Irak Heyetinden Türk İşadamlarına Çağrı
Bağdat Valisi Dr. Salah Abdul Razaq başta konut olmak üzere tüm sektörlerde büyük bir potansiyel bulunduğunu belirterek, Türk işadamlarını Irak'a yatırıma davet etti.
Türkiye ile Irak arasındaki ticaret hacminin 7 milyar dolar olduğunu ifade eden Razaq, beş yıl içinde bu rakamı iki katına çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Razaq, Türk işadamlarını 7-10 Aralık tarihleri arasında Bağdat'ta yapılacak olan Bağdat Uluslararası İmar ve İskan Fuarı'na çağırdı.
MÜSİAD'ın Aksaray'da gerçekleşen 71. Genel İdare Kurulu (GİK) Toplantısı'na katılan Dr. Salah Abdul Razaq, Irak'ın yeniden inşa edildiğini belirterek, inşaat, ulaşım, iletişim, mobilya, temizlik, elektrik gibi her alanda yatırım potansiyeli olduğuna dikkat çekti. Irak'ta 3 milyon konuta Bağdat'ta ise 1 milyon konuta ihtiyaç olduğunu vurgulayan Razaq, şu anda 120 bin konuta ruhsat verdiklerini söyledi.
Razaq, konutta üç önemli nokta bulunduğuna işaret ederek, birincisinin teknoloji, ikincisinin malzeme, üçüncüsünün ise zaman olduğunu ifade etti. Konut sektörünün birçok alt sektörü tetiklediğini de söyleyen Razaq, konutun dışında yol, köprü, okul ve hastane, spor komplekslerine de ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Ulaşım alanında yatırım ihtiyacının altını çizen Razaq, Almanya'dan bu konuda bir firmadan teklif aldıklarını belirterek, "İnşallah Türkiye'den de alırız" dedi.
Gala Yemeği'nde konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, Genel İdare Kurulu toplantılarının gün geçtikçe özellikle bölge insanının, kamu temsilcilerinin, işadamları ile yatırımcıların bir araya gelmesine vesile olan, gerçekleştirilen bölgeye canlılık getiren kamuoyu oluşturan buluşmalar olarak kayda geçtiğini söyledi. GİK'te bir ilki gerçekleştirdiklerine işaret eden Vardan, Aksaray GİK toplantısında Bağdat Valisi Dr. Salah Abdul Razaq 'ı ağırladıklarını belirterek, "Bu gelişme GİK
toplantılarımızda bir ilk olmuştur" dedi.
Türkiye ekonomisinde hızlı bir düzelme yaşandığını belirten Vardan, 2010 yılı ilk yarısında ekonominin yüzde 11 büyüdüğünü kaydetti. Vardan, "Bu rakam ABD, Japonya ve Avrupa ülkeleri için sadece yüzde 1-4 bandında gerçekleşirken, Türkiye'nin Çin ile benzer başarıyı yakalayıp G-20 ülkeleri arasında ilk sırada yer alması, ülkemizin krizin derin etkilerini atlatıp bir üst kulvara çıkabildiğinin göstergesidir. Bu büyüme performansında en büyük faktörün yatırım sektöründe olduğunu ve bu yatırımların da önemli
bir kısmının büyümede sürdürülebilirliğin temel taşı olan özel sektör tarafından yapılmış olduğunu görmek gerçekten ileriye doğru umut vericidir" görüşünü kaydetti.
Büyüme hızına paralel olarak Ekim ayı ihracat rakamlarının ulaştığı seviyenin de sevindirici olduğunu dile getiren Vardan, ulaşılan rakamın hem 2009-2010 yıllarının tüm aylarına, hem de Cumhuriyet tarihindeki tüm Ekim aylarına göre bir rekor olduğunu kaydetti. Vardan, "Böylece, OVP'da 2010 toplam ihracatı için öngörülen hedefe ulaşılacağı görünüyor. Bu da iyi bir gelişmedir. Yine aynı şekilde, 2009 başında yaşanan yüzde 14,7'lik işsizlik oranlarından en son açıklanan yüzde 10,6'lık Temmuz rakamına inmek
de önemli bir başarıdır. Böylece dünyada istihdam oluşturma hızında ilk sıradayız. Fakat yine de bu konuda tek haneli rakamlara inme ihtiyacı devam etmektedir ve bununla ilgili olarak yeni istihdam stratejileri devreye sokulmalı, yeni iş sahaları oluşturulmalıdır" diye konuştu.
