Kemal Derviş: 'Türkiye'nin Kriz Süresince Ticaretini Yeni Pazarlara Yöneltmesi Olumlu Bir Gelişme'

Türkiye'nin kriz sürecinde en çok tartışılan ülkelerden biri olduğunu belirten Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, ülkenin, kriz süresince ticaretini yeni pazarlara yöneltmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi

Türkiye'nin kriz sürecinde en çok tartışılan ülkelerden biri olduğunu belirten Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, ülkenin, kriz süresince ticaretini yeni pazarlara yöneltmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi.
Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği'nin konuğu olarak "Makroekonomik Politikalar, Gelir Dağılımı ve Dünyanın Ekonomisindeki Gelişmeler" başlıklı bir konuşma yaptı. Konferansa, Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu üyelerinin yanı sıra, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker de katıldı.
Konuşmasına 2008 yılında yaşanan küresel mali krizin bir değerlendirmesini yaparak başlayan Kemal Derviş, 1930'lu yıllarda yaşanan büyük buhran ve yakın zamanda yaşanan bölgesel krizler hakkında da kısa değerlendirmeler yaptı. Derviş, 2009'un ikinci çeyreğinde ciddi bir toparlanma olduğunu belirterek, para piyasalarındaki iyimser havanın Yunanistan'da yaşanan krizle dağıldığını ve dünyanın yeni bir sorun kümesiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Derviş, son gelişmelerin devlet borçlarının gelişmiş
ülkelerde çok önemli bir sorun olarak ortaya çıktığına ve bu ülkelerdeki büyüme hızının giderek azaldığına dikat çekerek, buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerin krizden en az etkilenerek çıktığının altını çizdi.
Washington'daki Dünya Bankası toplantısının genişletici para politikasına devam etme ve büyümeyi temin etme hedefi arasındaki ikilemle açılacağını ifade eden Derviş, makroekonomik dengenin sağlanması için üç temel politikanın uygulanması gerektiğini vurguladı. Derviş uygulanması gereken politikaları şu şekilde sıraladı: "Dünya ekonomisine yön veren G20 ülkelerinin eşgüdüm ve ortak politikalar üretmesi, öngörülebilir, dinamik ve mali kurallara dayalı bir maliye politikası sürdürülmesi ve bu çerçevede
paniğe kapılmayarak, kolaycılıktan ve belirsizlikten çekinilmesi, dengeli, sürdürülebilir bir borca dayalı hane halkı gelirinin artırılmasının sağlanması."
Türkiye ekonomisi ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Kemal Derviş, Türkiye'nin kriz sürecinde en çok tartışılan ülkelerden biri olduğunu söyledi. Derviş, Türkiye'nin kriz süresince ticaretini yeni pazarlara yöneltmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirerek, Türkiye'nin büyüme potansiyelinin yüzde 8'in altında olmayacağına inandığını ifade etti. Derviş, cari açığı azaltmanın önemine değinerek, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de dengeli ve sürdürülebilir bir hane halkı geliri artışının kritik
olduğunu söyledi. Gerçek anlamda büyümenin sağlanabilmesi için bireylerin üretim artışından paylarını alması gerektiğini vurgulayan Derviş, makroekonomik düzeyde dış borç açığının bulunduğunu belirterek, "Paniğe kapılmadan temkinli yaklaşılması gerek" dedi.
Kemal Derviş konuşması boyunca dünya ekonomisindeki çarpıcı rakamları da dinleyicilerle paylaştı. ABD'de işsizliğin yüzde 10 seviyelerinde olduğunu, Fransa ve Güney Avrupa'da da işsizliğin arttığını belirten Derviş, bir tek Almanya'nın aldığı tedbirlerle istihdam konusunda istikrarı koruduğunu bildirdi. Borç oranlarının gelişmiş ülkelerde yüzde 100'e yaklaştığını, Japonya'da yüzde 220'yi bulduğunu söyleyen Derviş, Türkiye'nin 2000'li yıllarda yaşanan kriz ortamında bile yüzde 90 oranını ancak geçtiğini
vurguladı. ABD, Avrupa ve Japon ekonomisinin dünya ekonomisinin yüzde 65'ini oluşturduğunu ifade eden Derviş, bu ekonomilerdeki büyüme oranının, dünya geneli için belirleyici olduğunu, gelişmiş ülkelerdeki yavaş büyümenin tüm dünyayı etkileyeceğini ifade ederek, "Bu yavaşlama devam ederse gelişmekte olan ülkelerin büyümesinde yüzde 30 - 40 oranında düşüş olur" dedi.
(KDR-SB-E)