Otomobilin milliyeti yok
Amerikan ordusunun sembolü Hummer ve İsveçli Volvo'nun patronu artık Çinlilerin.
70'ini deviren Saab ise alıcı bulamadığı için kapısına kilit vurmaya hazırlandığı öğrenildi.
Peki Jaguar ve Land Rover sizce halen İngiliz mi yoksa Hintli mi? Bakalım Jeep ve Dodge İtalyan pizzasına alışabilecek mi? Otomotivde krizle birlikte milliyet kavramı altüst olmuş durumda...
Türkiye'de özellikle satış rakamlarına bakanlar pek hissetmeyebilir ama dünyada otomotiv ciddî bir darboğazdan geçti, geçmeye de devam ediyor. Bunun sonucu olarak satışlar beşte bir oranında küçülerek 60 milyon adedin altında kaldı. Bu kayıp birçok şirkete zor günler yaşatıyor. 10-15 yıl önce birçok markayı bünyesine alan Amerikanlar başta olmak üzere birçok marka, düne kadar yan yana durmaktan bile imtina ettiği markaların şemsiyesi altına giriyor. Otomobil gibi müşteriler açısından menşein ve milliyetçiliğin etkili olduğu bir alanda -ki gümrük duvarları kalkmış olmasına rağmen Almanya'da Alman markaları, İtalya'da Fiat, Fransa'da PSA-Renault, Japonya'da Japon üreticiler, Kore'de Hyundai-Kia listede açık ara önde gider- bilinen kurallar yıkılıyor. Henüz global çapta güçlü marka ortaya koyamasalar da Çin ve Hindistan yakın geleceğin hakimi olarak öne çıkıyor.
Otomotivde son dönemi etkileyen ilk önemli dalga 90'lı yılların sonlarına doğru başlayan 'evlilik' rüzgarı oldu. Özellikle soğuk savaşın bitmiş olması birçok markanın müttefik olarak yeni pazarlara birlikte girme iştahını kabarttı. Ama mutlu günler uzun sürmedi; adına ister kültür farkı isterseniz geçimsizlik deyin fark etmez, bu evliliklerin birçoğu bugün bitmiş durumda. Üstelik ortada sorunlu çocuklarla birlikte. Özellikle de Amerikanlarla olanlar; Mercedes üreticisi Daimler ile Chrysler, GM ile Fiat, Ford ile Jaguar, Land Rover ve Volvo bunlardan bazıları. Chrysler Fiat'a hisse satarak, Ford üçte bir fiyatına elindeki markaları Hintli ve Çinlilere satarak, GM ise önce Oldsmobile, Pontiac ve Saturn'ü şimdi de Saab'ı tarihin sayfalarına göndererek kurtulma reçetesine uymaya çalışıyor. Dalganın bitip bitmediğini kestirmek pek mümkün olmadığından kara listede adı alt sıralarda bulunanlar için tehlike henüz geçmiş değil. Kim bilir bu süreçte belki bir Türk yatırımcı çıkar ve 70-80 yıllık bir otomobil markasına talip olur. Ve Türkiye'ye bir marka kazandırabilir. [email protected]
***
Bunlar İngiliz mi, yoksa Hintli mi?
1950'lerde otomobil üretim haritasında Almanya ve Japonya'nın bile önünde yer alan İngiltere zaman içinde neredeyse bütün markalarını kaybetti. Mini, Rolls Royce ve Bentley Almanlarda, Ford'un iki yıl önce elden çıkardığı Jaguar ve Land Rover ise artık Hintliler tarafından yönetiliyor. Ford'un Avrupa'da kısmen İngiliz kısmen Alman olarak algılandığı hesaba katılırsa Jaguar ve Land Rover için milliyet farkı bundan sonra ortaya çıkacak denilebilir. Tata Motors iki marka için 5 milyar dolardan fazla ödedi, Ford ise bu alışverişten büyük zarar etti.
***
İSVEÇLİ, BU YIL ÇİNLİ OLACAK
Ford'un yaklaşık 10 yıl önce 6,5 milyar dolar ödeyerek aldığı ve krizle birlikte satışa çıkardığı Volvo, nihayet alıcısını buldu. Daha Ford'un Volvo'yu bünyesine kattığı yıllarda kurulan Çinli Geely, 2 milyar dolar ödeyerek yılın ilk yarısında satın alma işini tamamlamak istiyor. Volvo modelleri için İsveçlilik mi yoksa Çinlilik mi daha çok yakışacak? Çinli üreticiler daha önce Koreli Ssangyong'ı, İngiliz Rover'ı ve Amerikan Hummer'ı (Ününü ABD askerinin ilk Körfez Savaşı'nda kullanmasına borçlu) da almıştı.
