Baykal: Bunun neresi başarı?
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis'te partisinin grup toplantısında partililere seslendi.
Bugün yine gündemimiz yoğun.Türkiye'nin öncelikli gündemi elbetteki ekonomi. Bu iktidar döneminde çok büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Cumhuriyet'in zor dönemlerinde iktidarı yönetenleri AKP'nin son derece bol imkanlara sahip olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet dönemi kadar olamamıştır. Borçların krizlerin yaşandığı dönemlerdeki büyümenin altında kalmıştır büyümemiz. Bu son 7 yılda ekonomi iyi yöneltildi diyenlerin bu sorualra cevap vermesi gerekir. Dünyanın gerisinde kalmışsınız ne zaman en şanslı dönemde... Dış borç ikiye katlandı.
Değerli arkadaşlarım AKP işbaşına geldiğinde dünya ile mukayeseyi netleştirmek istiyorum. Bunlar gelemden Türkiye büyüme hızında 149 ülkenin 29. sırasında bekliyordu. 29. sıradaki Türkiye şanslı dönemde 100. sıraya düştü. Ekonomik kriz yaşandığı dönemde ise, doğru biçimde algılanmadığı için 136. sıraya düşmüştür. Bunun neresi başarı! G 20 ülkelerine yeni girmedik. Bu iktidar öncesinde girdik. G 20 ülkelerinde en hızlı büyüyen 2. ülke Türkiye iken 2007 şanslı dönemde biz 7. sıraya düştük. Şimdi gelinen sıra ise 17. sıradır. G-20'de en az kalkınan en çok küçülen ülke olduk .Bu AKP'nin ekonomik karnesidir.
Türkiye'nin zenginleşmesi anlamına gelmiyor bu. Damat oğul, akraba zenginleşir ama bu Türkiye zenginleşti anlamına gelir mi? Türkiye'yi 6,5 kat küçültürseniz bunun faturasını yine bu halkın kendisi öder. Türkiye'nin yerli varlıkları satılmıştır. Sürekli dışarıya bağımlı bir sektör oluşturduk. Sanayinin rekabet gücü tahrip oldu. Genç nüfusu ekonominin dışına ittik. İşsizlik sorunu budur...
Geldiğimiz noktada mali disiplin terk edilmiştir. Siyasi amaçlı kaynak kullanma. Türkiye güç günlerde kullanacağı kaynakları kaybetmiştir... Ekonomideki tablonun yansımaları ortaya çıkmaya başladı. Şimdi zam yağmuru geliyor arkadaşlar. Bunlar Türkiye'nin içine sokulacağı zam yağmuru planıdır.
Temmuz'da yüzde 6,8 yapılmıştı ekimde 6,7 daha geldi. Konutta elektriğe yüzde 9,8 zam geldi. Sağlıkta alınan katkı payı zamlandı. memur ve emeklilere komik zamlar yapılmıştır. Kamu maliyesinde çok ciddi fiyat artışlarını getirmiştir. Bu tablo karşısındaki temel zaaflara dikkat çekeyim.
Bu ülkede tasarruf oranı bu iktidar döneminde yüzde 15,7'ye geriledi. Bu gelecekten umut kesmiş hazır yiyen ekonomi olduğumuz gösteren tablodur...
Genetiği Değiştirilmiş Ürünler
Tarımda yaşanan gerçekleri hepimiz biliyoruz. Türkiye hayvancılık ve tarım konusunda umudunu kaybetti. Et fiyatları, yem fiyatları zamlandı. Örnek size Çilemeş Köyü'nde salatalığın kilosu 3 kuruş... 30 kilo salatalığa bir çay içiyorusunuz... Bunun mantık neresinde böyle bir şey olabilir mi... Böyle bir tarım Türkiye'yi refaha taşıyamaz...
Türkiye'de biz zam yağmuru var bir de açılım yağmuru var. Ermeni, Kürt derken şimdi yeni bir açılım daha gündeme geldi. Bu açılımın adı GDO... Bunun anlamı bizim yediğimiz ürünlerin genetiğinin Allah'ın verdiği yapısının değiştirilip yeni ürüne dönüştürülmesi. Bir süredir Türkiye bunu tartışıyor. Yenilen içilende bir yasaya ihtiyaç var... Bunun hukuki düzenlemesi yapılacaktı. Görüşler alındı. Ama yönetmelikle geçiştirildi.
