Mhp Milletvekili Ertugay, Tbmm'de Gıda Konusunu Gündeme Taşıdı

MHP Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay'ın TBMM Genel Kurulunda, "gıda fiyatlarındaki hızlı artışla, gıda güvenliğini tehdit eden hormonlu maddelere" ilişkin araştırma önergesi kabul görmedi.

Genel Kurulda söz alan Erzurum Milletvekili Ertugay, şöyle konuştu:
"Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, milletimizi çok yakından alakadar eden, ülkemizin gündemindeki temel meseleleri verdiğimiz araştırma önergeleriyle yüce Meclisin gündemine getirmeye çalışıyoruz çünkü amacımız, vatandaşımızın gerçek gündemindeki önemli problemlerine, sıkıntılarına yüce Meclisin dikkatini çekmek ve çözümler üretmektir. Bu konuda, özellikle yaşadığımız hafta itibarıyla da. Bu hafta, 16 Ekim. Her yılın 16 Ekim günü Dünya Gıda Günü olarak anılmaktadır. Bu bakımdan, gıda konusunda, gıda fiyatları konusunda, Türkiye'de yaşanan bu konudaki sıkıntılar konusunda da bu önergemizin gündeme alınıp görüşülmesi amacıyla bugün bu öneriyi getirdik. Geçen hafta yine bu açıdan önemli bir önergemiz vardı. Hayvancılıkla ilgili bir önergemiz vardı ve son bir yılda Türkiye hayvancılığında yaşanan sıkıntılar, hayvan sayısının azalmasından, yüksek maliyetlerden kaynaklanan ve vatandaşımızın, halkımızın, milyonlarca insanın en önemli protein kaynağı ete ulaşım hakkının engellenmesi, yüksek fiyatlardan dolayı sofrasında eti bulamaması gibi sorunları dile getirip yüce Meclisin dikkatine sunmuştuk ancak reddedildi. Hiç değilse, bu hafta, önemli bir mesele olan gıda konusunu yüce Meclisin ele almasını canı gönülden istiyoruz ve pozitif bir anlayışla meseleye yaklaşmasını öneriyoruz. Değerli milletvekilleri, bugün, gerçekten, dünyada büyük bir sıkıntı var, açlık var -1 milyar insan aç- ama Türkiye gibi bir ülke de bu açlıktan, bu yoksulluktan, bu sefaletten, gıdaya erişim hakkının engellenmesinden dolayı büyük bir trajedi yaşamaktadır. Bugün 15 milyon insan yoksulluk 11 sınırının altındadır. İnsanlar bu ülkede et yiyemiyor, süt içemiyor. Domates 10 liraya dayanmış. Sürekli olarak, üretimde hiçbir problemin olmaması gereken bir üründe dahi insanlar o ürünü tüketemiyor ve artık et insanlar için lüks bir gıda oldu. Kimse sofrasında -özellikle orta halli- bulamıyor ve Türkiye yiyeceğimiz eti de keseceğimiz kurbanı da dışarıdan ithal etmek zorunda kalmış. Bu tabii feci bir tablo, çok kötü bir tablo. Değerli milletvekilleri, bu yüce Mecliste ısrarla dile getirdiğimiz bir husus var, o da şudur: Bu ülke tarımsal üretim potansiyeli çok yüksek bir ülkedir. 24 milyon hektarın üzerinde işlenmeye müsait, verimli tarım arazisi vardır. Bu ülkenin hayvancılığı daha son on yıllara kadar, bu iktidar dönemine kadar Avrupa'daki yirmi yedi ülkenin toplam hayvan sayısı kadar küçükbaş hayvan sayısı olan bir ülkeydi ve bu ülkenin bu kaynakları sadece kendisini değil bölgesini de besleyecek, iyi idare edildiği takdirde çok önemli bir ihraç kaynağı olduğunu defalarca ifade ettik. Yine yüce Mecliste defalarca söyledik, bizim elimizdeki tarımsal üretim potansiyeli bizim için en büyük zenginliktir ve bu konuda Hükümeti defalarca ikaz ettik . 'Tarım alarm veriyor, buna dikkat edin, tedbir alın.' hiçbir şekilde aldırmadı. 'Tarım toprakları boşalıyor.' dedik, aldırmadı. 'Tarımdan nüfus kaçışı var.' dedik, aldırmadı. 'Üretici karnını doyuramıyor, çiftçi karnını doyuramıyor, yüksek maliyetler altında eziliyor.' dedik, aldırmadı ve bugün gelinen noktada Türkiye'de gerçekten tüketicinin en temel hakkı olan yeterli ve dengeli beslenme hakkından -Türkiye için- Türkiye'de bir mahrumiyet yaşanmaktadır.
