Türk-afgan İlişkileri
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Köçer, Türk-Afgan ilişkilerini anlatan bir konferans verdi.

Afgan coğrafyasının Türk dünyası coğrafyasının, tarihinin de adeta Türkistan'ın bir parçası gibi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Mehmet Köçer, "Söz konusu coğrafyada Türk imparatorluklarının başkentleri mevcuttur. Ayrıca Afganistan, doğu ve Batı Türkistan'a açılan önemli bir kapı olma özelliği taşıdığından, Türkiye'nin Türkistan politikaları ve hedefleri için vazgeçemeyeceği, burada yaşayan Özbek, Hazara ve Türkmenler açısından da kendini sorumlu hissedeceği, tarihi ve dini bağlarının olduğu bir ülke hüviyetindedir. Orta Asya'nın güneye, Hindistan'a, dolayısıyla da denizaşırı ülkelere açılan kapısı olması, Afganistan'ı tarih boyunca değişik orduların istila ve işgallerine maruz bırakır. Güneyde İngiliz, kuzeyde de Rus baskısına maruz kalan Afganistan, çetin bir yaşam mücadelesi verir. 1880 ile 1901 yılları arasında Afgan tahtında bulunan Abdurrahman Han, ülkesinin içinde bulunduğu bu vahim durumu, 'İki değirmen taşı arasındaki buğday tanesi' benzetmesiyle vurgulamaya çalışır. Bir taraftan Bolşevik Rusya'sının faaliyetleri, diğer taraftan kendisi için hayati öneme sahip Hindistan'ın güvenliğini düşünen İngiltere'nin çıkarları karşısında bocalayan ve varlığını muhafaza etmeye çalışan Afganistan için Türkiye'nin dostluğu, bu dönemde çok önemli olmuştur. Afganistan, günümüzde de düzen ve istikrarı yakalayabilmiş değildir. Geçmişte olduğu gibi yine Türkiye yardıma koşmuştur. Siyasi istikrarı sağlamak için Türk ordusu yardıma gönderildiğinde, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, bunun Atatürk'ün vasiyeti olduğunu belirtmiştir. Afganistan'ın önemini hiç kaybetmeyeceğinin bir öngörüsü niteliğindeki bu vasiyet ve akabindeki uygulama da gösteriyor ki, söz konusu coğrafya, Türkiye için kritik bir öneme sahiptir" diye konuştu.