Türkiye'de hormon denetlemesi mümkün değildir. Böyle bir denetimin yok. İhraç ettiğin ürünlerde ilk kontrolde tahlilde ilaçlı ürünler elde kalır. Rusya ilaçlı ürünü vatandaşına yedirmez ama Türkiye yedirir. Sahipsiz bir alan var...
Buradaki tehlike tarımın denetiminin dışarıya çıkmasıdır. Sen bir kez yapıp sonra ben GDO'lu ürün istemiyorum demiyeceksin. O ilacı üreteneden hep alacaksın. Türkiye'nin bitki çeşitliliğini bunlara teslim edeceğiz. Yönetmelikte diyor ki bebeğe zararlı... Bebeğe zararlı olan, büyüğe de zarar. Bebeğe yasak, anasına yasak değil. Anasından süt alacak.
Bu milletin istikbalinin tehlikeye atılmasıdır. Oraya yazmışlar binde 9'a kadar mübah ve üstündeyse yazacaksın. Vatandaş tutup gözlüğünü takacak. araştıracak. Vatandaş yapacaksa sen neden varsın... Hastalıklara karşı diyorsun, hastalıklara karşı derken bunun içine ilacını da mı koyuyorsun. Çok kaygı verici deneyler var. Bunu kanunu bir taraf bırakarak bir verkaç operasyonu ile bunu çıkarmak için neden acele ediliyor anlamıyoruz. Hükümet derhal bu GDO yönetmeliğini iptal etmelidir. Siz ne varsa ürünün içerisine atacaksınız, insan ne yediğini anlamayacak. Bu milletin sağlığına yönelik bir girişimdir biz bunun için tüketici olarak üzerimize düşeni yapacağız iptal ettireceğiz... Sanki bu iktidarın bütün amacı millete oyun hazırlamak.
AÇILIM PROTESTOLARI
Geçtiğimiz günlerde çok öenmli protestolara sahne olduk. Evladını şehit vermiş bir aile demokratik tepkisini ortaya koyacak. Buna vatan haini gibi muamele edilir mi? Denizli'de yürüyüş var sivil kuruluşlar katılmayacak deniyor. Sanki vatan haini onlar. Yasak. Olur mu ya kimse benim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama hakkımı elimden alamaz. Şehit yakınını polis dayağı yakışmıyor. Gazilerimize yakışmıyor. Onlara sadece şükran borçluyuz. Onlar herkesten önce söz söylemeye borçlu olduğumuz insanlar... Onların yaşadıklarını sanki yaşanmamış gibi görmek milletimizin gönül tellerini kırdı.
Türk Bayrağı konusunda bu iktidarın bir alerjisi var. Bayrak alerjsii derken PKK bayrağına yok. Bu bayrak Türk bayrağı açıldığı zaman çileden çıkıyor...Meclist'e bayrağı yasaklıyorlardı. Şehit annesinin kuzusu o....
Bir de son günlerde pastadan tavşan çıkarır gibi pastanın arkasından çıkarmak. Bu onu sunma arzusunun anlamsız bir tezahürü müdür? Atatürk'ü her şeyiyle yapamayıp yasak savma işi midir biz de anlayamadık. Maalesef o tablo Atatürk'e de Türk Milletine de saygısızlık oldu .
Şimdi bir haber var. Açılım meclise 10 Kasım'da geliyor. 29 Ekim olmadı 10 Kasım mı? Kürt açılımının Atatürk'ün ölüm gününde getirilmesi ima mıdır bilerek mi yapılıyor. ..
Eğer bu açılım meclise gelecek ise Türk bayrağının yarıya indirildiği günde getirilmesinin de bir anlamı vardır... Bu açılımlar nerelerden nerelere geldi. Bu Kürt açılımı gerçek yüzüyle ortaya çıktı. Kürt açılımı sözünün gerçek olduğu bunun ne olduğu görüldü.
Bu konuda gereken her şeyi yapma durumundayız ama vatandaşlar için. ama bu açılımın Kandil'e yönelik olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun 25 yıllık mücadelede dağı meşrulaştıracağız diye uygulandığına da şahit olduk. Hukukun nasıl çadır mahkemlerine kurulduğuna şahit olduk 70 milyonun gözü önünde gerçekleştirildi.
