'Ne darbe ne saldırı planladım'

Org. Çetin Doğan: Toplantılar yaptım ama asla ne darbe ne de bombalı saldırı planladım.

Balyoz’u planlamakla suçlanan 1’inci Ordu eski Komutanı emekli Org. Çetin Doğan, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Doğan: Harp oyununa montaj yapmışlar. Cami bombalama ve kendi uçağımızı düşürme gibi alçakça şeyler var.

‘Balyoz Güvenlik Harekât Planı’nda imzası bulunduğu belirtilen ve adı “Balyoz Sıkıyönetim Komutanı” olarak geçen dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, dün suçlamalara yanıt verdi. 29 generalle 133 subayın katıldığı bir toplantıda ve 4-6 Mart 2003 tarihli Birinci Ordu Plan Semineri’ndeki darbe yanlısı konuşmalarıyla ’darbe provası’yapmakla suçlanan Doğan, VATAN’a yaptığı açıklamada bu toplantılarda “iç tehdit olarak değerlendirilen bölücü ve irticai gelişmelerin EMASYA (emniyet ve asayiş) planları çerçevesinde elbette ele alındığını” söyledi: “TSK’lerinde her kademede mevcut planları gözden geçirmek üzere Harp oyunu, Plan Tatbikatı ve Seminerler yapılması doğal bir uygulamadır. Söz konusu plan ve senaryolar Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin gereği olarak hazırlanır. Bu toplantılarda işlenecek konular ve senaryoların önceden üst komutanlara bildirilmesi esastır. Söz konusu planların ele alındığı harp oyunları ve seminerlere genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, ordu komutanları ve beraberlerinde getirdikleri general ve subaylar da ’gözlemci’olarak katılır.” Çetin Doğan, darbe ve bombalı saldırı iddialarını da nefretle kınadı: “Bunlar saçma sapan şeyler. Plan, belli çevreler tarafından hazırlanmış bir montaj. Burada camii bombalama, kendi uçağımızı tuzağa düşürmek gibi alçakça şeyler var. Ben Ordu Komutanı’yım . Böyle bir şey olabilir mi? Buna kim inanır? Her şeyi birbirine yapıştırıp, monte edip öne sürüyorlar. Bu kadar çirkin bir şey görmedim. Bu çirkin senaryoyu uyduranları esefle, nefretle kınıyorum. Bu alçakça senaryoyu silahlı kuvvetlere yakıştıranları kınıyorum. Bunlar hasta bir ruhun, bir saplantının eseridir. Bu iddialar benim üzerimden silahlı kuvvetleri sindirme amaçlıdır. Her zaman demokratik zeminde oldum. Veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur. Ben laik cumhuriyetin yolunun darbelerden değil, demokrasiden geçtiğine inanıyorum. Halkın oyuyla gelenlerin yine halkın oyuyla gitmesi taraftarıyım. Ben her zaman meşru zeminde oldum. Bu darbe iddiaları daha önce de gündeme geldi. 1. ve 2. Ergenekon iddianamelerinde benim 1997 yılında, harekat başkanı olarak bir darbe planının hazırlanmasında, bir ihbar mektubuna dayanarak rol aldığım yazıldı. Bu iddiaları gündeme taşıyan Ergenekon savcılarını mahkemeye verdim. Süreç devam ediyor. Bu son olayla ilgili Savcı Zekeriya Öz ve Taraf hakkında suç duyurusunda bulunacağım.”

Emasya Protokolü nedir?

