'Zemin İncelemeleri Ve Bölgemiz' Konulu Panel

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi ve Ülkeler Deprem Kestirme Ağı Türkiye Başkanı Prof

'Zemin İncelemeleri Ve Bölgemiz' Konulu Panel
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi ve Ülkeler Deprem Kestirme Ağı Türkiye Başkanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin deprem tehlikesi açısından Türkiye'nin en güvenli bölgelerinden biri olduğunu söyledi.
Trabzon'da Jeofizik Mühendisleri Odası tarafından "Zemin İncelemeleri ve Bölgemiz" konulu panel düzenlendi. Zorlu Grand Otel'de düzenlenen panelde konuşan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin deprem açısından Türkiye'nin en güvenli bölgelerinden biri olduğunu ifade ederek "Bu bölgenin en büyük deprem çekincesi 6,5'dan büyük olup, yaşanmış hiçbir büyük depremi bilinmemektedir. Bu bölge yalnızca uzak çevresinde olan etkin avkulanmaların ürettikleri depremlerin önemsiz etkileri altındadır. Son 2 bin yılda Doğu Karadeniz'de olan en büyük deprem 6.4 büyüklüğündedir. Son yüzyıl içinde en büyük deprem ise 1924 yılında 5.3 büyüklüğünde Çaykara'da olmuştur. Bu bölgede sarsıntı büyüklükleri 4.0'dan küçük depremcik boyutundadır. 100 ile 250 yılda bir ancak 6.0'dan küçük depremler üretebilmektedir" dedi.
Akyazı mevkiinde deniz doldurularak yapılacak olan Akyazı Stat Projesi'ni de değerlendiren Ercan "Akyazı projesi gerçekten ilginç bir proje. Akyazı ada stadyumunun yapılaşma niteliği 6.5 büyüklüğünde bir depreme göre yapılırsa en çok bu büyüklükteki depremlere dayanıklı olacağından hasarsız atlatır. Denizin içine yapılan dolgularda havaalanı bile yapılıyor. Uzakdoğu ülkelerinde bunların örneklerini görmekteyiz. Akyazı'da deniz içinde yapay bir ada oluşturularak orada bir futbol sahası yapmak istenmektedir. Bu tür bir yapı Trabzon'u bir uğrak yeri yapacağı gibi, gezginciliği de arttıracaktır. Ne var ki, deniz dolguları üzerine yapılaşmanın bazı sakıncaları olabilir. Bunlardan biri deniz içi yaşam dengesinin bozulması, çevresel etkilerin artması gibi olumsuzlukların yanı sıra dolgunun duyarlılığını koruma sorunları vardır. Mühendislik sorunları dolgunun duyarlılığını etkileyen ana etmenler, taşıma gücünün değişmesi, deniz tabanının süre içinde oturması, deniz kaymaları, depremler ile olası süpürtü (tsunami) etkileridir" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN YÜZDE 95'LİK BÖLÜMÜ DEPREM VE AFET TEHLİKESİ ALTINDA"
Jeoloji Mühendisliği Odası Genel Başkanı Metin Altay ise Türkiye'nin yüzde 95'lik bölümünün deprem ve afet tehlikesi altında olduğuna dikkat çekerek "Topraklarımızın yüzde 92'si, nüfusumuzun ve büyük sanayi merkezlerimizin yüzde 95'i deprem tehlikesi altındadır. Ülkemizde her 1,5 yılda bir orta şiddetli, her 3 yılda bir şiddetli ve her 35-40 yılda bir yıkıcı deprem meydana gelmektedir. Bu büyük depremleri ülkemiz insanları gelecekte de yaşayacaktır. Depremden korunmanın en önemli parametresi, zemini ve zemin özelliklerini saptamak ve bu zemin özelliklerine göre yapılaşmaya gitmek gerekir" şeklinde konuştu.
Altay Trabzon'un isminin heyelan, sel ve kaya düşmesi gibi felaketlerle anılmasını istemediklerini kaydederek "Bu şirin şehrimizin doğası, turizmi, cana yakınlığı, misafirperverliği anılmasını ve bilinmesini istiyorsak önlemlerimizi alarak güvenli ve emniyetli önce can güvenliğini göz önüne alan yapılaşmaya önem verelim" ifadelerini kullandı.
Jeofizik Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Rıdvan Yanık ise bilim dünyasının baş döndürücü bir hızla sorunların çözümüne yönelik bilimsel bilgi ürettiğine dikkat çekerek "Kentsel gelişmede özellikle inşaat sorunları ile ilgili olarak yapılacak olan yer seçiminde zeminin jeolojik yapısının, geoteknik özelliklerinin, dinamik yük altındaki davranışının, dinamik yüklerin yapılacak olan yapı üzerindeki etkilerinin, yapı yapılmadan önce çok iyi bilinmesi ve değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin zamanında alınması kaçınılmaz bir zorunluluk ve aynı zamanda bir sorumluluktur. Oysa bugün hala özellikle bazı ilçe ve belde belediyelerimizde ve kentlerimizde özellikle yapılaşmada, yer bilimsel çalışmaların önemi ne yazık ki oluşan deprem, taşkın, heyelan sonucu meydana gelen afetler ve bunların neden olduğu can ve mal kayıplarından sonra anlaşılabilmektedir. Oysa ki bilim dünyası baş döndürücü bir hızla bu sorunların çözümüne yönelik bilimsel bilgi üretmektedir. Ancak toplumu yönetenlerin bu hıza uyumu malesef yavaş olmaktadır" diye konuştu.