Değerli arkadaşlarım salı günü açılım konuşulacak. Bu gizlilik hayra alamet olabilir mi? Neden 10 Kasım, bir telaş var bir zaman sıkıntısı var. Tarihi bir zamanlama söz konusu. Başbakan birilerine bir şeyleri yaptık diye söz mü verdi. Onun sözü mü bu? başbakan ABD'ye gitmeden meclise bu sunulacak. hatırlıyorsunuz başbakan diyor ki, bir adım ileri bir adım geri ileri bunun uygulayacaklar biz de bunu uygulayacağız.
Ermeni meselesinde de İsviçre'de kararlaştırıldı. Bizim bekleyişimizi Karabağ'ın sorunun çözülmesine imkan yoktur dedi. Hükümet kendisini yukarı Karabağ'da sorun çözülmeden sınır açmayız dedi. Bunu izleyeceğiz. Ermenistan'da kaytarma çabaları ortaya çıktı. Bize bu açılım ne kazandırdı belli değil ama Azerbaycan'ı kaybettirmiştir. Türkiye ağır bedel ödedi ne getirdiği ortada yok... Kürt açılımı, bu açılım, GDO açılımı ne getirdi?
BELGE TARTIŞMASI
Yaz başlarında Türkiye Genelkurmay'da hazırlanan belge ile karşı karşıya bırakıldı. Belgede SK'nın içinde bir cuntacı grubun ortaya çıktığı iddia ediliyor. Ne söylüyorsak cuntacılarla ilgili bugün de söylüyoruz. Eğer gerçekse tümü ortaya çıkmalı ve yargıda gereken işlem derhal yapılmalıdır. Biz TSK'da cuntalaşmayı sakıncalı sayarız. Biz bu tür çalışmaları mazur göremeyiz. Eğer bunların arkasında olanlar da varsa bunlarla ilgili her şey yapılmalıdır. Orada göz yuman da özür dilemelidir. Şimdi de aynı noktadayız. Haziran'da fotokopisi çıktı bir şey yapılamaz dediler. Biz o zaman dedik, orduya karşı bu planı kim hesplıyor. Kısa süre önce yeni bir aşamaya geldik. İstanbul'daki savcılığı orjinal ıslak imzalı belgenin aslı diye müracaat yapıldı. Bir belge sunuldu. Yanında ihbar mektubu kaleme alındı. Buna bir de ek konuldu. Burada belge sunan kişinin itham namesine dönüştürüldü. Konu ekimde nitelik değiştirdi.
Dört buçuk ay sen bunu neden ortaya koymadın. Bir gazete ortak imza var diye bir belge ortaya koydun. Bu 4,5 ayda ne oldu. Bu belge bir geceyarısı baskını şeklinde gece yarısında çıkarıldı. Ne zaman çıkıyor belgenin bulunduğu tarihten sonra... mektupta ne görüyoruz.. Diyor ki Genelkurmay da bunun içindedir bu da haberdardır. Bu neyle geldi belgeyle mi geldi. Mahkeme kararı ile mi geldi. Neyle geldi, ihbar mektubu ile geldi. Bu da yetmedi o vatandaş dedi ki CHP de bu işin içindedir. Ben son derece anlayışla izliyorum bu oalyı. nereye kadar? CHP'nin katılmasına kadar. Dedim ki arkadaş senin tespitlerin neyse ben de bunu anladım diyorum. Parti olarak hiçbir zaman askeri yönetime karıştırma tarafında olmadık...
Arkadaş önce sen kimsin bir çık ortaya da görelim seni. Kimsin nesin? İmza yok kendini tarif ediyor. Çık ortaya iddianı koy mahkemede hesaplaşalım seninle. Söyleyecek, Türkiye'yi arka planda karıştıracak. 4 ay bekle Türkiye'yi allak bullak edecek belgedir sen hangi akla hizmet postayla gönderdin. Hadi onu gönderdin. Yüzlerle mektup geliyor. Açan savcı değildir. Şimdi sen bunu açarken yırtar atar sen bunu nasıl güvenip de veriyorsun... Bunun hükümetle bir işbirliği olduğu konusunu düşünüyorum. Bunu kim çıkardı. Tesadüf mü bu? Giderse gitsin bak ıslak imza makinası varmış bu giderse gönderirim mi diyor.. .
Adli Tıpa göndermişler... Geleli kaç gün olmuş 10 gün bir ay. Türkiye'de kurumlarımızı yıpratmaya yönelik planlamanın var olduğunu görüyoruz... Bunda hükümetin tavrı ne sureti haktan görünmek ve arada sırada devreye giren ama bu icraatın tharibatına ellerini ovuşturarak seyirci kalmak. Bunu bilerek yapıyorlar...