Enflasyonun da tek haneli rakamlara indirilerek son dönemde yüzde sekiz bandında gerçekleşmesi ve istikrarlı bir seyir izlemesinin de Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir istikrara kavuştuğunun iyi bir örneğini teşkil ettiğini söyleyen Vardan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son dönemdeki olumlu gelişmelerden biri de, şüphesiz 12 Eylül referandumundan çıkan neticedir. Halkımız, onayına sunulan Anayasa değişikliği paketini kabul ederek, ileri demokrasiye olan özlemini belirtmiş ve ülkede siyasi istikrarın devamını arzu ettiğini bu sonuçla ispat etmiştir. Bu sonuçla, demokrasinin gelişim sürecine ivme sağlanmış olup, Türk ekonomisinin kriz sonrası kesintisiz bir şekilde büyümesine dair, önümüzdeki dönemler adına sağlam temeller atılmıştır. Gelinen nokta itibariyle, Türkiye
ekonomisi 2010 yılında kalkınma anlamında iktisadi ve siyasi birçok faktörün kontrolünü ele alabilmiştir ve bu sayede Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi olma yolunda emin adımlarla yürümektedir. Şu an Türkiye, tüm dünyanın gözü önünde "Yükselen bir değer" olarak parlamaktadır. İç piyasası kuvvetli, bankacılık ve finans sistemi sağlam, imalatçısı kaliteli üretim ve dürüst ihracat yapan, yönetimi sağlıklı, konulara vakıf ve sorunların üzerine hassasiyetle giden, halkı da istikrarı
arzulayan bir Türkiye, hakikaten dünya ölçeğinde bugün önemli bir aktördür."
İhracatta rekor artış hızına karşın ithalatın da önemli bir artış seyretmesinin dış ticaret açığının artmasına sebep olduğunu söyleyen Vardan, "Buna dikkat etmek durumundayız. Nasıl biz alternatif pazarlara ulaşmak istiyorsak, başkaları da özellikle iç piyasası canlı Türkiye'ye mal satmak için çalışmaktadır. O nedenle, geleneksel ihracat kalemlerimizi muhafaza ederken, yeni dönemde mutlaka ileri teknoloji ürünü, yüksek katma değerli ürün ve hatta hizmet kalemlerinin ihracatına yönelmemiz gerekmektedir.
Herkesin yaptığını daha kaliteli, daha iyi ve daha uygun fiyata yapmak veya hiç kimsenin yapamadığını geliştirmek durumundayız. Yenilikçiğe, AR-GE'ye ve marka oluşturmaya önem göstermeliyiz" diye konuştu.
MÜSİAD çatısı altında buluşanların sayısının; genç girişimcileriyle beraber 5 bin 100'ü, firmalarının sayısının da 15 bini geçtiğine işaret eden Vardan, MÜSİAD'ın faaliyetlerinin sınırların dışına da taştığını sadece ülke içinde değil ülke dışında da örnek alınan bir sivil inisiyatif olduğunu vurgulayarak, 42 ülkede 93 irtibat noktasıyla oldukça yaygın ve tanınan bir kuruluş haline geldiğini söyledi.
Vardan, sözlerine şöyle devam etti: "Bizler bu şekilde, ülkemiz adına yapacaklarımızı hep birlikte organize ettiğimiz sürece, birlikte projeler geliştirip bunları uygulayabildiğimiz sürece başarılı olmamak mümkün değil. İşte bunun lacağı görünüyor. B en güzel örneğini de 6-10 Ekim tarihlerinde, İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz 14. IBF Kongresi ve 13. MÜSİAD Uluslararası Fuarımıza gösterilen ilgide gördük. 71 ülkeden 3 bin 402 yabancı işadamını ve 22 ülkeden 36 bakanı ağırladığımız organizasyonumuzla
MÜSİAD, birlikte çalışmanın sonucunda büyük bir başarıya daha imza atmıştır. Bu arada, organizasyonlarımıza en büyük katılımın Irak'tan 258 kişiyle gerçekleştiğini de belirtmem gerekiyor. Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Sayın Tarık El Haşimi'nin öncülük ettiği Irak heyeti, devam edeceğimiz önemli ilişkilerin habercisiydi. İnşallah ilişkilerimiz daha da artan seviyelerde devam edecek."
