Trabzon'da 'Marka Hukukunda İltibas' Konulu Çalıştay
Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı ve Alman Uluslararası Hukuki İşbirliği Vakfı'nca yürütülmekte olan "Sınai Hakları Yürütme ve Uygulamasının Güçlendirilmesi için Türkiye'nin Desteklenmesi " konulu Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi Çalıştayı Trabzon Zorlu Grand Otel'de yapıldı
Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı ve Alman Uluslararası Hukuki İşbirliği Vakfı'nca yürütülmekte olan "Sınai Hakları Yürütme ve Uygulamasının Güçlendirilmesi için Türkiye'nin Desteklenmesi " konulu Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi Çalıştayı Trabzon Zorlu Grand Otel'de yapıldı.
Çalıştaya Almanya Eyalet Mahkemesi hakimlerinin yanı sıra, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Yurdaer Özdilek, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Suat Hacısalihoğlu ve Trabzon Barosu Başkanı Av. Mehmet Şentürk hazır bulundu.
Çalıştay'da bir konuşma yapan Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, sinai mülkiyet davalarında karşılaşılan sorunlar hakkında bilgi verirken, proje kapsamında şu ana kadar 15 etkinlik gerçekleştirdiklerini söyledi. Şu ana kadar düzenlenen konferans, seminer ve çalıştaylarda çok önemli konular ele alındıklarını ifade eden Asan, " 2010 yılı Mart ayında başlatmış olduğumuz Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi kapsamındaki çalışmalarımızı büyük bir hızla sürdürüyoruz. Proje kapsamında şu ana kadar 15'in üzerinde etkinlik gerçekleştirdik. Ankara, İstanbul ve İzmir'de gerçekleştirdiğimiz bu etkinliklerde hakim ve savcılarımız, enstitümüzdeki uzmanlarımız, patent ve marka vekillerimiz ve sınai mülkiyetle ilgili diğer paydaşlarımız bir araya gelerek, Alman meslektaşlarıyla fikir alışverişinde bulundular. Sınai mülkiyet hakları açısından büyük önem arz eden konuları tartışma imkanı buldular. Şu ana kadar düzenlenen konferans, seminer ve çalıştaylarda çok önemli konular ele alındı. Sınai mülkiyet davalarında karşılaşılan sorunlar, taklit ürünlerin tehlikeleri, bilgisayar tabanlı buluşların patentlenebilirliği, işçi buluşları ve marka hukukunda mutlak red nedenleri gibi, sadece ülkemiz sınai mülkiyet sistemi açısından değil, dünyanın genelinde sınai mülkiyet sisteminin problemli alanları olarak görülen konular masaya yatırıldı. Örnek uygulamalar üzerinden bu konulardaki tecrübeler paylaşıldı" dedi.
"Türkiye'de son yıllarda sınai mülkiyet alanında çok önemli gelişmeler yaşanıyor" diyen Asan "Bütün paydaşlar eski dönemlerden farklı olarak, bir araya geliyor, projeler geliştiriyor, mevcut sorunlara çözümler üretiyor. Türkiye'de sınai mülkiyet haklarının tescilinden sorumlu kamu kuruluşu olarak, bu hakların etkin kullanımının Türk Sanayi ve Ekonomisine önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Bu çerçevede, başta KOBİ'ler ve üniversiteler olmak üzere sınai mülkiyet sisteminin aktörlerine yönelik stratejiler ve projeler geliştiriyoruz. Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu ve Türk Tasarım Konseyi bünyesinde yürüttüğümüz çalışmaların yanı sıra, KOBİ'leri hedef alan Hezarfen Projesi, sınai mülkiyet alanında üniversite-sanayi işbirliğine katkı sağlayan Patent Günleri ve ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak düzenlediğimiz 'Şimdi Düşünme Zamanı Teknoloji ve Tasarım Sergisi' gibi proje ve etkinliklerle Türk Sınai Mülkiyet Sistemi'nin gelişimine katkı sağlıyoruz. Gerçekleştirilen bu çalışmaların sınai mülkiyet başvuru sayılarına da olumlu şekilde yansıdığını görüyoruz. Geçtiğimiz Pazartesi günü Sanayi ve Ticaret Bakanımız Nihat Ergün 2010 yılı ilk 9 ayına ilişkin sınai mülkiyet verilerini kamuoyuyla paylaştı. Sayın Bakanımızın da dikkat çektiği üzere, 2010 yılının ilk 9 ayında tüm sınai mülkiyet başvuruları, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 17 oranında artış göstermiştir" şeklinde konuştu.