İktidar akıl veren adamlar APO'ya paşalık verin diyor. Orduyu kapatın Nizamı Cedid kurun diyor. Hepinizi saygıyla selamlıyorum...
Değerli arkadaşlarım AKP işbaşına geldiğinde dünya ile mukayeseyi netleştirmek istiyorum. Bunlar gelemden Türkiye büyüme hızında 149 ülkenin 29. sırasında bekliyordu. 29. sıradaki Türkiye şanslı dönemde 100. sıraya düştü. Ekonomik kriz yaşandığı dönemde ise, doğru biçimde algılanmadığı için 136. sıraya düşmüştür. Bunun neresi başarı! G 20 ülkelerine yeni girmedik. Bu iktidar öncesinde girdik. G 20 ülkelerinde en hızlı büyüyen 2. ülke Türkiye iken 2007 şanslı dönemde biz 7. sıraya düştük. Şimdi gelinen sıra ise 17. sıradır. G-20'de en az kalkınan en çok küçülen ülke olduk .Bu AKP'nin ekonomik karnesidir.
Türkiye'nin zenginleşmesi anlamına gelmiyor bu. Damat oğul, akraba zenginleşir ama bu Türkiye zenginleşti anlamına gelir mi? Türkiye'yi 6,5 kat küçültürseniz bunun faturasını yine bu halkın kendisi öder. Türkiye'nin yerli varlıkları satılmıştır. Sürekli dışarıya bağımlı bir sektör oluşturduk. Sanayinin rekabet gücü tahrip oldu. Genç nüfusu ekonominin dışına ittik. İşsizlik sorunu budur...
Geldiğimiz noktada mali disiplin terk edilmiştir. Siyasi amaçlı kaynak kullanma. Türkiye güç günlerde kullanacağı kaynakları kaybetmiştir... Ekonomideki tablonun yansımaları ortaya çıkmaya başladı. Şimdi zam yağmuru geliyor arkadaşlar. Bunlar Türkiye'nin içine sokulacağı zam yağmuru planıdır.
Temmuz'da yüzde 6,8 yapılmıştı ekimde 6,7 daha geldi. Konutta elektriğe yüzde 9,8 zam geldi. Sağlıkta alınan katkı payı zamlandı. memur ve emeklilere komik zamlar yapılmıştır. Kamu maliyesinde çok ciddi fiyat artışlarını getirmiştir. Bu tablo karşısındaki temel zaaflara dikkat çekeyim.
Bu ülkede tasarruf oranı bu iktidar döneminde yüzde 15,7'ye geriledi. Bu gelecekten umut kesmiş hazır yiyen ekonomi olduğumuz gösteren tablodur...
Genetiği Değiştirilmiş Ürünler
Tarımda yaşanan gerçekleri hepimiz biliyoruz. Türkiye hayvancılık ve tarım konusunda umudunu kaybetti. Et fiyatları, yem fiyatları zamlandı. Örnek size Çilemeş Köyü'nde salatalığın kilosu 3 kuruş... 30 kilo salatalığa bir çay içiyorusunuz... Bunun mantık neresinde böyle bir şey olabilir mi... Böyle bir tarım Türkiye'yi refaha taşıyamaz...
Türkiye'de biz zam yağmuru var bir de açılım yağmuru var. Ermeni, Kürt derken şimdi yeni bir açılım daha gündeme geldi. Bu açılımın adı GDO... Bunun anlamı bizim yediğimiz ürünlerin genetiğinin Allah'ın verdiği yapısının değiştirilip yeni ürüne dönüştürülmesi. Bir süredir Türkiye bunu tartışıyor. Yenilen içilende bir yasaya ihtiyaç var... Bunun hukuki düzenlemesi yapılacaktı. Görüşler alındı. Ama yönetmelikle geçiştirildi.
Türkiye'de hormon denetlemesi mümkün değildir. Böyle bir denetimin yok. İhraç ettiğin ürünlerde ilk kontrolde tahlilde ilaçlı ürünler elde kalır. Rusya ilaçlı ürünü vatandaşına yedirmez ama Türkiye yedirir. Sahipsiz bir alan var...
