Lizbon Sözleşmesi yürürlüğe girdi

AB'nin yeni anayasası sayılan Lizbon sözleşmesi bugün itibarıyla yürürlüğe girdi.

Portekiz'in başkenti Lizbon'da 13 Aralık 2007 yılında imzalandığı için Lizbon Sözleşmesi olarak anılan 478 sayfalık Avrupa Birliği Reform Sözleşmesi 1 Aralık 2009 yılından itibaren yürürlüğe girdi. Aslında iki sözleşmeden müteşekkil olan antlaşmanın birinci kısmı Avrupa Birliği'nin kendisi hakkında, diğer kısmı ise AB'nin nasıl çalışması gerektiği hakkında yönetmelik maddeleri içeriyor.

Lizbon sözleşmesi şimdiye kadar geçerli olan Roma, Maastricht, Amsterdam ve Nizza sözleşmelerinin kapsadığı konuların biraraya getirilmesinden ibaret. Bir iki kurum ve yetkilerin ilave edilmesinden başka Lizbon sözleşmesinde herhangi bir yenilik mevcut değil.

Berlin Humboldt Üniversitesi kamu hukuku profesörü Christoph Möllers sözleşmenin bir anayasa olmadığını, 1958 Roma kuruluş sözleşmesinden beri üye devletlerin halkların hukuku ile ilgili bazı organların kurulması için yeni antlaşmalar yaptıklarını, bu sefer de durumun aynı olduğunu söyledi. Prof. Möllers, Avrupa entegrasyonunun zaten bir çırpıda olmasının mümkün olmadığını, fakat otuz yıl öncesi ile bugünün mukayese edildiğinde ne kadar inanılmaz büyüklükte bir değişikliğin gerçekleştiğinin görülebileceğini ifade etti.

Prof. Möllers, Çek devlet başkanı Vaclav Klaus'un da söylediği gibi AB'nin federal bir devlet olmadığını, hatta Süper devlet hiç olmadığını belirterek, AB'nin bir devletler birliği olarak kalacağını söyledi.

Lizbon sözleşmesi ilk defa olarak AB hukuku'nun bir parçası olarak genel bir temel hukuk kataloğu oluşturdu. Üye ülkelerin milli temel anayasaları tarafından garantiye alınan temel haklar aynı şekilde varlıklarını sürdürmeye devam edecek.

Almanya'nın AB parlamentosundaki SPD'li Lizbon uzmanlarından Jo Leinen, AB ülkesi vatandaşlarının Luxemburg'daki Avrupa Mahkemesi'ne gitmelerine gerek olmadığını, şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de, davaların her ülkenin milli mahkemelerinde görülmesine devam edileceğini söyledi.

AB Lizbon sözleşmesinin büyük bir bölümü protokollerden, ek dosyalar ve açıklamalardan oluşuyor. Ve bunların da çoğu üye ülkelerin müdahaleleriyle çok sayıda istisnaları içeriyor. İngiltere, Polonya ve son olarak da Çek Cumhuriyeti temel hukuka bağımlılık şartını kabul etmediler.