Küçük Millet Meclislerinde 'Kamusal Alan Ve Başörtüsü' Tartışmaları Masaya Yatırıldı
AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin, kamusal alanın Anayasa'yla güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması için bir gerekçe oluşturamayacağını belirterek, "Kamusal alanın sınırı yoktur
AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin, kamusal alanın Anayasa'yla güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması için bir gerekçe oluşturamayacağını belirterek, "Kamusal alanın sınırı yoktur. Belediyelerin yaptığı parklar da kamusal alandır" dedi.
Her ay milletvekilleriyle sivil toplum kuruluşlarını biraraya getirerek gündemdeki konuları masaya yatıran Türkiye Küçük Millet Meclisleri, Kasım ayında başörtüsü ve kamusal alan konusunu tartışmaya açtı. Türkiye Küçük Millet Meclisleri'nin Kasım ayı toplantılarında öne çıkan başlıkları değerlendirmek üzere AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin ve Türkiye Küçük Millet Meclisleri Koordinatörü Oya Özden, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Çetin, Kasım ayında 19 toplantı gerçekleştirildiğini
belirterek, bu toplantılarda üç ortak paydanın ortaya çıktığını söyledi. Bu ortak paydaların 'Başörtüsü dinsel bir tercihtir', 'Kamusal alan net olarak tarif edilmelidir' ve 'Laiklik yeniden tarif edilmelidir' başlıklarından oluştuğunu ifade eden Çetin, ortaya çıkan bu görüşlerin kendi görüşlerinden bağımsız olduğunu, bu görüşlerin lehinde veya aleyhinde olmadığını söyledi. Bu konuda hukukçu milletvekili olarak bir değerlendirme yapabileceğini söyleyen Çetin, Anayasa'da hak ve özgürlüklerin hangi
hallerde ve ne gibi sebeplerle sınırlandırılacağına dair hükümler bulunduğuna işaret etti. Anayasa'da hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasıyla ilgili olarak kamusal alandan bahsedilmediğine işaret eden Çetin, "Kamusal alan, Anayasa'yla güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması için bir gerekçe oluşturacak olursa, bunun nerede duracağını tayin etmek mümkün değildir. Kamusal alanı hak ve özgürlük tartışmalarının içine çekerseniz orada hak ve özgürlüklerden söz etmek imkansız hale gelir"
diye konuştu.
Kamusal alanın sınırı bulunmadığını ifade eden Çetin, kamusal alanın kamu parasıyla finanse edilen ve kamu hizmetinin verildiği her yer olarak tarif edilebileceğini kaydetti. Çetin, "Böyle bir tanımı esas alırsak, belediyeler tarafından yapılan parklar bile birer kamusal alan haline gelir. Kamusal alanı hak ve özgürlükleri sınırlandırma gerekçesi olarak ele alırsak, o zaman mevcut hak ve özgürlüklerimizi bile kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız" şeklinde konuştu.
Türkiye Küçük Millet Meclisleri Koordinatörü Özden ise, Kasım ayı toplantılarına sadece bir milletvekilinin katıldığına işaret ederek, 2 yıldır bu projede 80 milletvekiliyle çalıştıklarını, genel olarak milletvekillerinin projeyi beğenmelerine rağmen ayda bir kez bu toplantılara katılma zorunluluğu hissetmediklerini söyledi. "Medya önünde bu konuyu tartışmak belki onlar için daha çekici geliyor. Milletvekillerinin gelmemesi yüzünden sivil toplum örgütlerinin şevki kırıldıysa da bu toplantıları yapmaya
devam ediyoruz" diye konuştu.
Başörtüsü ve kamusal alan konusunda siyasetin kafa karışıklığının sivil topluma da yansıdığını belirten Özden, neyin kamusal alan olup olmadığı noktasının hala muğlak olduğunu kaydetti.
Her ay milletvekilleriyle sivil toplum kuruluşlarını biraraya getirerek gündemdeki konuları masaya yatıran Türkiye Küçük Millet Meclisleri, Kasım ayında başörtüsü ve kamusal alan konusunu tartışmaya açtı. Türkiye Küçük Millet Meclisleri'nin Kasım ayı toplantılarında öne çıkan başlıkları değerlendirmek üzere AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin ve Türkiye Küçük Millet Meclisleri Koordinatörü Oya Özden, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Çetin, Kasım ayında 19 toplantı gerçekleştirildiğini
belirterek, bu toplantılarda üç ortak paydanın ortaya çıktığını söyledi. Bu ortak paydaların 'Başörtüsü dinsel bir tercihtir', 'Kamusal alan net olarak tarif edilmelidir' ve 'Laiklik yeniden tarif edilmelidir' başlıklarından oluştuğunu ifade eden Çetin, ortaya çıkan bu görüşlerin kendi görüşlerinden bağımsız olduğunu, bu görüşlerin lehinde veya aleyhinde olmadığını söyledi. Bu konuda hukukçu milletvekili olarak bir değerlendirme yapabileceğini söyleyen Çetin, Anayasa'da hak ve özgürlüklerin hangi
hallerde ve ne gibi sebeplerle sınırlandırılacağına dair hükümler bulunduğuna işaret etti. Anayasa'da hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasıyla ilgili olarak kamusal alandan bahsedilmediğine işaret eden Çetin, "Kamusal alan, Anayasa'yla güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması için bir gerekçe oluşturacak olursa, bunun nerede duracağını tayin etmek mümkün değildir. Kamusal alanı hak ve özgürlük tartışmalarının içine çekerseniz orada hak ve özgürlüklerden söz etmek imkansız hale gelir"
diye konuştu.
Kamusal alanın sınırı bulunmadığını ifade eden Çetin, kamusal alanın kamu parasıyla finanse edilen ve kamu hizmetinin verildiği her yer olarak tarif edilebileceğini kaydetti. Çetin, "Böyle bir tanımı esas alırsak, belediyeler tarafından yapılan parklar bile birer kamusal alan haline gelir. Kamusal alanı hak ve özgürlükleri sınırlandırma gerekçesi olarak ele alırsak, o zaman mevcut hak ve özgürlüklerimizi bile kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız" şeklinde konuştu.
Türkiye Küçük Millet Meclisleri Koordinatörü Özden ise, Kasım ayı toplantılarına sadece bir milletvekilinin katıldığına işaret ederek, 2 yıldır bu projede 80 milletvekiliyle çalıştıklarını, genel olarak milletvekillerinin projeyi beğenmelerine rağmen ayda bir kez bu toplantılara katılma zorunluluğu hissetmediklerini söyledi. "Medya önünde bu konuyu tartışmak belki onlar için daha çekici geliyor. Milletvekillerinin gelmemesi yüzünden sivil toplum örgütlerinin şevki kırıldıysa da bu toplantıları yapmaya
devam ediyoruz" diye konuştu.
Başörtüsü ve kamusal alan konusunda siyasetin kafa karışıklığının sivil topluma da yansıdığını belirten Özden, neyin kamusal alan olup olmadığı noktasının hala muğlak olduğunu kaydetti.