MÜSİAD'ın Aksaray'da gerçekleşen 71. Genel İdare Kurulu (GİK) Toplantısı'na katılan Dr. Salah Abdul Razaq, Irak'ın yeniden inşa edildiğini belirterek, inşaat, ulaşım, iletişim, mobilya, temizlik, elektrik gibi her alanda yatırım potansiyeli olduğuna dikkat çekti. Irak'ta 3 milyon konuta Bağdat'ta ise 1 milyon konuta ihtiyaç olduğunu vurgulayan Razaq, şu anda 120 bin konuta ruhsat verdiklerini söyledi.
Razaq, konutta üç önemli nokta bulunduğuna işaret ederek, birincisinin teknoloji, ikincisinin malzeme, üçüncüsünün ise zaman olduğunu ifade etti. Konut sektörünün birçok alt sektörü tetiklediğini de söyleyen Razaq, konutun dışında yol, köprü, okul ve hastane, spor komplekslerine de ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Ulaşım alanında yatırım ihtiyacının altını çizen Razaq, Almanya'dan bu konuda bir firmadan teklif aldıklarını belirterek, "İnşallah Türkiye'den de alırız" dedi.
Gala Yemeği'nde konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, Genel İdare Kurulu toplantılarının gün geçtikçe özellikle bölge insanının, kamu temsilcilerinin, işadamları ile yatırımcıların bir araya gelmesine vesile olan, gerçekleştirilen bölgeye canlılık getiren kamuoyu oluşturan buluşmalar olarak kayda geçtiğini söyledi. GİK'te bir ilki gerçekleştirdiklerine işaret eden Vardan, Aksaray GİK toplantısında Bağdat Valisi Dr. Salah Abdul Razaq 'ı ağırladıklarını belirterek, "Bu gelişme GİK
toplantılarımızda bir ilk olmuştur" dedi.
Türkiye ekonomisinde hızlı bir düzelme yaşandığını belirten Vardan, 2010 yılı ilk yarısında ekonominin yüzde 11 büyüdüğünü kaydetti. Vardan, "Bu rakam ABD, Japonya ve Avrupa ülkeleri için sadece yüzde 1-4 bandında gerçekleşirken, Türkiye'nin Çin ile benzer başarıyı yakalayıp G-20 ülkeleri arasında ilk sırada yer alması, ülkemizin krizin derin etkilerini atlatıp bir üst kulvara çıkabildiğinin göstergesidir. Bu büyüme performansında en büyük faktörün yatırım sektöründe olduğunu ve bu yatırımların da önemli
bir kısmının büyümede sürdürülebilirliğin temel taşı olan özel sektör tarafından yapılmış olduğunu görmek gerçekten ileriye doğru umut vericidir" görüşünü kaydetti.
Büyüme hızına paralel olarak Ekim ayı ihracat rakamlarının ulaştığı seviyenin de sevindirici olduğunu dile getiren Vardan, ulaşılan rakamın hem 2009-2010 yıllarının tüm aylarına, hem de Cumhuriyet tarihindeki tüm Ekim aylarına göre bir rekor olduğunu kaydetti. Vardan, "Böylece, OVP'da 2010 toplam ihracatı için öngörülen hedefe ulaşılacağı görünüyor. Bu da iyi bir gelişmedir. Yine aynı şekilde, 2009 başında yaşanan yüzde 14,7'lik işsizlik oranlarından en son açıklanan yüzde 10,6'lık Temmuz rakamına inmek
de önemli bir başarıdır. Böylece dünyada istihdam oluşturma hızında ilk sıradayız. Fakat yine de bu konuda tek haneli rakamlara inme ihtiyacı devam etmektedir ve bununla ilgili olarak yeni istihdam stratejileri devreye sokulmalı, yeni iş sahaları oluşturulmalıdır" diye konuştu.