"MARKA SAHİBİNİN HAKLARI İLE ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAKLARI ARASINDA ADİL DENGE KURULMALI"
Asan, marka sahibinin hakları ile üçüncü kişilerin hakları arasında adil bir denge kurulması gerektiğini kaydederek şunları söyledi:
"Çalıştayımızın konusu olan iltibas ihtimali, marka hukukunun en çok tartışılan konularından biridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde, en çok dikkat edilmesi ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken husus marka sahibinin hakları ile üçüncü kişilerin hakları arasında adil bir denge kurulmasıdır. Sınai mülkiyet hakları ve bu çerçevede marka hakları sahibine münhasır bir kullanım ve kontrol yetkisi vermektedir. Ancak, markanın sahibine bahşettiği bu yetki sınırsız ve mutlak bir yetki değildir. Markanın sağladığı hakların sınırlarının tespitinde öncelikle markanın piyasadaki benzer ürünleri birbirinden ayırt etme fonksiyonunun dikkate alınması gerekir. Bu çerçevede, ihtilaf konusu markaların muhtemel tüketici ya da kullanıcı kitlesi üzerinde yaratacağı etki ve algılama, belirleyici bir role sahip olacaktır. Bu alandaki farklı görüş ve tartışmalar daha çok bu konu üzerinde odaklanmakta, markanın tüketiciler üzerinde yaratacağı etki ve algılamanın tespiti ve karıştırılma ihtimali her bir marka için farklı kriterleri gündeme getirebilmektedir. Markalar arasındaki iltibas ihtimalinin tespiti konusunda yasalarla net kriterlerin ortaya konulmasındaki güçlük nedeniyle bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu kriterle mahkeme kararlarıyla oluşan içtihatlarla ve doktrindeki tartışmalarla oluşmakta ve yerleşmektedir. Bu çalıştay marka hukukunda iltibas ihtimali konusunda Avrupa Topluluğu uygulamalarının paylaşılması, özellikle Alman Federal Patent Mahkemesi ve Avrupa Topluluğu Adalet Divanı kararlarının incelenmesi, değerlendirilmesi, karar ve uygulamaların Türk Mahkemeleri'nin karar ve uygulamaları ile karşılaştırılması için önemli bir fırsat sunacaktır."
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Suat Hacısalihoğlu da marka hukukunun önemine vurgu yaparken, konuyu önemsediklerini söyledi. TTSO olarak bilgilendirme çalışmaları yaptıklarını belirten Hacısalihoğlu "TTSO olarak patent enstitüsü ile ilgili bir işbirliği söz konusu. TTSO bir bilgilendirme ofisi kuruldu ve o tarihten bugüne kadar çalışmalarımız sürmektedir. Yapmış olduğumuz işler arasında özellikle ilkokullardan üniversitelere hatta KOBİ'lere kadar her gün sürekli toplantılar düzenleyerek bu haklar konusunda gerekli bilgilendirmeler yapılmaktadır. Tabi işin boyutu özellikle sınai hakların korunması üzerine çalışmalar sürmektedir. Oda olarak bu konuyu çok önemsediğimizi belirtmek istiyorum. Bir tarafta o haklara sahip olan gerçek ve tüzel kişiler, diğer tarafta da tüketiciler var. Sonuçta burada zararı gören tüketiciler ve hakları ellerinden alınan tüzel kişiler. Bunların haklarının korunması bizleri ilgilendirmektedir" ifadelerini kullandı.
Çalıştaya Almanya Eyalet Mahkemesi hakimlerinin yanı sıra, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Yurdaer Özdilek, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Suat Hacısalihoğlu ve Trabzon Barosu Başkanı Av. Mehmet Şentürk hazır bulundu.
Çalıştay'da bir konuşma yapan Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, sinai mülkiyet davalarında karşılaşılan sorunlar hakkında bilgi verirken, proje kapsamında şu ana kadar 15 etkinlik gerçekleştirdiklerini söyledi. Şu ana kadar düzenlenen konferans, seminer ve çalıştaylarda çok önemli konular ele alındıklarını ifade eden Asan, " 2010 yılı Mart ayında başlatmış olduğumuz Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi kapsamındaki çalışmalarımızı büyük bir hızla sürdürüyoruz. Proje kapsamında şu ana kadar 15'in üzerinde etkinlik gerçekleştirdik. Ankara, İstanbul ve İzmir'de gerçekleştirdiğimiz bu etkinliklerde hakim ve savcılarımız, enstitümüzdeki uzmanlarımız, patent ve marka vekillerimiz ve sınai mülkiyetle ilgili diğer paydaşlarımız bir araya gelerek, Alman meslektaşlarıyla fikir alışverişinde bulundular. Sınai mülkiyet hakları açısından büyük önem arz eden konuları tartışma imkanı buldular. Şu ana kadar düzenlenen konferans, seminer ve çalıştaylarda çok önemli konular ele alındı. Sınai mülkiyet davalarında karşılaşılan sorunlar, taklit ürünlerin tehlikeleri, bilgisayar tabanlı buluşların patentlenebilirliği, işçi buluşları ve marka hukukunda mutlak red nedenleri gibi, sadece ülkemiz sınai mülkiyet sistemi açısından değil, dünyanın genelinde sınai mülkiyet sisteminin problemli alanları olarak görülen konular masaya yatırıldı. Örnek uygulamalar üzerinden bu konulardaki tecrübeler paylaşıldı" dedi.
