Hava ile çalışan araba geliyor
Teknoloji sınır tanımıyor.. Hindistan'da bir otomobil firması hava ile çalışan araba üretmeyi başardı.
Hindistanlı otomobil üreticisi Tata'nın yetkilileri, sıkıştırılmış hava ile çalışan arabaları ile artık yakıta para ödeme döneminin kapandığını belirttiler.
Yeni aldığımız arabanın kilometrede ne kadar yaktığını öğrenmek için hesap makinesi elimizde ince hesaplar yaptığımızda olmuştur. Teknoloji ise her geçen gün bizim bu dertlerimizi hafifletecek yeniliklere imza atmaya devam ediyor. İlk başta benzinli motorlarda yüksek yakıt tüketimi makul seviyelere inmeye başladı, sonra dizel teknolojisi gelişerek günümüz otomobillerinde kullanılabilir hale getirildi.
Son zamanlarda ise hibrid dediğimiz elektrik-benzin melezi motorlar ile tanışmaya başladık. Ancak bunların hiçbirisi tüketicinin maddi açıdan isteklerini tam olarak karşılayamadı. Çünkü hepsi petrol bağımlılığı olan sistemlerdi ve yükselen petrol fiyatları tüketicinin daha az maliyetle hizmet almasını engelledi. Örneğin 1972 yılında 3 dolar,1986 yılında 10 dolar, 1990’da körfez krizi’nin etkisiyle 40 dolar, 2001’de talep azlığı dolayısıyla 32 dolar’a kadar gerileyen ham petrol fiyatları, Amerika’nın Irak’a düzenlediği operasyondan sonra hızla yükselerek günümüzdeki değer olan 100 dolar civarına geldi.
Pompa fiyatlarına da yansıyan bu artış grafiği, otomobil endüstrisinin gösterdiği gelişim grafiğinin çok çok üstünde oldu. Otomobiller eskiye oranla çok daha az yakıt harcarken gittikleri yolun tüketiciye maliyeti ise pek bir düşüşe uğramadı.
Meselenin diğer bir boyutu ise çevre temizliği. Küresel ısınmanın etkilerini iyiden iyiye hissettirdiği son günlerde motor teknolojilerinde emisyon değerleri de büyük önem kazandı. Firmalar en temiz enerjiyi üretme konusunda kendi aralarında yarışa girdiler. Özellikle şu günlerde temiz enerji denildiğinde ilk akla gelen elektrikli motorlara yönelen üreticiler, her gün yeni gelişmeleri müjdeliyorlar. Elektrik motorlarını geleceğin motorları olarak gören firmalar bu alanda büyük yatırımlar yapıyorlar. Ancak gerekli elektrik enerjisinin depolanmasında yaşanan problemler önemli bir problem oluşturuyor ama yeni nesil yakıt pilleri ile bu sorunun aşılacağı düşünülürse elektrik motorlarının geleceğinin parlak olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Alternatif enerji kaynakları arayan üreticilerin bir kısmı elektrik, hidrojen, bor gibi yakıtlara yönelmişken birkaç firma ise hava ile çalışan motorlar üzerine çalışmaya başladılar. Önümüzdeki iki yada üç yıl içerisinde piyasaya sürülmesi beklenen hava motorlarına sahip otomobillere şehir otomobillerinin geleceği diyebiliriz. Pratikte hiçbir problemi olmayan ve test aşamalarını birer birer başarıyla geçen bu otomobillerin en büyük özelliği ise neredeyse cebimizden para çıkarmayacak olmaları! 2 silindirli ve çalışma prensibi olarak içten yanmalı motorlara benzeyen hava motorları gerekli enerjiyi otomobilin altına konumlandırılmış olan ve 300 bar basınçla sıkıştırılmış hava bulunduran karbonfiber hava tankından alıyor.