Şimdi bakın değerli milletvekilleri, Sayın Bakan dün daha bu Mecliste bir konuşma yaptı ve talihsiz bir ifadede bulundu. Bizim yaptığımız konuşmalara cevaben Bakanın ifadesi aynen şöyle: Türkiye bir zamanlar kendi kendine yeterken hatta ihraç ederken bugün ne hallere düştü arkadaşlar. 'Hiçbir zaman Türkiye kendi kendine yeterli olmadı. O bir masaldı!' Şimdi, değerli milletvekilleri, buraya bir defa daha dikkat edin. Geçen yıl, 16 Kasımda Roma'da bir Gıda Zirvesi yapılıyor ve Sayın Başbakanın Roma'daki zirvede aynen ifadesi şu, tutanaklardan alıyorum: "Türkiye 72 milyonluk nüfusuyla temel besin maddeleri bakımından kendine yeten bir ülke olmanın yanında küresel gıda güvenliğine de katkı sağlayacak durumda olan bir ülke." Bu ifade aynen Sayın Başbakana ait.
Şimdi, hangisi masal anlatıyor buna bir karar vermek lazım. Bana göre, Başbakan doğru söylüyor ama eksik söylüyor. Son sekiz yıla kadar Türkiye böyle bir ülkeydi ama sayenizde uygulanan o tutarsız politikaların sonucunda Türkiye bugün artık fiilen kendine yetmez, kendi başının çaresine bakamaz hâle düşmüştür. Bu bakımdan, Sayın Bakanın bizim buradaki eleştirilerimizi, o günü, o saati, o oturumu kurtarmak adına suni veya o anlık çözümler üretmek yerine gerçekten ülke tarımına, ülkedeki yaşanan sıkıntılara cidden kafa yormasını kendisinden rica ediyoruz. Şimdi, bir başka hususu daha yine ifade edeyim. Sayın Bakan yine bu kürsüden bize dönerek "Yanlış bilgiler veriyorsunuz, kamuoyunun zihnini bulandırıyorsunuz." dedi ve Türkiye'nin 11,2 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı olduğunu söyleyerek "Türkiye, 72 milyonu besliyor, 30 milyon da turist besliyor." dedi. Hayır, 72 milyonu beslemediğinin de, 30 milyon turistin beslenmesinde de çok büyük bir problem yaşandığını bu millet çok iyi biliyor. Bu doğru değil. Şimdi, gelelim şu ihracat rakamlarına. Dün bu Mecliste verdi ve bu rakamlar doğru rakamlar değil değerli milletvekilleri. Bakın, 2002'yle sürekli mukayese ediyorsunuz ya, 2002 yılında Türkiye'nin 102 milyon dolar bir dış ticaret fazlası var yani ihracatı ithalatından 102 milyon dolar fazla. 2008 yılında 2 milyar 265 milyon dolar eksiği var; ihracatı az, ithalatı fazla yani dış ticaret açığı var. 2009 yılında bu açık -ziraat odalarınınki daha yüksek de, ben TÜİK rakamlarını veriyorum- 89 milyon dolardır.
Şimdi, bakın, daha gerçekçi olsun diye ifade edeyim: 2002 yılında Türkiye'nin tarımsal ürün ihracatı... Bu, işlenmemiş tarımsal üründür, Bakan burada da -kavram kargaşalığı- zihinleri bulandırıyor, işlenmişi de veririm. İşlenmişte de Türkiye'nin aleyhine bir durum var. İşlenmemiş tarım ürünleri bakımından 2002 yılında tarımsal ihracatımız 1 milyar 800 milyon dolar, ithalatımız 1 milyar 700 milyon dolar. 102 milyon dolar, ifade ettim. 2003 yılında eksi 336 milyon dolarlık bir açığımız var, yani ihracat az, ithalat fazla. Nedir rakam? 2 milyar 200 milyon dolarlık ihracata karşılık 2,5 milyar dolarlık, hatta 2 milyar 538 milyon dolarlık bir ithalatımız var. Rakamları bütün yıllar itibarıyla verebilirim. En son 2008'i veriyorum. 2008'de işlenmemiş tarımsal ürünler bakımından 4 milyar 168 milyon dolarlık tarımsal ihracatımız var, buna karşılık ithalat 6 milyar 433 milyondur. Yani dış ticaret açığımız, Türkiye'nin aleyhine 2 milyar 265 milyon dolardır saygıdeğer milletvekilleri. "