"Türkiye'de son yıllarda sınai mülkiyet alanında çok önemli gelişmeler yaşanıyor" diyen Asan "Bütün paydaşlar eski dönemlerden farklı olarak, bir araya geliyor, projeler geliştiriyor, mevcut sorunlara çözümler üretiyor. Türkiye'de sınai mülkiyet haklarının tescilinden sorumlu kamu kuruluşu olarak, bu hakların etkin kullanımının Türk Sanayi ve Ekonomisine önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Bu çerçevede, başta KOBİ'ler ve üniversiteler olmak üzere sınai mülkiyet sisteminin aktörlerine yönelik stratejiler ve projeler geliştiriyoruz. Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu ve Türk Tasarım Konseyi bünyesinde yürüttüğümüz çalışmaların yanı sıra, KOBİ'leri hedef alan Hezarfen Projesi, sınai mülkiyet alanında üniversite-sanayi işbirliğine katkı sağlayan Patent Günleri ve ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak düzenlediğimiz 'Şimdi Düşünme Zamanı Teknoloji ve Tasarım Sergisi' gibi proje ve etkinliklerle Türk Sınai Mülkiyet Sistemi'nin gelişimine katkı sağlıyoruz. Gerçekleştirilen bu çalışmaların sınai mülkiyet başvuru sayılarına da olumlu şekilde yansıdığını görüyoruz. Geçtiğimiz Pazartesi günü Sanayi ve Ticaret Bakanımız Nihat Ergün 2010 yılı ilk 9 ayına ilişkin sınai mülkiyet verilerini kamuoyuyla paylaştı. Sayın Bakanımızın da dikkat çektiği üzere, 2010 yılının ilk 9 ayında tüm sınai mülkiyet başvuruları, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 17 oranında artış göstermiştir" şeklinde konuştu.
"MARKA SAHİBİNİN HAKLARI İLE ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAKLARI ARASINDA ADİL DENGE KURULMALI"
Asan, marka sahibinin hakları ile üçüncü kişilerin hakları arasında adil bir denge kurulması gerektiğini kaydederek şunları söyledi:
"Çalıştayımızın konusu olan iltibas ihtimali, marka hukukunun en çok tartışılan konularından biridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde, en çok dikkat edilmesi ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken husus marka sahibinin hakları ile üçüncü kişilerin hakları arasında adil bir denge kurulmasıdır. Sınai mülkiyet hakları ve bu çerçevede marka hakları sahibine münhasır bir kullanım ve kontrol yetkisi vermektedir. Ancak, markanın sahibine bahşettiği bu yetki sınırsız ve mutlak bir yetki değildir. Markanın sağladığı hakların sınırlarının tespitinde öncelikle markanın piyasadaki benzer ürünleri birbirinden ayırt etme fonksiyonunun dikkate alınması gerekir. Bu çerçevede, ihtilaf konusu markaların muhtemel tüketici ya da kullanıcı kitlesi üzerinde yaratacağı etki ve algılama, belirleyici bir role sahip olacaktır. Bu alandaki farklı görüş ve tartışmalar daha çok bu konu üzerinde odaklanmakta, markanın tüketiciler üzerinde yaratacağı etki ve algılamanın tespiti ve karıştırılma ihtimali her bir marka için farklı kriterleri gündeme getirebilmektedir. Markalar arasındaki iltibas ihtimalinin tespiti konusunda yasalarla net kriterlerin ortaya konulmasındaki güçlük nedeniyle bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu kriterle mahkeme kararlarıyla oluşan içtihatlarla ve doktrindeki tartışmalarla oluşmakta ve yerleşmektedir. Bu çalıştay marka hukukunda iltibas ihtimali konusunda Avrupa Topluluğu uygulamalarının paylaşılması, özellikle Alman Federal Patent Mahkemesi ve Avrupa Topluluğu Adalet Divanı kararlarının incelenmesi, değerlendirilmesi, karar ve uygulamaların Türk Mahkemeleri'nin karar ve uygulamaları ile karşılaştırılması için önemli bir fırsat sunacaktır."
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Suat Hacısalihoğlu da marka hukukunun önemine vurgu yaparken, konuyu önemsediklerini söyledi. TTSO olarak bilgilendirme çalışmaları yaptıklarını belirten Hacısalihoğlu "TTSO olarak patent enstitüsü ile ilgili bir işbirliği söz konusu. TTSO bir bilgilendirme ofisi kuruldu ve o tarihten bugüne kadar çalışmalarımız sürmektedir. Yapmış olduğumuz işler arasında özellikle ilkokullardan üniversitelere hatta KOBİ'lere kadar her gün sürekli toplantılar düzenleyerek bu haklar konusunda gerekli bilgilendirmeler yapılmaktadır. Tabi işin boyutu özellikle sınai hakların korunması üzerine çalışmalar sürmektedir. Oda olarak bu konuyu çok önemsediğimizi belirtmek istiyorum. Bir tarafta o haklara sahip olan gerçek ve tüzel kişiler, diğer tarafta da tüketiciler var. Sonuçta burada zararı gören tüketiciler ve hakları ellerinden alınan tüzel kişiler. Bunların haklarının korunması bizleri ilgilendirmektedir" ifadelerini kullandı.