İçİŞlerİ Bakanlığı ile Genelkurmay arasında 7 Temmuz 1997’de imzalanan EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) Protokolü ile, jandarmaya valilik talep etmese de kendisinin gerekli gördüğü durumlarda, görev alanı dışındaki toplumsal olaylara el koyma yetkisi verildi. Protokolde göre bütün kolluk güçleri, yardıma gelen askeri birlik komutanının emrine giriyor. Protokol son olarak Şemdinli’de iki astsubay ile bir itirafçının Umut Kitapevi’ne bomba attığı iddiasıyla açılan davada gündeme geldi. Astsubaylar, EMASYA protokolünün verdiği yetkiye dayanarak Umut Kitapevi ile ilgili istihbarat çalışması yaptıklarını ileri sürmüşlerdi. Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Aytaç da “Duyumlarıma göre Kasım ayından bu tarafa EMASYA protokolü çerçevesinde askeriyede eğitimler verilmekte ve muhtemel bir ayaklanmanın karşılığında karşıdaki sivil şahısların nerelerine ateş edileceğiyle ilgili tatbikatlar, talimler yaptırılmaktadır” demişti.

Gece Star TV’de UĞur Dündar’a konuŞtu

İhtilallere karşıyım!

Emeklİ Orgeneral Çetin Doğan, Star TV ana haber bülteninde Uğur Dündar’ın konuğu oldu. Dündar’ın sorularını yanıtlarken “ihtilallere karşı olduğunu, darbelerin, siyasette etkili olmak isteyen kişilere hizmet ettiğini” belirten Doğan, 1960 darbesi sürecinde “Harbiye’de öğrenci olarak” bulunduğunu ve hiçbir darbe hazırlığının içinde yer almadığını anlattı. Doğan, Taraf’ta yayımlanan “Balyoz” planındaki “camilere provokasyon amaçlı saldırılar” gibi bölümleri kabul etmesinin mümkün olmadığını anlattı. Söz konusu bölümlerin kes-yapıştır gibi montajla bir araya getirildiğini belirten Doğan, Maya dergisinde AKP ve Ergenekon sürecini eleştiren yazıları nedeniyle hedef alındığını savundu.

Mustafa Balbay’ın günlüklerinde adı geçiyor

28 Şubat sürecinde Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı olan Çetin Doğan’ın, Ergenekon’un tutuklu sanığı Mustafa Balbay’ın notlarında da adı geçmişti. 2003’te by-pass ameliyatı geçiren Doğan’ın, ameliyattan hemen önce ordu komutanlarıyla konuşmak ve toplanmak üzere hazırlık yaptığını belirtilen notlarda, “Orada yapacağı konuşmayı hazırladı. Konuşması ağırdı. Türkiye böyle gitmez türündeydi. Yaşar Paşa bir üste iletmedi” ifadeleri yer alıyordu.

‘O bir harp oyunuydu!’

Doğan önce İnternet sİtesİne anlattI

1’İNCİ Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Taraf gazetesi “Balyoz Planı”nı yayımladığı gün, önce t24.com.tr adlı haber sitesine gönderdiği e-posta ile “O bir harp oyunuydu” dedi. İç tehdit olarak değerlendirilen bölücü ve irticai gelişmelerin EMASYA planları çerçevesinde ele alındığını bildiren Doğan, söz konusu plan ve senaryoların “Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin gereği olarak hazırlandığını” söyledi. İşlenecek konular ve senaryoların önceden üst komutanlara bildirilmesinin esas olduğunu vurgulayan Doğan, harp oyunu ve seminerlere genelkurmay başkanı, kuvvet ve ordu komutanları ile general ve subaylar ’gözlemci’ olarak katıldığını da bildirdi.

Emekli Org. Doğan’ın www.t24.com.tr’ye yaptığı açıklama özetle şöyle: “Taraf gazetesinde çıkan haberle ilgili düşünce ve görüşlerimi şimdilik özet olarak size aktarayım: TSK’lerinde her kademede mevcut planları gözden geçirmek üzere Harp oyunu, Plan Tatbikatı ve Seminerler yapılması doğal bir uygulamadır.

Ordu Komutanlığı yaptığım 1999-2003’de elbette Harp Oyunları ve Seminerler düzenlenmiş ve etkinliklere subaylar gözlemci olarak katılmışlardır.

Harp oyunu ve seminerde işlenecek konular ve senaryoların daha önceden üst komutanlara bildirilmesi esastır. Oyunlarda birliğin mevcut tehditlere karşı kuvvet yapısı ve planların yeterliliği irdelenir.

Ergenekon savcılarını mahkemeye verdim

TSK’nın, Türkiye Cumhuriyeti’ni her türlü dış ve iç tehditlere karşı koruma ve kollama görevi bulunmaktadır. İç tehdide karşı koruma görevi kapsamında TSK’nın her kademesinde elbette planları vardır. Silahlı kuvvetlerin eski bir mensubu olarak daima meşru bir zeminde bulundum. Şahsıma yönelik çirkin iftira kampanyasında bulunanların asıl hedeflerinin ben değil TSK olduğunu biliyorum. Halen Ergenokon savcılarını mahkemeye verdim.”

33 şehit erin Ergenekon’la ilişkilendirilmesi konuya tüy dikti!

EMEKLİ Orgeneral Çetin Doğan, Maya dergisinin 20 Aralık 2009’da yayımlanan sayısında, ”Ülkemizi gerçekten kaosa dönüştüren ’Açılımı’ bir tarafa bırakırsak, son iki yıldır seri dalgalar halinde gözaltıları, sorgulamaları, tutuklamaları ve yargı süreci devam eden Ergenekon davasını da kamuoyunun dikkatlerini başka taraflara çekme girişimi olarak mı görüyorsunuz“ sorusuna şu yanıtı vermişti:

Ergenokon Örgütü’nün varlığı henüz kanıtlanmamış olmakla beraber, ülkemizde belli çevrelerin günah keçisi olduğu, iktidarın elinin sıkıştığı zamanlarda spekülatif yeni bir iddia üretilerek, ülke gündemine oturtulduğu görülmektedir. Son zamanlarda ’Açılımın” yükünden sıyırtmak için ortaya atılan iddialar, tehlikeli ve iğrenç bir boyuta ulaşmış bulunmaktadır. Tokat’ın Reşadiye İlçesi’nde şehit edilen 7 askerimizle, 1993 yılında 33 erin Bingöl kırsalında şehit edilmelerinin ’ERGENEKON’ ile bağlantı kurulmaya yeltenilmesi konuya ’tüy dikmiştir’diyebiliriz.

Ergenekon Rus icadı mı?

Kamuoyunda Ergenekon konusunda neredeyse söylenmemiş söz, yapılmamış yorum yok gibi. ’Davanın’ üzerinde pek durulmayan sadece dış boyutu. Ülkemizde gündeme oturan her konu gibi Ergenekon’un da bir ’ithal ürünü’ olup olmadığını tartışılmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Bu tartışmanın açılması yolunda birkaç ipucunu sergilemek isterim. Bilmem geçtiğimiz yıl (2008) sonlarına doğru, Alexsandr Dugin ile bağlantılı olarak; “Yoksa Ergenekon Rus İcadı mı?” türünden haberlerin basında yer aldığını hatırlıyor musunuz?

Dugin, Putin’in dostu, Avrasya olgusunun ateşli bir savunucusu ve bu nedenle de ABD’de 2008 sonuna kadar işbaşında olan Neo-Con’-cuların düşmanlığını üzerine çeken bir filozof. Dugin 2003’ten itibaren Türkiye’ye gelerek başta İşçi partisi olmak üzere bazı aydınlarımızın desteklediği bir seri konferanslar vermişti. Ülkemizdeki bazı çevrelerin ’yarana yaranmak kavliyle’ülkemizdeki Avrasyacılar’ın üzerine gidilmesinde etkileri olmuş mudur acaba, demekten kendimi alamıyorum. Soru üzerinde sizin de bir parça kafa yormanız için belirteyim: Dugin’i destekleyen, ne parti lideri, ne üniversite kapılarını açan rektör içeri alınmaktan kendisini kurtaramadı. Sahi bir de sahibinin içeride olduğu ’Avrasya TV’ var.