Bir çok üreticinin üzerinde çalıştığı yeni sistemi en hazır haline getirebilen firma ise Fransız motor üreticisi MDİ. Firmanın CityCat adını verdiği yeni modeli 800 cc’lik hava motorundan 25 HP güç üretip 110 km/s hıza ulaşabiliyor. 2,65/1,62/1,64 metrelik ebatlarıyla tam bir şehir otomobili olan CityCat 550 kg ağırlığa sahip. Otomobil bir depo hava ile şehir içinde 200-300 kilometre yol gidebiliyor. Bir çoğumuzun şehir içinde günlük 300 km’den daha az yol aldığını düşündüğümüzde oldukça iyi bir değer. Ancak bu 300 km’den fazla yol alanların bu otomobili alamayacakları anlamına da gelmiyor. Otomobilinizin havası bittiğinde, kurulacak olan yüksek basınçla hava dolumu yapan istasyonlarda iki dakika kadar beklemeniz size 300 km daha yol gitmenizi sağlayacak havanın dolumu için yeterli olacak. Ben istasyona para vermek istemiyorum, kendi havamı kendim doldururum diyenlerin ise araçla birlikte verilecek olan hava kompresörünün bir ucunu otomobiline diğer ucunu ise 220 voltluk şehir elektriğine bağlamaları gerekecek.
Ancak şebeke elektriğini kullanarak dolum yapmak isteyenlerin 4 saat dolaylarında beklemeleri gerekiyor. Maddi olarak sağladığı faydanın yanı sıra sıfır emisyon değerleri ile çevreye en saygılı otomobil unvanını alacak olan bu küçük şehirliler, günümüz otomobillerinin sahip olduğu güvenlik ekipmanlarını da sunarak güvenlikten ödün vermiyorlar. Eğer uygun bir fiyata satılırsa önemli başarılara imza atması beklenen otomobilleri İstanbul gibi trafik yoğunluğunun olduğu büyük şehirlerde görmemiz hiç de uzak görünmüyor.
Her geçen gün yeni gelişmelerin duyurulduğu otomobil dünyasının bu alternatif enerjilerden hangisinde veya hangilerinde karar kılacağını ise önümüzdeki yıllar gösterecek.
Yeni aldığımız arabanın kilometrede ne kadar yaktığını öğrenmek için hesap makinesi elimizde ince hesaplar yaptığımızda olmuştur. Teknoloji ise her geçen gün bizim bu dertlerimizi hafifletecek yeniliklere imza atmaya devam ediyor. İlk başta benzinli motorlarda yüksek yakıt tüketimi makul seviyelere inmeye başladı, sonra dizel teknolojisi gelişerek günümüz otomobillerinde kullanılabilir hale getirildi.
Son zamanlarda ise hibrid dediğimiz elektrik-benzin melezi motorlar ile tanışmaya başladık. Ancak bunların hiçbirisi tüketicinin maddi açıdan isteklerini tam olarak karşılayamadı. Çünkü hepsi petrol bağımlılığı olan sistemlerdi ve yükselen petrol fiyatları tüketicinin daha az maliyetle hizmet almasını engelledi. Örneğin 1972 yılında 3 dolar,1986 yılında 10 dolar, 1990’da körfez krizi’nin etkisiyle 40 dolar, 2001’de talep azlığı dolayısıyla 32 dolar’a kadar gerileyen ham petrol fiyatları, Amerika’nın Irak’a düzenlediği operasyondan sonra hızla yükselerek günümüzdeki değer olan 100 dolar civarına geldi.
Pompa fiyatlarına da yansıyan bu artış grafiği, otomobil endüstrisinin gösterdiği gelişim grafiğinin çok çok üstünde oldu. Otomobiller eskiye oranla çok daha az yakıt harcarken gittikleri yolun tüketiciye maliyeti ise pek bir düşüşe uğramadı.
