Ahlat'ta Restorasyonsuz Kazı Yapılmasına Tepki

Bitlis'in Ahlat ilçesinde 40 yılı aşkın bir süredir yapılan kazılar sonrası çıkan eserlerin insan ve doğa şartlarının insafına bırakılmasına, ilçedeki sivil toplum kuruluşlarının (STK) ortak tepkisi devam ediyor

Bitlis'in Ahlat ilçesinde 40 yılı aşkın bir süredir yapılan kazılar sonrası çıkan eserlerin insan ve doğa şartlarının insafına bırakılmasına, ilçedeki sivil toplum kuruluşlarının (STK) ortak tepkisi devam ediyor.
Bitlis'te faaliyet gösteren Ahlat'ı Geliştirme Güzelleştirme ve Tanıtma Derneği (AHGED), Ahlat İlçesi Kültürel Değerlerini ve Tarihi Eserlerini Koruma Derneği (AHTEK), Ahlat Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD), Ahlat Fotoğrafçılık Kulübü ile Tatvan Ticaret ve Sanayi Odası (TATSO) ilçede kazı sonrası ortaya çıkan eserlerin nasıl kendi kaderlerine terk edildiğini göstermek için kazı alanlarını gezerek durum değerlendirmesi yaptı. Sivil toplum kuruluşları, ilçede 40 yılı aşkın bir süredir yapılan kazılar
sonrasında ortaya çıkan tarihi eserlerin kazılıp ardından kendi kaderine bırakılmasını doğru bulmadıklarını belirterek, orta tepkilerini dile getirdi.
AHTEK Başkanı Muzaffer Pirhasanoğlu, Ahlat'ta yaklaşık 43 yıldır kazı çalışmaları yapılmakta olduğunu hatırlatarak, yapılan bu kazı çalışmaları sonucunda gün yüzüne çıkarılan hiçbir eser restore edilmediğine dikkat çekti. Gün yüne çıkarılan eserler gerek doğa, gerek insan faktörü ile tahrip olduğunu belirten Pirhasanoğlu, bu eserlerin toprak altında kalarak daha iyi korunacağına inandıklarını vurguladı.
AHGED Başkanı olan emekli İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Yurttaş ise, Ahlat'ın özellikle yer üstündeki tarihi zenginliğinin çok fazla olması münasebetiyle "Müze kent" veya "Açık Hava Müzesi" olarak anıldığını belirterek, bunun sebebinin ise buradaki tarihi eser oldukça fazla olmasından kaynaklandığını söyledi. Ancak gerek Ahlat'ın yaşamış olduğu çok önemli depremlerin, gerek istilalar ve işgaller esnasın dada bu tarihi eserlerin önemli bir bölümü tahrip edildiğini, bazıları da toprak altında kaldığına
dikkat çekti. 1960'lı yılların sonlarından başlamak kaydı ile Ahlat'ta bu arkeolojik kazıların yapılmaya başlandığını hatırlatan Yurttaş şöyle konuştu:
"Tabii ki biz kazıların yapılmasından, arkeolojik kazılarla toprak altında kalan ecdadımıza ait bu tarihi eserlerin bugünün ve gelecek kuşaklara tanıtılmasından ötürü devletimize son derece müteşekkiriz. Ancak, 40 yılı aşkın bir süredir devam eden bu kazı çalışmalarında bir tek tarihi eserin kazısının restorasyonunun tamamlanıp sağlam bir şekilde Ahlat'ı ziyaret eden insanlara turizm amaçlı tanıtılmadığını gösterilmediğini görmekte bizi fazlası ile üzmektedir. Bundan dolayı, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Kültür Bakanlığı'nın bütçesinin imkanları dahilinde öncelikler belirtilerek, öncelikli bir hedefe odaklanmasını bekliyoruz. Bir kazı tamamlansın, restorasyonun ve korunmasında sonra ikinci, üçüncü veya dördüncü kazılar yapılsın istiyoruz. Ancak bizim burada gördüğümüz şu ki; sürekli bir kısır döngü var, aynı alanlarda hiç tamamlanmayan bitirilmeyen 40 yılı aşkın kazının mantığını anlamam mümkün değil" dedi.
TATSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Hacıyusufoğlu ise, Ahlat kazıları için oldukça yüklü paraların geldiğini bildiklerini söyledi. Hacıyusufoğlu, sadece tarihi eserlerin gün yüzüne çıkartılıp ta himaye ve restore olarak ta algılamadığında büyük bir tahribat olduğunu vurgulayarak "Eminim ki devletimiz bir eseri bir tarihi esri ortaya çıkarttığı zaman onu korumak için de büyük bir destek verdiğine inanıyorum. Hepimiz şuna tanık olduk şahit olduk ki tarihi eserler çıkartılıyor ama onu yeryüzünde toprak
olmaya mahkum ediyoruz. Tahrip olmaya mahkum ediyoruz. Ama muhakkak ki devletimiz gün yüzüne çıkarılan bu kadar güzel eserlerimizin tahrip olmasına müsaade eder mi? Biz devlet yetkililerimizden bu konu ile ilgili gelip gözleri ile şahit oldukları zaman ne kadar acı ve vahim bir durum olduğu kendi kanaatlerine de yerleşecektir. Ben buna inanıyorum" diye konuştu.

AHLAT'TA KAZI ÇALIŞMALARI
Van Gölü kıyısında bulunan Bitlis'in Ahlat ilçesinde, 1960'lı yılların sonlarından itibaren yapılan kazı çalışmaları, Türk ve Dünya tarihi açısından büyük önem arz ediyor. Ahlat, tarihte 'Kubbetül İslam' unvanının Berh ve Buhara'dan sonra verildiği bir kent olarak tanınıyor. İçerisinde barındırdığı tarihi kümbetleriyle "Kümbetler diyarı Ahlat", Selçuklu Mezarlığı ile de "Anadolu'nun Orhun Abideleri" olarak da anılmaktadır. Selçuklu Mezarlığı'nda bulunan 8 bin 169 adet mezar taşının her biri ise abide
niteliği taşımaktadır. Orta Çağ'ın mimarlar kenti olarak bilinen Ahlat'ın özellikle 13. ve 14. yüzyılların çok büyük ilim kültür ve ticaret merkezi olması açısından burada çıkarılan eserlerin korunması, restore edilmesi ilçe halkı ve Türkiye için çok büyük önem arz etmektedir.