CHRYSLER'A İTALYAN SOSU
2008 sonlarına doğru patlak veren global krizden tek başına çıkamayan Chrysler çareyi iyi durumda olan Fiat'la el sıkışmakta buldu. Şirketin başına İtalyan Marchionne (Fiat Grup CEO'su) geldi ve önümüzdeki 5-10 yıllık planlar yapıldı. Türkiye'de üretilen Doblo'nun aralarında bulunduğu bazı Fiat modellerinin önümüzdeki yıllarda Chrysler grup ürünleri olarak ABD'de yola çıkmasına karar verildi. Peki bu durumda Chrysler şapkası giymiş Alfa 159 ya da Dodge gömleği giyen Doblo Amerikan sayılabilecek mi?
OPEL'E RUS VİZESİ ÇIKMADI
Şüphesiz otomotivde geçen yılın en çok konuşulan konusu Opel'in satılmasıydı. GM, Avrupa'daki gövdesi Opel'i Kanadalı Magna ve Rus Sberbank'tan oluşan konsorsiyuma satmaya bir türlü karar veremedi. Araya başbakanlar hatta Avrupa Birliği komisyonları girdi. GM, tüm tepkileri göze alıp 80 yıldır bünyesinde olan Opel için son virajda U dönüşü yaptı. Eğer satış gerçekleşmiş olsaydı Alman olarak algılanan Opel'in çoğunluk hissesi Rus ve Kanadalılara geçecekti.
***
Strateji kardeşliği devam edecek
Özellikle motor ve teknoloji yatırımı büyük miktarlara ulaşan otomotivde belli bir hisse alışverişine dayalı ortaklıklar evlilik ya da satın almaların aksine daha sağlıklı yürüyor. Bu konuda bağımsız marka neredeyse yok, bu sayede yeni teknoloji maliyetlerinin düşürülmesi mümkün oluyor. Bu konuda son dönemde iki önemli imza atıldı. Volkswagen Japon Suzuki'nin yüzde 20'sini, Suzuki ise VW'nin yüzde 16'sını satın alarak bundan sonra ortak teknoloji ve model geliştirme yoluna gidecek. Bir diğer Japon Mitsubishi ise birlikte SUV ve elektrikli araç konusunda işbirliği içinde olduğu Fransız Peugeot Citroen ile ortaklığını güçlendireceğini açıkladı.
Peki Jaguar ve Land Rover sizce halen İngiliz mi yoksa Hintli mi? Bakalım Jeep ve Dodge İtalyan pizzasına alışabilecek mi? Otomotivde krizle birlikte milliyet kavramı altüst olmuş durumda...
Türkiye'de özellikle satış rakamlarına bakanlar pek hissetmeyebilir ama dünyada otomotiv ciddî bir darboğazdan geçti, geçmeye de devam ediyor. Bunun sonucu olarak satışlar beşte bir oranında küçülerek 60 milyon adedin altında kaldı. Bu kayıp birçok şirkete zor günler yaşatıyor. 10-15 yıl önce birçok markayı bünyesine alan Amerikanlar başta olmak üzere birçok marka, düne kadar yan yana durmaktan bile imtina ettiği markaların şemsiyesi altına giriyor. Otomobil gibi müşteriler açısından menşein ve milliyetçiliğin etkili olduğu bir alanda -ki gümrük duvarları kalkmış olmasına rağmen Almanya'da Alman markaları, İtalya'da Fiat, Fransa'da PSA-Renault, Japonya'da Japon üreticiler, Kore'de Hyundai-Kia listede açık ara önde gider- bilinen kurallar yıkılıyor. Henüz global çapta güçlü marka ortaya koyamasalar da Çin ve Hindistan yakın geleceğin hakimi olarak öne çıkıyor.
Otomotivde son dönemi etkileyen ilk önemli dalga 90'lı yılların sonlarına doğru başlayan 'evlilik' rüzgarı oldu. Özellikle soğuk savaşın bitmiş olması birçok markanın müttefik olarak yeni pazarlara birlikte girme iştahını kabarttı. Ama mutlu günler uzun sürmedi; adına ister kültür farkı isterseniz geçimsizlik deyin fark etmez, bu evliliklerin birçoğu bugün bitmiş durumda. Üstelik ortada sorunlu çocuklarla birlikte. Özellikle de Amerikanlarla olanlar; Mercedes üreticisi Daimler ile Chrysler, GM ile Fiat, Ford ile Jaguar, Land Rover ve Volvo bunlardan bazıları. Chrysler Fiat'a hisse satarak, Ford üçte bir fiyatına elindeki markaları Hintli ve Çinlilere satarak, GM ise önce Oldsmobile, Pontiac ve Saturn'ü şimdi de Saab'ı tarihin sayfalarına göndererek kurtulma reçetesine uymaya çalışıyor. Dalganın bitip bitmediğini kestirmek pek mümkün olmadığından kara listede adı alt sıralarda bulunanlar için tehlike henüz geçmiş değil. Kim bilir bu süreçte belki bir Türk yatırımcı çıkar ve 70-80 yıllık bir otomobil markasına talip olur. Ve Türkiye'ye bir marka kazandırabilir. [email protected]
***
Bunlar İngiliz mi, yoksa Hintli mi?