"ZAMANINDA ALINMAYAN ÖNLEMLER BÜYÜK MADDİ KAYIPLARA NEDEN OLUYOR"
Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ise son yıllarda küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliklerinin ortaya çıkardığı sel baskınları, doğal afetler ve depremlerin jeofizik, jeoloji ve jeoteknik mühendisliklerine daha çok önem verilmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu vurgulayarak, "Dünya ikliminin değişmesi küresel kuraklığın dünyanın gündemine gelmesi, bunun için çok büyük uluslar arası toplantıların yapılması, bu arada atmosferin değişmesine bağlı olarak ani basınç değişikliklerinin olması sel baskınlarına sebep olmaktadır. Sel ve su baskınları sadece yağışın çok olduğu Karadeniz Bölgesinde değil, ülkemiz genelinde de olması artık bu konuda jeofizik, jeoloji ve jeoteknik mühendisliğine ne kadar önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu anlamda ülke olarak bilimden daha çok yararlanmalıyız" şeklinde konuştu.
Sadece küresel ısınma sonucu oluşan iklim değişikliklerinin değil çarpık ve plansız yapılaşmanın da sel ve su baskınlarına adeta davetiye çıkardığının altını çizen Başkan Gümrükçüoğlu, "Bunu geçen yıl Tabakhane ve Zağnos Vadileri'nde gördük. Çarpık yapılaşma ve vadilerin üzerlerini menfezlerle kapatılması aşırı yağışlarla birlikte menfezleri tıkayan yabancı maddeler burada taşkınlara sebebiyet vermektedir. Bu sel çok büyük değildi ama maddi hasarı çok büyük olan bir seldi. 500 bin TL maddi hasara yol açtı. Bunu önüne geçmek için bu bölgelerde kentsel dönüşüm uyguluyoruz. Bunun yanında Zağnos ve Tabakhane Vadileri derelerinin üzerlerini açılması ve aynı zamanda kanalizasyon suları ile yağmur sularının ayrı kanallardan tahliye edilmesi için başlattığımız çalışmalar son aşamaya geldi. Zamanında alınmayan önemler dolayısıyla bugün çok büyük paralar harcayarak sel baskınlarının önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu da ülkemiz kaynaklarının heba olmasını sağlamaktadır" dedi.