Dahası birçok firmada işverenler, bir kişiye iş teklifi yapmadan önce onu internette iyice araştırıyorlar. Önceden bu iş için Google tercih ediliyordu. Fakat son bir yıl içinde Facebook çok daha iyi bir kaynak haline geldi. Bu durumda profilinize komik olsun diye eklediğiniz bir fotoğrafın bile işi kaybetmenize sebep olması muhtemel. İnsan kaynakları şirketleri Facebook`u etkin bir şekilde insan denetimi için kullanıyor. Profilinizde görülen mesajlarda bir arkadaşınızın şaka bile olsa travestilere laf atarak eğlendiğiniz bir geceyi anlatması işveren için pek de etkileyici görünmeyebiliyor.
Sitede yaptığınız her şey kaydedildiği ve diğer kullanıcılar tarafından görülebildiği için işvereniniz beyhude işlere ayırdığınız vakti görüp size kapıyı gösterebilir. Geçtiğimiz yıl Miami`de yaşanan bir olay tam ders olacak cinsten. Bir Miami Üniversitesi öğrencisi, Facebook profilindeki fotoğrafı eğlence niyetine Miami`de tecavüz suçundan aranan bir adamın fotoğrafıyla değiştirmişti. Neticede öğrenci "Paniğe neden olmak" suçundan tutuklandı ve temiz sabıka kaydına yok yere bir ekleme yapmış oldu.
Arkadaş listeniz sizi ele veriyor
Facebook, "Kimin daha fazla arkadaşı var" yarışmasına dönmüş durumda. Çıkış noktası insanların eski okul arkadaşlarını bulmasıyken artık insanlar birbirlerini listelerine eklemek için mücadele ediyorlar. "Nüfuzlu kişilik" deyiminin bir insanı tanımlamak için kullanıldığı bir ülkede bunun ne seviyede ve ne amaçla suistimal edildiğini tahmin edersiniz.
Facebook`ta diğer kullanıcılar arkadaş listenizin tamamını görebiliyorlar. Bu durumda listenizde karanlık veya imajı kötü olan isimlerin bulunması pek de yararınıza olmaz. Ayrıca bu durum, hastalıklı kişilerin arkadaş listenizdeki kimi insanları rahatsız etme ihtimallerini de beraberinde getiriyor.
Arkadaş listesini büyütme saplantısının içinde bir de listede ünlü isimlerin bulunmasının prim yaptığı inancı var. Bu, o kişiye ulaşmak isteyen birçok kişinin eğer o ünlü listenizdeyse sizi de rahatsız edeceği manasını taşıyor. Listenizde bulunan ünlünün bazı sevilmeyen yönleri varsa, mesela mafyöz bir tipse ya da medya oyuncağıysa arkadaşlarınız sizden yavaş yavaş uzaklaşabiliyor.
Suistimale davetiye çıkaran site
Facebook`a kayıt olurken okumadan hemen onayladığınız sözleşmede yer alan bazı cümleler başınıza gelecekleri önceden haber veriyor. "Elimizde bulunan bilgileri üçüncü kişilerle, şirketlerle, ortaklık ya da benzeri bir ilişki içinde olduğumuz firmalar ve şahıslarla paylaşabiliriz" cümlesini kabul ettiğiniz andan itibaren tüm bilgilerinizin isteyene verilebileceğini kabul ediyorsunuz. Bu da doğum tarihinizden mezuniyet tarihlerinize, arkadaş listenizden hobilerinize kadar hakkınızdaki her bilginin satılabilir olduğunu kabullenmeniz demek. Mail adresiniz ve şifresi de buna dahil. Bundan dolayı kısa bir süre sonra sayısız spam mail ile posta kutunuzun şişmesine şaşırmayın.
Birdenbire bir salgın haline dönüşen ve girdap gibi cümle internet kullanıcısını içine çeken sitenin başınıza açabileceği şeylerin listesi oldukça kalabalık. Kandırıp dolandırdığınız, parasını ödemediğiniz ya da köşe bucak kaçtığınız herkesle karşılaşmanız an meselesi.
Bunun yanında listenizde 5000 kişi olsa da bunlar sadece o listede duruyorlar. Arkadaşlık kavramının içini boşaltan site şişirme bir sosyallik yaratıyor. İlkokul arkadaşlarınızı bulsanız bile bir "Merhaba" demeden listeye ekliyorsunuz. Dolayısıyla sosyalleşme sadece kimin daha çok sayıda arkadaşı var yarışına dönüşüyor. İşin kötüsü sitede herkesin bu durumu kanıksamış olması.
Son olarak Facebook`tan çıkmanın mümkün olmadığını da söyleyelim. Hesabınızın silinmesini isteseniz bile silinmiyor. Sadece inaktif hale getiriliyor. Diğer insanların listesinde yine görünüyorsunuz. Yaptığınız her şey, attığınız bütün mesajlar, fotoğraflarınız ve bilgileriniz duruyor. İstediğiniz an aynı isimle ve şifreyle kullanıcınızı tekrar aktif edebilirsiniz. Bunun Facebook`a verdiğiniz tüm bilgilerin sonsuza dek kullanılabileceği anlamına geldiğini söylemeye gerek bile yok. Sildiğiniz bilgilerin hiçbiri veritabanından silinmiyor.
Sayfanızda görünmese bile kaydettiğiniz ve sildiğiniz en ufak bilgi arşivlerdeki yerini alıyor. Bu bilgilerle alışveriş alışkanlıklarınızdan banka hesabınıza, ilişki içinde olduğunuz insanlardan yemek, sinema, müzik zevkinize kadar her şey takip edilebilir hale geliyor. Bu bilgilerin sizi ne duruma sokacağını ve bunların ne amaçla kullanılabileceğini detaylı bir şekilde düşünürseniz sonucun nerelere varabileceğine dair olasılıklar son derece korkutucu. Az da olsa kimliğinizi saklama ihtiyacı hissediyorsanız ve özel bilgileriniz konusunda hassassanız, Facebook size göre değil. Zira sonradan paranoyak olabilirsiniz.
Boxer