Enflasyonun da tek haneli rakamlara indirilerek son dönemde yüzde sekiz bandında gerçekleşmesi ve istikrarlı bir seyir izlemesinin de Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir istikrara kavuştuğunun iyi bir örneğini teşkil ettiğini söyleyen Vardan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son dönemdeki olumlu gelişmelerden biri de, şüphesiz 12 Eylül referandumundan çıkan neticedir. Halkımız, onayına sunulan Anayasa değişikliği paketini kabul ederek, ileri demokrasiye olan özlemini belirtmiş ve ülkede siyasi istikrarın devamını arzu ettiğini bu sonuçla ispat etmiştir. Bu sonuçla, demokrasinin gelişim sürecine ivme sağlanmış olup, Türk ekonomisinin kriz sonrası kesintisiz bir şekilde büyümesine dair, önümüzdeki dönemler adına sağlam temeller atılmıştır. Gelinen nokta itibariyle, Türkiye
ekonomisi 2010 yılında kalkınma anlamında iktisadi ve siyasi birçok faktörün kontrolünü ele alabilmiştir ve bu sayede Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi olma yolunda emin adımlarla yürümektedir. Şu an Türkiye, tüm dünyanın gözü önünde "Yükselen bir değer" olarak parlamaktadır. İç piyasası kuvvetli, bankacılık ve finans sistemi sağlam, imalatçısı kaliteli üretim ve dürüst ihracat yapan, yönetimi sağlıklı, konulara vakıf ve sorunların üzerine hassasiyetle giden, halkı da istikrarı
arzulayan bir Türkiye, hakikaten dünya ölçeğinde bugün önemli bir aktördür."
İhracatta rekor artış hızına karşın ithalatın da önemli bir artış seyretmesinin dış ticaret açığının artmasına sebep olduğunu söyleyen Vardan, "Buna dikkat etmek durumundayız. Nasıl biz alternatif pazarlara ulaşmak istiyorsak, başkaları da özellikle iç piyasası canlı Türkiye'ye mal satmak için çalışmaktadır. O nedenle, geleneksel ihracat kalemlerimizi muhafaza ederken, yeni dönemde mutlaka ileri teknoloji ürünü, yüksek katma değerli ürün ve hatta hizmet kalemlerinin ihracatına yönelmemiz gerekmektedir.
Herkesin yaptığını daha kaliteli, daha iyi ve daha uygun fiyata yapmak veya hiç kimsenin yapamadığını geliştirmek durumundayız. Yenilikçiğe, AR-GE'ye ve marka oluşturmaya önem göstermeliyiz" diye konuştu.
MÜSİAD çatısı altında buluşanların sayısının; genç girişimcileriyle beraber 5 bin 100'ü, firmalarının sayısının da 15 bini geçtiğine işaret eden Vardan, MÜSİAD'ın faaliyetlerinin sınırların dışına da taştığını sadece ülke içinde değil ülke dışında da örnek alınan bir sivil inisiyatif olduğunu vurgulayarak, 42 ülkede 93 irtibat noktasıyla oldukça yaygın ve tanınan bir kuruluş haline geldiğini söyledi.
Vardan, sözlerine şöyle devam etti: "Bizler bu şekilde, ülkemiz adına yapacaklarımızı hep birlikte organize ettiğimiz sürece, birlikte projeler geliştirip bunları uygulayabildiğimiz sürece başarılı olmamak mümkün değil. İşte bunun lacağı görünüyor. B en güzel örneğini de 6-10 Ekim tarihlerinde, İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz 14. IBF Kongresi ve 13. MÜSİAD Uluslararası Fuarımıza gösterilen ilgide gördük. 71 ülkeden 3 bin 402 yabancı işadamını ve 22 ülkeden 36 bakanı ağırladığımız organizasyonumuzla
MÜSİAD, birlikte çalışmanın sonucunda büyük bir başarıya daha imza atmıştır. Bu arada, organizasyonlarımıza en büyük katılımın Irak'tan 258 kişiyle gerçekleştiğini de belirtmem gerekiyor. Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Sayın Tarık El Haşimi'nin öncülük ettiği Irak heyeti, devam edeceğimiz önemli ilişkilerin habercisiydi. İnşallah ilişkilerimiz daha da artan seviyelerde devam edecek."