Erdoğan-tusk Ortak Basın Toplantısı (2)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözde Ermeni soykırımı meselesinin Türkiye'nin AB üyeliğine etkisiyle ilgili olarak, "Avrupa Birliği'ne yönelik fasıllar içerisinde böyle bir fasıl yok
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözde Ermeni soykırımı meselesinin Türkiye'nin AB üyeliğine etkisiyle ilgili olarak, "Avrupa Birliği'ne yönelik fasıllar içerisinde böyle bir fasıl yok. Olmayan bir faslın cevabı da olmaz" değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Erdoğan ve Polonya Başbakanı Donald Tusk, Başbakanlık Merkez Bina'daki baş başa ve heyetlerarası toplantının ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Polonyalı bir gazetecinin 'Ermeni katliamı meselesi çözülmeden Türkiye'nin AB'ye girmesi mümkün müdür?' şeklindeki sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, bu konunun adil, bilimsel, kapsayıcı bir şekilde masaya yatırılmasında çok büyük fayda olduğunu söyledi. Bu konudaki siyasi yaklaşımları doğru bulmadıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bu konuyu
parlamentolarında oylayanların da bu konuyu bilmediklerini ne yazık ki tüm oylamaların yapıldığı yerlerde gördük. ABD'de de buna dahil olmak üzere. Yaptığımız görüşmelerde bunları görüyoruz. Temenni ederiz ki, Polonya'da da bundan sonraki süreçte, bu değerlendirmeler eğer bilimsel bazda yapılırsa, adil yaklaşım ortaya konulursa, neticenin böyle olmayacağı ortaya çıkacaktır. Avrupa Birliği'ne yönelik fasıllar içerisinde böyle bir fasıl yok. Olmayan bir faslın cevabı da olmaz" dedi.
Polonya Başbakanı Tusk ise, aynı soruya yanıtında, görüşmede bu konuyu konuştuklarını belirterek, Polonya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin de konuşulamayacak konular olmadığını söyledi. Tusk, şöyle devam etti:
"Ortak bir karar verdik. Bu meselenin Polonya tarafından bilimsel, meşru ve objektif bir şekilde değerlendirileceğine karar verdik. Fazla heyecan katmadan ve objektif bir zeminde. Milletlerin tarihlerinde farklı bir şekilde değerlendirilen trajik olaylar ortaya çıkmış olsa da onlara da çok vakit ayırmamız lazım. Karşılıklı saygı ortamında tarihi açıdan değerlendirilmesi gerekiyor ve bunu zemininin de çok sağlam olması lazım. 2. Dünya Savaşı sırasında Polonya da komşularıyla ilgili çok trajik olaylar
yaşamıştır. Rusya veya Almanya gibi komşularıyla olan meseleleri kastediyorum. 2. Dünya Savaşı'nın beraberinde getirdiği bütün meselelerin aydınlatılması ve gerçeğe ulaşılması gerçekten mümkün ama saygı çok önemlidir. Karşılıklı saygı bir çıkış noktası olmalıdır. Biz kesinlikle böyle düşünüyoruz. Polonyalıların bu konuda ne kadar hassas oldukları belli. Bu trajediye olan hassasiyet kesinlikle geçici değildir, kalıcıdır. Objektif bir şekilde gerçeği bulmak amacıyla bu sorunları beraber çözeceğimize
inanıyorum."
KIBRIS SORUNU VE TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ
Bir gazetecinin Mayıs 2004'te Kıbrıs Rum Yönetimi'nin adada bir sınır sorunu olmasına rağmen AB'ye üye olduğunu hatırlatarak, 'Bundan sonraki süreçte, AB dönem başkanlığınız da dahil olmak üzere Kıbrıs sorununun Türkiye'nin AB ilişkilerini etkilemesine izin verecek misiniz?" sorusuna ise konuk Başbakan Tusk, şu yanıtı verdi:
"Polonya için önemli olan Türkiye'nin AB'ye girmesi meselesinin sorgulanamaz olmasıdır. Bütün fasılların kapatılmasının da Türkiye'nin başarılarına göre yapılmasını dilerim. Müzakerelerin hızlandırılmasının şartlarından biri Kıbrıs sorununun da çözülmesidir. Öyle sanıyorum ki çok farklı inisiyatiflere ihtiyacımız olacaktır. Mutlaka Ankara'nın bu konuda Avrupa'ya siyasi ve ekonomik açıdan destek vermesi bu sorunun çözümlenmesini hızlandıracaktır. Bu çok hassas bir konudur. Benim de elimde altın bir
anahtar olsa, çözüm için kolay bir tarif bilseydim bunu sizden saklamazdım. Bugün AB çerçevesinde eskiden birbiriyle diyalog kurmaktan aciz ülkeler işbirliği yapmaktadır. Ve gerçekten, gerçekçi ve önemli bir optimist olmak lazım. Polonya dönem başkanlığı süresince Türkiye'ye bu sorunun çözümünün bulunması için her zaman yardımda bulunacaktır. Bu sorun, bütün sorunların aslında çoğu gibi siyah-beyaz bir sorun değildir. Eğer bu çatışmanın içinde olan ülkeler, hiç kimsenin yüzde 100 haklı olmadığını
görürlerse, bunu kabul ederlerse, her iki tarafın da karşı tarafın argümanlarını dinlemesi lazım. Böyle yaparsak Kıbrıs sorunu için de bir çözüm bulacağımıza inanıyorum. Yani Polonya'nın Türk tarafının argümanlarına tepkisiz kalmadığını, sağır olmadığını söylemek istiyorum."
