Yargıda boşalan koltuklar doldurulmaya başladı bile

HSYK istifaları Ankara gündemine düştüğünde kulislerde yeni yönetime hükümet saflarından katılacak isimler konuşulmaya başlamıştı


Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı Kadir Özbek öğle saatlerinde 3 asil, 3 de yedek üye ile birlikte istifasını açıkladığı sırada, Ankara’da istifa sonrası senaryolar çoktan konuşulmaya başlamıştı.
Özbek’in istifa açıklamasında artık iş yapamaz hale gelmelerinin sebebi gösterdiği Adalet Bakanlığı’nın karşı açıklamasında da bu senaryoların izleri vardı. Bakanlık açıklaması, istifaları Yargıtay ve Danıştay’ı, ayrıca tam da bu hafta sonu 17 Ekim Pazar günü yapılacak HSYK seçimlerini etki altına alma çabasına bağlıyordu.
Gerçi istifacılardan Özbek ve Musa Tekin’in görev sürelerinin dolmasına günler kalmıştı. Bu nedenle çıkışları, yalnızca dikkatleri 12 Eylül’deki halkoylamasıyla değişen anayasanın hükümeti yargı üzerinde denetim kurmaya el veren yönüne dikkat çekmekle sınırlı kaldı.
Ama bu çıkış dahi muhalif çevrelerde yeterli ve anlamlı bulunmadı. Hem Adalet Bakanlığı hem de HSYK’ya mesafeyle bakan bir yargı kaynağı dün “Bu istifa 13 ya da 14 Eylül’de verilseydi bir anlamı olurdu” dedi; “Şimdi hem etkisi olmayacak hem de akla Yargıtay’da boşalan daire başkanlığı koltuklarını doldurma hesaplarını getiriyor.”
İsmini vermek istemeyen bir başka kaynak, aynı noktaya bir başka örnekle değiniyor. Bu anlatıma göre, Adalet Bakanlığı döneminde Seyfi Oktay da HSYK ile bir atama nedeniyle takışmış ve katılmamak suretiyle toplantıları engelliyordu. HSYK üyesi Vural Savaş bu ‘pata’ durumu bozmak için kuruldan istifa edip Yargıtay 8’inci Daire’deki işine dönmüştü. Sonrasını biliyoruz; Savaş Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı seçildi ve hem Refah hem Fazilet partilerinin kapatılmasıyla sonuçlanan davaları açtı.
Tabii bu bakımdan benzerlik kurulması gerçekçi ve doğru değil. Şimdi hem parti kapatmalar o döneme göre daha zorlaştı hem de son anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesi’nin kompozisyonu değişmeye başladı. Hicabi Dursun’un Sayıştay kontenjanından Meclis tarafından seçilen ilk mahkeme üyesi olması, yaş tartışmalarına neden oldu. Meclis bu hafta mahkemeye ikinci üyesini Barolar kontenjanından seçecek.
Doğal olarak, Meclis’teki AK Parti üstünlüğü nedeniyle, AK Parti grubunun onaylamadığı bir ismin seçilmesi ihtimali yok.
Önceki akşam CNN Türk’te Fikret Bila ile birlikte konuk ettiğimiz CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, “Kimin seçileceğini şimdiden tahmin edebiliriz” diye iddia etti; “Afyon Barosu’ndan gelen Mümtaz Akıncı AK Parti’ye diğer iki adaydan daha yakın isimdir.”
Herkes tahminlerinde Okay kadar açık sözlü olmuyor. Ama Ankara siyaset kulislerinde pazar günü 11 bin küsur hâkimin oy kullanacağı 170 kadar aday içinden hangi isimlerin hükümet desteğiyle seçilmesinin muhtemel olduğu, hatta bu isimlerin seçildikten sonra hangi önemli görevlere getirileceği üzerine yoğun spekülasyon yapılıyor.
İsimleri açıktan vermek haksız rekabete ve o isimlere haksızlıklara da yol açabilir. Ama örneğin, bu hafta sonu seçildikten sonra anayasa değişikliğiyle HSYK içinden çıkacak üç yeni daire başkanlıklarına atanacak, şu anda Adalet Bakanlığı bünyesinde önemli görevler üstlenecek üç isimden birin adı ‘A’, bir diğerinin ‘B’, bir diğerininki de ‘İ’ harfiyle başlıyor; belli olunca paylaşırız.
Okay bu spekülasyonları “Biz bir müsteşar var kurulda diye şikâyet ediyorduk, şimdi beş müsteşar olacak” sözleriyle yorumluyor.
Aynı programda konuk ettiğimiz MHP Genel Başkan Yardımcısı ve eski Adalet Bakanı Faruk Bal ise “Parti devletine gidiyoruz neredeyse” iddiasında.
Ancak avukat kökenli Okay’ın aksine, hâkim kökenli Bal, hâkim camiasının hafta sonu seçimlerde bağımsız ve tarafsız yargı yönünde oy kullanacağına dair iyimser.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise seçimlerden önce bu konuda konuşmak istemiyor.