Ben efsaneyim kulak kesip tesbih yaptım

Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ile eski Cizre Belediye Başkanı Korucubaşı Kamil Atağ'ın aralarında bulunduğu 7 sanıklı faili meçhul cinayet davasında ilginç iddialar ortaya atıldı.

Ben efsaneyim kulak kesip tesbih yaptım
Ben efsaneyim kulak kesip tesbih yaptım
Sanık Adem Yakin ifadesinde; "Ben efsanevi bir adamım. Beni genç Osman diye yetiştirdiler. Terör makinesi haline getirdiler. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını kesip, kaynatıp ardından tuzlayıp tesbih yaptım. Köy köy dolaştırdım. Bu yaptıklarımın haddi hesabı yoktur. Ben bunları inandığım değerler uğruna yaptım." dedi. ^

Duruşmada mağdur ifadelerinden sonra mahkeme heyeti dosyaya eklenen belgeleri taraflara ibraz etti. Cizre'deki kazıda ortaya çıkan kemiklerle ilgili Adli Tıp Kurumu'na gelen yazıda kemiklerin hayvana ait olduğunun belirlendiğini aktardı. Telefon görüşmeleriyle ilgili bazı sanıkların numaralarının bulunmaması nedeniyle mahkeme heyeti sanıklardan numaralarını alarak, dökümlerinin dosyaya eklenmesi için müzakere yazılacağını kararlaştırdı.

Mağdur avukatlarından Tahir Elçi, "Tanıkların büyük bir bölümü dinlendi, ancak dinlenmemiş tanıklar varsa onların da dinlenmesi gerekir. Ardından olayları birebir gören bazı tanıkların, Mehmet Nuri Binzet ve gizli tanıkların dilenmesi gerekirdi." dedi.

Sanık avukatlarının mağdurların çelişkili ifadeler verdiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını dile getiren Elçi, şöyle devam etti: "İfadeler uyumlu, dosyadaki belgelerle de yüzde yüz tutarlıdır. 1990'lı yıllarda birçok merkezde jandarma ile bağlantılı sivil bazı kişiler, sivil araçlarla İlçe Jandarma Komutanlığı'na giriş çıkış yapıyorlar. Bunları herkes biliyor. Bunları JİTEM diye adlandırılıyor. Bu ekip gözaltına alınma, kayıp ve faili meçhullerden sorumludur. Bu nedenle sanıkların ifadelerine inanmıyoruz. Cemal Temizöz önemli bir kamu görevlisidir. 1993 yılında bütün adli işleri yapan görevlilerinin isimlerini bilmiyor. Ya da o kadar gizlidir. Selim Hoca, Cebbar, Ramazan ve Tuna kimdir. Bize bunların kim olduğunu söylesin. Neden bunların adlarını mahkemeye sunmuyor. Aralarında Abdulhakim Güven, Adem Yakin ve Hıdır Altuğ'un da bulunduğu grup, terörle mücadele kapsamında bir ekiptir. Bu yapının benzeri Silopi ve Diyarbakır'da aralarında bağlantı olacak şekilde var."

MAHKEMEYE BEYAZ TOROS FOTOĞRAFI SUNULDU

Av. Elçi, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı'nın bahçesinde beyazlı renkli bir Toros marka bir otomobilin zırhlı araçla birlikte çekilmiş fotoğrafının göstererek, "Cemal Temizöz bize bunu açıklasın. Nedir bu. Yoksa savunmaları bize inandırıcı gelmeyecek." diyerek fotoğrafı dava dosyasına konulmak üzere mahkeme heyetine sundu.

"KORKU VE DEHŞET SAÇMAK İÇİN CİNAYET İŞLEMİŞLER"

Cizre'de 1993-1995 yılları arasında birçok insanın öldürülüp, gelişi güzel etrafa atıldığını anlatan Elçi, "Sonra bulunarak, kimliği belirsiz bir şekilde gömülüyor. Neden öldürülüyor. Bu yapı sadece dehşet, korku saçmak için de cinayetler işlemiş. Her aileden birini öldürüp, herkesin hedeflerinde olduğunu göstermeye çalışmış. Bu insanların çok büyük bir bölümü PKK örgütüne yardım ve yataklık ettikleri düşüncesiyle öldürüldü. Aynı Susurluk gibi kamu içindeki bazı kişiler kendi yöntemleriyle sorunları çözmek istemiş. Ne yazık ki o dönem yöneticiler de ses çıkarmamış, destek vermiş. Bu nedenle yargılamanın sürdürülmesi ve sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi gerekir." diye konuştu.

Sanıklardan Abdulhakim Güven bu sırada söz alarak, "Burada mağdur yok, bizden şikayetçi olan avukatlar var. Avukatların acısı var. Bize kin kusuyorlar." sözleri üzerine müdahil avukatlardan tepki geldi. Sesini yükselten Güven'i mahkeme başkanı uyardı. Avukatların aslında PKK terör örgütünü anlattığını iddia eden Güven, "Avukatlar bizim savunmamızı engelliyor. Avukatlar savunmamızı yapamıyor. Esas örgütçü olan bunlardır" diye konuştu. Konuşması sırasında bir avukatın ağabeyinin Cizre'de PKK tarafından kurulan halk mahkemesinin başkanı olduğunu ileri süren Güven'e bir kez daha tepki gösterildi. Güven, bahsettiği avukatın aşiretinin yüzde 80'ninin PKK'nın kucağında olduğunu Cemal Temizöz'ün çabaları sayesinde bir kısmı kurtarıldığını öne sürdü. Bu arada mahkeme başkanı Güven'e hangi avukatı kast ettiğini sorması üzerine, "Bu çocuktur" deyince, yine tepki gösterdi.