Buradaki tehlike tarımın denetiminin dışarıya çıkmasıdır. Sen bir kez yapıp sonra ben GDO'lu ürün istemiyorum demiyeceksin. O ilacı üreteneden hep alacaksın. Türkiye'nin bitki çeşitliliğini bunlara teslim edeceğiz. Yönetmelikte diyor ki bebeğe zararlı... Bebeğe zararlı olan, büyüğe de zarar. Bebeğe yasak, anasına yasak değil. Anasından süt alacak.
Bu milletin istikbalinin tehlikeye atılmasıdır. Oraya yazmışlar binde 9'a kadar mübah ve üstündeyse yazacaksın. Vatandaş tutup gözlüğünü takacak. araştıracak. Vatandaş yapacaksa sen neden varsın... Hastalıklara karşı diyorsun, hastalıklara karşı derken bunun içine ilacını da mı koyuyorsun. Çok kaygı verici deneyler var. Bunu kanunu bir taraf bırakarak bir verkaç operasyonu ile bunu çıkarmak için neden acele ediliyor anlamıyoruz. Hükümet derhal bu GDO yönetmeliğini iptal etmelidir. Siz ne varsa ürünün içerisine atacaksınız, insan ne yediğini anlamayacak. Bu milletin sağlığına yönelik bir girişimdir biz bunun için tüketici olarak üzerimize düşeni yapacağız iptal ettireceğiz... Sanki bu iktidarın bütün amacı millete oyun hazırlamak.
AÇILIM PROTESTOLARI
Geçtiğimiz günlerde çok öenmli protestolara sahne olduk. Evladını şehit vermiş bir aile demokratik tepkisini ortaya koyacak. Buna vatan haini gibi muamele edilir mi? Denizli'de yürüyüş var sivil kuruluşlar katılmayacak deniyor. Sanki vatan haini onlar. Yasak. Olur mu ya kimse benim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama hakkımı elimden alamaz. Şehit yakınını polis dayağı yakışmıyor. Gazilerimize yakışmıyor. Onlara sadece şükran borçluyuz. Onlar herkesten önce söz söylemeye borçlu olduğumuz insanlar... Onların yaşadıklarını sanki yaşanmamış gibi görmek milletimizin gönül tellerini kırdı.
Türk Bayrağı konusunda bu iktidarın bir alerjisi var. Bayrak alerjsii derken PKK bayrağına yok. Bu bayrak Türk bayrağı açıldığı zaman çileden çıkıyor...Meclist'e bayrağı yasaklıyorlardı. Şehit annesinin kuzusu o....
Bir de son günlerde pastadan tavşan çıkarır gibi pastanın arkasından çıkarmak. Bu onu sunma arzusunun anlamsız bir tezahürü müdür? Atatürk'ü her şeyiyle yapamayıp yasak savma işi midir biz de anlayamadık. Maalesef o tablo Atatürk'e de Türk Milletine de saygısızlık oldu .
Şimdi bir haber var. Açılım meclise 10 Kasım'da geliyor. 29 Ekim olmadı 10 Kasım mı? Kürt açılımının Atatürk'ün ölüm gününde getirilmesi ima mıdır bilerek mi yapılıyor. ..
Eğer bu açılım meclise gelecek ise Türk bayrağının yarıya indirildiği günde getirilmesinin de bir anlamı vardır... Bu açılımlar nerelerden nerelere geldi. Bu Kürt açılımı gerçek yüzüyle ortaya çıktı. Kürt açılımı sözünün gerçek olduğu bunun ne olduğu görüldü.
Bu konuda gereken her şeyi yapma durumundayız ama vatandaşlar için. ama bu açılımın Kandil'e yönelik olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun 25 yıllık mücadelede dağı meşrulaştıracağız diye uygulandığına da şahit olduk. Hukukun nasıl çadır mahkemlerine kurulduğuna şahit olduk 70 milyonun gözü önünde gerçekleştirildi.
Değerli arkadaşlarım salı günü açılım konuşulacak. Bu gizlilik hayra alamet olabilir mi? Neden 10 Kasım, bir telaş var bir zaman sıkıntısı var. Tarihi bir zamanlama söz konusu. Başbakan birilerine bir şeyleri yaptık diye söz mü verdi. Onun sözü mü bu? başbakan ABD'ye gitmeden meclise bu sunulacak. hatırlıyorsunuz başbakan diyor ki, bir adım ileri bir adım geri ileri bunun uygulayacaklar biz de bunu uygulayacağız.
