Öymen istifa edecek mi?
Dersim olayları ile ilgili Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı açıklama nedeniyle yoğun tepkilere maruz kalan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Uğur Dündar'ın sunduğu Star TV ana habere bağlanarak Dündar'ın sorularını yanıtlarken istifa etmeyeceğini kaydetti
Dersim olayları ile ilgili Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı açıklama nedeniyle yoğun tepkilere maruz kalan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Uğur Dündar’ın sunduğu Star TV ana habere bağlanarak Dündar’ın sorularını yanıtladı.
Canlı yayına bağlanan Öymen’e, Dündar’ın ilk sorusu “Bu kadar çok tepki almanızı neye bağlıyorsunuz?” oldu. Konuşmasının yanlış anlaşıldığını belirterek sözlerine başlayan Öymen, AK Parti iktidarının halkın dikkatini başka yöne çekmeye çalıştığını iddia etti. Mecliste yaptığı konuşmanın dikkatle tekrar okunmasını isteyen Öymen, “AKP hükümetinin PKK ile mücadelede izlediği tutum halkımızdan büyük bir tepki aldı. Silopi’de yaşananları gördünüz. Vatandaşlarımız büyük bir tepki gösterdi. Şehir ailelerimiz sokaklara döküldü. AKP’nin bu uygulamalarını destekleyen kimse çıkmadı. Şimdi öyle anlaşılıyor ki iktidar halkın dikkatini bu olaydan başka bir yöne çekmek istiyor ve bunun içinde benim mecliste yaptığım konuşmayı buluyorlar. Benim Meclis’te yaptığım konuşmayı dikkatle okursanız içinde Alevi kelimesi geçmiyor” diye konuştu.
Hükümetin Silopi’de izlediği politikaya dayanak olarak Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünü kullandığını ve hükümetin Atatürk’te olsa bizim gibi yapardı demek istediğini belirten Öymen, “Bütün söylemek istediğim şu, Sayın Başbakan Silopi’de izlediği politikaya dayanak yapmak için Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü kullanıyor. Benimde verdiğim mesaj şuydu. Atatürk hayatta olsaydı böyle bir olay yaşanmazdı” dedi.
Öymen’in bu açıklamalarına karşılık olarak Uğut Dündar, “Sayın Öymen, siz iktidarın böyle bir provokatif eylem içinde olduğunu iddia ediyorsunuz ama Sayın Kılıçdaroğlu’da istifa etmenizi istiyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun iktidar ile ne gibi bir bağlantısı olabilir ki” sorusunu yöneltti. Yaşanan olaylardan dolayı gergin olduğu gözlenen Öymen bu soruya şu şekilde yanıt verdi; “Sayın Kılıçdaroğlu, çok değerli bir arkadaşımızdır. Bizim partimizin gelenekleri arasında birbirimiz ile medya aracılığı ile konuşmak yoktur. Kendisi ile yüz yüze konuştuğumda bana karşı en küçük bir memnuniyetsizliğini dile getirmedi ama Tunceli’de böyle bir açıklama yapmış saygıyla karşılıyorum.”
Dündar ve Öymen arasında geçen diyalogların devamı şöyle oldu;
U.D.: Sayın Öymen Dersim konusunda Alevi vatandaşlarımız son derece duyarlı ve bunda da büyük haklılık payı olduğunu tarihçilerde kabul ediyor. Orada bir takım toprak ağalarının emperyalist güçlerin kışkırtması ile bazı karakollara yaptıkları saldırılarla ve onları bastırmak için yapılan askeri harekât sırasında binlerce çoluk çocuk demeden masum vatandaşların ölmesi gerçeği ile PKK terör örgütünün ve Şeyh Sait İsyanının aynı çerçeve içerisinde değerlendirilmesi alevi vatandaşlarımızın bu hassasiyetini bir kez daha derinden etkilemiş oldu. Bir özür dilemek veya gereğini yapmak tarafınızca nasıl takdir edilir.
O.Ö.: Ben zaten daha önce, bu konuşmalarım dolayısıyla hiç kastetmediğim halde sözlerim istismar edildiği için eğer alevi yurttaşlarımız incindiyse ben kendilerinden özür dilerim dedim. Onların ünlü sözü var ‘incinsen de incitme’ diyorlar. Ben onları incitmedim ama onların tepkilerinden de incinmiyorum doğrusu.
U.D.: Peki Sayın Genel Başkan Deniz Baykal ile görüştünüz mü? Onun tavrı ne oldu?
O.Ö.: Gayet tabi görüştüm. Genel Başkan benim ne dediğimi gayet iyi biliyor ve gayet iyi anlıyor. Üst düzeyde partide görev alan alevi asıllı arkadaşlarımız yarım saat önce telefon ettiler. ‘sizi tamamen destekliyoruz sözleriniz çarpıtıldı’ dediler. Ayrıca Türkiye’nin en ünlü en kıdemli bir başyazarı bugün bana telefonda dedi ki; ‘ben bütün meslek hayatımda bir konuşmanın bu kadar çarpıtıldığının başka bir örneğini görmedim. Bu gazetecilik okullarında ders olarak okutulmalı bir konuşma nasıl bu kadar çarpıtılabilir diye. 3 defa okudum konuşmanızı orda beni yadırgatan, beni rahatsız eden bir cümle bulamadım’ diyor. Bana gelen destek mesajlarını görseniz hayretler içinde kalırsınız. Şimdi hal böyle iken bazıları benim sözlerimi çarpıtarak kamuoyunu yanılttı diye bizim farklı bir değerlendirme yapmamız uygun olur mu? Yani benim görevim Atatürk dönemini inkar etmek miydi? Çıkıp ortada şunu mu deseydim? Sayın Başbakan haklıdır. Atatürk’te olsa Silopi’de bugün ne yaşadıysak onu mu yapardı deseydim?