Müdahil avukatlara dönen Güven, "Boş konuşuyorsun. Edepli olacaksın." diyerek yine çıkıştı. Her tahliye talep edişlerinde müdahil avukatların tepkisi ile karşılaştıklarını savunan Güven, "Ben 50 kişiyi de vursam tahliye talep etmem normal. Başından beri bizi tahrik ve taciz ediyorlar" dedi.

Sanık Kukel Atağ konuştuğu sırada şeker hastası olan Hıdır Altuğ fenalaştı. Altuğ, görevliler yardımıyla salondan çıkarılarak müdahale edildi.

Ardından söz alan sanık Tamer Atağ ise müdahil avukatları kastederek, "Ben teröre hedef olan bir ailenin mensubuyum. 25 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Ama bunlar 25 yıldır terörle müzakere ediyor. 25 yıldır bizi roketlerle sindirmediler, şimdi tanıklarla sindirmeye çalışıyorlar." iddiasında bulundu.

"KULAK KESİP TESBİH YAPTIM"

Sanık Adem Yakin ise çarpıcı açıklamalarda bulundu, Yakin şöyle konuştu: "Ben efsanevi bir adamım. Beni genç Osman diye yetiştirdiler. Terör makinesi haline getirdiler. 22 Temmuz 1990 tarihinde Uludere Şenoba Karakolu'nda verdiğim ifademde 'PKK'de yer aldığım süre içerisinde dişsiz Mahmut diye bilenen kişinin emrindeydim. Onun talimatları doğrultusunda hareket ederdim. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını kesip, kaynatıp ardından tuzlayıp tesbih yaptım. Köy köy dolaştırdım. Bu yaptıklarımın haddi hesabı yoktur. Ben bunları inandığım değerler uğruna yaptım. Bizim tutuklanmamız 29 Mart seçimlerine yatırımdı. Önümüzdeki seçimlere bakalım hangi komplo ile karşı karşıya kalacağız."

KAMİL ATAĞ TEHDİT ETTİ

Sanık Kamil Atağ ise kendisine yönelik hakaret içerikli sözlere maruz kaldığını öne sürerek, kendisini suçlu olarak görmediğini söyledi. Atağ, "Ben Güneydoğu'nun en mağdur adamıyım. Herkes birbirine saygılı olmalıdır. Bundan sonraki duruşmalarda hukuk dışına çıkılırsa cevapsız kalmayacaktır. Benim ismim Kamil Atağ, Kamo değil. Bunlardan da baro başkanı olarak Mehmet Emin Aktar'ı sorumlu tutarım." şeklinde konuştu. Atağ, Diyarbakır Baro Başkanı Aktar'a dönerek, "Ben de sana Emo desem uygun olur mu?" diye sordu.

TEMİZ ÜÇ AVUKAT HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Sanıklardan Cemal Temizöz yaptığı savunmasında Avukat Tahir Elçi'nin mahkemeye sunduğu fotoğrafa atıf yaparak, "Bu araç personelin, yakalanıp el konulmuş bir araç olabilir. Fotoğrafın ne zaman çekildiği belirlensin. O dönem Şırnak'ta pek çok benzer şekilde Toros marka araç bulunuyordu. Biz kimseyi öldürmedik" dedi. Temizöz savunmasının devamında avukatlardan Rıdvan Dalmış, Tahir Elçi ve Güray Dal'ın bulundukları beyanlarda avukatlık sınırını aşarak, kendi şahsına yönelik hakaret ettiğini öne sürerek bu 3 avukat hakkında suç duyurusunda bulundu.

Kendisinin TSK'nın şerefli bir subayı olduğunu, kendisine verilen her görevi başarı ile yerine getirdiğini iddia eden Temizöz, "Cizre'de tüm mezarlıklardaki cesetlerden bizi sorumlu tutuyorlar. O dönem PKK'ya milislik yapan kişiler terör örgütüyle birlikte bizimle çatışmaya giriyordu. Terör örgütü cesedini götürmemişse sivil vatandaş olarak kalıyor. Suç güvenlik güçlerine kalıyor. Götürmüşse bu sefer kayıp listesine giriyor. Eğer gömüldüğü yerde bulunmuşsa güvenlik güçlerini töhmet altında bırakılıyor." sözlerini kaydetti.

İSTENEN CEZALAR

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK'nın ''Adam öldürmek'', ''Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' ve ''Adam öldürmeye azmettirmek'' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.

Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atağ'ın 7, Tamer Atağ'ın 2, Adem Yakın'ın 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

İddianamede, sanık Temizöz'ün 1993'te Cizre'de ''terörle mücadele ediliyor'' görüntüsü altında ''korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan bir grup oluşturduğu'' ileri sürülüyor.

''Söz konusu grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK'ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı'' ifade edilen iddianamede, grubun, bu sorgulanan kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor.