İran - Rus ilişkileri bozuluyor mu?
Rusya'nın son dönemde İran aleyhine tavırlar alması hem Ahmedinejad yönetimini hem de medyayı kızdırdı.
Rusya'nın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun Genel Kurul oylamasında son yıllarda pek görülmedik biçimde İran aleyhinde oy kullanması ve İran'ı kınayan karara imza atması İran'da tepkiyle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad devlet televizyonundan canlı yayınlanan konuşmasında Rusya'nın bölgesel gelişmeleri doğru analiz edemediğini ve hataya düştüğünü belirterek kararın alınmasında asıl sorumlunun Siyonistler ile İngilizler olduğunu savundu.
Rusya'nın tavrına İran basınından da tepki gelmekte gecikmedi. Tahran'da yayınlanan İran Daily gazetesi Aziz Şahmuhammedi imzasını taşıyan "Puslu İlişkiler" başlıklı başyazısında İran Rusya ilişkilerindeki inişli çıkışlı süreci irdeleyerek Moskova'ya ciddi uyarılarda bulundu. Yazıda Rusya'nın kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hareket etmesinin en tabi hakkı olduğu ancak Moskova'nın Tahran ile ilişkilerde sürekli ikircikli bir tutum sergileyerek ikili oynadığı belirtiliyor. Yazıda bu duruma örnek olarak iki ülke arasında son yıllarda imzalanan ancak bir türlü pratiğe geçmeyen enerji anlaşmaları hatırlatılıyordu. Yazının en ilginç bölümü ise yazarın bir gün İran ile Batı arasında bir uzlaşma sağlanırsa bundan en büyük zararı Rusya'nın göreceğini hatırlatması ve bunun Rus çıkarlarına Ukrayna ve Gürcistan krizlerinden daha fazla zarar vereceğini vurgulamasıydı.
Benzer şekilde son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Muhsin Rızai'ye bağlı Tabnak sitesi de konuyla ilgili Rus uzmanların görüşlerine yer verdi ve İranlı yetkililere bir an önce gerekli girişimlerde bulunmaları çağrısında bulundu.
Rusya'nın attığı adım İran için Batılı devletlerin yaptığı propagandadan ve girişimlerden çok daha fazla önem taşıyor. Rusya İran'ın son yıllarda tartışma konusu olan nükleer faaliyetlerinin ana destekleyicisi durumunda ve Buşehr nükleer tesisleri başta olmak üzere ülkedeki inşaat halindeki nükleer tesislerinde birçok Rus uzman çalışıyor. Bunun yanı sıra yüzlerce İrancı öğrenci Rusya'da nükleer bilimler alanında eğitim görüyorlar. Diğer yandan yıllardır bu ülkeye karşı kapsamlı yaptırımlar alınmasının önündeki tek engel de Rusya ve Çin'in veto tehdidi. Yine Rusya İran'ın son yıllarda önemli gelişmeler kaydettiği askeri ve uzay sanayisindeki en önemli teknoloji tedarikçisi.
Rusya'nın İran'a karşı olan tavrı aslında çok şaşırtıcı değil. Rusya taahhütlerine rağmen Buşehr'deki tesisleri bitirmeye yanaşmıyor ve parası ödendiği halde S 300 hava savunma füzelerini Tahran'a teslim etmeyi geciktiriyor. Bu füzeler savunma amaçlı olmasına rağmen gerek menzili gerekse de çok sayıda füzeyi aynı anda etkisiz hale getirebilme kabiliyeti nedeniyle sahip olan ülkelere önemli hava savunma yeteneği kazandırıyor. Bu yüzden söz konusu sistemlerin İran'a satılacağı haberi ABD ve Batı tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Hatırlanacağı üzere Türkiye geçmiş yıllarda Güney Kıbrıs Yönetiminin bu füzeleri satın alma kararını savaş nedeni sayacağını açıklamış bunun üzerine füzeler Akdeniz'deki Yunan adalarından birisinde konuşlandırılmıştı.
Rusya'nın bu tavrının arkasında Obama'nın Moskova'nın tepkisini çeken Füze Kalkanı Projesini iptal etmesi yatabilir. Obama'nın kararı açıklanır açıklanmaz uzmanlar bunun İran Rus ilişkilerine yansıyabileceği yorumunda bulunmuşlardı. Moskova'nın tavır değişikliğinin ne ölçüde olduğunu zaman gösterecek ancak Güvenlik Konseyinde bu tutumunu sürdürmesi durumunda ABD Çin'in vetosunu daha kolay bir şekilde aşabilecektir. Bu durumda çok kapsamlı olmasa dahi özellikle devrim muhafızlarını ve mal varlıklarını hedef alan yeni yaptırım kararları çıkabilir.
Konuyla ilgili olarak Ahmedinejad'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarına devam edileceği ve yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirileceğini açıklaması İran'ın yoluna devam ettiğini gösteriyor. Bu açıklama önemli zira 5+1 ülkeleri tarafından yapılan teklife göre İran'ın düşük ölçüde zenginleştirilmiş uranyumu alınacak karşılığında bu ülkeye yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum verilecekti. İran öneriye cevabında kendi zenginleştirdiği nükleer yakıtı başka ülkeye vermeyi kabul etmeyeceğini ancak ABD dâhil Batılı ülkeler zenginleştirilmiş yakıt satarlarsa bunu kabul edeceğini açıkladı. İran'ın Rusya'nın bu hamlesinden sonra söz konusu açıklamayı yapması ve daha önce telaffuz edilmeyen yüzde 20 oranına vurguda bulunulması iki ihtimale dayanıyor olabilir: Birincisi İran Rusya'nın bu tavrını Güvenlik Konseyi yaptırımlarına kadar götürmeyeceğini düşünüyor ikincisi ise İran Rusya ile ya da Rusya'sız bu işi sonuna kadar götürmekte kararlı. Ahmenedinejad'ın "Nükleer mesele diye bir meselemiz yok" demesi akla ikinci ihtimalin daha güçlü olduğunu getiriyor.
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad devlet televizyonundan canlı yayınlanan konuşmasında Rusya'nın bölgesel gelişmeleri doğru analiz edemediğini ve hataya düştüğünü belirterek kararın alınmasında asıl sorumlunun Siyonistler ile İngilizler olduğunu savundu.
Rusya'nın tavrına İran basınından da tepki gelmekte gecikmedi. Tahran'da yayınlanan İran Daily gazetesi Aziz Şahmuhammedi imzasını taşıyan "Puslu İlişkiler" başlıklı başyazısında İran Rusya ilişkilerindeki inişli çıkışlı süreci irdeleyerek Moskova'ya ciddi uyarılarda bulundu. Yazıda Rusya'nın kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hareket etmesinin en tabi hakkı olduğu ancak Moskova'nın Tahran ile ilişkilerde sürekli ikircikli bir tutum sergileyerek ikili oynadığı belirtiliyor. Yazıda bu duruma örnek olarak iki ülke arasında son yıllarda imzalanan ancak bir türlü pratiğe geçmeyen enerji anlaşmaları hatırlatılıyordu. Yazının en ilginç bölümü ise yazarın bir gün İran ile Batı arasında bir uzlaşma sağlanırsa bundan en büyük zararı Rusya'nın göreceğini hatırlatması ve bunun Rus çıkarlarına Ukrayna ve Gürcistan krizlerinden daha fazla zarar vereceğini vurgulamasıydı.
Benzer şekilde son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Muhsin Rızai'ye bağlı Tabnak sitesi de konuyla ilgili Rus uzmanların görüşlerine yer verdi ve İranlı yetkililere bir an önce gerekli girişimlerde bulunmaları çağrısında bulundu.
Rusya'nın attığı adım İran için Batılı devletlerin yaptığı propagandadan ve girişimlerden çok daha fazla önem taşıyor. Rusya İran'ın son yıllarda tartışma konusu olan nükleer faaliyetlerinin ana destekleyicisi durumunda ve Buşehr nükleer tesisleri başta olmak üzere ülkedeki inşaat halindeki nükleer tesislerinde birçok Rus uzman çalışıyor. Bunun yanı sıra yüzlerce İrancı öğrenci Rusya'da nükleer bilimler alanında eğitim görüyorlar. Diğer yandan yıllardır bu ülkeye karşı kapsamlı yaptırımlar alınmasının önündeki tek engel de Rusya ve Çin'in veto tehdidi. Yine Rusya İran'ın son yıllarda önemli gelişmeler kaydettiği askeri ve uzay sanayisindeki en önemli teknoloji tedarikçisi.
Rusya'nın İran'a karşı olan tavrı aslında çok şaşırtıcı değil. Rusya taahhütlerine rağmen Buşehr'deki tesisleri bitirmeye yanaşmıyor ve parası ödendiği halde S 300 hava savunma füzelerini Tahran'a teslim etmeyi geciktiriyor. Bu füzeler savunma amaçlı olmasına rağmen gerek menzili gerekse de çok sayıda füzeyi aynı anda etkisiz hale getirebilme kabiliyeti nedeniyle sahip olan ülkelere önemli hava savunma yeteneği kazandırıyor. Bu yüzden söz konusu sistemlerin İran'a satılacağı haberi ABD ve Batı tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Hatırlanacağı üzere Türkiye geçmiş yıllarda Güney Kıbrıs Yönetiminin bu füzeleri satın alma kararını savaş nedeni sayacağını açıklamış bunun üzerine füzeler Akdeniz'deki Yunan adalarından birisinde konuşlandırılmıştı.
Rusya'nın bu tavrının arkasında Obama'nın Moskova'nın tepkisini çeken Füze Kalkanı Projesini iptal etmesi yatabilir. Obama'nın kararı açıklanır açıklanmaz uzmanlar bunun İran Rus ilişkilerine yansıyabileceği yorumunda bulunmuşlardı. Moskova'nın tavır değişikliğinin ne ölçüde olduğunu zaman gösterecek ancak Güvenlik Konseyinde bu tutumunu sürdürmesi durumunda ABD Çin'in vetosunu daha kolay bir şekilde aşabilecektir. Bu durumda çok kapsamlı olmasa dahi özellikle devrim muhafızlarını ve mal varlıklarını hedef alan yeni yaptırım kararları çıkabilir.
Konuyla ilgili olarak Ahmedinejad'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarına devam edileceği ve yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirileceğini açıklaması İran'ın yoluna devam ettiğini gösteriyor. Bu açıklama önemli zira 5+1 ülkeleri tarafından yapılan teklife göre İran'ın düşük ölçüde zenginleştirilmiş uranyumu alınacak karşılığında bu ülkeye yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum verilecekti. İran öneriye cevabında kendi zenginleştirdiği nükleer yakıtı başka ülkeye vermeyi kabul etmeyeceğini ancak ABD dâhil Batılı ülkeler zenginleştirilmiş yakıt satarlarsa bunu kabul edeceğini açıkladı. İran'ın Rusya'nın bu hamlesinden sonra söz konusu açıklamayı yapması ve daha önce telaffuz edilmeyen yüzde 20 oranına vurguda bulunulması iki ihtimale dayanıyor olabilir: Birincisi İran Rusya'nın bu tavrını Güvenlik Konseyi yaptırımlarına kadar götürmeyeceğini düşünüyor ikincisi ise İran Rusya ile ya da Rusya'sız bu işi sonuna kadar götürmekte kararlı. Ahmenedinejad'ın "Nükleer mesele diye bir meselemiz yok" demesi akla ikinci ihtimalin daha güçlü olduğunu getiriyor.