Uzlaştırma Kurulu Kararı Kabul Edilmedi

Kamu İşveren Kurulu ile Türkiye Kamu-Sen'in Uzlaştırma Kurulu kararını değerlendirmek üzere Başbakanlık Merkez Bina'da yapılan toplantının ardından açıklamada bulunan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, 2011 yılı memur maaşlarına ilişkin müzakere sürecinin bittiğini belirterek, ''Konu Bakanlar Kurulu'ndadır

Kamu İşveren Kurulu ile Türkiye Kamu-Sen'in Uzlaştırma Kurulu kararını değerlendirmek üzere Başbakanlık Merkez Bina'da yapılan toplantının ardından açıklamada bulunan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, 2011 yılı memur maaşlarına ilişkin müzakere sürecinin bittiğini belirterek, ''Konu Bakanlar Kurulu'ndadır. Bakanlar Kurulu da bu konuları Bütçe Kanunu'na 29 Ağustostaki tutanakta yer aldığı şekliyle yansıtacaktır'' dedi.
Toplu görüşmenin son gününde Türkiye Kamu-Sen'in tutanağı imzalamadan ayrıldığını, Memur-Sen'in bağlı 5 yetkili sendika ile mutabakata imza attığını ve oy çokluğu ile mutabakat metninin düzenlendiğini anlatan Yazıcı, yasada bu tür mutabakatların mutlaka oy birliğiyle olması gerektiği konusunda düzenleme bulunmadığını ifade etti. Yazıcı, ''Öyle bir düzenleme olmadığına göre oy çokluğuyla mutabakat zaptıdır ve sürecin o aşamada bittiği anlamına gelir. Dolayısıyla biz oluşmuş mutabakat zaptını Bakanlar
Kurulu'na gönderdik'' diye konuştu.
Toplantıda, mutabakat zaptında belirtilen mali ve sosyal hakların hükümete iletildiğini ve hükümetin o mutabakat zaptını esas alarak bütçede gerekli düzenlemeyi yapacağını belirttiklerini dile getiren Yazıcı, bugünkü toplantıda sadece Uzlaştırma Kurulu kararının oluşmasına neden olan konfederasyon ve sendikaların talebinin görüşüldüğüne ilişkin bir tutanak düzenlendiğini bildirdi. Yazıcı, ''2011 yılı memur maaşlarına ilişkin müzakere süreci bu aşamada bitmiştir, konu Bakanlar Kurulu'ndadır. Bakanlar
Kurulu da bu konuları Bütçe Kanunu'na 29 Ağustostaki tutanakta yer aldığı şekliyle yansıtacaktır. Çalışmalarımız bundan ibarettir'' dedi
Yazıcı, bir gazetecinin, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız'ın, ''içeride aşağılayıcı tavırlarla karşılaştıkları'' yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
''Türkçe çok kolay anlaştığımız bir dil. Yani biz kişi haklarına son derece önem gösteririz, hassasiyetimiz var. Ben sırasıyla önce başkana söz verdim. 'Buyurun başkan, nedir görüşünüz, söz sizin'...Konuşmasına bir tehdit koymadık. Konuşmasını bitirdikten sonra, toplantıya katılmış sendika başkanı arkadaşlarıma söz verdim; 'var mı başka konuşmak isteyen', yok. Kamu işveren tarafına döndüm, 'sizden konuşmak isteyen var mı', yok. Ben de kısa bir konuşma yaptım. Toplantının bittiğini ifade ettim. Bunun
emrivaki olduğunu arkadaşım ifade ediyorsa o kendi takdiridir. Süreçler böyle işler. Benim orada saatlerce oturacak, yapılması gerekenler bundan ibaret olmasına rağmen bunun ötesinde zaman harcayacak bir zamanım yok. Bunu ifade ettim arkadaşlarıma. 'Bunun dışında söylemek istediğiniz, görüşmek istediğiniz konular varsa onları gelin konuşalım ama süreç bu şekilde bitmiştir.' Bunu ifade ettim. Arkadaşlarımın niye alınganlık gösterdiğini bilemiyorum. Demek ki hissiyatlarını öyle ifade etmişler."
Memur maaşlarına yapılacak zam konusunda getirdikleri son teklifi daha önce Bakanlar Kurulu'na sunduklarını bildiren Bakan Yazıcı, oy çokluğuyla oluşan mutabakat zaptının Bakanlar Kurulu'na sunulduğunu, Bakanlar Kurulu'nun 29 Ağustos 2010'da oluşan mutabakat zaptını esas alarak Bütçe Kanunu'nda gerekli ödenekleri tahsis edeceğini söyledi.
Bir gazetecinin, toplantının ardından koridorlara yansıyan bir kavga yaşandığını ifade ederek, sendikacıların, ''kendilerine görevliler tarafından hakaret edildiği, şişe fırlatıldığı'' iddialarına ilişkin görüşünü sorması üzerine Hayati Yazıcı, şöyle konuştu:
"Ben ayrıldıktan, makama çıktıktan sonra bir tartışma olmuş arkadaşlar arasında. Yadırgıyorum, ayıplıyorum. Memur sendikalarının, memur sendikalarına üye olabilecek bir arkadaşlarıyla çekişmeye girmeleri, darp etmeleri, kravatını çekmeleri hoş bir şey değil. Keşke böyle bir şey olmasaydı, böyle bir şeye sebebiyet vermeselerdi. Ben de ayıpladım. Tutanağın istenmesiyle alakalı başlamış bana anlatılan. 'Aslını ver'... 'Tamam veririz' demişler. 'Şimdi iki nüsha düzenlendi, fotokopisini verelim aslını da size
takdim ederiz' denmiş. Kravat tutulmuş, şişe atma olmuş, yumruklaşma olmuş. Bu ayıp bir şey."