Türkiye'de Bilimsel Yayınların Az Olmasının Nedenleri Araştırıldı

Türkiye'deki çeşitli üniversitelerde araştırma yapan 7 akademisyenin ülke genelindeki toplam bin 195 akademisyenin katılımıyla yaptıkları araştırmada ilginç sonuçlar çıktı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ), Gümüşhane Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Rize Üniversitesi, Yozgat-Bozok Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Manisa-Celal Bayar Üniversitesi'nde görev yapan 7 akademisyenin destek verdiği ve internet üzerinden ülke genelindeki bin 195 akademisyenin katıldığı araştırmada, bütün alanlarda bilimsel yayınlarda ABD'nin yayın sayısının Türkiye'nin yayın sayısının çok üzerinde olduğu vurgulandı. Araştırmada "ABD'nin bilimsel yayın sayısı ülkemizden bazı alanlarda yüz, bazı alanlarda bin hatta bazı alanlarda 2 bin kattan daha fazladır. Pek çok alanda Arjantin, Yeni Zelanda, Yunanistan, Tayvan, Finlandiya, Çek Cumhuriyeti ve Meksika gibi nüfusu bizden çok az olan ülkelerin bile çoğu alanda bilimsel yayınlarda Türkiye'den ilerde oldukları görülmektedir. Ayrıca yayınlanan bilimsel yayınlara yapılan atıf sayılarına yani yayınlanan her bir makalenin aldığı ortalama atıf sayılarına bakıldığında ABD hemen her alanda dünya ortalamasının çok üzerinde iken Türkiye'nin her alanda dünya ortalamasının çok altında kaldığı görülüyor. Bu sonuç ülkemizdeki yayın sayısının nicel olarak az olmasının yanında nitel olarak da kalitesinin tartışılır olduğunu ortaya koymaktadır" bilgisine yer verildi.
Türkiye'de bilimsel yayınların az olma sebeplerini araştırmanın yanında bilimsel yayınların hem nicel olarak artarken hem de nitel olarak kalitesinin yükseltilmesine yönelik çözüm önerileri ortaya koymaya yönelik olarak yapılan ve 3 yıl süren araştırmanın ardından bin 195 akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen anketteki bazı sorular ve verilen cevaplar şu şekilde oluştu:
" 'Mevcut doçentlik sistemindeki sübjektiflik, ikili ilişkiler için harcanan zaman sebebi ile ülkedeki bilimsel yayın sayısının kısır kalmasına sebep olmaktadır' yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 70'lik kesimi tamamen ya da büyük oranda katılmaktadır. 'Mevcut doçentlik sınavı birçok akademisyenin bilimsel performansını olumsuz olarak etkilemektedir' yargısına akademisyenlerin yaklaşık yüzde 72'lik kesimi tamamen ya da büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik kadrosu sürekli iken yardımcı doçentlik ve alt kadroların sözleşmeli olması söz konusu sözleşmeli personelin bir kısmının bilimsel performanslarını olumsuz etkilemektedir' yargısına ankete katılan akademisyenlerin yaklaşık yüzde 76'lık kesimi tamamen ya da büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik kadrosu sürekli iken yardımcı doçentlik ve alt kadroların sözleşmeli olması söz konusu sözleşmeli personelin bir kısmının bilimsel performanslarını olumsuz etkilemektedir' yargısına akademisyenlerin yaklaşık yüzde 76'lık kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sözlü sınavı, bazı akademisyenin yeterli yayın ve çalışma yapamayarak ülkeye fazla yararlı olamamasına neden olmaktadır' (Doçentliğe başvuracak bazı adayların sürekli çalışıp yayın yapmak yerine çalışmanın yanında sözlü sınav için jürileri farklı yollarla etkilemeye uğraşmaları v.b) yargısına akademisyenlerin yaklaşık yüzde 73'lük kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sınavında bize engel olabilir düşüncesiyle özellikle alt kademedeki akademisyenlerin birçok kongre ve konferansta alanlarındaki, özellikle profesörlerin yapmış oldukları ya da isimlerinin olduğu çalışmaları özgürce eleştirmekten çekinmelerine sebep olmaktadır' yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 84'lük kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sınav sistemindeki subjektiflik, doçent olamayan bazı yardımcı doçentlerin meslekten soğumasına sebebiyet verdiği için ülkenin ihtiyaç duyduğu yetişmiş beyinlerin küstürülmesine ve onlardan yeterince faydalanılamamasına neden olmaktadır' yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 77'lik kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sözlü sınavı, doçentliğe başvuracak bazı doçent adaylarını sınav öncesi jürileri etkilemeye sevk etmesinden dolayı zaman kaybına sebep olmaktadır' yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 70'lik kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sözlü sınavında alınan hiçbir önlem torpil uygulamalarının önüne geçilmesi için yeterli olmayacaktır' (ses yada görüntü kaydı vb., isteyen jüri üyesinin sınavda soracağı soruları önceden adaya ulaştırmasına engel olamayacaktır. Dolayısı ile sözlü sınavı kaldığı sürece hiçbir önlem bir jüri üyesinin istediği takdirde bir adayı kayırmasını engeleyemez) yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 78'lik kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sözlü sınavı adayın dosyasındaki yayınların kendi tarafından yapılıp yapılmadığını anlamak için bile gereksizdir' (Çünkü bazı akademisyenlerin asistanlara makale yazdırdıkları sonra bu makaleleri dosyalarına koyup doçentlik sözlüsünden hiçbir sıkıntı olmadan geçtiği çok konuşulan durumlardandır.) yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 81'lik kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sınavında tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sözlü sınavın kaldırılması ve yayın şartının mevcut yayın şartının en az iki katına çıkartılması ülkedeki bilimsel yayınların artması için gereklidir. Yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 81'lik kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sınav sisteminde başta akademik yayınlarda dünyada açık ara bir numara olan ABD ve önde gelen tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sözlü sınavın kaldırılması mevcut sistemin sebep olduğu yayınların kısır kalması ve akademik özgürlüğün kısıtlanması gibi bir çok sıkıntının ortadan kalkmasına sebep olacaktır.' yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 80'lik kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır. 'Doçentlik sınav sisteminde sözlü sınavı kaldırılırken akademisyenlerin daha rahat yayın yapabilmeleri için haftalık ders yüklerinin örgün ve ikinci öğretim toplamının en fazla 20 saat olarak belirlenmesi akademisyenlerin bilimsel faaliyetlere daha fazla zaman ayırmasına sebep olacaktır' yargısına bin 195 akademisyenin yaklaşık yüzde 84'lük kesimi tamamen yada büyük oranda katılmaktadır."

ARAŞTIRMA SONUÇLARININ DETAYLARI
Araştırma kapsamında bilimsel yayın sayısının az olma nedenleri şu şekilde özetlendi:
"Ülkemizde uygulanan doçentlik sınav sistemi özellikle sözlü kısmından dolayı bilimsel çalışmaları olumsuz olarak etkilediği ortaya konmuştur. Bunun en önemli sebepleri ise sözlü sınav için gerekli görülen ikili ilişkiler için harcanan zaman kaybı, bilimsel çalışma yerine söz konusu jürileri etkileyebileceğini düşündüğü kişilerin verdiği işlere yoğunlaşma ve sırf onlara şirin gözükmek için bazı sivil toplum örgütlerine üye olmaya kadar giden zaman alıcı bir çok faaliyetin bilimsel yayın yapma yerine tercih edildiği yapılan nitel araştırma da gözlemlenmiştir. Ankette ilgili sorulara verilen cevaplara bakıldığında doçentlik sınav sisteminin bilimsel yayınları olumsuz etkilediği şeklindeki 4 yargıya verilen cevaplara katılım oranlarının yüzde 70 seviyelerinde iken aynı yargılara 'hiç katılmıyorum' şeklinde cevap verenlerin oranlarının yüzde 4 ve altında olduğu görülmektedir. Yapılan ayrıntılı incelemede ilgili yargılara 'hiç katılmıyorum ve katılmıyorum' şeklinde cevap verenlerinin çoğunluğunun profesör ve doçent oldukları tespit edilmiştir. Yapılan nitel araştırmada profesör ve doçentlerin büyük bir kısmının sübjektif doçentlik sisteminin kalmasından yana oldukları gözlenmiştir. Mevcut doçentlik sisteminin olumsuzlukları ile ilgili yargılara baktığımızda en dikkat çekici çıkarımın doçentlik sınavının bilimin özgürce yapılmamasına sebebiyet verdiği sonucu olduğu ortaya çıkmıştır. Birçok genç akademisyenin çeşitli bilimsel kongre, konferanslarda ve diğer bilimsel etkinliklerde sunulan çalışmaları özgürce eleştirmekten sırf doçentlik sınavı nedeni ile kaçındığı tespit edinmiştir."