"ABD ve AB şirketleri İran'da iş yapınca eksen kaymıyorsa, Türkiye'nin ekseni niye kaysın?"

Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen "3. Avrupa Türkiye Forumu"nda Türkiye ve Avrupa'nın dış politikası ve 'eksen'ler tartışıldı. Foruma konuşmac

Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen "3. Avrupa Türkiye Forumu"nda Türkiye ve Avrupa'nın dış politikası ve 'eksen'ler tartışıldı. Foruma konuşmacı olarak katılan Alman federal milletvekilleri Türkiye'nin dış politikadaki tavrının daha net olmasını belirtirken, Türkiye'den katılan milletvekili ve araştırmacılar Avrupa Birliği'nin anlaşmalara sadık kalmaları konusunun üzerine durdu.

Türk-Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Essen merkezli Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfı (TAM) iş birliğiyle "Avrupa Türkiye Forumu" düzenlendi. Bu yıl üçüncüsü yapılan forumun ana temasını "Avrupa'nın ve Türkiye'nin Dış Politikada Değişen Rolleri" konusu oluşturdu. "Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye: Müzakerelerin 5. Yılında Bilanço ve Perspektifler" adlı ilk oturumda TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Dr. Ufuk Uras, Türkiye-İran ilişkileri çerçevesinde eksen kayması konusunda, "Avrupa Birliği (AB) ve ABD'li şirketlerin İran'da yatırım yapanları örnek getirirsem, AB ve ABD'nin eksen kaymasından söz edebilir misiniz? Evrensel değerler esas alınmalı. Siyasi rönesansı hızlandırabileceği için AB bizim için çok önemlidir." dedi.

Alman hükümetindeki Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Almanya Federal Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz, partisindeki çoğunluğun aksine Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini yineleyerek, "Türkiye'nin 'komşularla sıfır sorun' politikası Batı'da Neo-Osmanlı, batıya arka dönme, İran'la omuz omuza yakınlaşma olarak algılanıyor. Bu algılamayı Türkiye göz ardı etmemeli, bu gerçeği bilmesi kendi yararına." dedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ise Kıbrıs sorununun Türkiye'nin AB üyeliğinin önüne en büyük engel olarak konulmasını değerlendirdi. Talat, "Gayet açık ve net, AB Kıbrıs'ı üye yapmakla çok büyük hata yaptı. AB hata yaptığını kabul ediyor. Hata yapıldı, ama bu hatayla yaşamayı başarmalı. Kıbrıs Rum tarafı, AB'nin bütün kurumlarında aktif yer alarak Türk tarafının AB üyeliğini kabul ettirmiyorlar. Tüm haklarını sonuna kullanıyor, ama sorumluluk ve görevleri üstlenmiyorlar. Bu duruma AB göz yumuyor." şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türklerinin bu sorunun çözümü için daha azimli ve fazla çalışması gerektiğini belirten Talat, "Olaylara daha geniş bakmalılar. 'Dünyanın merkezi Kıbrıs' olarak bakmaktan vazgeçmelidir. Bazı esneklikler yapılması, bazı adımlar atılması gerekiyorsa bu yapılmalı." dedi.

TBMM AB Uyumu Komisyonu Başkan Vekili Onur Öymen ise Türkiye'nin üyeliği ile Kıbrıs sorununun doğrudan ilişkilendirilmesine karşı çıktı. Türkiye'nin Hırvatistan'la aynı gün müzakerelere başladığına ve Hırvatistan'ın seneye AB'ye üye olmasının söz konusu olduğuna dikkat çeken Öymen, "Bizimle yapılan müzakerelerde sadece bir başlık kapatıldı. Toplam 18 başlığa ambargo söz konusu, Fransa tek başına 5 başlığı, Kıbrıslı Rumlar ise 6 başlığı kapatıyor. Fransa'nın durumu gayet açık, tüm başlıklar kapatılsa da referandum yaparak engelleyeceğiz diyor. Almanya'nın en büyük partisi CDU'da Polenz gibi düşünenler çok azdır." dedi.

Türkiye'ye çifte standart uygulandığını savunan Öymen şöyle devam etti: "Birbirimizi suçlamak değil asıl gaye, asıl olan bu isteksizliğin sebebi ne? Esas mesele: Türkiye AB üyesi olursa AB içindeki dengeler değişecek. Türkiye'nin nüfusu ve etkisi büyük, Litvanya veya Slovenya gibi olmayacak. Türkiye'de çok ciddi sıkıntılarımız var, ama bunların çözülmesi bizim işimiz. Bizde eksen kayması var, dış politikada değil, içeride. Anayasa değiştiriyoruz, ama kadın-erkek eşitliliği gibi konularda geri gidiyoruz. Lütfen birbirimizle samimi ve dürüst olalım. 'Sizi bu kadar sene beklettiysek bu sizin sorunlarınızdan kaynaklanıyor' denilmemeli, kendinizi de eleştirebilmelisiniz."

İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu ise AB'nin Gümrük Birliği'nin kurallarını ihlal ettiğini anlattı. AB, 'resmi tavrında' Türkiye'nin görüşüne ye yer vermediğini söyleyen Kabaalioğlu, bunun eşit rekabet anlaşmasına uygun olmadığının altını çizdi ve şöyle devam etti: "AB işadamı Türkiye'de rahat iş yapabilirken, Türk işadamları AB'ye girebilmek için 22 belge getirecek de, sonra vize alacak. Eşit rekabet söz konusu değil. Hizmetten yararlanıyorsa, hizmeti sunan da serbest dolaşabilmeli. Avrupa topluluğu Hukuk devletiyse Avrupa Mahkemesinin kararlarını uygulamalıdır."

TASAM Başkanı Süleyman Şensoy 21.yüzyılda 'öngörülebilirliğin', değil, 'tahmin edilebilirliğin' gelişmeleri belirlediğini, bu bağlamda Türkiye'nin AB üyeliğinin de tahmin edilmesi, bu konuda tartışmaların yapılmasının önemli olduğunu söyledi. Forumun ev sahiplerinden TAM Başkanı Prof.Dr. Hacı Halil Uslucan ise Türkiye ve Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili Avrupa'daki önyargıların psikolojik sebeplerini irdeledi.

İki gün sürecek 3. Avrupa Türkiye Forumu'nda ayrıca "IAvrupa Güvenlik ve Savunma Politikaları Denkleminde Türkiye", "Avrupa Birliği'nin Enerji Arz Güvenliği Politikaları ve Türkiye'nin Enerji Güvenliğindeki Rolü", "Dünya Ekonomik Krizinin Avrupa Birliği'ne ve Türkiye'ye Etkileri ve Türkiye'nin Avrupa Pazarlarındaki Konumu" ve "Avrupa'da Demografik Gelişmeler; Türkiye ve Avrupa Birliği'nin Göç Politikaları" konuları beş oturumda masaya yatırılacak. Foruma Türkiye, Almanya ve Avrupa'dan ulusal parlamentolar ve Avrupa Parlamentosu'nu temsilen çok sayıda parlamenter, devlet adamı, kamu yöneticilerinin yanı sıra ilgili uzmanlar ve akademisyenler ile medya mensupları katılıyor.