Deniz Gökçe Manisalı İşadamlarıyla Biraraya Geldi

Ekonomi yazarı ve aynı zamanda uzun yıllar televizyon kanallarında ekonomi programı yapan Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç

Deniz Gökçe Manisalı İşadamlarıyla Biraraya Geldi
Ekonomi yazarı ve aynı zamanda uzun yıllar televizyon kanallarında ekonomi programı yapan Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Deniz Gökçe, Manisa'da işadamları ve öğrencilerle bir araya gelerek 2011 yılına yönelik küresel piyasalarla, Türkiye ekonomisinin genel durum ve beklentileri hakkında bilgi verdi.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Aralık ayı faaliyet programının ilk konuğu olarak Ekonomi Yazarı ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Deniz Gökçe'yi ağırladı. Anemon Otel'de düzenlenen panele MTSO Başkanı Bülent Koşmaz, AK Parti İl Başkanı Abdurrahim Arslan, İş-Kur Müdürü Yüksel Uçar, MTSO Başkan Yardımcısı Yaşar Coşkun, MTSO üyeleri, işadamları ve üniversite öğrencileri katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan MTSO Başkan Yardımcısı Yaşar Coşkun, 2008 yılının ilk yarısının
bitimiyle ekonomilerin çarklarının küresel bazda yavaşladığını, yıkılmaz denen bir çok kalenin yıkıldığını söyledi. Coşkun, krizle balonun patladığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Bu krizden öğrendiğimiz şey ise, istikrarlı ve üretime dayalı bir büyüme modelinin hayati öneme sahip olduğu oldu. O günden bugüne haritası çıkarılmamış yollardan geçerken içinde bulunduğumuz ortamda sabit olan tek şey doğru bildiklerimizin değişmesiydi, bu değişimi yönetebilenler ayakta kaldı. Artık böylesi bir rekabet
ortamında yalnızca bugünü değil geleceğimizi de tasarlamak zorundayız. Çeşitli veriler artık kriz öncesi seviyeleri yavaş yavaş yakaladığımızı gösteriyor."
OKULDA BECERİYİ ÖĞRETEMİYORUZ
Manisa'nın Türkiye'nin önemli bir kenti olduğunu belirten Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Deniz Gökçe, Manisa'da olmaktan şeref duyduğunu söyledi.
Türkiye'nin uzun vade de çözülmesi gereken önemli sorunları olduğunu kaydeden Gökçe, şöyle konuştu: "Türkiye kırsal alandan kentsel alana göç yaşayan bir ülke ve bu çok kısa zamanda oluşmuş bir olgu. Aşağı yukarı nüfusun yüzde 50'si son 50 sene içerisinde kırdan, kente göç etmiş ailelerden oluşmaktadır. Türkiye bu göç ile birlikte ciddi etnik, politik sorunlar yaşamaya başladı." Ciddi işsizlik sorunu olduğunu anlatan Gökçe, şunları söyledi: "Biz insanlara okulda beceriyi öğretmiyoruz, Türkiye'nin senede
1 milyon muhasebeden mezun öğrenciye ihtiyacı yok, üretime daha yakın insanlara ihtiyaç var. Zaten bilgisayarlar artık yapıyor muhasebenin önemli bir kısmını. Tasarruf sorunumuz var. Bu da normal. Gelir dağılımının bu kadar bozuk olduğu bir ülkede tabii ki insanlar zaruri ihtiyaçlarını karşılayarak tasarruf yapacak bir fark oluşturamıyor. Dışa enerji bağımlılığımız var. Petrol, doğalgaz, elektrik, kömür ve metalik yağların toplam ithalatı krizden önce zirve rakamı 48 milyar dolardı. Yani 50 milyar dolar
dışa enerji bağımlılığımız var. Türkiye'nin coğrafi konumu zor bir yer. Etrafımızdaki ülkeler Osmanlı'dan kopmuş ülkeler ve hepsi de çok dost değiller, bunun sonucu olarak büyük bir askeri yük taşıyoruz. Bizim taşıdığımızın yarısını Almanya taşımıyor. Ve tabii ciddi bir şekilde eğitim sorunumuz var. Eğitim de beceriyi öğretmediğiniz zaman yeterli verimi alamıyorsunuz. O zaman kişi başına gelir de, üretim de düşük oluyor."
Özel hayatına da değinen Gökçe, eğitimli bir ailenin çocuğu olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Önemli şekilde eğitim fırsatı yakaladım. İki kardeştik. Abim her gittiği okuldan atıldı, ben de her gittiğim okulu bitirdim. Benim 68 mezunu olarak bir tek polis kaydım var. O da ehliyetsiz motosiklet kullandığım için. Siyasete hiç karışmadım. İleri yaşlarda da teknik iktisat okumak için siyasi gözlükle bakmanın engelleyici olduğunu düşündüm. Onun için hiç bir şekilde size burada yapacağım
konuşmanın içerisinde siyaset olmayacak."
ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYORUM"
Sosyal güvenlikten bahsederken kendisinden de örnek veren Gökçe, sözlerine şöyle devam etti: "Gayrisafi Milli Hasıla'nın yüzde 5 buçuğu kadar sosyal güvenlik açığımız var. Bugün çok erken yaşta emekli olanların daha genç yaşta emekli olanlara fatura ettiği miktar toplam 35 milyar dolar. Bu çok önemli bir sorun. Ben 67 yaşında emekli oldum, şu an 68 yaşındayım. İşte iki senedir çalışmaya devam ediyorum. Hem Boğaziçi'nde hem Bahçeşehir Üniversitesi'nde. Bir sorun da yok yani domuz gibiyim farkındamısınız.
Sorun gözüküyor mu?, bacaklarımdaki yamukluluklar eski futbolculuktan kalma. Onun sağlıkla alakası yok. Sağlığımı sorduklarında 'kaporta biraz bozuk ama motor sağlam" diyorum."
(ÖND-HO-Y)