Olayları ben ekrandan seyrettim
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kanal 7'de yayımlanan "Başkent Kulisi" adlı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Atalay, son dönemde artan öğrenci gösterileri hakkında kendi gözlemlerini dile getirdi.
Son aylarda üniversitelerde, belirli kesimlerde öğrencileri hareketlendirmek isteyenlerin var olduğunu belirten Atalay, bunu bildiklerini ve tespit ettiklerini kaydetti.
Atalay, "Bunlar çok küçük oranlarda olan biraz daha uç diyebileceğimiz ama genelde biraz daha ulusalcı kesim içerisinde toplananlar. İstanbul’daki rektörler toplantısında da 6 ayrı grup öğrenci vardı. Bunların geldikleri noktalar belirli. Bunların 4 tanesi polisin de korumasıyla geldiler.
Açıklamalarını yaptılar, mesajlarını verdiler ve gittiler ama 2 grup var ki bunların birisi Ankara ve Eskişehir’den gelenler bir de İstanbul’un içerisinden bir grup var, bunlar dağılmak istemediler, oraya girmek istediler. Olayları ben ekrandan seyrettim, o gün çekilenleri seyrettim. İlk defa polisin üzerine getirdikleri bayrakların sopalarıyla saldıran, vuran, hatta 3 polisi yaralayan öğrenciler..." diye konuştu.
İstanbul’daki olaylarda da polisin sonuna kadar çaba gösterdiğini vurgulayan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Polis, belirli bir noktadan sonra öğrencileri uzaklaştırmak için gaz sıkmıştır, vurmamıştır. O yerde yatan bir kız öğrenci görüntüsü var, 40 yönden biz onu inceledik böyle bir görüntü niye meydana geldi diye. Böyle bir görüntü olmamalı. Onunla ilgili bir darbe yok. Çok ileri saldıran, polise vuran öğrencilerden bir kısmını gözaltına alma teşebbüsü sırasında ekran görüntüsü vermek için kendini yere atanlar da oluyor. Öğrencilerde olur bunlar. Bunun içerisinde belli bir grup var. Biz bunları tespit ettik, dosyamda var benim. Geçen yıl Tekel işçileri eylemine katılmış, İstanbul’da Mc Donalds eylemine katılmış, Samsun’daki eyleme katılmış, Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesinde yumurta atma eyleminde var. Bunlar öğrenci ama her yerde bu tür şeylerin içerisinde olan belli bir grup var. Bunların kim olduğu, nereden geldiği biliniyor. Bunların sayıları çok az çok büyük öğrenci kitlelerini filan temsil etmiyor. Ne olursa olsun yine de düşüncesini ifade etmek isteyene sonuna kadar müsamaha ediliyor. Belli bir noktadan sonra polis eğer güvenliği sağlamazsa o zaman polisi suçlar vatandaş. Yani bu olayları büyük bir olgunlukla tarafsızca, sabırla bütün boyutlarıyla incelediğinizde polisin gerekeni, fazlasını yapmadığını görürsünüz."
Küçük bir olayın polisin imajını yıkıp geçtiğini dile getiren Atalay, "Polis devletine mi gidiyoruz?" sorusuna "Öyle şey olur mu, AK Parti ve polis devleti bunlar bir araya gelmez ki" şeklinde yanıtladı.
Atalay, "Bunlar çok küçük oranlarda olan biraz daha uç diyebileceğimiz ama genelde biraz daha ulusalcı kesim içerisinde toplananlar. İstanbul’daki rektörler toplantısında da 6 ayrı grup öğrenci vardı. Bunların geldikleri noktalar belirli. Bunların 4 tanesi polisin de korumasıyla geldiler.
Açıklamalarını yaptılar, mesajlarını verdiler ve gittiler ama 2 grup var ki bunların birisi Ankara ve Eskişehir’den gelenler bir de İstanbul’un içerisinden bir grup var, bunlar dağılmak istemediler, oraya girmek istediler. Olayları ben ekrandan seyrettim, o gün çekilenleri seyrettim. İlk defa polisin üzerine getirdikleri bayrakların sopalarıyla saldıran, vuran, hatta 3 polisi yaralayan öğrenciler..." diye konuştu.
İstanbul’daki olaylarda da polisin sonuna kadar çaba gösterdiğini vurgulayan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Polis, belirli bir noktadan sonra öğrencileri uzaklaştırmak için gaz sıkmıştır, vurmamıştır. O yerde yatan bir kız öğrenci görüntüsü var, 40 yönden biz onu inceledik böyle bir görüntü niye meydana geldi diye. Böyle bir görüntü olmamalı. Onunla ilgili bir darbe yok. Çok ileri saldıran, polise vuran öğrencilerden bir kısmını gözaltına alma teşebbüsü sırasında ekran görüntüsü vermek için kendini yere atanlar da oluyor. Öğrencilerde olur bunlar. Bunun içerisinde belli bir grup var. Biz bunları tespit ettik, dosyamda var benim. Geçen yıl Tekel işçileri eylemine katılmış, İstanbul’da Mc Donalds eylemine katılmış, Samsun’daki eyleme katılmış, Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesinde yumurta atma eyleminde var. Bunlar öğrenci ama her yerde bu tür şeylerin içerisinde olan belli bir grup var. Bunların kim olduğu, nereden geldiği biliniyor. Bunların sayıları çok az çok büyük öğrenci kitlelerini filan temsil etmiyor. Ne olursa olsun yine de düşüncesini ifade etmek isteyene sonuna kadar müsamaha ediliyor. Belli bir noktadan sonra polis eğer güvenliği sağlamazsa o zaman polisi suçlar vatandaş. Yani bu olayları büyük bir olgunlukla tarafsızca, sabırla bütün boyutlarıyla incelediğinizde polisin gerekeni, fazlasını yapmadığını görürsünüz."
Küçük bir olayın polisin imajını yıkıp geçtiğini dile getiren Atalay, "Polis devletine mi gidiyoruz?" sorusuna "Öyle şey olur mu, AK Parti ve polis devleti bunlar bir araya gelmez ki" şeklinde yanıtladı.