Dicle: Önce Kürtçe savunma yapalım, sonra kendimiz Türkçe'ye çevirelim

Terör örgütü PKK'yı da içinde barındıran 'Kürdistan Topluluklar Birliği/Türkiye Meclisi (KCK/TM)' davasında sanıkların savunmaları alınmaya başlandı.

Terör örgütü PKK'yı da içinde barındıran 'Kürdistan Topluluklar Birliği/Türkiye Meclisi (KCK/TM)' davasında sanıkların savunmaları alınmaya başlandı. Bütün sanıklar adına konuşan eski DEP Milletvekili Hatip Dicle, önce Kürtçe savunma yapıp ardından da Türkçeye çevirme talebinde bulundu. KCK sanıklarının 'siyasi rehine' olduğunu iddia eden Dicle, "Bizi burada tutarak PKK'ya bir şey yaptıramazsınız." dedi.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümü, Kürtçe talep ve Kürtçe savunma için Dışişleri Bakanlığı'na yazı yazılması yönündeki taleple başladı. Mahkeme bunu reddetti. Sanıklardan Hatip Dicle bütün sanıklar adına ortak bir savunma yaptı. Kendilerinin, 'Kürt halkın siyasetçileri' olduğunu iddia eden Dicle, Kürtçe savunmada bunun için ısrar ettiklerini söyledi. Dicle, savunmalarını Kürtçe yapıp sonra Türkçe okuyacaklarını belirtti.

Kürtçe savunmayı bir 'sivil itaatsizlik' olarak gördüklerini anlatan Dicle, Kürtçe ısralarının bundan sonra da devam edeceğini vurguladı.

Dicle, gençlere dağ yolunu kapatmak için Kürtçe savunmanın önemli olduğunu; ancak verilen ret kararının bunu boşa çıkardığını savundu.

Kimlik tespitini Kürtçe yaptıkları halde engel olmadığı için mahkeme başkanına teşekkür eden Dicle, "Bu 200 yıllık bir sorundur. Sultan Alpaslan'ın Anadolu'ya ilk adım attığından beri kardeşlik içinde yaşadık. Osmanlı dağılırken Kürtler, kardeş Türk halkına arkadan hançer vurmadı. 1924 Anayasası Kürtleri tanımadı. İttihat ve Terakki zihniyeti ne yazık ki 1925 yılından beri kendini yaşattı günümüze kadar." dedi.

"BİZ SORUNU ÇÖZEMEZSEK NATO MÜDAHALE EDER"

Türkiye'nin iç sorunu olan Kürt sorununu kendilerinin çözmesi gerektiğini belirten Dicle, "Biz bu sorunu kendi aramızda çözmezsek NATO'nin 5. maddesi çok açıktır. Biz bu konumlara gelmek istemiyoruz. Türk halkı ile Kürt halkı arasında sorun yok. Kürt halkı ile devlet arasında sorun vardır. Biz kazanamazsak ki bugüne kadar 40 bin kişi öldü, sadece silah tacirleri kazanmaya devam eder." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 1993 yılında kendisini Beka Vadisi'ne gönderdiğini ileri süren Dicle, o dönemde PKK'nın da eylemsizlik ilan ettiğini belirtti. Dicle, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Rahmetli Özal 'git Öcalan'a söyle gelsin, kendini kabul ettiriyorsa başbakan da olur.' dedi. Bu terakki zihniyeti var ya, o engel oldu. Artık bu oyunlara gelmemeliyiz. KCK sözleşmesini burada duydum. Çok da hoşuma gitti. Demek ki PKK siyasalaşıyormuş. Biz burada birer siyasi rehineyiz. Bizi rehine tutarak PKK'ya bir şey yaptıramazsınız. Gençlere dağın yolunu kapattıramazsınız. Türkçe ve Kürtçe savunma talebimiz kabul edilmezse bizi cezaevine gönderin, avukatlarımızla burada duruşma yapmaya devam edin."

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 7 bin 578 sayfalık iddianamede, 104'ü tutuklu 152 kişi hakkında 'devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma', 'örgüt üyesi ve yöneticisi olmak', 'örgüte yardım etmek' iddiasıyla 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor.