'Cezaevini tercih ediyoruz'

Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan DTP'nin Muş Milletvekili Sırrı Sakık, parlamentoyu asla tercih etmeyeceklerini söyledi.

1994 yılında Türkiye'yi özgürleştirmek ve demokratikleştirmek adına cezaevini tercih ettiklerini savunan Sakık, "Bugün de bu halkın sesi olmak için yine cezaevini tercih ediyoruz. Parlamentoyu asla tercih etmeyeceğiz" dedi.

Ankara'da TEKEL işçilerinin Abdi İpekçi Parkı'ndaki 3 gündür devam eden eylemlerine destek vermek için gelen bağımsız milletvekilleri Sırrı Sakık, "Biz hepimiz Türkiyeliyiz. Ama bunu bir türlü içlerine sindiremeyenler, hayatın her alanında alanları tahrik ederek halkları birbirine vurdurmaya çalışıyorlar" diye konuştu.

Muş Bulanık'ta acımasız bir şekilde halkın üzerine ateş açılarak 2 kişinin hayatını kaybettiğini onlarca insanın ise yaralandığını hatırlatan Sakık, sözlerini şöyle sürdürdü; "Devletin yetkilileri, televizyon televizyon dolaşarak, başta sayın Başbakan o katilleri masumlaştırmak adına o kadar masum cümleler kullanıyordu ki, oysa hepsi yalandı. Dünyanın dört bir yanında halklar sokağa döküldüğünde, işçiler, emekçiler, hak hukuk mücadelesi verdikleri zaman hiçbir yerde halkın üzerine ateş açılarak ve katliamlar yapılarak halk susturulmamıştır. Yanı başımızda Yunanistan. Orada hak, hukuk, adalet mücadelesi için insanlar alanlara döküldüler ama bir kişi yaşamını yitirdi. Yunanistan'da olup biteni gördük. Bütün işyerleri yerle bir edildi, araçlar yakıldı ama insanların kılına dokunulmadı. Ama ülkemizde küçük bir şeyde halkın üzerine ateş açarak, devletin gücünü arkasına alarak, halka zulüm uygulayarak halkın sesini kısmaya çalışıyorlar. Siz emekçi kardeşlerim, biz hepimiz sizin sorunlarını biliyoruz. Parlamentoda bu sesin kısılması için ne yaptılar? Ulusal birlik adına hepimizin Parlamentodan atılması için Anayasa Mahkemesi 11'e 0 bizim sesimizi kısmaya çalışıyorlar. Oysa dost düşman herkes iyi bilir. 1994 yılında da bu süreç yaşandığında, demir ve beton yığınları arasındaydık. Gelin 'milletvekilliğinizi kurtaralım' dediler. Hayır dedik, Türkiye bedel istiyorsa bedel ödemeye hazırız. Biz Türkiye'yi özgürleştirmek ve demokratikleştirmek adına cezaevini tercih ettik. Parlamentoyu etmedik. Bugün de bu halkın sesi olmak için yine cezaevini tercih ediyoruz. Parlamentoyu asla tercih etmeyeceğiz. Çünkü eğer sokaklarda, fabrikalarda, işyerinde adalet yoksa iç barış da yoktur. Biz sizin yanınızdayız. Bu ülkeyi özgürleştirmek hepimizin boynunun borcudur. Başbakan, siz İstanbul'a geldiğinizde 'bu alana nifak soktunuz' demişti. Asıl bu ülkeye nifak sokan sizlersiniz. Bu ülkenin bütün akarlarını, savaş alanlarına bomba, barut olarak gönderen, yoksul Anadolu çocuklarını ölüme gönderen sizlersiniz. Biz yoksul Anadolu çocuklarının ölmesini istemiyoruz. Harcanan 1 trilyon iç barışa harcansaydı bugün bunlar olmazdı."