Türk Eğitim-sen'in Haklarımız Ve Geleceğimiz İçin Büyük Ankara Yürüyüşü Ve Mitingi

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yığınla sorunu olan eğitim çalışanlarının muhatap bulamadığını ve çaresizlik içinde umutsuzca dikkate alınmayı bekledikleri kaydederek, 'Artık eğitim çalışanları bu yükleri taşıyamaz hale gelmiştir

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yığınla sorunu olan eğitim çalışanlarının muhatap bulamadığını ve çaresizlik içinde umutsuzca dikkate alınmayı bekledikleri kaydederek, "Artık eğitim çalışanları bu yükleri taşıyamaz hale gelmiştir. İşlevini yerine getiremeyen Milli Eğitim Bakanlığı da, sorun çözmekten uzaktır" dedi.
Ankara Apdi İpekçi Parkı'nda 13 Mart'ta yapacakları 'Haklarımız ve Geleceğimiz İçin Büyük Ankara Yürüyüşü ve Mitingi' ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Koncuk, eğitim camiasında büyük bir huzursuzluğun hakim olduğunu ve bunun nedeninin okul müdüründen öğretmenine, akademisyeninden memuruna, hizmetlisine kadar bütün eğitim çalışanlarının yalnız bırakılması olduğunu kaydetti. Yığınla sorunu olan eğitim çalışanlarının muhatap bulamadığını ve çaresizlik içinde umutsuzca dikkate alınmayı beklediklerini
kaydeden Koncuk, "Artık eğitim çalışanları bu yükleri taşıyamaz hale gelmiştir. İşlevini yerine getiremeyen Milli Eğitim Bakanlığı da, sorun çözmekten uzaktır. Sözleşmeli öğretmenlere verilen sözler yerine getirilmemiştir. Bugün 70 bin sözleşmeli öğretmen, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun kadro sözünü yerine getirmemesinin öfkesi içerisindedir. Milli Eğitim Bakanlığı, sözleşmeli öğretmenleri sürekli oyalamaktadır. Son olarak Bakan Çubukçu, 70 bin civarındaki öğretmenin kadroya geçirilmesi için taslağın
Maliye Bakanlığı'na gönderildiğini söyleyerek, yine sözleşmeli öğretmenlerin ağzına bir parmak bal çalmıştır. Bundan aylar önce de sözleşmeli öğretmelerin kadroya alınmasına ilişkin çalışma yapıldığını söyleyen Bakan Çubukçu'nun açıklamaları nedense bir türlü hayata geçirilememektedir" dedi.
Bu nedenle yapılan açıklamaların artık sözleşmeli öğretmenleri ve kamuoyunu tatmin etmediğini kaydeden Koncuk, "Bakan Çubukçu'nun inandırıcı olması için sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınmasıyla ilgili çalışma takvimini derhal ilan etmesi gerekmektedir. Bakan Çubukçu'nun bu açıklamayı Türk Eğitim-Sen'in 13 Mart mitingini baltalamaya yönelik yaptığı çok açıktır. Asıl tartışılması gereken, verdiği sözleri yerine getirmemekle meşhur Bakan Çubukçu'nun, ağırlığını koyarak Maliye Bakanlığı'na bu taslağı
kabul ettirip ettiremeyeceğidir. Türk Eğitim-Sen olarak 70 bin sözleşmeli öğretmenin tamamının süre ve bölge ayrımı yapılmaksızın en kısa sürede kadroya alınmasını talep ediyoruz. Ayrıca sözleşmelilere kadro sözünü yerine getiremeyen ve bugüne kadar hiçbir icraatta bulunmayan Bakan Çubukçu'nun da bulunduğu makamda daha fazla oturmaması ve istifa etmesi doğru olandır. Eğitim camiasının, çalışanlarının özlük, ekonomik, sosyal haklarını koruyan, verdiği sözü yerine getiren, eğitimin sorunlarını çözen bir
bakana ihtiyacı vardır" ifadelerini kullandı.
Kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil adı altında kategorize edilen öğretmenlik mesleğinin ayaklar altına alındığını savunan Koncuk, bu uygulamanın öğretmenlik mesleğinin saygınlığını azalttığını, eğitimcilerin barış içinde çalışmasına engel olduğunu, iş güvencesini ortadan kaldırdığını ve birçok hak kaybına yol açtığını kaydetti. Aynı okullardan mezun olup, aynı işi yapan öğretmenlerin farklı şekilde istihdam edilmelerinin Türkiye'nin utanç fotoğrafı olduğunu belirten Koncuk, "Çocuklarımız bu tür istihdam
modelleri nedeniyle ciddi bir tehdit altındadır. Hatta Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin ve kamuoyunun tepkisinden çekinmese daha önce uygulamaya koyduğu, ancak yargıdan dönen 4/C uygulamasını öğretmenlik mesleğinde yeniden hayata geçirecektir. Türk Eğitim-Sen olarak 4/B, 4/C gibi istihdam modellerine tamamen karşıyız. Sözleşmeli, ücretli, vekil öğretmenlik uygulamalarının kaldırılması ve tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanmasını istiyoruz" dedi.
