Stk'lar Uluabat İçin Bir Araya Geldi
Avrupa Birliği üyelik sürecinde Türkiye'nin yerine getirmesi gereken doğal alanları koruma konusunda görevlendirilen Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye Ofisi'nin yetkilileri, Bursa'da sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek fikir alışverişinde bulundu
Avrupa Birliği üyelik sürecinde Türkiye'nin yerine getirmesi gereken doğal alanları koruma konusunda görevlendirilen Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye Ofisi'nin yetkilileri, Bursa'da sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek fikir alışverişinde bulundu.
Temel yararlanıcısı Çevre ve Orman Bakanlığı olan ve Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye tarafından yürütülen "Çevre Alanında Kapasite Geliştirme" projesi kapsamında, bazı AB direktiflerinin çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri ile birlikte uygulama maliyetini değerlendirmeye yönelik "Düzenleyici Etki Analizi" (DEA) çalışmalarının detayları sivil toplum örgütleriyle tartışıldı. Çalışmaların istişare aşamasında, ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınması için Anatolia Otel'de toplantı düzenlendi. Toplantıya Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Doğa Derneği Bursa Temsilciliği, Nilüfer Kent Konseyi, Bursa Araştırmaları Vakfı, Ekolojik Yaşam Derneği (EKODER), Başka Derneği (BAŞKA-DER), Gölyazı Kadınları Kalkındırma Derneği ve Bursa Genç Sanayici İş Adamları Derneği (GESİAD) temsilcileri katıldı.
Halen Ramsar bölgesi dahilinde olan Uluabat Gölü ile birlikte dört alanın projede pilot bölge olarak belirlendiğini ifade eden REC Türkiye temsilcileri, bu program çerçevesinde AB direktiflerinin Türkiye'de uygulanmasının çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerinin değerlendirilmesine çalışıldığını ve Çevre ve Orman Bakanlığının tek karar verici olduğunu ifade etti.
Bugüne kadar Ramsar alanı dahilinde bulunan Uluabat Gölü için sivil toplum örgütleri tarafından birçok tehlikenin bertaraf edildiğinin altını çizen Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Mehmet Kartal, "Uluabat Gölü bugün en önemli tehlikeyi otoyol güzergahı konusunda yaşamaktadır. Otoyol güzergahının mutlaka yeniden düzenlenmesi gerekmektedir" dedi.
Kuş ve habitat alanları açısından 146 türü barındıran Türkiye için AB kriterlerinin esas alınarak doğal yaşama alanlarının korunması ve geliştirilmesinin önemini vurgulayan GESİAD Başkanı Bahadır Özgün ise, "Doğal yaşama alanları Bursa'da saymakla bitmez, ama hükümet politikaları açısından bu alanların korunması ve geliştirilmesi için ne yazık ki hiç bir çaba gösterilmemektedir. Özellikle Uluabat Gölü için çok geç olmadan gerekli tedbirler büyük bir kararlılıkla alınmalı" diye konuştu.
Natura 2000 bölgesi kapsamına alınması planlanan Uluabat Gölü için, Natura 2000'in su kalitesiyle ilgilenmediğini, ancak su kalitesinin habitat ve kuş direktifleri doğrultusunda mutlak önem taşıdığını ifade eden Özgün, " Uluabat Gölü için halen en önemli konu su kirliliğidir. Sadece bu bölge için değil tüm Bursa için atık sorunu acilen çözülmelidir" diye konuştu.
Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye Ofisi'nin düzenlediği toplantıda ele alınan konuların bir rapor halinde Çevre ve Orman Bakanlığı yetkililerine iletileceği öğrenildi.
Temel yararlanıcısı Çevre ve Orman Bakanlığı olan ve Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye tarafından yürütülen "Çevre Alanında Kapasite Geliştirme" projesi kapsamında, bazı AB direktiflerinin çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri ile birlikte uygulama maliyetini değerlendirmeye yönelik "Düzenleyici Etki Analizi" (DEA) çalışmalarının detayları sivil toplum örgütleriyle tartışıldı. Çalışmaların istişare aşamasında, ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınması için Anatolia Otel'de toplantı düzenlendi. Toplantıya Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Doğa Derneği Bursa Temsilciliği, Nilüfer Kent Konseyi, Bursa Araştırmaları Vakfı, Ekolojik Yaşam Derneği (EKODER), Başka Derneği (BAŞKA-DER), Gölyazı Kadınları Kalkındırma Derneği ve Bursa Genç Sanayici İş Adamları Derneği (GESİAD) temsilcileri katıldı.
Halen Ramsar bölgesi dahilinde olan Uluabat Gölü ile birlikte dört alanın projede pilot bölge olarak belirlendiğini ifade eden REC Türkiye temsilcileri, bu program çerçevesinde AB direktiflerinin Türkiye'de uygulanmasının çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerinin değerlendirilmesine çalışıldığını ve Çevre ve Orman Bakanlığının tek karar verici olduğunu ifade etti.
Bugüne kadar Ramsar alanı dahilinde bulunan Uluabat Gölü için sivil toplum örgütleri tarafından birçok tehlikenin bertaraf edildiğinin altını çizen Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Mehmet Kartal, "Uluabat Gölü bugün en önemli tehlikeyi otoyol güzergahı konusunda yaşamaktadır. Otoyol güzergahının mutlaka yeniden düzenlenmesi gerekmektedir" dedi.
Kuş ve habitat alanları açısından 146 türü barındıran Türkiye için AB kriterlerinin esas alınarak doğal yaşama alanlarının korunması ve geliştirilmesinin önemini vurgulayan GESİAD Başkanı Bahadır Özgün ise, "Doğal yaşama alanları Bursa'da saymakla bitmez, ama hükümet politikaları açısından bu alanların korunması ve geliştirilmesi için ne yazık ki hiç bir çaba gösterilmemektedir. Özellikle Uluabat Gölü için çok geç olmadan gerekli tedbirler büyük bir kararlılıkla alınmalı" diye konuştu.
Natura 2000 bölgesi kapsamına alınması planlanan Uluabat Gölü için, Natura 2000'in su kalitesiyle ilgilenmediğini, ancak su kalitesinin habitat ve kuş direktifleri doğrultusunda mutlak önem taşıdığını ifade eden Özgün, " Uluabat Gölü için halen en önemli konu su kirliliğidir. Sadece bu bölge için değil tüm Bursa için atık sorunu acilen çözülmelidir" diye konuştu.
Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye Ofisi'nin düzenlediği toplantıda ele alınan konuların bir rapor halinde Çevre ve Orman Bakanlığı yetkililerine iletileceği öğrenildi.