Statükonun kibirli mensupları ikna edemiyor

Anayasa'nın ilk üç maddesinin sınırlarının, diğer maddelerde yapılacak değişikliklerle genişletebileceği ...


Anayasa'nın ilk üç maddesinin sınırlarının, diğer maddelerde yapılacak değişikliklerle genişletebileceği sözleri yankı uyandıran Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, dün de bu sözlerini pekiştiren mesajlar verdi. Anayasa değişiklikleri uyarınca TBMM tarafından Anayasa Mahkemesi'ne Sayıştay kontenjanından seçilen ve 45 yaşını doldurmadığı için seçimiyle ilgili süreç Danıştay'a taşınan Hicabi Dursun ile barolar kontenjanından seçilen Mümtaz Akıncı  dün yemin ederek göreve başladı. Hükümet üyelerinin çıkartma yaptığı törende konuşan Başkan Kılıç şöyle dedi: "Devletin asıl görevi, farklı sesleri ahenkli hale getirerek maskeli ve ikiyüzlü bir ahlakın oluşmasına engel olmaktır. Devleti güçlü, ancak özgürlüklerini doya doya yaşamamaktan dolayı halkı mutsuz olan bir ülkenin varlığının anlamsızlığı açıktır. Bu mutsuzluğun toplumsal bir öfkeye dönüşmesi de kaçınılmazdır." 

CHP ve yargı başkanları yoktu
Bütün yaşam tarzlarına da saygı duyulması gerektiğini kaydeden Kılıç'ın sözleri, yeni anayasaya yönelik mesajlar olarak yorumlandı.
Anayasa değişiklikleri uyarınca TBMM tarafından Anayasa Mahkemesi'ne, Sayıştay kontenjanından seçilen ve 45 yaşını doldurmadığı için seçimi ile ilgili süreç Danıştay'a taşınan Hicabi Dursun ile barolar kontenjanından seçilen Mümtaz Akıncı, dün Anayasa Mahkemesi'nde düzenlenen törende yemin ederek göreve başladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan, yardımcıları Bülent Arınç ve Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın katıldığı, hükümetin çıkartma yaptığı törene, CHP, Yargıtay ve Danıştay'dan katılan olmadı. Törende konuşan Kılıç şu nokta üzerinde durdu:
"Değişime karşı çıkan çağın nabzını tutamayan statükonun kibirli mensupları artık halkı ikna edememektedir. Anayasaların ve anayasa mahkemeleri üyelerinin toplumun bu istekleri karşısında kayıtsız kalması düşünülemez. Bizler vereceğimiz kararlarla bu alanları genişleterek insanca yaşama arzusuna destek vermek zorundayız. Zira, özgürlük ve demokrasinin tadına varmış insanları susturabilmek, ancak zorba devletlerin işi olmuştur.
Devletin asıl görevi, yükselen bu sesleri susturmak değil, farklı sesleri ahenkli hale getirerek maskeli ve ikiyüzlü bir ahlakın oluşmasına engel olmaktır. Irkı ve rengi ne olursa olsun, inansın inanmasın, insan olma onuruna sahip herkesi devlet kucaklamak zorundadır. Hukuk dışı yollarla bu isteklere karşı koyan devletlerin, güç ve itibar kaybetmekten başka bir kazancı olmayacaktır."

Ülkenin varlığının anlamsızlığı
Kılıç, güçlü devletin kendini koruma hakkı anlayışının arkasına gizlenerek bireylerin hak ve özgürlüklerini yok etm girişiminin "meşru müdafa zeminine oturtulamayacağını" vurgulayan Kılıç şöyle devam etti:
" Devleti güçlü, ancak özgürlüklerini doya doya yaşamamaktan dolayı halkı mutsuz olan bir ülkenin varlığının anlamsızlığı açıktır. Bu mutsuzluğun toplumsal bir öfkeye dönüşmesi de kaçınılmazdır. Unutmayalım ki demokratik ülkeler gücünü daima özgürlüklerden alır.
Düşmanca duygulardan, öfkeden, kinden arınmış, barışın ve sevginin hakim olduğu bir dünyayı gelecek kuşaklara teslim etmek istiyorsak herkesin hayat tarzına, düşüncesine, inancına, farklılığına ve varlığına saygı göstererek, insanlık onurunu yüceltmek, korumak ve kollamak zorundayız."