Türkiye'de ekonomik sorunların gün geçtikçe arttığını ve küresel ekonomik kriz nedeniyle işsizlerin sayısının 8 milyona ulaştığını öne süren Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"550 bin üniversite mezunu işsiz, sokaklarda boş gezmektedir. 327 bin öğretmen atama beklemektedir. Atanamayan öğretmenler, itfaiyecilik sınavlarında şansını denemekte, belediyelere temizlik işçisi olarak başvurmakta, hatta seyyar satıcılık yapmaktadır. Ülkemizde işsiz öğretmen sayısında rekora doğru koşulmaktadır. Haziran ayında işsiz öğretmen sayısı 360 bini bulacaktır. Ülkemizde eğitim fakültelerinden mezun olup, 8-10 yıldır atanmayı bekleyen işsiz öğretmenlerin olması tam bir trajedidir. Buna rağmen
ekonomik sorunlar gündemde kendisine üst sıralarda yer bulamamakta, siyasi erk ülkemizde işsizlik, aşsızlık sanki hiç yokmuş gibi hareket etmektedir. Böylesine zor bir dönemden geçtiğimiz bugünlerde, 8 milyon kişinin işsiz olması, 327 bin atanamayan öğretmenin umutsuz bırakılması, 550 bin üniversite mezununun ekmeğini eline alamaması Türkiye için acı bir tablodur."
Milli Eğitim Bakanlığı marifetiyle öğretmen ailelerin parçalandığını ve sözleşmeli öğretmenlere il emrine atanma hakkı verilmediği için öğretmenlerin eşlerinden, çocuklarından ayrı görev yapmak zorunda bırakıldığını ifade eden Koncuk, "Kadrolu öğretmenler de eş durumundan atamalarda sorunlar yaşamaktadır. Bu nedenle çocuklar anne babalarından uzak büyümekte, anayasal bir hak olan aile bütünlüğü ortadan kaldırılmaktadır. Eşlerin boşanmasına kadar giden bu uygulamanın bizzat Milli Eğitim Bakanlığı eliyle
yapılması trajik bir durumdur. Bakanlığın büyük bir özlemle yıllarca ailelerine kavuşacakları günü bekleyen öğretmenleri birleştirmemekte niçin ısrar ettiğini anlamak mümkün değildir. Bu nedenle ailesi parçalanan eşler de, çocuklarıyla birlikte alanlarda olacak ve seslerini Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya duyuracaktır" dedi.
Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı, Üniversiteler ve Yurt-Kur çalışanlarının ekonomik ve sosyal yönden sıkıntılar içerisinde olduğunu ve mitingde akademisyenler, üniversitelerde çalışan idari personel, Yurt-Kur çalışanları, memurlar, hizmetliler, teknisyenler, kısacası tüm eğitim çalışanlarının hak için, adalet için tek ses, tek yürek olacağını kaydetti. İşte tüm bu nedenlerle Türk Eğitim-Sen'in 13 Mart tarihinde Ankara'da "Haklarımız ve Geleceğimiz İçin Büyük Ankara Yürüyüşü ve Mitingi" yapacağını kaydeden
Koncuk, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin 81 ilinden Ankara'ya gelecek olan binlerce eğitimci, hakları için yeri göğü inletecektir. Siyasi partilerin, Milli Eğitim Komisyonu üyelerinin, işçi ve memur konfederasyonlarının, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de hazır bulunacağı dev miting, üç maymunu oynayanlara ciddi bir ders olacaktır. 13 Mart tarihinde saat 10.00'da Hipodrom'da toplanacak olan eğitim çalışanları, Sıhhiye Meydanı'na yürüyecek ve saat 12.00'de Abdi İpekçi Parkı'nda seslerini duyuracaktır. Eğitimin tüm
aktörleri 13 Mart'ta hakları ve kaybolan itibarlarını geri kazanmak için iktidara, Milli Eğitim Bakanlığı'na, YÖK'e çağrıda bulunacaktır."
(BK-CC-Y)