Ermeni meselesinde de İsviçre'de kararlaştırıldı. Bizim bekleyişimizi Karabağ'ın sorunun çözülmesine imkan yoktur dedi. Hükümet kendisini yukarı Karabağ'da sorun çözülmeden sınır açmayız dedi. Bunu izleyeceğiz. Ermenistan'da kaytarma çabaları ortaya çıktı. Bize bu açılım ne kazandırdı belli değil ama Azerbaycan'ı kaybettirmiştir. Türkiye ağır bedel ödedi ne getirdiği ortada yok... Kürt açılımı, bu açılım, GDO açılımı ne getirdi?
BELGE TARTIŞMASI
Yaz başlarında Türkiye Genelkurmay'da hazırlanan belge ile karşı karşıya bırakıldı. Belgede SK'nın içinde bir cuntacı grubun ortaya çıktığı iddia ediliyor. Ne söylüyorsak cuntacılarla ilgili bugün de söylüyoruz. Eğer gerçekse tümü ortaya çıkmalı ve yargıda gereken işlem derhal yapılmalıdır. Biz TSK'da cuntalaşmayı sakıncalı sayarız. Biz bu tür çalışmaları mazur göremeyiz. Eğer bunların arkasında olanlar da varsa bunlarla ilgili her şey yapılmalıdır. Orada göz yuman da özür dilemelidir. Şimdi de aynı noktadayız. Haziran'da fotokopisi çıktı bir şey yapılamaz dediler. Biz o zaman dedik, orduya karşı bu planı kim hesplıyor. Kısa süre önce yeni bir aşamaya geldik. İstanbul'daki savcılığı orjinal ıslak imzalı belgenin aslı diye müracaat yapıldı. Bir belge sunuldu. Yanında ihbar mektubu kaleme alındı. Buna bir de ek konuldu. Burada belge sunan kişinin itham namesine dönüştürüldü. Konu ekimde nitelik değiştirdi.
Dört buçuk ay sen bunu neden ortaya koymadın. Bir gazete ortak imza var diye bir belge ortaya koydun. Bu 4,5 ayda ne oldu. Bu belge bir geceyarısı baskını şeklinde gece yarısında çıkarıldı. Ne zaman çıkıyor belgenin bulunduğu tarihten sonra... mektupta ne görüyoruz.. Diyor ki Genelkurmay da bunun içindedir bu da haberdardır. Bu neyle geldi belgeyle mi geldi. Mahkeme kararı ile mi geldi. Neyle geldi, ihbar mektubu ile geldi. Bu da yetmedi o vatandaş dedi ki CHP de bu işin içindedir. Ben son derece anlayışla izliyorum bu oalyı. nereye kadar? CHP'nin katılmasına kadar. Dedim ki arkadaş senin tespitlerin neyse ben de bunu anladım diyorum. Parti olarak hiçbir zaman askeri yönetime karıştırma tarafında olmadık...
Arkadaş önce sen kimsin bir çık ortaya da görelim seni. Kimsin nesin? İmza yok kendini tarif ediyor. Çık ortaya iddianı koy mahkemede hesaplaşalım seninle. Söyleyecek, Türkiye'yi arka planda karıştıracak. 4 ay bekle Türkiye'yi allak bullak edecek belgedir sen hangi akla hizmet postayla gönderdin. Hadi onu gönderdin. Yüzlerle mektup geliyor. Açan savcı değildir. Şimdi sen bunu açarken yırtar atar sen bunu nasıl güvenip de veriyorsun... Bunun hükümetle bir işbirliği olduğu konusunu düşünüyorum. Bunu kim çıkardı. Tesadüf mü bu? Giderse gitsin bak ıslak imza makinası varmış bu giderse gönderirim mi diyor.. .
Adli Tıpa göndermişler... Geleli kaç gün olmuş 10 gün bir ay. Türkiye'de kurumlarımızı yıpratmaya yönelik planlamanın var olduğunu görüyoruz... Bunda hükümetin tavrı ne sureti haktan görünmek ve arada sırada devreye giren ama bu icraatın tharibatına ellerini ovuşturarak seyirci kalmak. Bunu bilerek yapıyorlar...
İktidar akıl veren adamlar APO'ya paşalık verin diyor. Orduyu kapatın Nizamı Cedid kurun diyor. Hepinizi saygıyla selamlıyorum...