İŞTE HABERİN VİDEOSU
Canlı yayına bağlanan Öymen’e, Dündar’ın ilk sorusu “Bu kadar çok tepki almanızı neye bağlıyorsunuz?” oldu. Konuşmasının yanlış anlaşıldığını belirterek sözlerine başlayan Öymen, AK Parti iktidarının halkın dikkatini başka yöne çekmeye çalıştığını iddia etti. Mecliste yaptığı konuşmanın dikkatle tekrar okunmasını isteyen Öymen, “AKP hükümetinin PKK ile mücadelede izlediği tutum halkımızdan büyük bir tepki aldı. Silopi’de yaşananları gördünüz. Vatandaşlarımız büyük bir tepki gösterdi. Şehir ailelerimiz sokaklara döküldü. AKP’nin bu uygulamalarını destekleyen kimse çıkmadı. Şimdi öyle anlaşılıyor ki iktidar halkın dikkatini bu olaydan başka bir yöne çekmek istiyor ve bunun içinde benim mecliste yaptığım konuşmayı buluyorlar. Benim Meclis’te yaptığım konuşmayı dikkatle okursanız içinde Alevi kelimesi geçmiyor” diye konuştu.
Hükümetin Silopi’de izlediği politikaya dayanak olarak Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünü kullandığını ve hükümetin Atatürk’te olsa bizim gibi yapardı demek istediğini belirten Öymen, “Bütün söylemek istediğim şu, Sayın Başbakan Silopi’de izlediği politikaya dayanak yapmak için Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü kullanıyor. Benimde verdiğim mesaj şuydu. Atatürk hayatta olsaydı böyle bir olay yaşanmazdı” dedi.
Öymen’in bu açıklamalarına karşılık olarak Uğut Dündar, “Sayın Öymen, siz iktidarın böyle bir provokatif eylem içinde olduğunu iddia ediyorsunuz ama Sayın Kılıçdaroğlu’da istifa etmenizi istiyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun iktidar ile ne gibi bir bağlantısı olabilir ki” sorusunu yöneltti. Yaşanan olaylardan dolayı gergin olduğu gözlenen Öymen bu soruya şu şekilde yanıt verdi; “Sayın Kılıçdaroğlu, çok değerli bir arkadaşımızdır. Bizim partimizin gelenekleri arasında birbirimiz ile medya aracılığı ile konuşmak yoktur. Kendisi ile yüz yüze konuştuğumda bana karşı en küçük bir memnuniyetsizliğini dile getirmedi ama Tunceli’de böyle bir açıklama yapmış saygıyla karşılıyorum.”
Dündar ve Öymen arasında geçen diyalogların devamı şöyle oldu;
U.D.: Sayın Öymen Dersim konusunda Alevi vatandaşlarımız son derece duyarlı ve bunda da büyük haklılık payı olduğunu tarihçilerde kabul ediyor. Orada bir takım toprak ağalarının emperyalist güçlerin kışkırtması ile bazı karakollara yaptıkları saldırılarla ve onları bastırmak için yapılan askeri harekât sırasında binlerce çoluk çocuk demeden masum vatandaşların ölmesi gerçeği ile PKK terör örgütünün ve Şeyh Sait İsyanının aynı çerçeve içerisinde değerlendirilmesi alevi vatandaşlarımızın bu hassasiyetini bir kez daha derinden etkilemiş oldu. Bir özür dilemek veya gereğini yapmak tarafınızca nasıl takdir edilir.
O.Ö.: Ben zaten daha önce, bu konuşmalarım dolayısıyla hiç kastetmediğim halde sözlerim istismar edildiği için eğer alevi yurttaşlarımız incindiyse ben kendilerinden özür dilerim dedim. Onların ünlü sözü var ‘incinsen de incitme’ diyorlar. Ben onları incitmedim ama onların tepkilerinden de incinmiyorum doğrusu.
U.D.: Peki Sayın Genel Başkan Deniz Baykal ile görüştünüz mü? Onun tavrı ne oldu?
O.Ö.: Gayet tabi görüştüm. Genel Başkan benim ne dediğimi gayet iyi biliyor ve gayet iyi anlıyor. Üst düzeyde partide görev alan alevi asıllı arkadaşlarımız yarım saat önce telefon ettiler. ‘sizi tamamen destekliyoruz sözleriniz çarpıtıldı’ dediler. Ayrıca Türkiye’nin en ünlü en kıdemli bir başyazarı bugün bana telefonda dedi ki; ‘ben bütün meslek hayatımda bir konuşmanın bu kadar çarpıtıldığının başka bir örneğini görmedim. Bu gazetecilik okullarında ders olarak okutulmalı bir konuşma nasıl bu kadar çarpıtılabilir diye. 3 defa okudum konuşmanızı orda beni yadırgatan, beni rahatsız eden bir cümle bulamadım’ diyor. Bana gelen destek mesajlarını görseniz hayretler içinde kalırsınız. Şimdi hal böyle iken bazıları benim sözlerimi çarpıtarak kamuoyunu yanılttı diye bizim farklı bir değerlendirme yapmamız uygun olur mu? Yani benim görevim Atatürk dönemini inkar etmek miydi? Çıkıp ortada şunu mu deseydim? Sayın Başbakan haklıdır. Atatürk’te olsa Silopi’de bugün ne yaşadıysak onu mu yapardı deseydim?
İŞTE HABERİN VİDEOSU
