Akademisyenlerden ortak çağrı: Devlet, aile ve evlilik eğitimi versin

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın organize ettiği "Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Bir Değer olarak Aile" konulu konferans iki günlük yoğun topla

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın organize ettiği "Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Bir Değer olarak Aile" konulu konferans iki günlük yoğun toplantıların ardından kapanış bildirgesi ile sona erdi. Doğuda ve batıda sarsılan aile kurumunun güçlendirilmesi için çözüm önerileri arayan dünyanın 5 kıtasından 600'ü aşkın akademisyen "Doğal ailenin korunması" çağrısında bulundu. Konferanstan aile ve evlilik eğitiminin devlet tarafından örgün eğitime konulması talebi çıktı. "Din, gelenek ve hukuk yoluyla kurumsallaşan evliliklerin ve bu evlilik ortamında yetişen nesillerin sağlıklı ve verimli olacağına inanıyoruz" denilen bildirgede doğal evliliklere dayalı çocukların çoğalması ve din temelli nikâhın küçümsenmemesi tavsiye edildi.

Konferansın kapanış bildirgesi öncesinde konuşan Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç, modernizmin etkilerinden bahsetti. Küreselleşmenin her şeyi ve özellikle kadınları metalaştırdığına değinen Bulaç, "Kadın kişiliği arka plana atılıp, dişiliği ön plana çıkarılıyor. Kadın; spor, magazin, güzellik gibi alanlarda istihdam ediliyor. Güzel kadınların daha kolay iş bulabildiği algısı onları estetik yaptırmaya götürüyor. Bu da kredi kartlarında borçlanmaya, ailenin dağılmasına neden oluyor." dedi.

Ailenin kurtulması için eleştirel bir bakışa sahip olunması gerektiğini öneren Bulaç, kutsal kitapla, din ile gelenek ve göreneklerle barışılması gerektiğini söyleyerek, "Modernizm tecrübesinden ders çıkararak yeni bir nikâh akdi yapmamız gerekiyor." yorumunu yaptı.

Prof. Dr. Stephan Martin Kampowski ise toplantıya katılan tüm akademisyenlerin ailenin sosyal hayatın temeli olduğu mutabakatına vardığını belirterek, dünyanın geleceğinin aileden geçtiğini söyledi. Ailenin korunmasında dinin önemine de değinen Kampowski, dinin aileleri bağdaştırdığını dile getirdi. Aile içinde oluşabilecek bir krizin Allah inancı ile de ilgili krize neden olacağını belirten Kampowski, aile olmadan insanların birbirlerini ve Allah'ı unutabilecekleri uyarısında bulundu.

Ailenin etik ve ahlaki değerlerin öğrenildiği bir okul olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Thomas Michel de ırkçılığı, kadına karşı şiddeti önlemek için çocuğa sevgiyi sosyal ortamla tanışmadan önce ailede öğretilmesi gerektiğini dile getirdi.

Yazar Naci Bostancı da küreselleşme ile birlikte aile ilişkilerinin pazar ilişkisine dönüşmeye başladığı şeklindeki endişesini dile getirdi.

"Ailenin geleceği insanın geleceğidir" diyen Bostancı, aileyi korumak için küresel işbirliği yapılması çağrısında bulundu.

Konferansın sonuç bildirgesini Doç. Dr. Ayşen Gürcan sundu. Bildirgeden çıkan sonuçlar şöyle:

— Devlet politikaları ailenin korunması yönünde azami çaba göstermeli. Sivil toplum kuruluşları devlet politikalarını yönlendirici çalışmalar yapmalı.

— Neslin korunması esasına dayalı olarak boşanmayı azaltacak her türlü tedbir hayata geçirilmeli.

— Aile içi şiddetin önlenmesi adına sivil toplum örgütleri devlet organları ile birlikte çalışmalı.

— Çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişiminin korunması adına medya araçlarının aileyi tehlikeye atacak yayınlar yapmamalı, evlilik birliğini tehdit altına alan cinsellik önlenmeli.

— Ailenin çocuklarıyla daha fazla zaman geçirmelerine imkan sağlayacak iş düzenlemeleri yapılmalı.

— Geniş ailenin korunması ve iletişiminin artması için devlet organları her türlü önlemi almalı.

— Kentlere göçün önlenmesi için ailelerin ekonomik şartlarının düzeltilmesine yönelik çalışmalar desteklenmeli.

— Kürtajı önleyen ve azalan doğum oranlarının artmasını sağlayan politikalar ve projeler desteklenmeli.