1950'lerde otomobil üretim haritasında Almanya ve Japonya'nın bile önünde yer alan İngiltere zaman içinde neredeyse bütün markalarını kaybetti. Mini, Rolls Royce ve Bentley Almanlarda, Ford'un iki yıl önce elden çıkardığı Jaguar ve Land Rover ise artık Hintliler tarafından yönetiliyor. Ford'un Avrupa'da kısmen İngiliz kısmen Alman olarak algılandığı hesaba katılırsa Jaguar ve Land Rover için milliyet farkı bundan sonra ortaya çıkacak denilebilir. Tata Motors iki marka için 5 milyar dolardan fazla ödedi, Ford ise bu alışverişten büyük zarar etti.
***
İSVEÇLİ, BU YIL ÇİNLİ OLACAK
Ford'un yaklaşık 10 yıl önce 6,5 milyar dolar ödeyerek aldığı ve krizle birlikte satışa çıkardığı Volvo, nihayet alıcısını buldu. Daha Ford'un Volvo'yu bünyesine kattığı yıllarda kurulan Çinli Geely, 2 milyar dolar ödeyerek yılın ilk yarısında satın alma işini tamamlamak istiyor. Volvo modelleri için İsveçlilik mi yoksa Çinlilik mi daha çok yakışacak? Çinli üreticiler daha önce Koreli Ssangyong'ı, İngiliz Rover'ı ve Amerikan Hummer'ı (Ününü ABD askerinin ilk Körfez Savaşı'nda kullanmasına borçlu) da almıştı.
CHRYSLER'A İTALYAN SOSU
2008 sonlarına doğru patlak veren global krizden tek başına çıkamayan Chrysler çareyi iyi durumda olan Fiat'la el sıkışmakta buldu. Şirketin başına İtalyan Marchionne (Fiat Grup CEO'su) geldi ve önümüzdeki 5-10 yıllık planlar yapıldı. Türkiye'de üretilen Doblo'nun aralarında bulunduğu bazı Fiat modellerinin önümüzdeki yıllarda Chrysler grup ürünleri olarak ABD'de yola çıkmasına karar verildi. Peki bu durumda Chrysler şapkası giymiş Alfa 159 ya da Dodge gömleği giyen Doblo Amerikan sayılabilecek mi?
OPEL'E RUS VİZESİ ÇIKMADI
Şüphesiz otomotivde geçen yılın en çok konuşulan konusu Opel'in satılmasıydı. GM, Avrupa'daki gövdesi Opel'i Kanadalı Magna ve Rus Sberbank'tan oluşan konsorsiyuma satmaya bir türlü karar veremedi. Araya başbakanlar hatta Avrupa Birliği komisyonları girdi. GM, tüm tepkileri göze alıp 80 yıldır bünyesinde olan Opel için son virajda U dönüşü yaptı. Eğer satış gerçekleşmiş olsaydı Alman olarak algılanan Opel'in çoğunluk hissesi Rus ve Kanadalılara geçecekti.
***
Strateji kardeşliği devam edecek
Özellikle motor ve teknoloji yatırımı büyük miktarlara ulaşan otomotivde belli bir hisse alışverişine dayalı ortaklıklar evlilik ya da satın almaların aksine daha sağlıklı yürüyor. Bu konuda bağımsız marka neredeyse yok, bu sayede yeni teknoloji maliyetlerinin düşürülmesi mümkün oluyor. Bu konuda son dönemde iki önemli imza atıldı. Volkswagen Japon Suzuki'nin yüzde 20'sini, Suzuki ise VW'nin yüzde 16'sını satın alarak bundan sonra ortak teknoloji ve model geliştirme yoluna gidecek. Bir diğer Japon Mitsubishi ise birlikte SUV ve elektrikli araç konusunda işbirliği içinde olduğu Fransız Peugeot Citroen ile ortaklığını güçlendireceğini açıkladı.