MB Başkanı: Borçluluk oranını makul seviyelerde tutmak istiyoruz

Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz, otomotiv ve tüketici kredilerinde bir aşırılık görmediklerini ancak, borçluluk oranını makul seviyelerde tu

Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz, otomotiv ve tüketici kredilerinde bir aşırılık görmediklerini ancak, borçluluk oranını makul seviyelerde tutmak istediklerini dile getirdi.

Türk Sanayicileri ve işadamları Derneği (TÜSİAD) ve Koç Üniversitesi'nin tertip ettiği Kriz Sonrası Yeni Finansal Düzen Konferansı'na verilen arada gazetecilerin sorularını cevaplayan Durmuş Yılmaz, MB Para Politikaları Kurulu'nun yaptığı gecelik faiz indirimleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Yılmaz, "İnşaat, otomotiv ve tüketici kredilerinde aşırı bir durum görmüyoruz fakat borçluluk oranlarını makul seviyelerde tutmak istiyoruz. Kredi genişlemelerinin yüzde 25-30 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Bunun ekonomide bir ısınmaya neden olacak düzeyde olmadığına kanaat getiriyoruz. Alınan önlemlerin ileriye ise ileriye yönelik olarak bugünden, proaktif olarak yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Gecelik faizlerin düzenlenmesi de buna yöneliktir." dedi. Gazetecilerin, "İç talepteki canlanmanın enflasyona etkisi ne yönde olacaktır?" sorusuna da şu karşılığı verdi:

"Bugün itibariyle iç talepteki canlanmanın, enflasyon üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Dolayısıyla iç talebin bugün geldiği nokta, enflasyona bir terslik oluşturduğu kanaatinde değilim. Bildiğiniz gibi Türkiye'de bir görüş birliği var. Şu anda makro ekonomik politikaların değiştirilmesi noktasında bir fikir yok. Yapısal reformlar ve dalgalı kur devam edecek. Bu çerçevede de şu anda gelişmiş ülkelerin merkez bankaları tarafından ortaya konulan para politikalarına yönelik bir kambiyo politikası öngörülmüyor. Bu şu sorunu da ortaya çıkarmıyor değil, yurt dışından Türkiye'ye gelen para, paramızın değerlenmesine sebep oluyor. Bu rekabet gücü üzerinde de olumsuzluğa sebep oluyor. Bu ayrıca finansal istikrar bakımından da sorun yaratabilir diye düşünüyorum. Bundan dolayı da MB olarak, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde finansla istikrarın sağlanması için gerekli tedbirler üzerinde çalışmalar devam ediyor. Faiz oranları dışında, makro düzenleyici tedbirler alarak gerek finansal istikrara, gerekse kurumun diğer amacına hizmet edecek bütün tedbirler alınabilir. Dün aldığımız kararlar, buna yönelik. Burada finansal istikrarı ön plana çıkartıyoruz. Sermaye girişimleri var. Sermaye girişlerinin, finansal istikrarı tehlikeye atmaması için alınmış bir tedbirdir. Yabancı sermaye yurt dışından döviz getiriyor. Bunu piyasaya satıyor. Biz de bunun karşılığında TL veriyoruz. Bu yöntem ile Türkiye'ye gelen yatırımcı ya bono alıyor, ya da para piyasasına yöneliyor. Bu şekilde para piyasasında kaldığı zaman swap (değişik) işlemler yapıyorlar. Bankalarımız da içeride kredi veriyorlar. Şu anda aldığımız kararla, yabancı yatırımcıların TL ile kısa vadeli değil, daha uzun vadeli işlem yapmasını mümkün kılmayı planlıyoruz. Bu bizim aldığımız makro düzenleyici bir tedbir. Bu cari açık üzerinde de olumlu bir katkı yapacağı kanaatindeyim. Bu cari açığın azaltılmasına yönelik bir tedbirdir."

Yılmaz, bir başka soru üzerine, "BDDK ile para politikaları konusunda bir görüş alışverişimiz olmadı. Onun dışında, finansal istikrar konusunda bir sorun varsa, o zaten güveni zedeliyor. Bu tedbirler hem finansal istikrarı, hem de bankalar arasındaki güveni artırıcı tedbirler olarak ön plana çıkıyor. Bu yönde atılmış bir adımdır." diye konuştu. "Merkez Bankası yüzde 5,75'den, yüzde 1,75'e düşürdüğü gecelik faiz oranların daha da düşürecek mi?" sorusuna da "Bundan sonra eksiye gidemeyeceğine göre, sıfıra kadar düşebilir." cevabını verdi.

Durmuş Yılmaz döviz rezervlerinin artırılmasına yönelik taleplerle ilgili olarak da şu değerlendirmelerde bulundu:

"Banka olarak döviz rezervlerini artıracağız. Bu kapsamda gerekli önlemleri alıyor ve hayata geçiriyoruz. Döviz rezervlerinin artış hızı da Türkiye'ye giren fon akışına bağlı. Bununla birlikte bankacılık sektörünün yavaşlatılmasına yönelik bir uygulama söz konusu değil. Bankacılık sektörünün, milli gelire oranı yüzde 90 seviyesinde. Diğer ülkelerle kıyasladığımızda çok da büyük değil. Bir mali sıkıntımız yok. Nüfus ve demografik yapımızı göz önüne aldığımızda, bankacılık sektönünün büyümeye elverişli olduğunu söyleyebiliriz. Kontrol edilebilir bir büyümenin sektörde, olması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bankacılık sektörünün engellenmesi gibi birşey söz konusu değil. Aklımızın ucundan da geçmiyor."

Gazetecilerin, "Bankacılık sektöründe bir frene basmak söz konusu mu? şeklindeki sorusuna da MB Başkanı Yılmaz, "Cari açık açısından baktığımızda, iki farklı riskin olduğunu düşünüyoruz. O nedenle de tedbirler alıyoruz. Kredi genişlemelerine baktığımızda, yüzde 25-30 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Bunun ekonomide bir ısınmaya neden olacak düzeyde olmadığını düşünüyoruz. Alınan önlemlerini ileriye yönelik olarak, bugünden proaktif olarak yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle gecelik faizlerin düzenlenmesine yönelik tedbirler de buna yönelik." karşılığını verdi.