(MÜG-CC-Y)
Başbakan Erdoğan ve Polonya Başbakanı Donald Tusk, Başbakanlık Merkez Bina'daki baş başa ve heyetlerarası toplantının ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Polonyalı bir gazetecinin 'Ermeni katliamı meselesi çözülmeden Türkiye'nin AB'ye girmesi mümkün müdür?' şeklindeki sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, bu konunun adil, bilimsel, kapsayıcı bir şekilde masaya yatırılmasında çok büyük fayda olduğunu söyledi. Bu konudaki siyasi yaklaşımları doğru bulmadıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bu konuyu
parlamentolarında oylayanların da bu konuyu bilmediklerini ne yazık ki tüm oylamaların yapıldığı yerlerde gördük. ABD'de de buna dahil olmak üzere. Yaptığımız görüşmelerde bunları görüyoruz. Temenni ederiz ki, Polonya'da da bundan sonraki süreçte, bu değerlendirmeler eğer bilimsel bazda yapılırsa, adil yaklaşım ortaya konulursa, neticenin böyle olmayacağı ortaya çıkacaktır. Avrupa Birliği'ne yönelik fasıllar içerisinde böyle bir fasıl yok. Olmayan bir faslın cevabı da olmaz" dedi.
Polonya Başbakanı Tusk ise, aynı soruya yanıtında, görüşmede bu konuyu konuştuklarını belirterek, Polonya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin de konuşulamayacak konular olmadığını söyledi. Tusk, şöyle devam etti:
"Ortak bir karar verdik. Bu meselenin Polonya tarafından bilimsel, meşru ve objektif bir şekilde değerlendirileceğine karar verdik. Fazla heyecan katmadan ve objektif bir zeminde. Milletlerin tarihlerinde farklı bir şekilde değerlendirilen trajik olaylar ortaya çıkmış olsa da onlara da çok vakit ayırmamız lazım. Karşılıklı saygı ortamında tarihi açıdan değerlendirilmesi gerekiyor ve bunu zemininin de çok sağlam olması lazım. 2. Dünya Savaşı sırasında Polonya da komşularıyla ilgili çok trajik olaylar
yaşamıştır. Rusya veya Almanya gibi komşularıyla olan meseleleri kastediyorum. 2. Dünya Savaşı'nın beraberinde getirdiği bütün meselelerin aydınlatılması ve gerçeğe ulaşılması gerçekten mümkün ama saygı çok önemlidir. Karşılıklı saygı bir çıkış noktası olmalıdır. Biz kesinlikle böyle düşünüyoruz. Polonyalıların bu konuda ne kadar hassas oldukları belli. Bu trajediye olan hassasiyet kesinlikle geçici değildir, kalıcıdır. Objektif bir şekilde gerçeği bulmak amacıyla bu sorunları beraber çözeceğimize
inanıyorum."
KIBRIS SORUNU VE TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ
Bir gazetecinin Mayıs 2004'te Kıbrıs Rum Yönetimi'nin adada bir sınır sorunu olmasına rağmen AB'ye üye olduğunu hatırlatarak, 'Bundan sonraki süreçte, AB dönem başkanlığınız da dahil olmak üzere Kıbrıs sorununun Türkiye'nin AB ilişkilerini etkilemesine izin verecek misiniz?" sorusuna ise konuk Başbakan Tusk, şu yanıtı verdi:
"Polonya için önemli olan Türkiye'nin AB'ye girmesi meselesinin sorgulanamaz olmasıdır. Bütün fasılların kapatılmasının da Türkiye'nin başarılarına göre yapılmasını dilerim. Müzakerelerin hızlandırılmasının şartlarından biri Kıbrıs sorununun da çözülmesidir. Öyle sanıyorum ki çok farklı inisiyatiflere ihtiyacımız olacaktır. Mutlaka Ankara'nın bu konuda Avrupa'ya siyasi ve ekonomik açıdan destek vermesi bu sorunun çözümlenmesini hızlandıracaktır. Bu çok hassas bir konudur. Benim de elimde altın bir
anahtar olsa, çözüm için kolay bir tarif bilseydim bunu sizden saklamazdım. Bugün AB çerçevesinde eskiden birbiriyle diyalog kurmaktan aciz ülkeler işbirliği yapmaktadır. Ve gerçekten, gerçekçi ve önemli bir optimist olmak lazım. Polonya dönem başkanlığı süresince Türkiye'ye bu sorunun çözümünün bulunması için her zaman yardımda bulunacaktır. Bu sorun, bütün sorunların aslında çoğu gibi siyah-beyaz bir sorun değildir. Eğer bu çatışmanın içinde olan ülkeler, hiç kimsenin yüzde 100 haklı olmadığını
görürlerse, bunu kabul ederlerse, her iki tarafın da karşı tarafın argümanlarını dinlemesi lazım. Böyle yaparsak Kıbrıs sorunu için de bir çözüm bulacağımıza inanıyorum. Yani Polonya'nın Türk tarafının argümanlarına tepkisiz kalmadığını, sağır olmadığını söylemek istiyorum."
(MÜG-CC-Y)