Meselenin diğer bir boyutu ise çevre temizliği. Küresel ısınmanın etkilerini iyiden iyiye hissettirdiği son günlerde motor teknolojilerinde emisyon değerleri de büyük önem kazandı. Firmalar en temiz enerjiyi üretme konusunda kendi aralarında yarışa girdiler. Özellikle şu günlerde temiz enerji denildiğinde ilk akla gelen elektrikli motorlara yönelen üreticiler, her gün yeni gelişmeleri müjdeliyorlar. Elektrik motorlarını geleceğin motorları olarak gören firmalar bu alanda büyük yatırımlar yapıyorlar. Ancak gerekli elektrik enerjisinin depolanmasında yaşanan problemler önemli bir problem oluşturuyor ama yeni nesil yakıt pilleri ile bu sorunun aşılacağı düşünülürse elektrik motorlarının geleceğinin parlak olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Alternatif enerji kaynakları arayan üreticilerin bir kısmı elektrik, hidrojen, bor gibi yakıtlara yönelmişken birkaç firma ise hava ile çalışan motorlar üzerine çalışmaya başladılar. Önümüzdeki iki yada üç yıl içerisinde piyasaya sürülmesi beklenen hava motorlarına sahip otomobillere şehir otomobillerinin geleceği diyebiliriz. Pratikte hiçbir problemi olmayan ve test aşamalarını birer birer başarıyla geçen bu otomobillerin en büyük özelliği ise neredeyse cebimizden para çıkarmayacak olmaları! 2 silindirli ve çalışma prensibi olarak içten yanmalı motorlara benzeyen hava motorları gerekli enerjiyi otomobilin altına konumlandırılmış olan ve 300 bar basınçla sıkıştırılmış hava bulunduran karbonfiber hava tankından alıyor.
Bir çok üreticinin üzerinde çalıştığı yeni sistemi en hazır haline getirebilen firma ise Fransız motor üreticisi MDİ. Firmanın CityCat adını verdiği yeni modeli 800 cc’lik hava motorundan 25 HP güç üretip 110 km/s hıza ulaşabiliyor. 2,65/1,62/1,64 metrelik ebatlarıyla tam bir şehir otomobili olan CityCat 550 kg ağırlığa sahip. Otomobil bir depo hava ile şehir içinde 200-300 kilometre yol gidebiliyor. Bir çoğumuzun şehir içinde günlük 300 km’den daha az yol aldığını düşündüğümüzde oldukça iyi bir değer. Ancak bu 300 km’den fazla yol alanların bu otomobili alamayacakları anlamına da gelmiyor. Otomobilinizin havası bittiğinde, kurulacak olan yüksek basınçla hava dolumu yapan istasyonlarda iki dakika kadar beklemeniz size 300 km daha yol gitmenizi sağlayacak havanın dolumu için yeterli olacak. Ben istasyona para vermek istemiyorum, kendi havamı kendim doldururum diyenlerin ise araçla birlikte verilecek olan hava kompresörünün bir ucunu otomobiline diğer ucunu ise 220 voltluk şehir elektriğine bağlamaları gerekecek.
Ancak şebeke elektriğini kullanarak dolum yapmak isteyenlerin 4 saat dolaylarında beklemeleri gerekiyor. Maddi olarak sağladığı faydanın yanı sıra sıfır emisyon değerleri ile çevreye en saygılı otomobil unvanını alacak olan bu küçük şehirliler, günümüz otomobillerinin sahip olduğu güvenlik ekipmanlarını da sunarak güvenlikten ödün vermiyorlar. Eğer uygun bir fiyata satılırsa önemli başarılara imza atması beklenen otomobilleri İstanbul gibi trafik yoğunluğunun olduğu büyük şehirlerde görmemiz hiç de uzak görünmüyor.
Her geçen gün yeni gelişmelerin duyurulduğu otomobil dünyasının bu alternatif enerjilerden hangisinde veya hangilerinde karar kılacağını ise önümüzdeki yıllar gösterecek.